( face'te paylaşmıştım. Aslında bu kadar uzun yazıyı da orada paylaşmam. Birkaç cümle yazarım diye başladığım bir yorum, bazen bu şekilde uzuyor. Orada sıkışıp kalmasın, sonra bazı eklemeler de yapılabilir.)
AKP'nin 22 yıl içinde de olsa bu kadar muktedir hale gelmesi ve artık devletin tek adam devletine dönüşmesi sadece kendi çabaları kendi siyasetleri ve kendi ideolojik formasyonu nedeniyle olmadı. Mümkün değildi, dışarıdan destekler olmasa böyle bir işe kalkışamaz, böyle bir cesareti gösteremez ve kendisi adına böylesi bir başarıyı da gösteremezdi. Hatırlayın o günleri kimi sözde solcular, liberaller ve hatta Kürt ulusalcılığı nasıl da pervane oluyordu bu siyasi anlayışa. Bir kutsal ittifak kurulmuştu, daha demokratik bir ülke haline gelecek, AB'ye girecek, sadece ülkeye de değil, bölgeye de huzur ve özgürlük getirilecekti. Uzatmayayım, hemen her gün orasından burasından yorumlamaya çalışıyoruz bu süreci. Peki sonuç ne?
Bunu da uzatmayayım, ülkenin ne hale geldiğini görüyoruz. Çok değil, bir iki gün önce de Erdoğan hatay2da ne söyledi, nasıl tehditler savurdu, biliyoruz değil mi? Ve hiç yadırgamıyoruz. Tek başına her şeyi yapabilecek bir muktedir haline geldiğini de görüyoruz.
Aradan 22 yıl geçti; Erdoğan ve cumhur ittifakı karşısında bir şeyler değişti elbet. En azından şu anda (sol) liberaller Erdoğan karşıtı bir pozisyon alıyorlar. Yanıldıklarını söyleseler de söylemeseler de... Kürt ulusalcılığını tartışmak istemiyorum. Çok baskı görüyorlar. Rahat bir gün yüzü gördükleri de yok. Yöneticileri, eş genel başkanları tutsak Karar vermeleri, ve iktidar karşısında nasıl bir pozisyon almaları konusu bu yüzden biraz sarsak. Öyle mi yapsak, böyle mi davransak, elbette çok net değiller, ''seni başka yaptırmayacağız'' dediği için belki de yıllardır içerde tutulan Demirtaş'tan farklı sesler yükseliyor; gönül başka bir duruş beklemesine rağmen...
Ama sol liberallerin yerini şimdilerde ne yazık ki, tanıdığımızı, bildiğimizi sandığımız sosyalist dostlarımız almış. Onlar epey uzun zamandır ''insanlarımızı seçeneksiz bırakmayacağız'' mottosu adı altında bir siyasi çizgi tutturmuşlar ve ''ikisi de aynı, İmamoğlu hem imamın ve hem de zenginin oğlu, zaten ANAPLI, gerici bir patron ve CHP de...'' esip gürlüyorlar. İkisi de sermayenin partisi değil mi?
Bu siyaset yani insanımızı seçeneksiz bırakmama sözleri sonuç verse, hadi anlayabilmek mümkün. Ama sonuç vermeyeceği baştan belli değil mi? AKP'nin değirmenine su taşımaktan başka işe yaramayacağı anlaşılmıyor mu? Seçim sonuçları da bu gerçeğin karşılığı değil mi?
Hala anlaşılmıyor mu?
Bu siyasetten sola bir hayır gelmez.
Bu siyaset solu bir zamanlar liberallerin düştüğü hataya benzer bir hataya savurmaz mı?
Faşizme karşı, kötülüğün iktidarına karşı somut bir mücadeleye gözlerini kapayan bir sosyalist parti olur mu? Böyle bir parti toplumsal alanda etkisini arttırabilir mi?
Muhalefete muhalefet etmek çeşitli zamanlarda '' üçüncü bir seçenek yaratacağız, halkımızı seçeneksiz bırakmayacağız, biz farklı partiyiz, biz komünistiz, ne yaptığımızı biliyoruz, düzen partilerine mi oy vereceğiz'' benzeri cümlelerle savunuluyor. Parti yöneticileri de benzer şeyler söylüyor, üye ve sempatizanlardan kimileri de... Ve ilk bakışta sanki doğruymuş gibi de geliyor. Sonuçta bir sosyalist parti girdiği bir seçimde kendi stratejisine uygun bir siyaset kurup hitap ettiği kesimlerden oy istemeyecek mi, bu şekilde toplumsal alanda bir etki yaratmaya yönelik bir bağımsız siyaseti savunmayacak mı? Hakkı değil mi?
Bana göre böyle bir çerçeveye sıkıştırılmış bir yaklaşım biçimi çok büyük bir eksiklik/yanlışlık içeriyor. Çünkü güncel bir Türkiye fotoğrafını kapsam dışı bırakarak sol-sosyalist bir strateji çizebilmek ve o stratejinin doğru olabileceğinden dem vurmak mümkün değildir. Çünkü Türkiye artık normal bir ülke değil. Uzunca bir zamandır normal olmayan bir karanlık zeminde yol alıyor Türkiye. Adını çok önce koymuştuk. AKP'nin sıradan bir burjuva partisi olmadığını söylemiştik. Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 yıllık iktidarında güçlendikçe devletin tüm kurumlarını bir şekilde kendine bağlayıp demokrasiyi, özgürlükleri ve anayasayı da bir kenara bırakarak tek muktedir haline gelmesi gerçeği karşısında sol, sosyalist bir mücadele, sol sosyalist bir siyaset bu gerçeğe gözlerini kapayarak yol alamaz ve toplumsal alanda hiçbir etki yaratamaz. Sol, sosyalist mücadele bu yeni rejimi geriletecek ve gerektiğinde sandıkta yenilgiye uğratacak bir siyasi konumlanışı merkeze almak zorundadır. Böyle bir zorunluluğun ayırdına varmadan kurulacak bir ''farklı seçenek yaratma'' siyaseti toplumsal alanda ve özellikle sola dönük kesimlerde de bir öfkeye yol açacağı o kadar açık ki...
Şöyle bağlayayım: Tek adam rejimini doğrudan ve somut bir biçimde karşısına almayan bir sosyalist siyaset Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın ekmeğine yağ süreceği gibi ve aynı zamanda toplumsal alanda hiçbir olumlu etki yaratamayacak ve dahası güç kaybına uğrayacak ve üçüncü olarak belki tamamı değil ama bir kısım üye ve sempatizanlarının da yanlış biçimde koşullanmasına yol açacaktır.
Bu ileti en son melnur
tarafından 09.02.2024- 02:37 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
( Face'e yazmıştım, buraya uygun düşüyor sanırım.)
Çok basit, ve çok basit olmasına rağmen on bin iki, üç, beş on kez yazmaya ve yetmiyor altını kalınca çizmeye çalışıyorum. Bu ülkede sosyalist solun önceliği nedir, ne olmalıdır diye sorulacaksa bunun yanıtı 1) İktidarda bulunan kötücül ve karanlık rejimin daha da kötücül ve karanlık hale gelmemesine yönelik somut bir mücadele içinde olmak ve 2) Sosyalizmi binde birlerden kurtaracak ve en azından (ve basitçe) tarihsel TİP'in ulaştığı yüzde 3'lük eşiği yeniden aşabilmesini sağlamaktır. Sosyalizmin umut olabilmesi, yakın bir gelecekte güncel hale gelebilmesinin yolu (bence) bu iki koşulun sağlanmasından ve gerçekleştirilmesinden geçiyor. ( Önemli bir detay ikinci koşulun gerçekleştirilebilmesinin yolu da birincisinin gerçeklik kazanmasından geçmekte... Dolayısıyla birinci koşulun katmerli bir önemi var.))
Yapamayan gitmeli, sosyalizme yarar, herhangi bir sosyalist parti yöneticisi bakanı, genel sekreteri olmadan da verilebilir, ve sürdürülebilir. Artık ''ben olmazsan sosyalist mücadele de, sosyalizm de olmaz yanılgı ve bencilliğinden kurtulabilmeliyiz. Parti üye ve sempatizanları için de geçerli olabilmelidir bu gerçeklik. Biat anlayışından sıyrılabilmeliyiz ve biat SOLa gerçekten yakışmıyor. Körü körüne itaat etmenin, sorgulamaktan uzak bir tutum takınmanın bizim hayatımızda yeri olmamalı . Her konuda değişimden yana olanların kendini değiştirmeye sırtını dönmesi normal olabilir mi? Binde birlere, on binde ikilere mahkum olmuş ve onlarca yıldır bu konuda hiçbir ileri adım atamamış yönetimlerin siyasetlerini sorgulamamak normal kabul edilebilir mi? Ve her türlü başarısızlık konusunda sessiz kalmak, görmezlikten gelmek ve ses yükseltmemekle sosyalizmi ileri taşıyabilmek mümkün olabilir mi?
Kim söylemişse doğrudur, ''sorgulanmamış bir hayat hayat değildir'' (Böyle bir şeydi sanırım.) Benzer şekilde sorgulanmayan siyaset, sonuç almayan yönetimler de mutlaka sorgulanmalıdır. Yoksa tarikat cemaat ilişki ve iç işleyişlerine sahip topluluklar olmaktan öte ne olabiliriz ki? Böyle bir yapının hayata anlam katabilmesi mümkün olabilir mi? Basit bir iç dönüşümü gerçekleştiremeyen bizler nasıl olur da dünyayı değiştirmekten söz edebiliriz?
Farkında mısınız bilmiyorum ama sosyalizm söylemleri giderek hepimiz için bir sıradanlığa dönüşüyor.. Birlerinin belirlediği bir çerçevede kuntlaşıyor ve kendimize dar bir konfor alanı yaratmaya çalışarak bu alanı muhafaza etmekten korkar bir hal alıyoruz.
Siz karar verin, bu tablo, bu gerçeklik değişmediği ve bu tabloyu değiştirebilecek bir toplu irade yaratamadığımız sürece ''sosyalizm yakın'' söylemlerinin bir ajitasyon olmaktan öte bir anlamı olabilir mi?
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.