Yalancılar yargılanacak: Kabataş yalancıları hâlâ konuşuyor mu?
"Belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 80-100 kişilik grubun dövdüğü ve üzerlerine idrarlarını yaptığı" ifadeleriyle başlayan Kabataş yalanına ilişkin AKP elinden geleni yaptı, en ufak bir bilgi için binlerce kamera görüntülerini inceledi, Erdoğan 3 sene önce bir cuma günü o görüntüleri yayınlayacaktı ama olmadı...
Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi çağrıcılarından olan gazeteci, yazar Enver Aysever, bir televizyon programında Kabataş yalancılarına "yalancı" dediği için yargılanacak.
7 Nisan'da görülecek dava öncesi Kabataş yalanlarını ve çarklarını yeniden hatırlatmak istedik.
YALAN NASIL BAŞLADI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "benim başörtülü kızlarıma, bacılarıma saldırdılar" dedi, hemen sonrasında yandaş "gazeteci" Elif Çakır, Zehra Develioğlu'yla görüşerek "Kabataşta, başörtülü ve kucağındaki 6 aylık bebeği olan bir kadını, belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 80-100 kişilik grubun, dövdüğü ve üzerlerine idrarlarını yaptığı" şeklindeki yalan haberi servis etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 sene önce bir cuma günü için görüntüleri yayınlayacaklarını açıkladı. Aradan 3 yıl geçti ancak ortaya çıkan tek Kabataş görüntüsünde Kabataş yalanı net bir şekilde ortaya çıktı.
Oysa 2560 saatlik kamera kaydı izlenmiş, özel ekiplerce sosyal medya taranmış, olay yerindeki esnaf sorgulanmış, AKP'nin "Güven Timleri"ne bağlı 20 tim olay yeri civarında tanık bulmaya yönelik sokak sokak çalışmıştı.
Bu kadar detaylı arama sonrası Kabataş yalanını destekleyecek en ufak bir delil bulamayanlar bu görüntüler sonrası çark üstüne çark etti:
ÇARK LİSTESİNİN SONU YOK
Haberlerin ardından önce Zehra Develioğlu ile görüştüğünü söyleyerek "morlukları gördüm" diyen Balçiçek İlter ve "görüntüleri izledim" diyen İsmet Berkan özür dilemek zorunda kalmış, Berkan "Benim hıyarlığım, atmamalıydım o tweetleri" açıklamasında bulunmuştu.
Haberi yapan Elif Çakır'ın avukatı Fidel Okan, Çakır'ın yalan haber ortaya çıktıktan sonra kendisini aradığını ve feryat figan ağladığını açıkladı.
Yalanın kaynağı olan Star'ın manşetine rağmen gazetenin "önemli" isimlerinden Cem Küçük, "Saçmasapan kurgular" diyerek Kabataş yalanını itiraf eden isimler arasına katıldı.
Liste o kadar uzun ki, "Bence beyan esas olduğundan, Kabataş olayında anlatılana inanmış, herkesle de bunun kavgasını yapmıştım. Kavga ettiğim herkesten özür dilerim" diyen Çiğdem Mater, AKP Milletvekili Mehmet Metiner, cemaatçi yazarlar... Hepsi birer birer özür kuyruğuna girecekti.
YALANI YÜZLERİNE VURDU, DAVA ETTİLER
Tüm bu yalanların ortaya çıkması sonrası Habertürk'te canlı yayınlanan Karşıt Görüş programında gazeteci Enver Aysever ve AKP'li Halime Kökçe arasında tartışma yaşanmış, Aysever, "Geziciler, Kabataş'ta başörtülü kadını dövdüler" yalanını hatırlatarak "Bu yalanlardan dolayı yargılanacaksınız" demişti.
Aysever'in Kabataş yalancılarına yönelik sözleri sonrası Halime Kökçe, Ceren Kenar ve Kemal Öztürk programı terk etmek zorunda kalmış, programın sunucusu Balçiçek İlter ise "Ben hayatım boyunca görüntü gördüğümü söylemedim" diyerek kendisini savunmaya çalışıp programı noktalamıştı.
7 Nisan'daki dava öncesi soL'a açıklamalarda bulunan Enver Aysever, "Kendimi pek yargılanacakmış gibi değil de, yargılayacakmış gibi hissediyorum" dedi.
Kabataş yalanı bir gerici ayaklanma planıdır-Orhan Gökdemir
Ne zaman yetmez ama evetçi liberal çeteyi eleştirsek iyi ama onların gücü ne ki bu kadar önemsiyorsunuz diyorlar. Onları ve güçlerini önemsediğimizden değil, yargının ve ülkenin bir diktatöre teslim edilmesi için halkın kandırılmasına aracı olduklarından eleştiriyoruz onları. Yaptıkları şey bir aydın yanılgısı değildir. Halka karşı işlenmiş bir suçtur ve bu suçu işleyenler eninde sonunda hesabını da vereceklerdir. Söylediğimiz bu.
Kabataş yalanı da öyle. Kandırılmış gazeteci güruhu değil eleştirdiğimiz, ülkede bir iç savaş çıkarılması planına ortak olan, alet olan gönüllü bir çeteden söz ediyoruz. Halka karşı ağır bir suç işlemeye teşebbüs etmişler, suçu bizzat işlemişler, tetiği bizzat çekmişlerdir. Halka karşı örgütlenmiş bu çete de yaptığının hesabını eninde sonunda vereceklerdir.
Aralarında türbanlı kontenjanından yazar bir sürü bacımız var. Ceren Kenar, Halil Berktay, Fuat Uğur, Markar Eseyan gibi kifayetsiz muhterisler de. Merkez medyada yalanı kariyerine alet eden kadın-erkek gazeteciler, yanaşmalar, havuzun beslemeleri Tabii dönemin Başbakanı. Hep birlikte, dünyanın en yalan yalanına ortak oldular, halkın bir bölümünü diğerine karşı kışkırttılar.
Kaynakları, AKPli bir belediye başkanının gelini. Öyle ifadeleri var ki, en ufku geniş fantezilere nal toplatır. Film senaryosu yapsanız çekecek yetenekte yönetmen bulamazsınız. Düşünün; yarı çıplak, deri eldivenli 40 erkek sokakta yürüyor. Onca kadın arasından gelinimizi seçiyor, saldırıyor, üzerine işiyor, tecavüze yelteniyor. Gelinimizin yanında bebeği de var üstelik. Kadınlar küfrediyor, erkekler vuruyor sırf türbanlı diye. İfadesine göre yere kapaklanan gelin, başını kaldırınca üstü çıplak erkeklerden birinin pipisini başına sürdüğüne tanık oluyor Bunlara inandılar işte, bunlara kandılar.
Sidikli havuzun medyası günlerce görüntüler yayınlanırsa yer yerinden oynayacak diye yayın yaptı. Dönemin başbakanı gelecek Cuma yayınlayacağız dedi ki, Cumadaki kastı artık hepimiz biliyoruz.
İsmet Berkan türü tuhaf adamlar görüntüyü gördüm, kanım dondu diye yazılar yazdı.
Mehmet Metiner, Kamera görüntüleri elimizde, O görüntüleri yayınlarsak Türkiyede çok farklı şeyler olur dedi.
Balçiçek İlter, Morlukları da gördüm ama benim tanıklığıma ihtiyacı yok ki, raporu var zaten dedi.
Şimdi Hürriyete transfer Abdulkadir Selvi, Bebek arabasını parçalıyorlar, genç anneyi tekmeliyorlar, Tayyipi asacağız diyorlar dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı adında kahvehane kaçkını bir tipin söyledikleri ise resmen ağır bir kışkırtmaydı; Görüntüler yayınlanırsa Müslümanlar çılgına döner, çatışmalar çıkar, AKPnin oyları yüzde 65e yükselir dedi. Evet dedi bunları.
Halime Gökçe adında havuzda mukim türbanlı bacı daha da ileri giderek gelinin üzerine işendiğini yazdı. Evet, yazdı bunları.
Sonra da yalan söylüyorsunuz diyenlere Diliniz kaba yüreğiniz taş mottosuyla kampanya açtılar. Sanki diğer zamanlarda birbirlerinden farklı yazılar yazıyorlarmış gibi o gün bu ortak başlıkla yazdılar yazılarını. Tehdit ettiler hepimizi.
Kabataş yalanı, bir yalan değildir sadece. Gerici bir kalkışma planıdır. Gezi isyanına karşı, planlı bir yeni 31 Mart ayaklanmasıdır.
xxx
Kadının beyanı esastır diye tuhaf bir icat vardı o günlerde. Öyle ya kadının biri bunları beyan etmiş, inanmamak kimin haddi. Ama aynı kadının, daha önce polise yansımış başka beyanları olduğu, türbanlı bacının polis tarafından dikkate alınmadığı çünkü bacının fantezi dünyasının biraz tuhaf bir biçimde çalıştığını araştırmak bu kadar gazetecinin arasında kimsenin aklına gelmedi nedense. Çünkü gazeteci değil, devletin yalan memurlarıydı hepsi.
Ne kadını? Gerici, yalancı, dinbaz kadın olsa ne, erkek olsa ne? Çocuk tecavüzünü savunurken bir kere olmuş, bir şey olmaz diyen bakanın beyanını da kadın diye esas mı alacağız?
Bu yalan egemenin yalanıdır, muktedir söylemektedir ve kadın-erkek her boydan soytarıları da hiç sorgulamaksızın tekrarlamaktadır. Soytarıların ahlaksızlığı, ülkeye yaydıkları genel ahlaksızlığın bir parçasıdır. Sorun, gazeteci denilen bu kahvehane kaçkınlarının yalan söylemesi değildir, onların bu arsız yalanlarını basın üzerinden söylemesini sağlayan düzendir. Aralarında o kadar cahil ve gözü karalar var ki ülkede Müslümanlar diye bir gurup olduğunu, buna karşın o Müslümanlara dâhil olmayan başka bir gurubun Müslüman guruptan bir kadına saldırdığını iddia edebilmektedir. Hâlbuki o Müslümanların yönettiği devlet, halkın yüzde 99unun Müslüman olduğunu beyan etmektedir. Devletin beyanının kadının beyanı kadar bir kıymeti yoktur yeri geldiğinde.
Evet, bir utanmaz yalancılar korusu, iktidarın borazanını öttürmek üzere toplanmışlardır. Ama gerçeklerin açığa çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.
Biliyorsunuz, Bizim Enver, onların bir bölüğünün yüzüne karşı yalancısınız, yargılanacaksınız dedi. Panikleyip çil yavrusu gibi dağıldılar haliyle.
Yalancılar korkaktır.
Yalancılar, utanmazdır da aynı zamanda.
Gidip yalanın iktidarına sığındılar ve şikâyetçi oldular Enverden yalanlarını yüzlerine vurduğu için. Şimdi yalancıya yalancı diyen Enveri yargılayacaklar.
Yargıyı da yetmez ama evet desteğiyle yalan ettiler biliyoruz ama büsbütün yalanın yargısına dönüşüp dönüşmediğini anlayacağız.
O yalancılar da eninde sonunda hesap verecek. Gerçek mahkemelerin önünde hem de, kıvırtmaya fırsat bulamadan
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.