Haber kanalları, Halk tv. Tele1 ''son dakika'' olarak duyurdu: ''Cüneyt Arkın'ı kaybettik''. Rahatsızdı, 85 yaşına gelmiş bedeni yılların yorgunluğunu taşıyordu. Gece rahatsızlanp ambulansla hastaneye getirildiğinde kalbinin durduğunu söylüyor doktorlar. Kurtarılamadı.
Cüneyt Arkın ilk gençlik dönemimizin önemli bir figürüydü. Malkoçoğlu'ydu, Battal Gazi'ydi ve hatta ''Dünyayı Kurtaran Adam''dı. Dönem solun geniş kitlelerle buluştuğu bir dönemdi. Sinemada Yılmaz Güney'in öne çıktığı bir toplumcu gerçeklik dönemiydi. Cüneyt Arkın'ın o tarihi filmlerini biraz da küçümseyerek izlerdik. O filmlere bakarak Cüneyt Arkın'ı da yanlış değerlendiririkdik. Tarık Akan'la başrolü paylaştığı Maden filminin çekilmesine büyük maddi katkısını bilmiyorduk. 1972 yılında Antalya Film Festivali'nde birincilik ödülü Yılmaz Güney'e verilip, sonra siyasi nedenlerle ondan alınıp Cüneyt Arkın'a verilmek istendiğinde o ödülü kabul etmeyip, ''ödül Yılmaz'ın hakkı'' diyen biriydi.
Kahramanımız,idölümüz elbet Yılmaz Güney'di ama Cüneyt Arkın da o dönem tartışmalarımızdan hiç uzak olmazdı. Fiziksel yapısı nedeniyle garip, ezilmiş, acı çekmiş bir tipi canlandıramayacağı şeklinde korumacı bir tavır içine giren arkadaşlarımız da olurdu. Sonra 1978 1 Mayıs'ına katılmasıyla birlikte ona yönelik eleştrel tavrımızda bir değişiklik olmuştu. Yanılmıyorsam CHP'nin ünlü 1977 taksim mitingi öncesinde , geceyarısı hazırlanan kürsünün üzerinde birkaç sanatçıyla birlikte o da yerini almıştı. Başımızda kavak yellerinin estiği bir dönemdi ve sabahlara kadar ülemizin çok daha güzel bir toplumsal düzene kavuşacağı heyecanı ve coşkusuyla ilerici olan hmen her olayı ve kişileri sahiplenme eğilimindeydik. Cünyet Arkın belki bir Yılmaz Güney değildi ama, herşeye rağmen bizden biriydi.
Zaman geçtikçe, zamanın sürekli bir devinim içinde olduğu ve hiç durmadan geçip gittiğinin ayırdına vardıkça, yaşamın acı gerçekleriyle karşı karşıya kalmak insanı çok daha fazla etkiliyor. Her ölüm ve ölümlerden farklı bir şey olmayan her ayrılıklar da böyle bir derin sızı bırakıyor insanın içinde. Cüneyt Arkın'ın ölüm haberinin yansıması da bundan farklı değildi. Bir boşluk duygusu, bir anlamsızlık hatta ve onarılmaz bir hüzün. Cüneyt Arkın sadece Cüneyt Arkın değildi, Battal Gazi, Malkoçoğlu, ve Dünyayı kurtaran adam da değildi; hatta sadece Cemil komser ve Maden'deki işçi İlyas da değildi. Cüneyt Arkın bizim kocaman bir parçamızdı. Hayatımıza bir şeklde girmiş, içimizde bir şekilde yer etmiş, bizim bir parçamız haline gelmişti. Bu sabah...
Bu sabah o parçamız kopup gitti bizden.
Cüneyt Arkın'ı kaybettik bu sabah...
Işıklar yağsın üzerine...
Toprağı incitmesin..
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.