Zaman, cemaat, Erdoğan, hazin final, mutlu son
Kemal Okuyan
Hepimiz Fetocuyuz Dün bunu söyleyenlerin belli bir tutarlılığı olduğunu kabul edebiliriz. Öyle ya, Abant toplantılarına gittiler geldiler, gittiler geldiler, yıllarca
Cemaate karşı Erdoğanla ittifak kuranların tutarsızlığında da bir tutarlılık var en azından. Sürekli kulvar değiştiriyorlar. Şaşırmıyoruz.
Türkiye siyasetinin kaderi bu.
Peki buradan nereye gidiyoruz?
Lafı hiç dolandırmayalım.
Erdoğan gidecek. Erdoğanın nasıl gideceği, Erdoğan sonrasının nasıl şekilleneceğine bağlı. Erdoğan işin bu kısmındaki belirsizlikler nedeniyle orada duruyor; durduğu her gün daha zayıf, daha kırılgan hale geliyor.
Ve Erdoğan zayıfladıkça işler sarpa sarıyor.
Hep söylediğimiz gibi, Erdoğan Türkiye solu için büyük kazançtır, 2013te bir halk yarattı, şimdiyse kolay çözümlerin önünü tıkamakta.
Lafı dolandırmıyorduk.
Erdoğanı Kürt siyaseti gönderebilir. Bu mümkün. Rus basınında 2014 yılında sayısız renkli devrim uyarısı yapıldı Erdoğana. İşaret edilen Kürtlerdi. HDP yükselişi bu tezi doğruluyordu; doğrulamasına da gereksinim yoktu, her şey açıktı.
Şimdi aynı tez Amerikan basınında.
Çatışmalar tırmanır, bunun ekonomiden siyasete ve gündelik hayata varıncaya kadar toplumsal sonuçları hissedilirse, Erdoğan sarayında duramaz. Bu matematik bir doğru.
Ancak Kürt hareketi, 2015 HDPsi ile yakaladığı fırsatı kaçırdı ya da birileri o kanalın işlemesine izin vermedi. Fark etmiyor. Ancak başka seçenekler de var. Savaş tırmanır ve bundan on yıl kadar önce zikrettiğimizde herkesin yok deve dediği sürecin önü açılır; BM, NATO, AB (hiç fark etmiyor) devreye girer.
Erdoğanı götüren, sonraki döneme imza atar demiştik, burada imza Kürt hareketinin olmaz, dış güçlerin mührü vurulur. Bir seçenek budur.
İkinci seçenek, çatışmalar tırmanır, ordu müdahale eder, müdahale yumuşak karakter taşır, Kürt hareketine siyasette alan açılır.
Üçüncü seçenek, çatışmalar tırmanır, ordu müdahale eder, müdahale ayrıştırıcı sertliktedir, Türkiye dağılma sürecine girer.
Bütün bu seçenekler yalnızca bölgesel dinamiklere değil, uluslararası gelişmelere bağlı olarak gerçeklik kazanabilir ya da devre dışı kalabilir.
Özellikle de ABDnin durumu önemsenmeli. Trumpın sanayiye vurgu yapan ve Ortadoğudaki askeri zorlamaları reddeden politikalarının egemen olması durumunda, Türkiyeyi ilgilendiren çok şeyin değişeceği açık.
Ama her durumda Erdoğan gidecek.
Kürt hareketinin öne çıkmadığı bir seçenek var mı?
Var.
Cemaat kasetleri işe yaramamış, kasetlere bel bağlayan CHP 2014 yerel seçimlerinde istediği sonucu elde edememişti. O zaman yaramadı, şimdi yarayabilir. Yolsuzluklar; buna Suriyedeki kirli ilişkileri ekleyin, uluslararası bir zemine taşınır ve imparatorluk hayali gören adamımız bir anda sudan çıkmış balığa dönebilir.
Kasetler yine ortaya çıkabilir anlayacağınız.
Olmayacak olan ise, Erdoğanın gidişine Putin damgası vurulmasıdır. Putin Suriyede çok pahalı bir zafer kazanırken, aynı bedeli Erdoğanı yalnızlaştırırken de ödemekte. Bu konuda ABD ile mutabakat halindeler.
Halindeler ama ABD yönetimi Erdoğanı Rusların yemesine izin veremez. Bu görüntünün çıkmasını asla istemez. Öte yandan, Erdoğan ABD açısından Rusyayla pazarlıkta değerinin çok üstünde çizik atılacak bir kozdur. Evet, bir seçenek de budur. Rusyaya kelle vermeden bir huzursuzluk ve sorun kaynağının tasfiyesi.
AKPyi içeriden çökertmek ise, yukarıdaki seçeneklerin uzantısı olabilir ancak. AKP içinde hiçbir aktör Erdoğanla karşı karşıya gelebilecek çap ve cesarete sahip değil. Gülün durumuna baksanıza, Erdoğanı indirin gerisini hallederim demekte sürekli. Risk almıyor. Aslında haklı. Neredeyse bütün seçeneklerde öyle ya da böyle Gülün önü açılıyor. Neden maceraya atılsın?
CHP diye bir parti yok ki. Neredeyse Arınç, Babacan, Çelik ve Güle yalvaracaklar.
Kürt hareketi bir karmaşa içinde Erdoğanı korumakla onunla savaşmak arasında gidip geliyor. AKP muhalefeti Godotyu bekliyor. Erdoğan ise, güven sorunu yaşadığı ya da seçenek oluşturabilecek herkesin üzerine giderek, kendini iyice tecrit ediyor. Güç gösterisi yaparak zayıflıyor!
Rakiplerini daha fazla zayıflatarak kendisini koruyor.
Türkiyede düzen siyaseti Erdoğanla baş edemez. Dış dinamikler karar verecek, büyük ölçüde ABD belirleyecek Erdoğanın geleceğini. Yani oradaki kavga
Ve bir ihtimal daha var.
Halkımız.
Geziyi, Haziranı yaratan kentli toplumsal kesimler büyük bir hızla sahte çözümlerden uzaklaşmaya başladı. Son birkaç ayda HDP yanılsaması çöktüğü gibi, CHPye ilişkin en küçük bir umut dahi yok. Ama insanlar arayış içinde.
Bu arayışa inandırıcı, tutarlı bir yanıt verildiği takdirde, bu denkleme yeni unsurlar eklenir.
Tam zamanıdır.
Cemaati de tasfiye ediyor, eyvah eyvah, Koçların Mustafası da öldü eyvah eyvah, Anayasayı da değiştirir, eyvah eyvah, Deniz Baykalı da yanına alır eyvah eyvahtan çıkış için bir fırsat var. Ona odaklanacağız.
Çünkü diğer seçenekler, felaket demeyeceğim, felakete alıştık; yakışıksız diyeceğim.
Hepimiz
Salak olmadığımızı göstermek durumundayız.
Şöyle bakalım: Tarihte hiç bu kadar açık veren bir sömürü düzeni, zorbalık görülmüş şey midir?
Bardağın boş tarafında zalim bir diktatör var. Dolu tarafındaysa giderek yalnızlaşan bir aciz.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.