SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Haziran öncesi ve sonrası           (gösterim sayısı: 3.101)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: denizcan
Konu Tarihi: 07.03.2015- 10:00


Haziran öncesi ve sonrası-Metin Çulhaoğlu  


Birleşik Haziran Hareketi’nin (BHH) önümüzdeki seçimlere ilişkin açıklamasını biliyoruz.

Bu açıklamaya burun kıvıranlar, “dağ fare doğurdu”, “topu taca attılar” gibi değerlendirmeler yapanlar olduğu da malum. Aralarında iyi niyetliler olduğu gibi Özgür Savaşçıoğlu’nun deyişiyle “kadrolu BHH eleştiricileri” de var. Ancak, alınan kararın eleştirisi bir yana, ima ettiği ya da bizim çıkarsadığımız bir noktaya işaret etmeden geçmek olmaz.

Haziran seçimleri sonucunda ister AKP mecliste arzu ettiği çoğunluğu sağlasın, ister “meclis aritmetiği” AKP’yi zor duruma düşürecek ölçüde değişsin, Türkiye’nin seçimlerle ya da bir başka kanaldan “istikrarlı”, “huzurlu”, “suların durulduğu” bir döneme açılması mümkün görünmemektedir.

Geçenlerde sorulmuştu: “Önümüzdeki seçimlerin bugüne kadarki en önemli seçimler olduğunu söyleyebilir miyiz?” Yanıt şöyle olmalı: Kesintisiz kriz ortamının daha farklı bir düzleme taşınması, kendine yeni bir “çerçeve” bulması açısından önemli olabilir; ama “Türkiye’nin siyasal çehresinin değişmesi”, “ülkeye siyasal istikrar gelmesi” falan deniyorsa bu seçimler o kadar önemli değildir.

Gerçekten, akla gelebilecek her tür “meclis aritmetiğini” gözeterek düşünelim: Bu “aritmetiklerden” herhangi birinin, yaklaşan ekonomik darboğazları (çöküşü?), giderek tırmanacak olan işsizliği, yeni ve yüksek riskli dış politika maceralarını önleyip Kürt sorununa şu malum “çatışmasızlık ortamı” ötesinde gerçek ve kalıcı bir çözüm getireceğini söyleyebilir miyiz?

Ya AKP’nin kendi içinden çatlaması?

Olabilir. Ancak, Demokrat Parti’nin özellikle son döneminden (1957-1960) hareketle en azından Türkiye için bir kural çıkarabiliriz: İktidardaki partinin kendi içindeki çatlamalar geride kalan çoğunluğu daha müfrit, pervasız ve saldırgan kılar…

Olursa, AKP’de de böyle olacağı aşağı yukarı kesin gibidir.

Neticede şunu söylemiş oluyoruz:

HDP’nin barajı aşamaması, AKP’nin meclis eliyle her işi kendi istediği gibi (Anayasa, başkanlık sistemi vb.) götürmesi durumunda, ülkeyi böyle bir iktidara dar etme olanakları ziyadesiyle vardır. Ha HDP meclise girer de AKP’nin abuk subuk işlerine hangi gerekçeyle olursa olsun payandalık yolunu seçerse, bu kez pek çok kafa karışıklığı ortadan kalkmış, ak koyun kara koyun belli olmuş olacaktır. Bu da Türkiye soluna daha elverişli ortamlar sağlayacaktır.

“Sol açısından olanaklardan, elverişli ortamlardan söz ediyorsun; ya düpedüz faşizm gelirse?”

İşte, sol siyasette zurnanın zırt dediği yer burasıdır: “Faşizmin önlenmesini” bütünüyle kendi dışındaki güçler arasındaki dengelere, bu arada “meclis aritmetiğine” havale etmişsen geçmiş olsun; korkulan başa gelecektir.

Bu kez pek “çaktırmadan” gelebilir. Farksa, fark budur.

***

Söze BHH ile başlamıştık öyle devam edelim.

7 Haziran 2015 öncesi ve sonrası…

“Sonrasına” yukarıda bir ölçüde değindik. Öncesi, yani önümüzdeki üç ay da büyük önem taşıyor. Hatta az önceki değerlendirmeyi bu açıdan biraz “düzeltmek” de gerekebilir: Önümüzdeki seçimler, kendisine takaddüm eden (ondan önce gelen) kısa dönem açısından gerçekten önemlidir ve çok sıcak geçeceğe benzemektedir. 7 Haziran’a kadar uzanan üç ayda Türkiye’de her şey olabilir; her olasılığa hazır olmak gerekir.

İşte, BHH’nin önünde duran kritik görev, “biz açıklamamızı yaptık, artık seçimleri bekliyoruz, hele o da bir geçsin” anlayışına hiç pirim vermeden bu kısa dönemi mümkün olduğu kadar aktif geçirmek, “kendini göstermek”, “gündeme oturmak”, örgütlenmek, örgütlenmek ve gene örgütlenmektir.

Başka bir deyişle, “8 Haziran’da boş bir sayfadan başlayarak yola devam ederiz” anlayışına itibar edilmemelidir. Çünkü 7 Haziran’a kadar sergilenecek performans 7 Haziran sonrasını önemli ölçüde belirleyecektir.

***

Türkiye’nin, “sağ” ya da “merkez-sağ” bir istikrar dönemine yelken açması hiç mümkün görünmemektedir. Daha sonraları için bir ihtimal, düzenin “kuvvetler ayrılığını” hem hukuken daha titiz gözeterek hem de fiilen “vesayet odaklarına” yeniden dönerek kendine çekidüzen vermeye çalışmasıdır. Bu da çok güçtür.

Peki, bu işin ucu bir yerde “devrime” çıkar mı?

O kadarını söyleyemeyiz de şunu söylemekte sakınca yoktur: Gene istikrarsız, gene krizli, gene “kaotik”, ancak bu kez solun siyaset sahnesinin başlıca güçleri arasında yer aldığı bir Türkiye…

O az önce söylenen, çıkacaksa böyle bir Türkiye’den çıkacaktır.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 07.03.2015- 22:25


BHH'nin HDP'ye oy verilmesini istemesi hareketi daha doğmadan bitirirdi. Hele bu iş bir   ittifak yapılmadan, yani ortak bir program ve ortak aday listeleri olmadan, salt HDP'ye oy verin söylemiyle yapılsaydı, emekçi yurttaşlar bunu takmaz, ya oy vermez, ya da gider oyunu bildiği yere atardı.

Türkiye'yi sıkıntılı günlerin beklediği ise açıktır. Dikkat edin, Erdoğan da, AKP de çok rahat. Tartışmaları hiç heyecanlanmadan izliyorlar. Çünkü HDP Meclise girse de, girmese de, istedikleri anayasal ve yasal değişiklikleri yaparak, kendi kafalarındaki siyasi düzeni kuracaklarını düşünüyorlar.

Siyaseti yakından izleyen çevreler AKP Haziran'ı değil, 2,5 yıl sonrasını düşünüyor diyor. 2,5 yıl sonra yeni anayasaya uygun olarak başkanlık seçimi yapılacağını, Erdoğan ve AKP'nin Haziran seçimlerine değil, 2,5 yıl sonraki başkanlık seçimlerine hazırlandığını söylüyorlar. Yani HDP Meclise girmezse tek başlarına, girerse HDP ile anayasayı değiştireceklerinden emin durumdalar.

Peki sol ne yapıyor? Sol ise hala Haziran seçimlerinde ne yapılmalı diye düşünüyor. Haziran seçimlerinde ne mi yapacaksınız? Bir kere düzenin faşistliğini, emekçi halkı ezdiğini bıkıp usanmadan söyleyeceksiniz. Solun taleplerini ısrarla söyleyeceksiniz. Tabii tek kurtuluşun sosyalizm olduğunu da. Bunu söylerken de, kısa vadede AKP'nin mutlaka gitmesi gerektiği ısrarla vurgulayacaksınız. Eğer bunu yapmazsanız, yarın giderek cendereyi sıkacak olan faşizme karşı direnişi örgütlemeniz ve kitleleri peşinize takmanız çok daha güçleşir. Sol, asla yeterince güçlü değiliz diye komplekse kapılmamalıdır. Sol her zaman güçlüdür, çünkü haklıdır ve haklı bir davayı savunuyor. Geniş kitleler zamanı gelince elbet bunu görecek ve anlayacaktır. Yeter ki sosyalist ilkelerden taviz verilmesin.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 07.03.2015- 22:29 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör AKP sonrası için tahminler... melnur 2 1523 23.12.2021- 06:59
Konu Klasör Seçim sonrası için notlar. melnur 5 682 04.08.2023- 00:00
Konu Klasör Seçim sonrasında olanaklar sıkıntılar... melnur 1 502 03.06.2023- 08:21
Konu Klasör Seçim sonrası için düşünceler... melnur 0 903 04.06.2022- 03:52
Konu Klasör Seçim sonrası yazıları... melnur 1 11 30.03.2024- 08:29
Etiketler   Haziran,   öncesi,   sonrası
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS