Bahçeli, Öcalan derken bir büyük plan mı devreye sokuldu?
Bahçeli'nin durup dururken Öcalan ismini ortaya attığı ve çok fazla tepki çekeceğini bile bile ''gelsin mecliste konuşsun'' dediğini kimse düşünmüyordur sanırım. Hiç kuşku yok, bu sözlerin arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Amaç da çok açık bir anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü açmak ve onu tekrar saraya oturtmak ve bir şekilde rejimin devamını sağlamak. AKP ve MHP oylarıyla bu değişimi yapabilmek mümkün olmadığı için bu kez Kandil'i dışarda tutup Demirtaş 'sız bir DEM'i yanına çekmek istiyor. Plan bu.
Plan bu da, planın sadece bu kadar olması, bu haliyle tıkır tıkır işlemesine yol açar mı? Örnekse Öcalan'a af veya kısmi bir afla PKK'ye silah bırakma açıklamasını yaptırabilirler ama DEM'i sadece bu gerekçeyle plana dahil edebilmek mümkün mü? Bence Demirtaş'ın devre dışı bırakılmak istenmesinin nedeni bu. Demirtaş'ın ülkede demokratikleşme bağlamında Kürt sorununu çözebilecek adımların atılmaması durumunda böyle bir plana evet demeyeceğini öngörülüyor. Böyle bir adıma da Bahçeli'nin olur vermesi pek mümkün değil. O halde içeride Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünde yapılması gereken tek yol kalıyor; DEM'i ikna edip sürece dahil edebilmek. Peki sadece Öcalan ve PKK'ye silah bıraktırma çağrısı yeterli olabilir mi? Sanmıyorum, üstelik sadece Öcalan'ın çağrısı da PKK'ye ne kadar etki eder ve silah bıraktırmayı sağlar, o da soru işareti. O zaman planın işlerlik kazanabilmesi için ''dışarıda'' bazı gelişmelere ve bazı güçlere ihtiyaç yok mu?
Bence bu süreç uzun zamandır kotarılıyor ve işin içinde ABD ve İsrail de var. ABD emperyalizmin bölgede İsrail'i yalnızlıktan kurtaracak bir farklı yapılanma peşinde olduğu biliniyor. BOP kapsamında Irak bir şekilde parçalandı ve orada ABD yanlısı bir bölge Barzani'nin liderliğinde kuruldu. Suriye'de benzer bir süreç yaşanıyor. ABD burada Suriye Kürtlerini uzun zamandır silahlandırıyor ve Irak'taki yapıya benzer bir yapılanmanın peşinde olduğu da biliniyor. Suriye'de ''bağımsız'' bir Kürt bölgesi ABD ve İsrail'in işine geliyor ve ona İsrail İran gerginliğinin bir üst aşamaya geçtiği bu günlerde bir büyük ihtiyaç da var. PKK'ye silah bıraktırmak karşısında böyle bir yapılanmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Bahçeli'nin hayır demesi mümkün mü? Ve üstelik DEM'i de bu sürece dahil edebilirlerse içeride istenen anayasa değişikliği yapılabilir ve Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı olabilmesi, rejimin daha da kurumlaşması sağlanır ve Bahçeli MHP'sinin de devletteki kadrolaşma çabaları da sekteye uğramaz....
Olabilir mi?
Neden olmasın?
Kilit soru DEM bu sürece dahil edilebilir mi?
CHP'nin DEM'i yalnız bırakmaması gereğinin altını çizmem DEM'le birlikte bu sürece dahil olması değil elbette, DEM'i bu konuda duygusal reflekslerden uzak tutma çabası. Olabilir mi, bilmiyorum ama başta TİP ve EMEP' olmak üzere tüm sosyalist yapıların bu konuda etkin bir pozisyon almalarında yarar var gibi geliyor bana.
Bu ileti en son melnur
tarafından 26.10.2024- 07:40 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Olmadı, yapılan hesap pek tutmadı. Farklı tepkiler gelince ve Kürt hareketinden de yeterli destek gelmediğinde (bence) plan geri çekildi ve yeni ama bilindik bir plan devreye sokuldu. MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye bile ''Öcalan gelsin mecliste konuşsun'' dedirten bir şaşkın açıklama barış, demokrasi makyajıyla devreye sokulmak istenirken bile arkada tam tersi bir senaryo hazır tutuluyordu. Önce Esenyurt'un CHP'li başkanı görevden alındı, sonra Hakkarı, sonra Mardin... Halfeti ilçesinin belediye başkanı da görevden alınmış. Yine bir kayyum dalgası devreye sokuluyor. Barış, dostluk kardeşlik söylemi yerini gerginlik siyasetine bıraktı.
Şunu da söylemek gerek. Biraz önce Halk tv'de İsmail Küçükkaya'ya canlı bağlanan Ahmet Türk sürecin açıklamasını ''Kürtlere baskı yapmak istiyorlar'' olarak açıkladı. Evet, Batman'dan görüntülere de yer verdi Halk tv. Polisle halk karşı karşıya getirilmiş, itişip duruyorlar. Kürtlere de baskı yapılıyor kuşkusuz, bu dalga bu haliyle de kalmayacak, daha büyüyüp farklı kayyum atamalarını da yol açacak. Ama bunun nedeni Kürtlere baskı yapmak değil. Kürtlere baskı, devreye sokulan stratejinin bir sonucu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ömrü billah tek adam olmak ve sarayda oturmak istiyor. Amaç bu. Bunun yolu da gerici siyasetlerini önce Feto ile şimdi de çeşitli cemaat ve tarikatlarla gerçekleştirmek peşinde. Bu amaca kim destek verirse, kim tek adam rejiminden yanaysa, Kürt Türk Alevi fark etmez, Erdoğan'ın dostudur; kim ki Erdoğan'ın amaçlarının karşısında duruyor, Erdoğan'ın yanında durmuyor o da her türlü baskıyı görüyor. Ahmet Türk'ün söylediği ''Kürtlere baskı yapmak istiyor'' sözü bu yüzden eksik bir tanımlamadır.
DEM yalnız bırakılmamalıdır. Esenyurt'taki meydan protestosu bu kez doğuda gerçekleştirilmelidir ve sadece CHP'nin katılımı da yetmez, tüm sosyalist partiler, tüm demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve tüm demokratik güçler tarafından da yoğun bir katılımla gerçekleştirilmelidir. CHP içine girdiğimizi bu süreçte başı çekmelidir. CHP ve ayrıca İstanbul örgütü ayrı ayrı ''kabul edilemez'' şeklinde bir açıklama yapmış. Yeterli değildir. CHP bu konularda çok hata yaptı, tek başına gitmeyi siyaset olarak, farklı algılanabileceği gerekçesiyle tercih etmiyorsa acil olarak sosyalistlerle ve meslek odaları ve sendikalarla ilişkiye girebilir ve bir an önce bu kayyum dalgasına yüksek oranda ses çıkarılması sağlanmalıdır.
Çok açık, çok belli, Türkiye'de saray rejiminin yeni bir anayasa planı hem ekonomik ve siyasal açmazlarımızı gündemden düşürmek ve hem de Erdoğan'a yeni bir adaylık yolunun açılması amacıyla yapılıyor. Süreç böyle okunduğunda ne ''normalleşme'' ile oyalanmaya ve ne de duygusal reflekslerle ''acaba bu kez çözüm olabilir mi?'' beklentisine girilmelidir. Yapılacak şey bellidir; bu saray rejimini bir an önce sandığa götrmek ve orada yenilgiye uğratmak.
Bu kötücül günlerin sonlanmasının başka yolu bulunmuyor.
Bu ileti en son melnur
tarafından 04.11.2024- 09:04 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.