SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 
Selahattin Demirtaş Çizgisi Desteklenmelidir..           (gösterim sayısı: 17.102)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proletersosyalist
Konu Tarihi: 07.03.2015- 04:27


Selahattin Demirtaş Çizgisi Desteklenmelidir...

Bir grup çağrıcı olarak, AKP diktatörlüğüne karşı HDP-CHP-BHH ittifakı çağrısı yaptık. Gerek seçim dönemine gerekse sonrasına ilişkin en doğru tutumun bu olduğuna ve halen geçerliğini koruduğuna inanıyorum. Çağrının pratikte geçerli olmaması ya da bileşenlerinin gerekli adımları atmayacak olmaları, onun yanlışlığını değil, bileşenlerin yanlışlığını gösterir.

CHP, çağrıyı duymadı bile ya da duymazlıktan geldi. Fazla ''yükseklerde'' olduğundan yerlerde sürünen biz fanilerin sesini duymaması bir anlamda normaldi.

HDP, o kadar ''yükseklerde'' olmadığından çağrıyı bir ölçüde duydu ve en azından BHH'ye ittifak çağrısında bulunduysa da bu, ''bizi destekleyin'' demenin ötesine gitmedi.

Bu arada, Dolmabahçe'de hükümet yetkilileriyle üç HDP milletvekili, Öcalan'ın 10 maddelik bildirgesini duyuran bir ''basın toplantısı'' düzenlediler. Bu ''basın toplantısı'' ister istemez akıllara, AKP ile Kürt hareketi arasında bir ''işbirliği!! olduğunu ve bu ''işbirliğinin'' seçimlere, hatta sonrasına da uzanacağı gibi, özgürlük mücadelesi açısından son derece vahim bir olasılığı getirdi. Bu olasılıktan hareket ederek, HDP'ye yönelik çok sert twitler attım.

Fakat Dolmabahçe olayından hemen sonra HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın, AKP diktatörlüğüne karşı tutarlı ve bugüne kadar devam eden açıklamaları, özgürlük mücadelesi saflarında yer alan insanların yüreğine su serpti.

Zaten Demirtaş'ın açıklamaları, özgürlük düşmanlarının tepkisini çekmekte gecikmedi. Önce Cumhurbaşkanı, ardından Başbakan ve onun ardından da Bülent Arınç, Selahattin Demirtaş'ı topa tutan beyanlarda bulundular. Öyle anlaşılıyor ki, hükümet erbabı, Selahattin Demirtaş'ı, son uygulaması ''iç güvenlik paketi'' olan özgürlükleri son zerresine kadar ortadan kaldırma girişimlerinin önünde önemli bir engel olarak görüyor.

BHH'nin ortaya koyduğu hedeflere genelde katılmama ve desteklememe rağmen, bir anarşist olarak, hiçbir siyasi örgüte dâhil değilim ve hiçbir siyasal angajmanım yok. Bireysel olarak alacağım tutumu belirleyen tek bir ilkem var: AKP diktatörlüğüne karşı özgürlüklerin savunulması için, özgürlük cephesinde yer alan herkesle, her türlü siyasal ve toplumsal oluşumla ortak hareket etmek.

Bu ilke, bugün bana, eğer Selahattin Demirtaş HDP'yi temsil ediyorsa, bu partinin seçimlerde desteklenmesinin gerekli olduğunu söylüyor. Eğer Selahattin Demirtaş, bugünkü tutarlı özgürlükçü çizgisini sürdürür ve HDP de aynı yönde hareket ederse, diktatörlüğe karşı HDP'nin desteklenmesi ve barajı geçerek parlamentoda yer alması, AKP'nin milletvekili sayısını düşürmesi için çaba göstermek bana en doğru tutum gibi görünüyor. Elbette bu destek, eleştiriden muaf değildir. Keza bu destek, saflarında önemli bir anti-faşist potansiyeli barındıran CHP'ye karşı sekter ve düşmanca bir tutum takınmayı gerektirmemekte, özgürlükleri sokakta BHH ile omuz omuza savunmayı engellememektedir.

Elbette birileri, ''senin ne gücün var ki, cürmün kadar bile yer yakamazsın'' diyebilir. Doğrudur. Tek başına bir bireyim. Vatandaş olmadığımdan şahsen oy bile kullanamıyorum. Buna rağmen unutulmamalıdır ki, özgürlük ilkesi, koca kayaları bile yerinden oynatabilir.

Bitirirken, Selahattin Demirtaş'la ilgili birkaç söz daha söyleyeyim. Bundan önceki,   ''Devrimci, Sorumlu Olandır'' yazısında Selahattin Demirtaş'a yönelttiğim, CHP'ye ittifak çağrısı yapılmasının HDP açısından gerekli ve bunu yapmamasının hata olduğu eleştirisinin halen geçerli olduğunu düşünüyorum. Eğer Demirtaş ve HDP bu çağrıyı yapsaydı, bu en azından BHH'yi olumlu etkileyecek ve belki de BHH, bugün aldığı ''bağımsız kalma tutumu'' yerine, HDP'yi destekleme kararı alacaktı. Bu da az şey değildi. Aslında bugün bile zaman geçmiş değildir.

Selahattin Demirtaş'a ilişkin söyleyeceğim son nokta ise, bu konuda kendime yönelik bir özeleştiridir. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında, HDP'nin Selahattin Demirtaş'ı aday göstermesinin yanlış olduğunu, Demirtaş'ın özgürlükçü tüm güçleri temsil eden bir aday olmadığını belirtmiş, buna rağmen, isteyenlerin ona oy vermelerinin yerinde olacağını söylemiştim. Zayıf bir destekti bu. Hatta destek mi, yoksa köstek mi olduğu bile tartışılır. Şimdi bu tutumumun yanlış olduğunu düşünüyorum. Selahattin Demirtaş, bugüne kadarki çizgisiyle, özgürlükçü güçlerin desteklemesi gereken iyi bir aday olduğunu kanıtladı.

Gün Zileli

3 Mart 2015

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

Read more: http://www.gunzileli.com/2015/03/03/selahattin-demirtas-cizgisi-desteklenmelidir/#ixzz3Tev2jTS3




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 07.03.2015- 04:31 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 07.03.2015- 04:33


Oy anam oy

Ali Mert   alimert@ilerihaber.org


Seçim sath-ı mail'ine girilmişken, başka yazı yazmak yahut mail atmak kolay değil. (''Sath-ı mail'', bildiğiniz eğik düzlem. Seçim ''sath-ı mahalli'' diye bir şey yok yani. O, bir tür ''galat-ı meşhur''. ''Galat-ı meşru'' diye bir şey var mı, o da ayrı konu!)

HDP'nin barajla ve birtakım başka şeylerle son dakikaya kadar devam etmesi beklenen imtihanı, CHP'nin kredi kartı borçlularıyla ve birtakım başka kişilerle yakalayacağı sinerjiye dayanan neo açılımları ve BHH'nin imtihanlardan, birtakım başka kişilerden ve sinerjiden uzak, ''ne o, ne bu'' tadında kendi halinde takılması, söz konusu eğik düzlemi epey bir eğip büktü.

''Bırak böyle ironik takılmayı, sözcükleri eğip bükmeyi de, sen tam olarak ne diyon hacı'' diye soranlara, ''Oy anam oy'' diye yanıt verip, maddeler halinde ve karışık bir düzende yazmaya çalışalım en iyisi.

1.Bu ilk birkaç maddede anlatacaklarımız referans vermekten ibaret olsun. Gezi'nin tüm muhalif renklerini kapsayacak ve AKP'ye karşı dikilecek geniş bir güçbirliği/ittifak diyor(d)um esas olarak. Sadece ben değil, birçok kişi diyor(du) bunu.  

2.Örneğin Metin Cihan bunu gayet net bir şekilde anlatıvermişti. Şuradan okuyabilirsiniz;

http://esitlikciforum.net/showthread.php?tid=178

3.Aynı netlikte olmasa da Toplumsol dergisinin sorduğu 5 soruya yanıt verme çabası içerisinde, ben de anlatmayı denemiştim. O bakımdan da tekrara gerek yok herhalde.

http://www.toplumsol.org/5-soru-5-yanit-ittifak-gercekci-ve-devrimci-olandir-ali-mert/

4.Bu güçbirliğinin ne gibi bir programatik çerçevesi, ne gibi ilkeleri olabilir sorunsalı çerçevesinde de iki ayrı metnin katkıcısı oldum.

Birincisi; http://esitlikciforum.net/showthread.php?tid=173  

İkincisi; http://www.toplumsol.org/index.php/umut-direnis-ve-degisim-icin-sokak-ve-sandik-siyaseti-mucella-yapici-hakan-gunes-ozgur-karaduman-ali-haluk-imeryuz/ .

5.Özeti işte bu. Ve geldiğimiz noktada bunlar bir ölçüde ''boşa çıkmış'' gibi bir durum söz konusu. Şimdilik geçmiş ola!

6.Güçbirliği içerisinde bir şey yapılamadığına göre, sıra bireysel olarak yapılabileceklerde herhalde. O da belli. Boykotun toplumsal bir karşılığı olmadığına göre, gidip oy vermek gerek her şeyden önce. Hakiki bir heyula olarak yükselen yüzde 10'luk baraj da belli. HDP'nin o barajı ha aştı, ha aşacak hali de belli. Kimsenin seçilebilecek şekilde sosyalist bağımsız aday çıkarmaya çalışmadığı da belli. E, o zaman oy da belli.

7.Söz konusu oy, böyle tekil tekil değil de, bir güç birliği/ittifak süreci içerisinde, destekle, eylemle vb. akıp gidebilseydi etkisi daha güçlü olacak idi, arada bizim cenahtan daha çok adayın Meclis'e girme, belli birtakım mevzileri tutma fırsatı olabilecek idi. O şans gitti.

8.Bireysel/tekil oya döndüğümüzde, mesele büyük ölçüde önemsizleşiyor haliyle. ''Smart voting'' (''akıllıca oy kullanmaca'') sözünü yeni duydum bu bahiste. Yok, ''smart phone'' (''akıllı telefon'') gibi bir şey değil! O kadar akıl zaten bünyeye zarar. Bu biraz daha aptal. Altı üstü tekil bir vatandaş/birey olarak sandığa gidecek, oy vereceksiniz, çok akıllı olmasına gerek yok yani.

9.Elbette oy verirken ''smart'' davranacak, mevcutlar içerisinde somut olarak kimin gerilemesini istiyor, kimin öne çıkmasını arzuluyorsanız, somut koşulları tartıp değerlendirip ona göre 1 kişilik oyunuzu atıvereceksiniz. Protesto oyu atınca, tam olarak ''smart''tan sayılmıyor galiba.

10.Görüldüğü üzere, öyle kişi/birey ölçeğinde bakıldığında ''temsili'' de denen yalandan demokrasilerde oy vermek çok basit, hatta ''dandik'' bir şey aslında. Son derece pratik ve hatta pragmatik. Abartılacak 1 şey değil. Lakin ''bas geç'' denilecek bir şey de değil. O vakit insanın asabı bozuluyor, basacağı varsa da basmıyor. Protestoya kayıyor. Neyse.

11.Programatik olan başka, pragmatik olan başka. Güç birliği içerisinde, belli ilkeler çerçevesinde, ikisini olabildiğince yaklaştırmak mümkün idi. Olmadı. Bir kez daha geçmişler ola. (Bu izlek arada bir böyle devam edecek galiba!)

12.Beri yandan, temsili demokrasi alanında değil de doğrudan katılımcı demokrasi kulvarında ilerleyebilmek önemli tabii. BHH içindeki Meclisler bunun doğal bir mecrası olabilir dilerim ki.

13.Niye böyle madde madde yazıyorsak, bu uğursuz 13 rakamını böyle boş beleş geçelim, ara verelim dilerseniz. Zaten günlerden de Cuma! Dağıtmak pahasına şunu da hatırlatmama izin verirseniz; piyanist Thelonious Monk'un ''Friday the 13th'' adlı hoş bestesi, saksofoncu Sonny Rollins'le yaptığı kısa bir albüm kaydının sonunda çok büyük bir boşluk kalınca, o boşluğu doldurmak için hemen o an stüdyoda bestelenip doğaçlanıvermiştir. Şuradan dinlenebilir; https://www.youtube.com/watch?v=NT9xGJvW13c . Oy anam oy, ne güzel bir beste, ne harika bir icra, yaşasın doğaçlama...

14.Ana konuya dönecek olursak, benim, BHH'nin aldığı karar çerçevesinde en büyük eleştirim, eğer bir şeylerin (faşizmin, islamo faşizmin, iç savaşın, felaketin, başkanlık sistemiyle birlikte tavan yapacak o büyük baskının vb. vb.) öngününde/eşiğinde isek, onun gereğinin yapılmaması. Ya da o ilk tespiti yapmayın, faşizm geliyor demeyin kardeşim! Bir ikinci husus, halkın siyasete en çok gözünü diktiği dönemde, somut bir adres/seçenek gösterememek. Evet, BHH içindeki bileşenlenin hassasiyetleri gözetilerek, ortaklaşılabilen ilkeler çerçevesinde en ''doğru'' karar alınıyor olabilir, böylece ''bağımsız bir siyasi özne'' olunduğu da gösteriliyor olabilir ama bu durum önümüzdeki seçimlerde ''etkisiz özne'' olunduğu gerçeğini değiştirmez ne yazık ki. Zaten bu dönemde mesele ''olmak'' değil, ''yapmak'' galiba. BHH seçim özelinde bir şey yapmayacağını deklare etti. ''Neyim, ne değilim, ne oldum, ne olmadım'' dertlerini bırakıp, yapacaklarına odaklanmalı naçizane.


15.Adını açık koymak gerekirse, BHH'nin içinde ya da çevresinde ''güç birliği'' için bir basınç oluşturanların, burada HDP'yi işaret ettikleri malum. Yalnız BHH'nin içinde HDP'ye dönük çok büyük kayıtları, endişeleri, mesafeleri, reddiyeleri vb. olan bir kesim olduğu da malum. Karar döneminde, görebildiğim kadarıyla ikinci grubun daha ulusalcı eğilime sahip olanları, ilk gruba dönük ''Gidin o zaman HDP'ye, orada çalışın'' türünden çıkışlar gerçekleştirmeye başladı. Neyse ki, diğer taraf berikilere dönüp gidin o zaman siz de Vatan Partisi'nde çalışın demedi! Birlik önemli.

16.Bir de BHH'nin karar alma sürecini sorgulayacak değilim ama günümüz teknolojisinde doğrudan demokrasiye daha ya(t)kın ''oy verme'' deneyimleri tartışılırken pratik/teknik olarak ''elektronik ortam''da, internette, bir tür intranette vb. tüm katılımcıların/üyelerin oy verebildikleri sistemler geliştirilemez miydi? Podemosgiller öyle şeyler yapıyor galiba. Emin de değilim, araştırmak lazım, ben bu bilgisayar, internet işlerinden çok anlamam :)

17.Podemos demişken, yine BHH için bir şeyleri ''model'' almak anlamında değil ama geçtiğimiz günlerde Hayri Kozanoğlu'nun onlar hakkında kaleme aldığı yazıdaki şu ifadenin mühim olduğunu düşünüyorum: ''Podemos, Portekizli düşünür Boevantura de Santos'un kavramlaştırmasıyla ''hareket parti'' formunda sandığa yöneliyor. Katılımcı demokrasi ile temsili demokrasinin yaratıcı bir sentezine soyunuyor.'' Örgüt + hareket';i biliyorduk da ''parti hareket'' yeni duyduk ve enteresan bulduk.

18.Neyse, önümüzdeki maçlara bakalım (Tabii öyle bir maç olursa). Seçim, solumuzda, ''yumurta kapıya dayanınca'' yapılan bir çalışmanın/kampanyanın konusu oluyor genelde. Yıllara/aylara yayılan, kendi aşamaları/dereceleri olan, yerelliklerden başlayarak meclis sandalyelerine uzanarak somut mevzilere/kazanımlara odaklanan, konuyu sosyal dayanışmayla ve o alandaki somut adımlarla bütünleştiren, bunların nasıl adım adım geliştirilebileceğini planlayan vb. siyasal/örgütsel bir perspektifin değil! Bu konuda ''yumurta kapıya dayanınca'' atılan adımların dışında, planlı/somut/uzun soluklu perspektifi esas alanlar pek yok neredeyse. (Benim bildiğim bir Erkin Özalp var, ''Teorisyeniniz Devrimciydi, 21. Yüzyılda Marksizm ve Sosyalizm'' Yordam) E konuyla bu boyutta ilgilenen olmayınca, ulaştığımız netice de ''böyle sola, böyle seçim kararı'' oluyor bir şekilde!

19.''Smart voting''e geri dönersek, siz oyunuzu kendi halinizde ''smart'', ''smart'' verirken, karşınızdaki yapı sizin ''asıl görüş ve ilkeleriniz''in başka olduğunu, dolayısıyla sizden ancak ve ancak kendi görüşünü/ilkesini/programını onaylıyorsanız oyunuzu vermenizi, aksi takdirde boş geçmenizi isteyecek değil herhalde! Yok artık daha neler. Siyasi yapılar tutup konuşmaya başlasalar bile ''Madem öyle veriyorsun, hiç verme'' falan demezler. (İçindeki birtakım militanlar diyebilir tabii, sosyal mecralarımızın gözde deyişiyle ''Sen verme ulan ayı'' da diyebilir, o ayrı.) Olsa olsa, ''İstemem, yan cebime koy'' diyebilir. ''Smart voting'' sanırım biraz da yan ceplere oy koyma pratiğidir.

20.Bitirmeye doğru, oy vermeye etki eden ''şeyler toplamı''na baktığımızda, en etkisizlerden birinin ''imzacı aydınlar'' kesimi olduğunu da belirtelim dilerseniz. Dilemezseniz, belirtmeyiz. Seçim zamanlarında adettendir, hangi aydınımızın kime/nereye oy vereceğini deklare etmesi beklenir. Bunun en kralı, toplu imza ile yapılanıdır. İyidir, hoştur, lakin oy kazanmada, yönlendirmede, birilerini etkilemede aslında gayet etkisiz bir elemandır kanaatimce. Önümüzdeki günlerde de bilhassa HDP, CHP ve Vatan Partisi için çeşitli imzalar görebiliriz. ''Ha o varsa ben de varım'', ''ha o varsa ben yokum'' vb. diye aklınızdan geçse de, bu pek ''smart'' bir şey değildir. (Ataol Behramoğlu'na özel uyarı: Aman dikkat, aynı anda iki partiye oy vermeye kalkmayınız. Sadece bir, iki gün arayla, hem şu metni; http://www.aydinlikgazete.com/politika/bu-aciklama-secimleri-nasil-etkileyecek-h59167.html hem de bu metni; http://www.zaman.com.tr/gundem_85-aydin-demokrasi-ve-hukuka-donus-cagrisi-yapti_2266064.html imzalayabildiğiniz için endişeliyiz.)

21.Aksi istikamette, oy dünyasında bünyeyi en rahatlatan ''aydın'' kararlarından biri de seçim/sandık olayını hepten dışarıda tutabilmek galiba. Kanaatimce, parlamentoyu, seçimi, oyu, sandığı vb. tümüyle reddetmenin, başka zeminlere dikkat çekmenin ''rahatlatıcılığı'' hiçbir yerde yok. Romantik de. O güzel işte. Yalnız onun da, çatapatalı başka mücadele türlerine dikkat çekmekten, ''Seçimler/sandık artık önemsizleşti, Türkiye'de seçim tümüyle gereksizleşti, oyların zerre kadar önemi yok'' vb. siyasi tespitler yapmaya uzanan farklı çeşitleri var. İlk türden olanlar belli bir anlayış, saygınlık, hayranlık uyandırabiliyor. Seçim başarısızlıklarını/plansızlıklarını örtmek için bahane şeklinde üretilen ikinci türden gerekçeler ise gülümseme. Her neyse ''aydınların aydını'' Jean Paul Sartre da, aynı dertlerden mustarip biriymiş zamanında. 70'li yılların ilk yarısında bir yandan Maocu militanlara destek verir, ''Onlar beni istekleriyle gençleştiriyor'' derken, beri yandan temsili demokrasinin ve seçimlerin gereksizliğini ilan ediyor usta.

''Ocak ayında bir makale yayınladı: ''Seçimler, aptallar tuzağı''. Bunda bizi bile bile güçsüzlüğe uğratan dolaylı demokrasi sistemini reddediyordu.'' (*)

22.Uzun oldu. Netice şu: ''Everyday I'm chapuling. Mecburen katılıyoruz ama... kahrolsun smart voting!..''

23.Bir de hazır madde madde yazmışken...

24...25'e kadar ulaşabilseydik...

25...iyiydi!

(*) Simone de Beauvoir, ''Veda Töreni ve Jean Paul Sartre'la Söyleşiler'', s. 53, çev. Nesrin Altınova ve Beyhan Kayıhan, Varlık, 1983

Not: Kalınlaştırılan yerler yazar tarafından değil bizce kalınlaştırılmıştır...







Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 07.03.2015- 05:03 tarihinde, toplamda 6 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.438
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.03.2015- 06:47


İki yazı sosyalistler için de ve BHH için de sorunlu. Yazarların gönlünden BHH ile HDP ittifakı geçiyor olabilir, bu bile tartışmalıyken, faşizme karşı bu birlikteliğin zorunlu olduğuna vurgu yapmak, yapılan yorumlar da çok doğru sayılamaz. Yazarlar konuya çok idealist yaklaşıyorlar.

Bir kere ittifak konusunun eşitler arasında olmasıyla mümkün olabileceğini özellikle Türkiye ölçeğinde yaşananlardan anlaşılması gerekirdi. Kürt hareketinin içinde EMEP dahil pek çok legal illegal sol yapılar var, bu yapıların kürt hareketi ile ''ittifakı'' kürt hareketinin başına buyruk ve ''bildiğini okuma'' siyasetinde bir değişime yol açmadığı görülmelidir. Kürt hareketinin toplumsal bir güç olmuşluğu ile toplumsal bir güç haline gelememiş sosyalist yapıların ittifak adıyla bir araya gelmesi, ne sola alan açıyor, ne sola toplumsal bir güç devşiriyor ve ne de kürt ulusalcılığının kürt statüsü perspektifine yönelik siyaset tarzında bir değişime yol açıyor. Bir kere öncelikle bunu saptamalı. Bu gerçek ortada dururken sol için yapılması gereken öncelikle bağımsız örgütsel yapısını ve siyasetii korumak ve ancak bu yolla toplumsal bir güç haline gelmeye çalışmak olmalıdır. Sol etnik siyaset temelinde gerçekleştirilen bir siyaset tarzının parçası olamaz, olmamalı.

Daha önemlisi, faşizmden söz ederken AKP'nin gerici diktatörlüğünü perçinleme sürecinden söz ediyoruz demektir. Yukarda değinildiği biçimiyle kürt hareketi gerçekten de Türkiye bütünündeki mezhepçi faşist uygulamalara yönelik bir tepkiyi, kürt statüsü mücadelesinin önüne geçiremediği için AKP'nin iktidar sürecinde AKP'yi zorlayacak bir tutum takınmamış, tam tersine belki de en kritik karar aşamalarında AKP'ye yol verecek bir siyasal konumlanış içine girmiştir. Çok yazıldığı için detaylandırmaya gerek yok ki, Demirtaş da geçenlerde '' bugüne kadar etnik siyaset yapıyorduk'' diyerek bu durumu onaylamıştır. Kürt hareketi dinamik ve sol tarafından mutlaka önemsenmesi ve dışlanmaması gereken bir kesimi oluşturuyor, bu doğru; ama kürt hareketinin AKP gericiliğine karşı temelden bir karşı duruş içine girebileceği konusunda hangi donelere sahibiz? Bu soruya solun içini rahatlacak bir yanıt verebilmek mümkün mü?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 15:14


Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış


Daha önemlisi, faşizmden söz ederken AKP'nin gerici diktatörlüğünü perçinleme sürecinden söz ediyoruz demektir. Yukarda değinildiği biçimiyle kürt hareketi gerçekten de Türkiye bütünündeki mezhepçi faşist uygulamalara yönelik bir tepkiyi, kürt statüsü mücadelesinin önüne geçiremediği için AKP'nin iktidar sürecinde AKP'yi zorlayacak bir tutum takınmamış, tam tersine belki de en kritik karar aşamalarında AKP'ye yol verecek bir siyasal konumlanış içine girmiştir. Çok yazıldığı için detaylandırmaya gerek yok ki, Demirtaş da geçenlerde '' bugüne kadar etnik siyaset yapıyorduk'' diyerek bu durumu onaylamıştır. Kürt hareketi dinamik ve sol tarafından mutlaka önemsenmesi ve dışlanmaması gereken bir kesimi oluşturuyor, bu doğru; ama kürt hareketinin AKP gericiliğine karşı temelden bir karşı duruş içine girebileceği konusunda hangi donelere sahibiz? Bu soruya solun içini rahatlacak bir yanıt verebilmek mümkün mü?




Zaten kimse HDP AKP'ye karşı bütünlüklü, temelden bir karşı duruş içine girecek demiyor. Kaldı ki burjuva demokrat bir hareketten böyle bir bütünlük de beklenemez. Denen bu seçimlerin belki de Türkiye tarihindeki en önemli seçimlerden biri olduğu, bu seçimin sonuçlarıyla birlikte İslami totaliterizmin iyice yerleşebileceği ve bu duruma karşı HDP desteklenerek, baraj üstü olmasına omuz vererek AKP'nin başkanlığı oluşturmasını sağlayacak çoğunluğun engellenmesi ve hatta bu durum sayesinde belki de tek başına iktidar olmasını engelleyerek de AKP'nin sıkıntıya sokulabileceği. Siz ısrarla bu noktayı görmezden gelmiyor sürekli geçmişe gönderme yapıyor veya HDP'nin ikircikli karakterinden bahsediyorsunuz. Buna itirazımız yok ama bunun üzerinden bir politik tutum belirlemenin de bu ülkeye getireceği bir kazanım olmaz...




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 13.03.2015- 15:15 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 15:22


HDP'nin AKP'yi geriletebileceği konusundaki görüşler çok da hayalci değil mi? Benim de bu konuda soru işaretlerim var. Keşke HDP seçime adaylar katılsaydı bu tartışmalar olmasaydı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 15:26


HDP'nin AKP'yi gerileteceği şeklindeki yorumları ben de çok gerçekçi bulmuyorum. HDP'yi kürt hareketinin tek öznesi görmüyorum çünkü. Öcalan ve Kandil HDP üzerinde belirleyicilik taşıyor. Öcalan'ın tam olarak ne düşündüğünü ve ne yapmak istediğini bilmiyoruz. Daha önce bir kaç defa başkanlığa belirli şartlarda izin verebileceğini söylemişti. HDP şimdi karşı olduklarını söylüyor ancak, bunun seçim söylemi olmadığı ne malum. Benim bu konularda soru işaretlerim mevcut, kürt hareketinin bu konuda söyledikleri bana güven vermiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 15:38


Aynı şeyleri tekrar belirtmek durumundayım. 'HDP AKP'yi geriletecek' derken tabi ki bir sosyalist partinin yapacağı muhalefetle kıyaslamayız. Bir burjuva demokrat partiyi bu bağlamda inceleyip, çok keskin refleksler göstereceğini düşünmek doğru değil. Özellikle Kürt Hareketi'nin doğası gereği gelgitler daha da fazlalaşacaktır. Ancak denklem çok basit. HDP desteklenip baraj üstü olmasını sağlamaya çalışarak mı AKP az da olsa durdurulabilir yoksa HDP baraj altı kalınca mı bu gerçekleşir?

'HDP AKP ile anlaşabilir başkanlığa izin verebilir' gibi bir yaklaşımda doğru değil. Böyle bir şeyi kabul etmeyeceklerini uzun süredir açıklıyorlar. Ancak bu mantığa sahip olanlar bile bence HDP'ye oy vermeli. HDP'ye oy vermeyip HDP baraj altı kalırsa AKP zaten büyük olasılıkla başkanlığı elde edecek. Ancak sen HDP'ye oy verirsen ama şu anda görünen, en azından söylenen başkanlığın kabul edilmeyeceği. Yani burada illa da boykot veya CHP ısrarı ne kadar doğru?




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 13.03.2015- 15:38 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 15:45


Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Aynı şeyleri tekrar belirtmek durumundayım. 'HDP AKP'yi geriletecek' derken tabi ki bir sosyalist partinin yapacağı muhalefetle kıyaslamayız. Bir burjuva demokrat partiyi bu bağlamda inceleyip, çok keskin refleksler göstereceğini düşünmek doğru değil. Özellikle Kürt Hareketi'nin doğası gereği gelgitler daha da fazlalaşacaktır. Ancak denklem çok basit. HDP desteklenip baraj üstü olmasını sağlamaya çalışarak mı AKP az da olsa durdurulabilir yoksa HDP baraj altı kalınca mı bu gerçekleşir?

'HDP AKP ile anlaşabilir başkanlığa izin verebilir' gibi bir yaklaşımda doğru değil. Böyle bir şeyi kabul etmeyeceklerini uzun süredir açıklıyorlar. Ancak bu mantığa sahip olanlar bile bence HDP'ye oy vermeli. HDP'ye oy vermeyip HDP baraj altı kalırsa AKP zaten büyük olasılıkla başkanlığı elde edecek. Ancak sen HDP'ye oy verirsen ama şu anda görünen, en azından söylenen başkanlığın kabul edilmeyeceği. Yani burada illa da boykot veya CHP ısrarı ne kadar doğru?




HDP'nin barajı geçmesini isterim ancak ben böyle sorumluluğu almam. Çünkü barajı geçmeme riski çok büyük. Bu durumda ona verilecek her oy milletvekili olarak AKP'ye geri dönecektir. HDP bu riski almamalıydı. Bu riski alırken de hiç kimseye danışmadı, oy istediği sosyalistlere de danışmadı. Baraj altında kalırsa ve AKP hakkı olmayan milletvekillerini kazanarak parlamentoda çok güçlü bir parti haline gelirse HDP'nin bu risk siyaseti çok eleştirilecektir. Öcalan açıkça başkanlık sistemine karşıyız demedikçe, HDP'nin bu konudaki açıklamaları beni tatmin etmiyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proletersosyalist
[ Bekir Sami ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.09.2014
İleti Sayısı: 709
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proletersosyalist
Cevap Tarihi: 13.03.2015- 16:00


HDP'nin baraj geçmeme riskinin çok da büyük olduğunu düşünmüyorum. Şu anda görünen yüzde 8-9 arası oya sahipler. Geçen günlerde Kılıçdaroğlu da kabul etti bunu. Ben bundan sonra gelişecek süreçte doğru taktikler belirlenirse barajın aşılacağını düşünüyorum. İşaretlerde belirleneceği yönünde. Ayrıca CHP tabanının bir bölümünün de duyarlı davranacağını düşünüyorum. Çünkü onlar da farkında CHP bir iki oy alsa çok fazla bir şey değişmeyecek ama HDP'nin 1-2 oyluk durumu bambaşka gelişmelere yol açar. Bunları açık açık yılların CHP'lileri Cüneyt Arcayürek, Hikmet Çetinkaya bile yazdı. Dolayısıyla tüm bu sürece, gelişmelere gözlerimizi kapatıp, önyargılarla hareket etmek denilen açıklamalara inanmayıp illa bir komplo aramak bence asıl büyük bir vebalin altına girmektir. Özellikle bir sosyalist için devrimci dayanışma kültürünün yoksunluğunu göstermesi açısından daha da büyük bir vebaldir...




Bu ileti en son proletersosyalist tarafından 13.03.2015- 16:01 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 4 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   3   4   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları... melnur 3 3281 28.02.2019- 08:44
Konu Klasör Selahattin Demirtaş: HDP seçmeni ne yapacak? melnur 4 1509 24.11.2021- 06:46
Konu Klasör Selahattin Demirtaş : İğneyi kendimize... melnur 3 1141 21.07.2022- 00:35
Konu Klasör Selahattin Demirtaş: HDP'li hükümet tartışılmalı... melnur 1 2909 17.02.2020- 22:07
Konu Klasör HDP'den 'ortak aday' açıklaması ve 'Selahattin Demirtaş' yanıtı... melnur 0 1018 09.01.2022- 04:18
Etiketler   Selahattin,   Demirtaş,   Çizgisi,   Desteklenmelidir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS