80lerde Özalla başlayıp günümüze kadar uzanan, ülkenin son otuz yılına damgasını vuran paradigma... Genellikle yıldızlaşan, uçuşa geçen, herkese sözünü dinleten, kimsenin tutamadığı bir Türkiye vizyonuyla dillendirilir.
Gerçi geçmişte Demokrat Partinin küçük Amerika, Demirelin büyük Türkiye vizyonu vardı; ama bunlar daha çok kalkınma paradigmasını merkeze alırdı. Türkiyenin geri kalmışlığını açıkça, olmadı zımnen kabul ederdi. Ülkenin davası fukaralıkla mücadele (Demirel) şeklinde ifade edilirdi.
Bölge liderliği, küresel güç olma gibi şeyler ise hiç ağza alınmazdı.
Son otuz yılın paradigması ise başkadır. Artık geri kalmışlık, fukaralık, kalkınma davası vb. bitmiştir ve sıra Türkiyenin uçuşa geçmesine gelmiştir.
***
Nasıl?
Birtakım ayak bağlarından kurtularak Türkiyeyi içe kapanık ülke olmaktan çıkarıp dünyaya açarak Resmi ideolojiyi tarihe gömüp vesayetçi anlayışa son vererek Dünya ekonomisiyle bütünleşerek ABye üye olarak, AB standartlarını içselleştirerek Karşılıklı diyalog kültürünü geliştirip Türkiyeyi göz alıcı bir mozaik yaparak Sivil toplumu güçlendirerek
Kısacası ülkeye, liberal bir devrim yaşatarak
Son otuz yılın paradigmasıdır ve sürmektedir.
Peki, bu ülkenin solu buna nasıl bakmış, nasıl yaklaşmıştır?
***
Tezimiz şudur: Sol liberalinden sosyal demokratına, Kürt muhalefetinden sosyalistine kadar sol bu paradigmayı şöyle ya da böyle kabul etmiştir
Çok mu aşırı?
Haksızlık mı ediyoruz?
O zaman açalım: Belirli bir yerden bakıp söz konusu vizyonun Türkiyenin emekçi halkı, işçi sınıfının mücadelesi ve sosyalizmin geleceği açısından getireceği olumsuzluklara vurgu yapılması, aslında aynı paradigmanın kabulü anlamına gelir. Yani Türkiye şuraya gitmeli diyenlere karşı Türkiye oraya gidemez demek dururken oraya gidildiğinde ortaya çıkacak olumsuzluklardan dem vurulması, oraya gidilmesinin mümkün olduğunu, dolayısıyla paradigmayı kabul etmek demektir.
Biz, reddedilmesi gerektiği görüşündeyiz.
***
O zaman baştan alıp özetleyelim:
Paradigma: Türkiye şuraya gitmeli
Liberal kesim: Evet, aynen biz de oraya gitsin istiyoruz
Sol liberaller: Oraya hele bir varalım, ondan sonra
Sosyal demokrasi: Türkiyenin oraya gitmesi zaten sosyal demokrasi demektir
Kürt muhalefeti: Türkiye o dediğiniz yere ancak ademi merkeziyetçilik ve demokratik özerklikle gidebilir
Sol/devrimci kesim: Türkiye benzer bir yere bizim öncülüğümüzdeki bir halk hareketiyle gidebilir Bu arada AB de emeğin Avrupası olursa hiç fena olmaz
Sosyalistler: Türkiyenin o denilen yere götürülmesi emeğe ve sosyalizme yönelik bir saldırıdan başka bir şey değildir
Özetle, Türkiyenin o yere götürülmek istendiği ve götürülebileceği genel kabul görürken, bir kesim tamam öyle olsun, diğeri olsun, ama şöyle olsun, bir başkası da aman olmasın demektedir.
İyi de, bu olmaz, Türkiye öyle bir yere gidemez, götürülemez diyen hiç çıkmayacak mı?
Biz, işte tam da bunu diyoruz ve paradigmayı bu anlamda reddediyoruz.
***
Dürüst olalım, açık konuşalım: Biz zaten en baştan reddediyorduk ukalalığı yapacak değiliz; karşı çıkma boyutu dâhil paradigmanın külliyen reddedilmesi zorunluluğu son 2-3 yıl içinde belirginleşmiştir
Bugün solun gündemindeki birinci başlık, gerçekleşmesi hiç mi hiç mümkün olmayan bir liberal Türkiye vizyonuyla uğraşmak değil, önünü daha da açmaya kararlı görünen İslamcı-faşizan gidiş karşısında ne yapılacağı, bu gidişin nasıl durdurulacağı olmalıdır.
Durdurma, reddedilen liberal paradigmanın en azından kimi değerlerinin yeniden hatırlatılmasını, el üstünde tutulup devreye sokulmasını gerektirmez mi?
Paradigmayı olduğu gibi, böyle bir çözümü de reddediyoruz.
Bir kez daha, sonunda gene kötü olur diye değil, olamayacağı için
AKP rejimi Türkiyeye, kendisi gittikten sonra yerine düzen içi kim gelirse gelsin kendisinden kopya çekmek zorunda kalacağı bir şekil vermiştir. İşte, gerçek liberalizm diye ne gösterilirse gösterilsin, o da kendini AKP rejiminde gerçekleşenlere uyarlamak zorunda kalacaktır.
Sonuçta, AKP rejimine karşı mücadele AKPnin kendisini aşan uzantılara sahiptir ve eğer götürülebilirse, AKPnin gidişi de yalnızca bir siyasal partinin ve rejiminin gidişinden ibaret kalmayacaktır.
Strateji deniyorsa, işte size önemli bir stratejik ipucu
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.