Bir seçimin birinci ve dördüncü parti arasında bir kapışma olarak yaşanması görülmüş şey mi? Düzenin medya, para, kontra güçlerinin çapını hatırlarsanız bunun kendisinin bir tasarım olduğunu görebilirsiniz.
Erdoğanın kendini sahalara atması Parti içindeki dağılmayı gidermek için gerekiyordu zaten. Erdoğan artık Allah ne verdiyse usulünce saldırıya geçti. Bunun çift etki yaratmakta olduğu kestirilebilir. Kuşkusuz Erdoğan tabana belli bir güven vermeyi başaracaktır. Ama belirli bir kesim de saldırının arkasında ciddi bir ürkme halinin olduğunu sezecek ve bu sezgi AKPyi terk etme eğilimi biçimini alacaktır.
Cumhurbaşkanının düzeysiz ve ayarsız saldırganlığının kimleri konsolide edeceği belli. Lümpen, cahil, yobaz takımını... Seçim kazanmaya hiçbir durumda yetmezler, çünkü bu sakil tabaka seçmen çoğunluğuna oynayacak kadar çoğaldığında o toplum kendi kendini imha ediyor demektir.
Ama bu, faşizm işte! Etrafını baskı altına alır. Diktatörün tepeden baskısıyla toplumun süprüntü tabakasının palaları, tecavüzleri aradaki büyük çoğunluğu kuşatır.
Aradakilerin oy kararında ekonomik saiklerin ne denli etkili olduğunu biliyoruz. 2009 yerel seçimlerindeki gerilemenin buna bağlı olduğunu da, örneğin Biz bunu biliriz ve mücadele ederiz. Zira ekonomik durumun iyi veya bu gerici partiyle birlikte umutlu olduğu fikrinin kendisi basbayağı ideolojiktir! AKPli yıllarda düşük gelirli, emekçi çoğunluğun durumu hiç de iyi gitmemiş, ama dinle ve başkalarına düşmanlıkla sarmalanmış umut aşısını fena yemişlerdi. Bu aşının panzehiri vardır ve devrimci siyasetin işi de budur. Devrimci siyaset kitlelerin durumunu onlara sözünü ulaştırabilmek ve anlatabilmek için önemser. Bilinçsizliğin önünde eğilip bükülmek için değil.
Düzenin içinden bu tür iddialı, cüretli müdahaleler beklenmez. Türkiyede siyasetin parlamenter alanı bu anlamda kurumuş bulunuyor. Herkes bekliyor. Ya da belli bir tasarımın parçası olarak pozisyon alıyor
Acaba Erdoğanın sahaya atlaması geniş seçmen kitlelerinde adam paniğe kapıldı, AKP dağılacak kanısını mı besler, yoksa adamın gücü kuvveti yok, demek ki, AKPye devam duygusunu mu? Beklenecek!
Provokasyonların sonuçları beklenecek: İlki TSKnın kendi askerini ölüme terk etme denemesiydi. İkincisi; bombalar. HDPnin normal bir parti olmadığı kanısını yaymak için sıradan kan siyaseti işte!
Ancak bunun ters teptiği ve aslında ana restorasyoncu tasarıma su taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. AKPnin törpülenmesi ve düzenin, sömürü oranlarından, bölgedeki Amerikancı hizmetlerinden hiç geri basmaksızın makyajdan geçirilmesi HDP buraya denk düşüyor ve başarısız provokasyonlar HDPnin normalleşmesine katkıda bulunuyor. Normalleşen HDPnin vizyonu Erdoğansızlık. Barış sürecinde hükümetin muhatap alınması, seni başkan yapmayacağız sloganı, Önderin son röportajında AKPnin dışardan desteklenmesini masaya koyması Restorasyon dediğimiz bu işte.
Kaderini reklam ajanslarına teslim eden CHP orta sınıfların AKPden el etek çektiği ölçüde oyunu artıracak. CHP, hep enerji soğurmuş bir parti olarak istese de kendi enerjisiyle atağa kalkamıyor. MHP ise Kürt süreci tepkisini toplamak üzere oyun düzenini kurmuş görünüyor.
Bu tasarımda bir tek düzenin eleştirisine yer yok. Diyaneti eleştirmek değil şeriatçılığa karşı laiklik mücadelesi, Erdoğanı eleştirmek değil diktatörlüğe karşı özgürlük mücadelesi
Bu da sosyalizm oluyor. Sosyalizm kendisine kapatılmak istenen alana burnunu sokuyor.
Bu ileti en son umut
tarafından 21.05.2015- 11:35 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.