26 Temmuz 1953te, Fidel Castro ve arkadaşlarının Moncada kışlasına yaptığı saldırı başarılı olamadı, ama bir tedirgin yarattı: Fulcenicio Batista... Küba Devlet Başkanı...
Psikologlar, psikiyatristler dururken tedirginlik üzerine ahkam kesmem doğru olmaz elbette, ama kişisel yaşantımdan biliyorum ki, dünyanın en sıkıntılı duygularının başında gelir tedirginlik. Neden olduğunu bilin ya da bilmeyin, eğer tedirginlik vücudunuza egemen olmuşsa bir kere, onu atmak için tedirginliğe neden olan şeyi ortadan kaldırmanız gerek.
Batista tedirgindi, tıpkı şimdi Recep Tayyip Erdoğanın olduğu gibi... Gidişi beğenmiyordu. Erdoğanın Şırnak ve Hakkariyi terör örgütlerinden koparmak ve köylülerin belli bölgelere taşınmalararını sağlamak amacıyla (reconcentracion campesina) hareketini başlattı. Aslında bu, şimdi Türkiyede de tartışıldığı gibi tam anlamıyla bir tehcir hareketiydi.
Sierra Maestranın çevresinde yaşayan binlerce insan, el yapımı bombalar, havan topları, makinalı tüfeklerle yerlerinden ediniyor, tel örgülerle çevrili kamplara tanınıyorlardı. Devlete, daha da çok Batistaya göre onlar koruma altına alınıyorlardı.
Batista hükümetinde bu eylem ters tepti. Bir süre sonra büyük kentlerde tepkiler öylesine büyüdü ki, Batista kararından caymak zorunda kaldı ve köylülere evlerine dönme izni verdi. Ama bu aynı zamanda Küba devriminin hız kazanmasına da neden olacaktı.
FRANK PAİSNİN ÖLDÜRÜLMESİ
Bir koşutluk kurmadan yazıyorum: Savaş bütün ülkede yayılmaya ve benimsenmeye başlanmıştı. Oriente bölgesinin gerilla önderi Frank Paisnin polis kurşunuyla can verdiği 30 Temmuz 1957 günü büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Pais, gençler arasında çok sevilen genç bir liderdi. Fabrikalar boykota gitti, dükkanlar kepenk indirdi, genel grev tam beş gün sürdü.
Cenazeye katılan büyük kalabalıklar ve genel grevler dışında şiddete dayalı bir eylem gerçekleşmedi. Zaten gerek de yoktu. Tıpkı Berkin Elvanın ölümünde oduğu gibi, kalabalıklar sessiz biçimde olayı protesto ediyordu. Tedirginlik tüm devlet erkanını sarmış durumdaydı. Bir fırtına geliyordu ve bu da fırtınadan önceki sessizlik olarak yorumlanıyordu. Bundan sonra Batistanın yapabileceği tek şey şiddete başvurmak olacaktı.
DEVRİM SANILDIĞI GİBİ DOĞUDAN DEĞİL BATIDAN GELECEK
Türkiyenin Güney Doğu Anadolu bölgesi alabildiğine karışık. Kimileri o yöreden çıkacak bir devrimci hareketle iç savaş ya da bölünmeye doğru gidiş teorileri yapıyor. Ama durum hiç de öyle değil. Bir kez bölgedeki hareketin başını çekenlerin böyle bir gücü de, niyeti de yok. Asıl güç saray çevresine toplanmış yeter artık diyen halk gücünde. Batistaya karşı nasıl demokratik kitle örgütleri bir araya gelip cephe kurularsa, aynı tür cephe Anadolunun tam göbeğinde oluşmak üzere.
İşte Erdoğanın en az Batista kadar tedirgin olmasına neden olan olgu da bu. Değilse, onun Güney Doğu Anadoludan çekindiği yok. Orada top-tüfek-tank kullanabiliyor. Buralara gelindiğinde iş hiç de kolay değil.
Zaten bölgenin en büyük muhalefet partisi hükümetin ağzına bakıyor: Gel oturup konuşalım dese hükümet, koşa koşa gelecekler. Bu yüzden, karşı devrime karşı yeniden Cumhuiyet kazanımları ancak Orta ve Batı Anadoludan çıkacaktır: Tıpkı Kübada yeter artık sloganıyla.
Elbette burada büyük bir eksiklik var: Bizde bir Fidel Castro yok. Olur mu, neden olmasın, elbette olur. Tarih kişileri yaratmıyor, kişiler tarihi yaratıyor. Ancak bunun öyekine güçlü bir kişilik olması gerek ki, arkasından milyonları sürüklemeli... Bakıyorsunuz, öyle biri olmadığı gibi, yakınından geçen biri de yok.
O yüzden Erdoğanın tedirginliği şimdilik yalnızca 400 milletvekili alıp alamayacağı tedirginliği üzerine kurulu, yoksa o da biliyor ki, şu anda ülkede kendinden daha güçlü bir lider yok. Ama nice güçlü liderler hiç ummadıkları anda kendilerini sıfır noktasında bulabilirler.
Fidel Castronun en büyük şanssızlığı ABDye yakın olmasıydı, ama öte yandan SSCB gibi dev bir bir müttefiki vardı. Türkiye ise gerek halk olarak gerekse devlet olarak tam anlamıyla yalnız kalmış durumda. Gerçi, Türkiyenin şu anda neredeye tek muhalefet partisi lideri durumundaki Vladimir Putin, Türk halkı ile alıp veremediğimiz yok, demeçleri veriyor, ama bu Türkiyedeki dağınık ve hoşnutuz kitlelerin hareketini sağlayacak bir güç yaratabilmekten yoksun.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.