Güncel durumları anlamaya çalışırken karşılaştırmalar ve benzerlik arayışlarında eskilere gitmeye gerek bırakmayan yoğunlukta bir dönemden geçiyoruz.
Örneğin, bugünü anlamaya ve kestirimlerde bulunmaya çalışırken, kim kalkıp tarihtir, ışık tutar, örüntü sunar diye gerilere bakar ki? Hele kestirmeden gitme imkânı varken: 1 Haziran 2015 ile 7 Kasım 2015 arasına sıkışan olaylarla, yenilenecek seçimler bağlamında halka bir şantaj yapılmıştı; bakın beni tek başına iktidar yapmazsanız böyle olur denmişti
O zaman, günümüzü de böyle okumamız mı gerekir?
Bu kez de beni başkan yapmazsanız görüp göreceğiniz budur mu denmektedir?
Bizce durum pek böyle değildir.
***
Haziran-Kasım 2015 aralığında rejim, kendini belirli bir mevziye geriletilmiş görüyordu; her ne pahasına olursa olsun o mevziden ileriye sıçramak zorundaydı ve kontrol de büyük ölçüde kendi elindeydi.
Bugün rejim kendi açısından Haziran 2015e göre daha ileri bir mevziye gelmiş olsa bile bazı durumları bıçak sırtında görmektedir ve kontrolü tam elinde tuttuğunu söylemek de mümkün görünmemektedir. Şöyle de denebilir: Haziran-Kasım 2015 aralığında, Haziranda kaybedileni geri getirmesi beklenen ve bu sonucu sağlayan şiddet ortamının, başkanlık sistemi ve referandum söz konusu olduğunda bu kez istenilen sonucu vermeyip ters tepme ihtimali fazladır
Bizce rejim bunu görmektedir; görmektedir, ama ne yardan ne serden vazgeçebilecek durumda, bir tür ikilem içindedir.
Bir yanda, önce yeni bir darbe girişiminden, sonra da yeni bir Gezi patlamasından endişe etmektedir. Böyle bir endişe varsa, baskı ortamına, sokak hâkimiyetine, linç kültürüne, dinci-milliyetçi fanatizmin okşanıp hazır ve diri tutulmasına da ihtiyaç vardır.
Diğer yanda ise, bıçak sırtında gördüğü ya da tam garantiye almak istediği evet sonucu için belirli bir sükûnete, aklıselim gösterilerine, ölçülülüğe gerek olduğunun da farkındadır.
Bizce rejim bugün böyle ikili bir durum yaşamaktadır.
Yukarıdaki birinci yanın somut göstergelerini sürekli izliyoruz.
İkinci yana ilişkin örnekler ise özellikle Reina katliamı ardından peş peşe gelmiştir. Erdoğan muhtarlara ne kadar toleranslı biri olduğunu anlatma gereği duymuştur Numan Kurtulmuş, Suriye politikalarının baştan yanlışlarla malul olduğunu itiraf etmiştir Yandaş basından bu kadar da olmamalı gibi sözler duyulmaktadır
Bir örnekten daha söz edeceğiz.
Ana akım medya, doğrudan sözcüsü olmadığı durumlarda bile rejimin hissiyatını, yerine göre kaygılarını yansıtan önemli bir kanaldır.
Örnekse, Murat Yetkinin 3 Ocak 2017 tarihli Türkiye laikliği (yeniden) mi keşfediyor? başlıklı yazısıdır. Yetkin diyor ki: Türkiye için laiklik varoluşsal bir sorundur ve ister teselli arıyorsun deyin, ya da demeyin AK Parti bünyesinde de artık Laik devlet, yıkılacak elbet sloganının Türkiye gerçeğiyle örtüşmediğini görenler var.
(Zaten) Sümeyye Erdoğan Bayraktar 27 Aralıkta Chicago-ABDde sekülerizmin İslamla bağdaşabilirliğini vurgulamıştı
(Zaten) Recep Tayyip Erdoğan daha 2011 yılında Arap dünyasına dönerek böyle demişti
O zaman çok açık yazmak gerekiyor: Murat Yetkinin kendi özel konumundan, misyonundan, neyi ne için demek zorunda kaldığından bağımsız olarak bunlar bir çizginin dışa yansımalarıdır:
Ver başkanlığı al laikliği çizgisi...
***
Ver başkanlığı al laikliği çizgisinin bir aldatmaca olduğunu söylemeye gerek var mı?
Bu çizgi, az önce sözünü ettiğimiz ikinci yana tekabül etmektedir.
Peki, rejimin birinci yandan, yani kendi can suyu olarak diri ve hazır tutulan dinci-milliyetçi fanatizmi sürekli okşama tarzından, baskı-sindirme ortamlarından, sokak hâkimiyeti çabalarından vb. vaz geçmesi mümkün müdür?
Kesinlikle değildir.
Rejimin kendi ikilemi budur.
En önemlisi: İkilemin ömrü referandumla, AKP iktidarı ve saray rejimiyle sınırlı da değildir. Türkiye, köklü bir dönüşüme kadar, kim gelirse gelsin, ne tür bir rejim olursa olsun hep bu ikilemle yaşayacaktır.
Bizimse, başkanlığı vermeme bir yana, al işte denilen sözde laikliğe de fit olmama, bir değer olarak laikliği başka ve daha kapsayıcı bir çerçeveye oturtma gibi bir görevimiz vardır.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.