20 Kasım 1923te Lozanda kurulan masa kalabalıktır. Ve biz bu güne kadar yazılıp anlatılanlardan masa başında yapılan kavganın daha çok Britanya ile Türkiye arasında geçtiğini öğreniyoruz. İngilizlerin şımarık çocuğu diyorlar George Curzona; öyle bir defa filan değil, üç-beş kez, sözlerinin arasına Türkler açısından yıkıcı ve aşağılayıcı Mondros Mütarekesini (1918) hatırlatıp aklınca üste çıkmaya kalkınca; İsmet Paşa pek bir sakin , Curzona döner ve Fransızca olarak şöyle seslenir: Beyefendi yanılıyorsunuz ben Mondrostan değil Mudanyadan geliyorum! Yani şimdi kelimesi kelimesine böylemiydi emin değilim ama tam olarak bu anlama geliyordu İsmet Paşanın sözleri.
İsmet Paşaya kim ne diyebilir, elbette Lozan Mudanyanın devamıdır ve Mudanya galibin çıkış noktasıdır. Türk delegasyonu Lozana Türkiyenin, değim yerindeyse, tapusunu almaya gitmiştir. Ne ki birinci turda hayal kırıklığı ve yara bere içinde dönmüştür!
Moda değimdir, kırmızı çizgi. Türk heyetinin çantasındaki talimatta kalınca iki adet kırmızı çizgi vardır: Kapitülasyonlar ve doğuda Bir Ermeni yurdu söz konusu edildiğinde tartışmaya dahi girilmeden masadan kalkılacaktır. Kırmızı çizgilerin altı okunduğunda açıkça görülür: Tapuda bu iki başlıkta hissedar istenmemektedir.
İsmet Paşa Lozanda kan-ter içinde iken , Ocak 1923, Mustafa Kemal Paşa Batı Anadolu gezisine çıkar ardında yarım düzineyi aşkın gazeteciyle.. Deve dişi diyoruz ya; Akşamdan Falih Rıfkı(Atay), İkdamdan Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İleriden Suphi Nuri(İleri), Vakitten Ahmet Emin (Yalman) ve başkaları Sahiden de deve dişidir Mustafa Kemalin peşine taktığı gazeteciler. Gezinin İzmit durağında devam etmekte olan Lozan görüşmeleri başta olmak üzere çeşitli konularda gazetecileri bilgilendirmek için bir basın toplantısı düzenler Mustafa Kemal Paşa.. Lozan görüşmelerinde ortaya çıkan sorunlar hakkında konuşulurken söz Musula gelir. Gelir ve Mustafa Kemal Musul konusunda Lozanda gelinen noktayı anlatmaya başlar; durum kötüdür. Lozanda İsmet Paşa ve Curzon fena halde birbirine girmiştir. Curzonun demesi, Musulun Irakın bir parçası olduğudur ve Musul Irak için vazgeçilebilecek türden değildir. İsmet Paşa buna itiraz etmiş o da Paşaya petrolde ortaklık teklif etmiştir Mustafa Kemal Paşa devam eder ve aynen aktarıyorum:
Musul bizim için çok değerlidir; birincisi çevresinde sonsuz zenginlik oluşturan petrol kaynakları vardır. İkincisi bunun kadar önemli olan Kürtlük sorunudur. İngilizler orada bir Kürt hükümeti oluşturmak istiyorlar. Bunu yaptıkları takdirde bu fikir bizim sınırlarımız içinde Kürtlere de sirayet edebilir. Bu fikre engel olmak üzere sınırı güneyden geçirmek gerekmektedir. Bununla beraber Musulu almamakla savaşmaya devam edeceğiz? Hatta sizlere soruyorum: Her şey oldu bitti, Musul için savaşa devam akıllıca bir şey midir? ( )Bununla birlikte ben şimdi kendi özel görüşümü söylüyorum Meclisin şu veya bu noktadaki fikrini elbette henüz bilmiyorum (Mustafa Kemal,Eskişehir-İzmit Konuşmaları,Kaynak Yayınları,ist. S.,97)
Yakın zamana kadar sansür bariyerini aşamayan ve dedi-demedi;belge yok-al sana belge, onu demek istemedi-şunu demek istedi tartışmalarına neden olacak soru Ahmet Emin (Yalman), gelir:
Kürt sorununa temas buyurmuştunuz, Kürtlük sorunu nedir? Bir iç sorun olarak temas buyurursanız çok iyi olur.
Alın bakalım. Aslında bana göre bu, Mustafa Kemal Paşaya köşe bayrağına yakın bir yerden ceza sahasına doğru yapılan mükemmel bir asisttir. Temas buyurun dedi ya, Mustafa Kemal temas buyurur. Temasın bir noktasında alttan alta sezdirmecesine demek istiyorum, Musuldan vazgeçilmesi gerektiğinin beyanı vardır ki bu Lozanda İsmet Paşayı rahatlatacaktır. Nitekim on gün sonra İsmet Paşanın Ankaraya çektiği telgrafın özetinden Paşanın rahatladığı anlaşılmaktadır: Musuldan feragat göstererk sulh aramak fikrindeyim (Bilal Şimşir,Lozan Telgrafları, Tarih Kurumu, s.79)
Mustafa Kemal Paşa devam eder: Bildiğiniz gibi bizim milli sınırımız içinde var olan Kürt unsurlar o şekilde yerleşmişlerdir ki, pek az yerlerde yoğundur. Fakat yoğunluklarını kaybede kaybede Ve Türk unsurunun içine gire gire öyle bir sınır doğmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek Türklüğü ve Türkiyeyi mahvetmek gerekir (s.,105) Burada tarif edilen milli sınır Kandilin bu yüzüdür. Öte yüz, Musul merkezli Elceziredir. Ve artık uzak ülkedir. Feragat edilebilir Bu tamam. Tamam da Kandilin bu yüzündekileri ne etmeli?
Mustafa Kemal Paşa teması sürdürür:
Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı Kürt ise,onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi,hem Kürtlerin ve hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuştur. Ve bu iki unsur bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki,bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz.
Farkındasınız. Bal akıyor...Vaziyet-i umumi icabıdır. Akacak. Kandilin bize bakan yüzündeki Kürtlere ferahlık vermek içindir. Bir yıl sonrası 1924 Olup olacağı bir yıl Mustafa Kemalin pek güzel fotoğraflarından biridir, hatırlar mısınız, başını kaldırmış eli kasketinin siperinde tayyareye bakıyor!
Yukarılarda bir yerlere yazdım , Mustafa Kemal Paşanın Güneyde kurulacak bir Kürt oluşumunun kuzeyi de iştahlandırabileceği ve bizim buraları da karıştırabileceğine ait sözlerini. Bu sözlerden hareketle olmalı İsmail Beşikçinin Kürt kardeşlerimiz tarafından da yaygın kabul gören şu tezi. Mustafa Kemalin demesiymiş:
Biz Musuldan vazgeçiyoruz siz de Güney Kürdistanda özerklikten söz etmeyin. Vazgeçin
Olmadı.Musul söz konusu olduğunda İngilizlerin bu türden pazarlıklara girişmesinin imkânsızlığını bilmek gerekiyor. Musul eşittir petrol ve İngilterenin Sömürgesi Hindistana açılan kapı İngilizlerin Dünya Savaşına girmelerinin nedenlerinden biri bu. Lozanda Kürdistanla değil , düpedüz yeni bir savaşla tehdit ediyor İngiltere! Yani Musul olmazsa olmazı İngilterenin. Keseceği faturanın bedeli de Güney Kürdistan değil, Türkiyenin işgali anlamına gelen savaş!
Türkiye bunu göze alamadığı için Musuldan vazgeçiyor.
Lozanda niza çıkıyor. Birinci dönem bir sonuca varmadan 4 Şubat 1923te kapanıyor. Anlaşma 23 Nisan 1923te başlayan ikinci dönemin sonunda,24 Temmuzda imzalanacaktır. Şubat ile Nisanın arasında Mart var ve Martta Lozan görüşmeleri yapılıyor Mecliste. Tahmin edileceği üzere en çok tartışılan Musul. Ve Musulun Türkiyede kalmasını en çok savunanlar da Kürt milletvekilleri. Yani Musul merkezli Güney Kürdistana, o günkü Elcezire,bu günkü Barzanistan, özerklik verilmesine en çok karşı çıkanlar Kürt milletvekilleri oluyor. Yani Mustafa Kemalin Güneye bakarak heveslenebileceklerini sandığı Kuzey Kürtlerinin temsilcisi 70e yakın milletvekili, Musulun Türkiyede kalmasını savunarak , Mustafa Kemalle birlikte Beşikçiyi de yanıltmış olurlar!
Bunu yazmalıyım:
Yusuf Ziya Bey Bitlis milletvekili Fotoğrafı var Türk Parlamento Tarihinde (1993,cilt 3.s.180). Görseniz nasıl da halim selim, gözlüklü, yumuşak bakışlı şeker gibi bir adam. 1925te asıldı. Bunu başka bir zaman anlatmalıyım. Şimdilik Musul ile ilgili yapılan gizli oturumda Yusuf Ziya Beyin sahiden de etkileyici ve çok uzun olan konuşmasından kısa bir bölüm aktarmak istiyorum:
Efendiler burada söylüyorum. Allah sesimi işitiyor.( ) temenni ederim ki Musul Türkiyenin bir cüzî denilsin. Çünkü Türklerle Kürtlerle Meskûn Türkiyenin bir parçasıdır. Nısfından(yarısı) fazlası Kürttür. Musulun, Kürdün tarihinde bir kıymeti,bir ehemmiyeti vardır (...) Allah şahittir. İngilizin bütün temennisi etrafındakileri oyalamak uyutmaktır.Temnnileri bundan mada bir şey değildir. Arkadaşlar Kürtler Sevr paçavrası ile çok verdiler. Fakat Kürtler korktular. Kürtler yanan kardeşleri gördüğü için çekildi. Yanaşmadılar arkadaşlar. Fakat bugün Musulda alladı pulladı, bu gün kukla vücuda getirdi. Kürdü kukla ile yıkmak istiyorlar arkadaşlar. Oyalayıcı,o göz boyacı kuklayı vücuda getirmişler,aldatıyorlar. İngilizlerin altunu, o kuklanın mevcudiyeti çok iş görecektir arkadaşlar.( ) Kürdün bütün ruhuna, Kürdün kanaatına ve bütün Kürdün imanına vakıfım; rica ederim bu siyasetin cereyanına meydan vermeyiniz (Meclis Gizli Zabıtları,İş Bankası Y., 4.Cilt,1985,s.162-63)
Yusuf Ziya bey İngilizlerin ilan ettiği Güney Kürdistanda , Elcezire, bugünkü Barzanistan, kurulan özerk bölgeyi işaret ediyor. Arkasında 70e yakın Kürt milletvekili duruyor. Yani Mustafa Kemalin korktuğu, Beşikçinin Güney Kürdistanda özerklik,Kuzeyi iştahlandırır tezinin hiçbir dayanağının olmadığı görülüyor.
Eee sonra?
Nemi oluyor; Nisan 1923te,Lozanda ikinci tur görüşmeleri başladığı günlerde seçim kararı alınıyor.1920de meclis açılırken,kurtuluşa kadar bu meclis ülkeyi yönetecek yollu verilen söz boşa düşürülüyor. Lozanı yeni seçilenler onaylıyor Tapu alınmış oluyor.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.