Kaçak Saraydakinin ağırlaştırılmış müebbet hapis korkusuyla yeltendiği çılgınlıklardan biri, Suriye Kürt siyaseti PYDye saldırma planı. Sınırda Barzaniyi komşu kabul edenler, nedense PYDyi edemiyorlar!... Yandaş gazeteler PYDnin DAEŞten (IŞİD) daha tehlikeli olduğunu ilan ediyor Nedir yeni cinnet planı? RTE, orduyu Suriyeye sokup erken seçime mi gitmek istiyor?.. Ya da bunun için bir AKP-MHP koalisyonunu mu zorluyor? Ama Bahçeli, dolduruşa gelip bu şerefe ortaklık için koalisyona evet dese bile Sarayı Çankayaya gönderme, Bilali yargıya çıkarma vaatlerinden geri duramaz. Durursa, kaybeder. AKP-MHP koalisyon planı hiç kolay değil.
RTEYE DOKUNMAMAK
Kaçak Sarayda üretilen cinnet planlarından gözü yılanlar, tez elden bir AKP-CHP koalisyonunu kotarıp ilkesiz, omurgasız bir araya gelişle, çılgınlıkları önlemenin çabasındalar. Hatta bu konuda istenen her tür tavizi vermeye de yatkınlar. En başta da RTEye dokunulmayacağı taahhüdü
AKP-CHP koalisyonunu, başta ABDnin, TÜSİADın ve öteki sermaye çevrelerinin oyun planı olmaktan çıkarıp tek ve en akılcı çözüm diye pişirmeye yeltenenlerin arasına her gün birkaç sol liberal, yetmez ama evetçi de katılıyor, bu teslimiyetçi, sefil yaklaşım bir kampanyaya dönüştürülmek isteniyor ve HDP de yavaş yavaş bu oyuna dahil ediliyor.
Bu sol liberal kampanyadan birkaç örnek verelim; Yazarların ortak söylemi RTEye dokunulmaması, öç duygusu ile yaklaşılmaması
CUMHURİYET YAZARLARI
Cumhuriyetin yazarları Ahmet İnsel ile Nuray Mert bir gün arayla yazdıkları yazılarda bunun altını çizdiler. İnsel, 18 Haziran tarihli, Sorumluluk CHP ve MHPnin Sırtında başlıklı yazısında şöyle diyordu; 7 Haziran sonrası oluşan siyasal güç dengesi ve yeniden ön plana çıkan parlamenter demokrasi olanakları, Erdoğan ve AKP hükümetinin demokratik hukuk devleti alanında açtığı bazı yıkımları öncelikle tamir etmeye izin veriyor... Ancak bu noktada yatan tehlike, Erdoğan ve AKP yönetiminden hesap sormanın önümüzdeki dönemde CHP, MHP ve HDP saflarında ve seçmen tabanında asli beklenti haline gelmesidir. Hesap sormak ancak hukuk devleti ayakları üzerine yeniden oturtulup, demokratik ilkeler yeniden egemen kılınınca sağlıklı biçimde yapılabilecek bir iştir. Aksi durum hesap sormaya değil, öç almaya işi götürür. Öç almak siyasal bir eylem değildir. CHP, MHP ve HDP gruplarının oluşturduğu Meclis çoğunluğunun sırtında, Erdoğan ve Davutoğlu hükümetleri ve fiili başkanlık sevdasına kapılan son cumhurbaşkanının büyük tahribata uğrattıkları demokratik hukuk devletinin kurum ve kurallarını hızla tamir etme, ayakları üzerine dikme sorumluluğu var.
Hukuk devletini RTEye dokunmadan yeniden inşa etme, barışı öne alma önerisi ertesi gün Nuray Mertten geldi; 19 Haziran tarihli Cumhuriyette Çare Siyasi Restorasyon, Büyük Uzlaşma başlıklı yazısında Nuray Mertin cümleleri şöyleydi; Olur olmaz bilemem, ama AK Partinin, Kürtler ile barışı da, Türkler ile barışı da birinci gündem haline getirmesi gerekiyor. Zira başta Cumhurbaşkanı, AK Partinin, toplumun düşman ilan ettiği kesimleri ile barış süreci başlatması gerekiyor. Bu çerçevede, muhalefet çevrelerinin de Erdoğanı Laheye veya hapse gönderme aklından caymasında fayda var.
DİĞERLERİ
İnsel ve Merti, ertesi gün aynı camiadan Ali Bayramoğlu izledi. 20 Haziran tarihli Yeni Şafaktaki köşesinde Ak Parti-CHP Koalisyonunun koşulları başlıklı yazısında Bayramoğlu koşulların başına şu cümleyi koyuyordu; 1. CHP hesap sorma, bedel ödetme arayışını bir takıntı haline getirmekten uzaklaşmalıdır. 2. Yine CHP başbakanlık ya da dönüşümlü başbakanlık gibi işi imkânsıza koşan irrasyonel koşullardan vazgeçmelidir. 3. Yolsuzluklar konusunda AK Parti tavrını değiştirmelidir. Bu çerçevede AK Partinin de gündeminde olan şeffaflık yasası üzerine açık ve 4 bakanın yüce divana gönderilmesi üzerine zımni bir mutabakat oluşturulabilir. Bu husus koalisyon protokolünde yer almazsa bile gündeme getirilmesinin koalisyonu etkilemeyeceği konusunda anlaşılabilir.
RTEyi kurtarma hamlesini en erken yapan Oral Çalışların da hakkını yememek gerek. O daha 12 Haziranda Radikalde aynı şeyleri savunuyordu.
KÜRT ZOKASI
RTEyi yolsuzluk soruşturmalarından vareste tutma sözü ile koalisyon bina etmeye soyunan liberaller, hukuksuzlukları , yolsuzlukları soruşturmaktan çok, koalisyonun öncelikli meseleleri arasına Kürt sorununu yazmayı ihmal etmiyor, bu köylü kurnazlığı ile HDPye de göz kırpıyorlar. Ahlaksız teklif şu aslında : RTEnin, dolayısıyla yolsuzlukların yakasını bırakmaya, buna karşılık çözümü almaya ne dersin, dostum?
Hukuku yeniden hâkim kılmak, şeffaflık, barış, yolsuzlukları soruşturmak... İyi de, bütün bunlara girişirken işin ucu RTEye dokunuyorsa (ki, dokunmaması ne mümkün!) oraya kırmızı çizgi çekmek mi öneriliyor? Kanun önünde herkesin eşit olması ilkesine ne oldu? Bu nasıl bir ahlaktır, nasıl bir tutarlılıktır? Bu, tarafsız, bağımsız yargıya yön vermek, hem de AKPlilerin yaptığını yapmak değilse, nedir?
Bakalım, CHP ve dahi HDP, sermayeden sonra liberallerin uzattıkları bu zokayı yutacaklar mı? RTEnin cinnet tehditlerine pabuç bırakacaklar mı? Bakalım, omurgasız sermayeye, Yetmez ama evet ihanetini unutturduklarını sanan liberallere de hadleri bildirilerek , halkın beklediği, Ak faşizmden hesap sorma göze alınabilecek mi
Liboşlar kendilerine bir yol çizdiler, tek başına olmuyorsa AKP ile CHP koalisyon yapsın. CHP'ye akıl veriyorlar, Erdoğan'a hesap sorma, AKP'ye akıl veriyorlar, çözüm sürecini devam ettir. Memleketin başka sorunu yokmuş gibi, gericilik devleti teslim almamış gibi. Liboşlar bu dönemde yine kendilerine oynuyorlar!
İşleri güçleri toplumda yanılgı yaratmak bunların. Hiç değişmiyorlar. Sorsan hepsi de liberal değil solcu olduklarını söyler. Sonra da çoluk çocuk bunları okuyunca solcu oluyor
İşleri güçleri toplumda yanılgı yaratmak bunların. Hiç değişmiyorlar. Sorsan hepsi de liberal değil solcu olduklarını söyler. Sonra da çoluk çocuk bunları okuyunca solcu oluyor
En başarılı oldukları yer de burası. Liboşluğun daniskasını yapıyorlar, kendilerine solcu diyorlar. AKP'den kapı dışarı edilince HDP'ye yanaşmaya başladılar ama yine AKP'ye ve Erdoğan'a kıyamıyorlar. Erdoğan bunların gözbebeği.
AKP fabrika ayarlarına dönsün mü? Peki, dönerse liberaller de dönsün mü? Bence AKP de liberaller de hiç zaman yitirmeden dönsünler. Fehmi Koru Cumhuriyette yayımlanan söyleşide formülünü yazdı; AKPnin gerilememesi için tek yol var diye ısrarla vurguladı; böyle giderseniz kaybedersiniz, başlangıçta yaptığınız ittifaklarınızı tazeleyin, fabrika ayarlarınızla dönün dedi. İyi güzel de nasıl dönülecek fabrika ayarlarına? İttifaklar nasıl tazelenecek? Peki, liberaller ne diyor bu işe? Dönecekler mi fabrika ayarlarına?
***
Ben bilmem; onlara sormak gerekiyor. Bildiğim şu sıralarda AKP ile ilgili güzellemeler, yol yordam göstermeler, CHPye inat etme, yola gel diyen, Erdoğanı sıkıştırmaktan vazgeçmesini tavsiye edenler çoktur. Bizim gazetede de Nuray Mert CHP-AKP koalisyonunun ısrarlı savunucularındandır. Öyle düşünüyor. Ben ise, bu koalisyonlar konusunda pek yazma gereği duymadığım için, hani yanlış anlaşılma olmasın, sık sık yapıldığı gibi işte Cumhuriyet yazarları da AKP - CHP koalisyonunu savunuyor kapsamına girmemek için yazma gereksinimi duyuyorum; yoksa ne yaparlarsa yapsınlar, kursunlar kurmasınlar, oralarda değilim, girmiyorum bu işlere. Beni ilgilendiren yanı; seçmenlerin önemli bir kesiminin Erdoğanın başkanlık istemine, ısrarlı ısrarına hayır demiş olması, bizim cezalık manşetlerin gerçeklerin peşine düşmesi, GYYmizin, yazarlarımızın adliye saraylarında nöbet tutmasıdır; uzun mu oldu cümle, olsun; işte ben o nedenle fabrika ayarlarına hızla dönsünler, şu son zamanlarda karışmış olan saflar yeniden belli olsun diye nefes nefese konuşuyorum, koşuyorum, koşturuyorum, seviniyorum, çabuk olsun istiyorum.
Destekliyorum yani Fehmi Koruyu da, Nuray Merti de.
***
Destekliyorum; çünkü olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz; AKP ile gerçekleşecek bir demokratik restorasyonun tadı yeni icat kabak bayıldı gibi olur ki, gurme kitaplarına geçeceğinden hiç kuşku duymuyorum. Ne yapmak gerekiyor bunun için? Zor değil, AKPye itiraz etmemek yeterlidir; çünkü AK Partisinden Erdoğanı feda etmeyi talep etmek olmaz bir iştir, zira AK Partisi Erdoğan demektir. Ne isteyecek o zaman CHP? Hiçbir şey istemese yerinde olacaktır da, işte feda edilebilecek birtakım işler bulunabilir elbette. Dış siyasette mesela. Ama benim zaten bu konularda AKPnin tez zamanda kendini doğrultacağına ABDye olan güvenim nedeniyle itikadım tamdır. Yoktur CHPye ihtiyacı AK Partisimizin. CH Partisimizin de işte büyük oldu koalisyonumuz diye sevinmesi yetecektir aslında.
***
Hepsinin anahtarı fabrika ayarlarıdır. Dönsünler bir an önce; şu karışıklık sona ersin, muhafazakâr liberal, kendini solda sayan liberal, serbest piyasanın gerçek liberali diye uğraşıp durmayalım, olsun bitsin bu iş. AKP fabrika ayarlarına dönsün, takıyye zamanlarına baştan başlayalım; liberallerimiz de gönül rahatlığıyla destek versinler devrim günlerine; bir iki liberal belki olur mu canım daha yeni gelmiştik buralara deseler bile Fehmi Bey de, Nuray Hanım da ikna edeceklerdir onları. Bak işte son anda mevzileri hiç terk etmeyen Mahçupyan da destek verdi ki, artık kim dursun karşılarında. Katılıyorum, destekliyorum, inanıyorum, güveniyorum, seviniyorum; iyidir fabrika ayarları, dönsünler bence bir an önce...
Bir dönem AKPyi sürekli öven, değişimin ve dönüşümün merkezine koyan, toz kondurmayan, sonra AKP işleri abartınca ondan kerhen vazgeçenler, bugünlerde de benzer bir tavırla CHPnin AKP ile koalisyon kurması için kampanya açmış gibiler.
Hatta bazıları AKP iktidarının işlediği suçları görmezden gelmek gerekir diyecek kadar ileri de gidiyorlar, önceliğin Erdoğanı köşeye sıkıştırmak değil, Türkiyenin çıkarları olduğunu bile yazıyorlar Üstelik bu tezlerini demokrasi kültürünü anlatarak, uzlaşmanın ne kadar mühim bir şey olduğunu anlatarak yapıyorlar. Neymiş, aman ülke hükümetsiz kalmamalıymış, neymiş, böyle bir büyük koalisyon ülkeyi rahatlatırmış
Büyük koalisyon ülkeyi de ve bölgeyi de rahatlatmaz, yalnızca AKPyi ve büyük sermaye güçlerini rahatlatır. 7 Haziranda yıkılan AKPye koltuk değneği olur. Hukuksuzluğa, şiddete ve talana da yeni bir zemin olur. Oranı ne olursa olsun seçimden yenilgiyle çıkmış olan gerici-sağcı AKP iktidarını yeniden orada tutmaya yarar.
İçeride ve dışarıda Büyük Koalisyon övgücülerinin CHP aşkı da, CHPyi çok istemelerinden değil, zorunluluktan Çünkü Erdoğanın da istediği ve siyaseten en güçlü olasılık olarak ortada duran AKP-MHP koalisyonu açık ki, mevcut iktidarın sağcı-gerici-faşizan özellikleriyle devamı niteliğinde olacak ve AKPnin burnunu sürtmesini engelleyecek, seçim yenilgisi sonuçsuz kalacaktır!
Demokratikleşmeyi, sosyal devleti ve refahın bölüşümünde eşitliği 200 sayfalık seçim bildirgesinin merkezine koyan CHPyi bitirir, CHP, tıpkı 1991de SHPnin DYP ile yaptığı koalisyonun sonucunda olduğu gibi AKPli bir koalisyondan asla sağ çıkamaz! Üstelik böyle bir koalisyonun zararı CHP ile de sınırlı kalmaz. Böyle bir koalisyon CHP üzerinden de bir kez daha sola dair olumsuz söylemleri arttırır, her başarısız adımdan sonra bir kez daha bu solculardan bir şey olmaz algısını güçlendirir.
Bugün bu ülkede sol kendini ifade etmede halen ciddi sıkıntı çekiyorsa, bunun nedenlerinden biri 12 Eylül darbesiyken, diğeri de 1989da SHPnin kazandığı şehirlerde yaşanan başarısızlıklar ve hemen bunun devamında 1991de başlayan SHP-DYP koalisyon hükümetinde SHPnin kötü performansıdır
AKP İKTİDARSIZ KALMALI
Seçim sonuçlarıyla, Başkanlık, tek başına iktidar, baraj hepsi çöktü. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı meşruiyetini yitirdi Seçim sonuçları, Erdoğanın ve AKPnin açık bir yenilgisidir. Bu yenilgi, mutlaka iktidarsız kalarak karşılığını bulmalıdır!
Bu yüzden AKP asla yeniden hükümete taşınmamalı, yalnız bırakılmalıdır Korkmaya gerek yok. Bildiğimiz doğruları söylemeye devam edelim.
Bu ülkenin çıkışı özgürlük alanlarının genişletilmesinden geçiyor
Laik ve demokratik bir Anayasa yaratmaktan geçiyor
İşsizliği ve yoksulluğu çözecek sosyal bir devletin inşa edilmesinden geçiyor
Kamucu olmaktan geçiyor
Memleketimize kaçıp gelen Suriyelileri düşman ilan etmekten değil, Suriyedeki savaşı bitirmekten geçiyor
Çıkışın Büyük Koalisyonda olmadığı kesin. AKP-CHP koalisyonunu dışarıdan HDP de desteklese bile bu koalisyon ülke yararına olmaz. Böyle bir koalisyon, bunca yaşanandan sonra ödül alan Reza Zarrapların ve utanmadan sıkılmadan Reza Zarraplara ödül verenlerin yararına olur!
Yalnız bırakılan AKPnin çöküşü kaçınılmazdır! AKPyi tek başına bırakın, ne hali varsa görsün!
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.