Konu Tarihi: 20.08.2021- 01:02

---

Kürt sorunu anketi: Yüzde 35.5 demokrasi, yüzde 5.5 silahlı mücadele

Metropoll Araştırma'nın sahibi Özer Sencar, temmuz ayında yaptıkları 'Türkiye'nin Nabzı' araştırmasında Kürt sorununun çözümüyle ilgili sordukları bir soruya verilen yanıtları paylaştı.

DUVAR - Metropoll Araştırma'nın anketinde katılımcılara "Kürt sorununu çözmek için aşağıdaki yöntemlerden hangisine öncelik verilmelidir?" sorusu soruldu.

Ankete katılanların yüzde 35.5'i "Demokrasiyi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini" savundu. Yüzde 22'si "İslam kardeşliğini pekiştirmek" yüzde 19.5'i ise "Ekonomik yatırımları artırmak" dedi.

Katılımcıların sadece yüzde 5.5'i "Silahlı mücadeleye devam edilmesi gerektiğini savundu. Yüzde 17.4 ise "Fikrim yok/cevap yok" dedi.   Partilere göre dağılımda elde edilen sonuçlar ise şöyle:

AK PARTİLİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 23.4
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 29.7
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 17.5
Silahlı mücadeleye devam etmek: Yüzde 6.4
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 23

CHP'Lİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 49.7
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 8.2
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 25.3
Silahlı mücadeleye devam etmek: Yüzde 3
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 13.8

İYİ PARTİLİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 40.3
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 9
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 33.6
Silahlı mücadeleye devam etmek: Yüzde 3.7
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 13.4

HDP'Lİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 42.7
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 47.3
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 5.3
Silahlı mücadeleye devam etmek: Yüzde 2.7
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 2

MHP'Lİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 51
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 13.9
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 18.5
Silahlı mücadeleye devam etmek: Yüzde 9.3
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 7.3

SAADET PARTİLİ SEÇMEN

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 89.5
İslam kardeşliğini pekiştirmek: -
Ekonomik yatırımları artırmak: Yüzde 5.3
Silahlı mücadeleye devam etmek: -
Fikrim yok/cevap yok: Yüzde 5.3

DİĞER PARTİLER

Demokrasiyi ve yerel yönetimleri güçlendirmek: Yüzde 37.5
İslam kardeşliğini pekiştirmek: Yüzde 25
Ekonomik yatırımları artırmak: -
Silahlı mücadeleye devam etmek: 37.5
Fikrim yok/cevap yok: -

https://www.gazeteduvar.com.tr/kurt-sorunu-anketi-yuzde-355-demokrasi-yuzde-55-silahli-mucadele-galeri-1532283

Cevap Tarihi: 23.08.2021- 02:47

---

Metropol'ün anketindeki şıklara baktığımzda demokrasi ile silahlı mücadele konularını nasıl yorumlayacağız sorusu öne çıkıyor. Demokrasi şıkkı birlikte yaşama iradesi, silahlı mücadele ise ayrılıktan yana olmak olarak mı yorumlayacağız? Sanırım öyle. Bence böyle bir anket sadece HDP'li yurttaşlar arasında yapılmalı ve soru da   çok net olabilmeli;'' ayrılıktan yana mısınız, yoksa birlikte yaşamaktan mı?''

Hiç kuşkum yok, böyle bir anket, açık ara Kürt halkının birlikten yana bir pozisyonu savunduğunu gösterecektir. Metrool anketi de aslında bu konuya bir ışık tutuyor. Kürt halkı ayrılık istemiyor. Kürt halkı birlikten yana. Ne olduysa, ne yapılmak istendiyse...-ayrılıkçı siyasetler Kürt halkı tarafından hiç de ciddiye alınmadı. Baştan beri böyle olduğunu düşünüyorum. Beylik bir söz belki ama Türk halkı ile Kürt halkı et ile tırnak gibi omuştur. Birbirinden koparılması mümkün değildir. Sosyolojik bir gerçek haline gelmiştir ve değişebileceğini de hiç düşünmüyorum.

Bu gerçekliğe aykırı bir siyasetin toplumdan destek görebilmesi ve ''başarıya'' ulaşması mümkün olabilir mi?

Cevap Tarihi: 21.07.2024- 22:27

---

Kürt halkının birlikten yana olmasının ve en baskıcı ortamlarda bile ayrılıkçı siyasetlere eğilim göstermemesinin   siyaset alanında karşılık bulduğunu söylenebilir. Üstteki ankette ayrılıkçılğın oranının yüzde 5.5 olarak çıkması da bu durumun bir göstergesi.   UKKTH konusunun ciddi bir biçimde gündem haline gelmemesi ve getirilmemesinin de nedeni bu. Kısaca Kürt halkı Türk halkından ayrılmak istemiyor. Ayrılığın sosyolojik koşulları da ülkede yok. Evet, bir ezbere dönüştü belki ama önemli bir gerçeğin dile getirilmiş halidir bu cümle: Türk ve Kürt halkları et ve tırnak gibidir ve asırlar boyu birbirinden koparılmayacak ölçüde iç içe geçmişlerdir.

Cevap Tarihi: 30.07.2024- 02:55

---

2013 yılında ilk baskısını yapan kitaptaki ( Kürt'üm Ben de Doğruyum-İLMEK yayınları) araştırma sonuçları çok ilginç sonuçlar ortaya çıkarmış. Bunlardan biri de üstte yaptığımız yorumları haklı çıkarır nitelikte. Şöyle ki, hem Kürt ve hem de Türk yurttaşlarımızın ayrı ayrı verdikleri yanıtla aynı devlet çatısı altında yaşama arzularının yüzde 95.5 oranında olduğunu gösteriyor. Hemen hemen tüm partilerde bu oran birbirine yakın. En yüksek (o zamanki) Saadet Partisi -yüzde 97, sonra CHP yüzde 96, AKP ve MHP'de yüzde 95, en düşük BDP yüzde 93.6. Metropol'ün son araştırmasındaki sonuçlar da aslında bu durumun değişmediğini gösteriyor. Evet, toplum ne yaşarsa yaşasın birlikte yaşama arzusunu hiç yitirmiyor.Evet, aynı ''ezberi'' yinelemkte yarar var, bu coğrafyada Kürtler ve Türkler et ile tırnak gibi iç içe geçmişlerdir.

Bu araştırmalar bu ülkede bir sorun olduğunu, bu sorunu ''kürt sorunu'' olarak tanımlamanın yanlış olmadığını ama buradan anlaşılması gerekenin bu sorunun toplumsal alanda bir ayrılığa işaret etmediği yönündedir. Siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar hemen hemen tüm partilerin sorunun çözümünün aynı devlet çatısı altında demokratikleşme olarak ortaya koyması da konunun çerçevesinin belrlenmesi açısından önemli. Sorun öncelikle onlarca yıldır süren bir silahlı mücadele/kalkışmanın her iki ''tarafta''taki kimi kesimlerde yarattığı güvensizlik duygusudur. Kürtlerin her demokratikleşme çabalarını ayrılıkçılıkla, vatan hainliği ve PKKcılıkla suçlamanın çok büyük bir yanlış ve ayrıca sorunu sorunu çözümsüzlüğe mahkum etmekten başka bir işe yaramadığının anlaşılması gerekmektedir. Tüm araştırmalar iki toplumun barış, demokratikleşme ve aynı devlet çatısı altında birlikte yaşama arzusunu güçlü bir şekilde ortaya koymuşken bu sorunun onlarca yıldır çözülememiş ve handiyse bir kangrene dönüşmüş   olması akıl almaz bir şey.

Madalyanın bir başka yüzü daha var, daha sert bir yüzü. Kürt ulusalcılığının siyasal alandaki yasal partileri kuruluşlarından bu yana kendilerini silahlı mücadeleyi seçmiş olan illegal yapılanmalardan tam olarak soyutlayamamışlardır. Kişisel görüşüm dünün HDP'sinin ( bugünün DEM'in) silahlı mücadeleyi benimsemediği, ayrılıkçı bir siyaset izlemediği, aynı devlet çatısı altında daha demokratik koşullar altında birlikte yaşamadan yana olduğu ama kendini de PKK'nin baskısından tam olarak kurtaramadığı yönündedir. HDP-DEM (bence) Demirtaş'ın Türkiyelileşme vizyonunu sahiplenecek ve sürdürecekse bu konuda samimi, net ve gerektiğinde ''sert'' çabalar göstermeli ve özellikle kendi içindeki yönetici, üye ve sempatizan düzeyindeki silahlı mücadele eğilimli kesimlerle bağını koparmalıdır. Türkiyelileşme vizyonu bedeli ne olursa olsun belki de başlangıç noktası bu olmalıdır. ( Bu konu hiç de kolay değildir. Batıda benzer süreçler yaşandığında silahlı mücadeleyi yürüten kadrolun üzerinde siyasi yapılanmalar vardı ve o silahı gruplar o siyasi yapılanmaların emrindeydi. Buradaki süreç farklı işlemiştir. Kürt ulusalcılığının belirleyicisi konumunda hep silahlı örgüt olmuştur. HDP-DEM açısından işi zorlaştıran nokta da burasıdır.)

Sosyalistler açısından bakılacak olursa (bence) bu süreç tarafızlık, bağımsızlık, kendi başına yol alma...-gibi gerekçelerle dışında kalınmayı gerektiren bir süreç değildir. Ayrıca örgütlü gericiliğin sadece sosyalistlerin çabasıyla yenilgiye uğratılması mümkün değilken Kürt sorununun düzen içi çözümü olan demokratikleşmenn sınıfsal mücadelnin bir parçası olarak değerlendirilmesi de sosyalistleri gündeme bağlamanın bir manivelası olacaktır. Hep yineliyoruz, toplumun gündeminin dışında kalarak, sadece kendi gündemlerimizi, kendi gerçekliğimizi öne çıkartarak kitle kazanabilmek mümkün değildir. Özetle Kürt sorunu, demokratikleşme, tek adam rejiminden kurtuluş mücadelesi asla kayıtsız kalınamayacak konulardır ve Türkiyelileşme çabası içinde olan bir HDP-DEM ile sosyalistlerin dayanışma ve ittifak ilişkileri - Erkan Baş'ın bir ara altını çizdiği gibi- bu bağlamda gidebildiği yere kadar götürüleblmeli-sürdürülebilmelidir, -diye düşünüyorum.