Kemal, Nuri, Reşat, Refik, Ayetullah ve Mehmet beyler 6 kişi, örgüt kurmak için yeterli sayı olmalı .En yaşlısı Tasvir-i Efkâr gazetesinden Kemal oluyor; Namık Kemal, 25 yaşında. En genci, en deli fişeği, en ihtilâlcisi Mehmet, 20 yaşında Namık Kemal kalemin gücüne inanırken; Mehmet, en genç olanı, zorun gücüne inanıyor, tabancasız katiyen olmaz diyor. Böyle olunca, büyük Fransız Devriminin ayrıntılı ve coşkulu takipçisi Agah Efendi, Mehmete fikriyatına uygun bir lakap takıyor: Robespiere
Robespiere Mehmedin, böylece yazmanın sakıncası yok, babası Sağır Ahmet Paşanın Yeniköyde şimdilerde Sabancı ailesinin sahipliğini yaptığı aynı adla anılan yalı/köşkte bir araya geliyorlar. İkinci gün Belgrat Ormanında toplanma kararı alıyorlar. Toplantı piknik görüntüsü altında yapılıyor. Yenilip içiliyor, piknik dönüşünde bir örgütleri vardır artık: Yeni Osmanlılar Cemiyeti.
1865 yılının 7 Haziranında kurulan örgütün bir programı ve tüzüğünün olup olmadığı bilinmiyor. Ancak Namık Kemalin Muhbir gazetesinde yayınlanan bir mektup var. Bu mektup Padişah Abdülazize hitaben, Yeni Osmanlılar Cemiyetinin hamisi Mustafa Fazıl Paşa tarafından yazılmış. Yenilikçilerin hedefini özetlemiş. Program olmalı: Hünkârım imparatorluğu kurtarınız meşrutiyeti ilan ediniz.
Yeni Osmanlılar Cemiyetinin meşrutiyet hedefinde anlaştıkları söylenilebilir. Ancak, temsil, Namık Kemal adını taşıyan ünlü biyografinin yazarı Mithat Cemal Kuntay, Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyelerinin, sadece Sadrazam Ali Paşaya olan husumetlerinde firesiz bir şekilde ortaklaştıklarını yazar.
Mehmet, Nuri ve Reşatı Paris yoluna düşüren de Cemiyetin adını duyduğunda cinleri başına üşüşen Ali Paşaya yönelik suikast hazırlığının ihbarı olmuştur. Çok açık değil ama bazı kaynaklar ihbarcının kuruculardan Ayetullah olduğunu yazar. Hatta Mehmedin bunu duymasıyla vuracağım puştu dediği, ancak gelen bilginin alaca karanlık olması nedeniyle Mehmedin ikna edildiği, Ayetullahın bu sayede yakayı kurtardığı yazıların ilavesidir.
Bunun biraz öncesi var. Öncesinde, Namık Kemal ve Ziya Beyin ardından Sarıklı İhtilalci olarak tarihe geçecek olan Ali Suavinin, 1878de Abdülhamide suikast için Çırağan Sarayını bastığında kafasına sopayla vurularak öldürülecektir, Parisin yolunu tutması var. Namık Kemal, giderayak olmalı, şair bu, ne dese yeridir, milletin duyarsızlığı şurasına gelmiş olmalı ki yazmış işte. O yazdıktan sonra benim aktarmam kabalık olmaz sanırım, kaynaklara göre şunları söyleyesiymiş: Vakıa, devlet kapısında geçinen İstanbul halkının kıçına turp sokulsa harekete mecalleri olmayacak!
Artık Yeni Osmanlılar Fransada sürgündürler. Jön Türkler Fransızların demesidir Gazete, dergi, bildiri Namık Kemal, Ziya Bey, Ali Süavi Boş durmazlar.
Bir de Mehmet, Nuri, Reşat
Paris,4 Ekim 1870
General,
Türküm ve vatanıma Fransanın yaptığı hizmetleri unutmadım. Minnet duygusunun ve büyük bir millete zaruri olan demokratik ruhun heyecanıyla, general, sizden rica erdim. Fransız Cumhuriyetinin düşmanlarıyla harbetmek için beni gönüllü olarak Fransız ordusuna alınız. Vatanseverliğiniz hakkındaki hayranlığımı ve cumhuriyetçi Fransa için beslediğim bağlılık duygularımı lütfen kabul ediniz General
Mektubu Reşat yazıyor. Yalçın Küçükün Aydın Üzerine Tezler cilt 1den aktardım. Sonrası Petrosyanın Sovyet Gözüyle Jöntürklerinden:
Yurt dışına kaçanlar arasında( ) Mehmet Bey, Reşat ve Nuri Fransız ordusuna girdiler ve muharebelere katıldılar. Parisin ve Paris Komününün muhasarası sırasında,her üçü de bazı bilgilere göre şehirde kaldılar ve şehrin savunmasonda komünacılara katılarak aktif olarak çalıştılar(s.78)
Üçü Pariste kalırken, Türkiyeye dönen Namık Kemal ve kalem arkadaşları yazılarıyla komüncülere arka çıkarlar. Kerim Sadi, Türkiyede Sosyalizmin Tarihine Katkı kitabında o günlerde Namık Kemal ve arkadaşlarının yayınlamakta oldukları İbret gazetesinden bolca örnekler verir. Ve biz onların sadece 1789 Büyük Fransız Devriminin prensiplerini değil, ardından gelen 1848 ve 1871 devrimlerine de arka çıktıklarını öğreniriz. Kerim Sadi şunları da ilave eder:
Komün ezilmişti. Bu, tarihte hiçbir zaman unutulmayacak bir olaydı; görülmemiş bir katliamdı. Namık Kemal ve İbretteki arkadaşları bu katliamı şiddetle protesto ettiler ve ezilenleri savundular. Yurttaşlarını boğazlayan Komün Kasabı Thiersi affetmemişlerdi. Nasıl affedebilirlerdi ki, melun Thiers yalnız Komün Kasabıdeğil, aynı zamanda Cezayir Celladı idi. İnsanlık hakları ve bağımsızlığı için dövüşen Müslüman Cezayir halkını, yığın halinde diri diri yakan oydu.(s.84)
Mehmet, Yeni Osmanlılar Cemiyetinin en genci Varlıklı bir ailenin çocuğu. İlginç bir adam olmalı. Huyu en çok Jakoben olan da Mehmed olmalı. Lâkabıyla müsemma. Yalçın Küçük onunun yanına Reşat ve Nuriyi de katarak hareketin sol yanlarıydı kondurmasını yapar. Yazdıklarından en çok Mehmedi sevdiği anlaşılmaktadır. Ve Mehmet en az bilinendir. Ha, evet, Mehmet konyak içmeyi de seviyor, bunu başka bir kaynaktan öğreniyoruz ve Pariste barikat nöbetinde bir defasında komutana yakalanıyor. Mehmet, Fransız askeri üniformasını çekmiş ama; kafasında ısrarla taşıdığı kalıbı yerinde , püskülü taralı Osmanlı fesi Fransız ordusunda her askere belirli bir miktarda şarap verilirmiş. Bizim Mehmet şaraptan çok konyak seviyor. O gün biraz fazla mı içmiş ne, üstü başı kokuyor Az önce yakalandı dedik ya, komutanın tutumunu ve ne söylediğini merak etmiş olmanız gerekmez mi? Tabiidir. Gerekir. Yalan mundar, Taha Torostan aktarıyorum:
Benim küçük Mehmedim senin bu halini ben affetsem, büyük Mehmet acaba affeder mi?
Fransız komutan İslamın en azından bu yanını biliyor. Büyük Mehmet, Peygamber Muhammet oluyor.
Çok gençtiler. Hemen hepsi iyi mekteplerde iyi eğitimlerden geçilmişlerdi. Hemen hepsi varsıl yüksek bürokrat çocuklarıydı. Meşrutiyet için gizli bir örgüt kurdular. Sahneye sonradan çıkacak olanlara örnek oldular. İktidarla savaşıp sonradan uzlaşanları da oldu,uzlaşmayanları da. Satı alınanlar da oldu, değerine paha biçilmez olanlar da. Bir düşün peşinden koştular. Ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Teey Fransada Parisi kuşatan Almanlara (Prusya) karşı savaştılar 1870den 71e kadar. Sonra Mart ve komün günleri başladı. Okuyoruz, görkemli günlerden geçildiğini öğreniyoruz. Emeğin iktidar günleri Mayıs sonuna kadar Parisin yurtsever evlatları savaşı sürdürdüler barikatlarda. Barikatların gerisinde onlarla birlikte Mehmet, Reşat ve Nuri En genci Mehmet idi, en genç yaşta ölen de o oldu. İstanbulda henüz 32 yaşında iken kanser belası onu koluna taktı götürdü.
Mart ayındayız. Komün günleri Mehmet,Reşat ve Nuri ve ötekiler Selamlıyorum.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.