SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Laikiz ama…           (gösterim sayısı: 1.820)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 06.04.2016- 11:55


Laikiz ama…

Aydemir Güler



Burjuva milliyetçiliği dediğimiz akım, en özet haliyle emperyalizme karşı çıkmadan egemenlik ve bağımsızlık istemektir.

Bunun basbayağı bir demagojiden ibaret olduğu sık sık açığa çıkmıştır. Örneğin bizde pek milli istihbarat örgütünde maaşların yıllar boyu Amerikalılarca ödenmesi böyledir. Bazen milliyetçilik anti-emperyalist olmadan bağımsızlığın sürdürülemez olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelir. Onlarca yılını hangi büyük güçle flört edeceğini tartışarak geçiren Osmanlı-Türk modernizmi geçen yüzyılın başında, güvendiği Alman dağlarına karlar yağıp, diğer tarafça üstüne koca bir çizik atılınca silaha sarılmıştı. Ama mümkünse silahlar doğrudan ana düşmana değil de buraları yönetme ehliyeti için rekabete giren diğer yerel odaklara sıkılmalıydı…

En azından AKP iktidara gelene kadar bu dolayımlı mücadelenin bir versiyonu Kürt gündeminde yaşanmadı mı? NATO üyesi ülkenin milliyetçi yöneticileri, ABD’nin, ayrılıkçı Kürt güçlerini hatta teröristleri silahlandırdığını iddia ediyor, bunların arkasında Washington’un, Berlin’in, Paris’in olduğunu söylerlerdi de, köy yakıp dururlardı sonra! Aynı şey Cumhuriyet’in ilk çeyreğindeki Kürt isyanlarının İngiliz kışkırtmasından kaynaklandığı tezine de eşlik etmişti. Gönül isterdi ki, perde arkasındaki güç komünist Ruslar olsun. Tabii Türk milliyetçileri bu yönde kullanacakları verilere denk geldiklerinde hiç sektirmediler. Boğazlar dediler, Stalin toprak istiyor dediler. Yetmedi, Sovyetler Fatsa’dan çıkarma yapacaktı da ondan solcular Karadeniz’e yüklendi dediler…

Hakkını yemeyelim, milliyetçiliğin bağımsızlık duyarlılığı emperyalizmin aleni ve şiddetli baskıları karşısında bazen patlar. Aslında bu olmasa halk patlayacak ve samimiyetsiz milliyetçilik yerine dürüst, kararlı, tutarlı bir emekçi halk yurtseverliğine akacaktır. İkinci Dünya Savaşında Nazi işgaline direnişin kızıla boyanması bundandır. Vietnam’da yurtsever savaşın sosyalizme bağlanması da öyle… Bu tür nahoş gelişmelere meydan vermemek için milliyetçiliğin anti-emperyalizme kayması gerekebilmiştir. Bu pozisyon tazelenmesi sadece bir manevra olarak da kalmamış, milliyetçilik kırılıp sola dönmüştür.

20. yüzyılda bir yandan uluslar sahneye çıkıyor, diğer yandan eski imparatorluk haritaları modern emperyalist çizimlere konu oluyordu. Dolayısıyla olay, anti-emperyalist olmaksızın bağımsızlıkçı olmayı yutturmaya kalkanlarla bağımsızlık tutkusunu anti-emperyalist kavgaya bağlayanlar arasında geçecekti. Ayrım, sınıf farkı kadar basitti. Burjuva milliyetçileri, burjuva oldukları için, emperyalistlerle sınıf kardeşi oldukları için kavga gürültü istemezlerdi. İşçi sınıfıysa ülke buradan yönetilmediği, güç uzaktakilerle paylaşıldığı sürece, değil iktidara gelmek, elindekileri bile koruyamazdı. Bir eğilim olarak milliyetçilik burjuvalara, yurtseverlik emekçilere yaraşıyordu.

21. yüzyılda emperyalizm, freni boşalmış, gericilikte sınır tanımıyor. Yobazlık tecavüz ederek yönetiyor! Sol ne zaman yenilse böyle olur. Sanayi devrimi yapmış, teknolojik ilerlemelere imza atmış, bilimsel aklın yükselişinin önündeki bariyerleri kaldırmış olan sermaye gider, yerini pıtrak gibi yobazlar alır. Sermaye bir yere gitmemiştir tabii. Hatta laik olmaya devam bile etmektedir kendi adına: “Laik olalım ama gericiliğe karşı mücadele vermeyelim.”

Şimdi olayımız budur. Çünkü gerici ve laik kapitalizm yandaşları basbayağı sınıf kardeşidirler ve kardeş kavgası istemezler. Gericilikle mücadelenin düzenin sınırları içinde tutulamaması yüksek olasılıktır.

Bu durum son bir ay içinde Türkiye’de berraklık kazandı. Hatta ifrata kaçtı! Gülencilerin, Arınç’ın, Gül’ün laiklik istemeleri bir şaka değil. Mesele AKP içinde dönmekle de kalmıyor. “Her CHP’linin güne besmeleyle başladığı” zırvası burada anlam kazanır. Demirtaş’ın bu Cuma hangi camiye gideceğinin haber değerine kavuşması da bundandır. Laikliği istemekte samimiler aslında. Çünkü modern Türkiye kapitalizmi, ve kültürüyle, tekniğiyle, yaşam biçimiyle (hatta gelenekleriyle) ona eşlik eden toplumsal normlar, yobaz şeriatına sokulamamaktadır. Ama gericiliğe karşı mücadele istemezler, çünkü bu tanımı gereği halkçı bir mücadele olacaktır. Bildiğiniz gibi “halk plajlara akın ettikçe millet denize girememektedir” ve “öğrenciler olmasa maarif ne güzel yönetilir.”

Burjuva laisizmi gericiliğe karşı mücadeleye karşı. Milliyetçilerin derdi, nasıl yönetme ehliyetlerinin kudretini ve geçerliliğini kanıtlamak idiyse, şimdi de 2016 model laikler Erdoğan’dan daha ehil olduklarını göstermenin derdindeler.

Bu tablonun sol açısından nasıl bir olanağı temsil ettiğinin farkında mısınız?



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ‘İradecilik’ tamam, ama… melnur 1 1956 10.05.2021- 12:28
Konu Klasör Devran dönüyor gibi, ama… melnur 0 798 01.08.2022- 02:58
Konu Klasör Siyasal inisiyatif el değiştiriyor ama… melnur 0 753 04.09.2022- 22:37
Etiketler   Laikiz,   ama…
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS