SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Özellikle TKP, TİP ve face'teki yakışıksız ifadeler...           (gösterim sayısı: 199)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

37 kere teşekkür etti.
53 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.11.2024- 00:11


SOlpaylasım'ın öncesinde yazıyazforum adıyla (bence) sözde sol, sosyalist ve enternasyonalist forumların yanında çok uzun zaman TKP'nin siyasi duruşunu destekledim ve o zamanlar çıkardığım e-dergi'de bu konularda destekleyici yorumlarda bulundum. Hatırlayın o günleri liberallerin ideolojik öncülüğünde legal ve illegal bölmesiyle Kürt ulusalcı hareket AKP ile el ele kol kola ülkeye ve bölgeye özgürlük ve demokrasi getireceklerini ilan ediyorlardı. Bir yandan devleti içi boşaltılıyor, Bülent Arınç'ın deyimiyle devlet bağırsaklarını temizliyordu! TKP'ye reva görülen ''ulusalcı'', ''ulusolcu'', ''ırkçı'' Türkiye Kemalist Partisi, neo-faşist, sosyal şoven saçmalıkları o zamanlara özgüdür. Oysa sosyalist solun şaşkınlığa düştüğü, ne olup bittiğine karar veremediği, BirGün''ün ''karışmayalım'' anlamında ''yesinler birbirini'' başlığını attığı zamanlardı. Doğru ve ileriyi gören görüş sadece Türkiye Komünist Partisi'nden gelmişti. Devletin bağırsaklarını temizlemediği Ergenekon ve benzer davalarla devlete yerleşmek peşinde olduğunu   saptamış ve bu yöndesin yayınlar yaparak hiç olmazsa belli sayıda sol-sosyalist kesimlerin gerçeği görebilmesini sağlamıştır. Bugün ülkemiz tek adam devletine mahkum olmuşsa, bunun, TKP'nin o dönemde yalnız kalmışlığıyla, yalnız bırakılmışlığıyla da ilgisi vardır.   Özetle çok yakın zamanlara göre TKP tarihsel kimliğine yakışır bir siyasal konumlanış içinde bulunmuş bir sosyalist-komünist partidir ve yönetici düzeyinde de başta Kemal Okuyan ve Aydemir güler olmak üzere çok değerli sosyalist aydınlarımız bulunmaktadır.

Şuraya gelmek istiyorum: Bugün TKP gibi, TİPte sosyalist partidir. EMEP de öyle, SOL parti de öyle. Adlarını saymaya çalıştığımızda paragraflarca yazabileceğimiz pek çok parti, örgüt ve dergi çevreleri için de aynı tanımlamayı yapabilmek mümkün. Bu gerçeğin öncelikle anlaşılması ve benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir solcu, bir sosyalist, üye ya da sempatizan aidiyet hissettiği parti, örgüt dışındaki kesimlere akla ziyan suçlamalarda bulunamaz. Bulunmamalı. TKP'ye ırkçı diyen, Türkiye Kemalist Partisi yakıştırması yapan bir kişi siyasetten zerre kadar anlamıyordur ve çok farklı saiklerle yorum yapıyor demektir.

Özellikle bu iki yakışıksız sözler hatta diğerleri ( şovenist, faşist) en üstte anlatmaya çalıştığım dönemlerden kalmadır. Sözde sol, sosyalist ve enternasyonalist forumlar da bu durumu köpürten alanlardır. Siyasal bilincini oralardan almış olanlar, hala yaşanan süreci kavrayamamışlar ve hala sürece ve TKP'ye etnik siyaset refleksleriyle yaklaşıyor demektir.

TKP tam tarihini hatırlamıyorum ama sanırım 2019 İBB seçimlerinde (bence) bir kulvar değişikliğine gitti ve saray rejimiyle saray rejimine karşıt düzen muhalefetini eşitleme kararı aldı. Bağımsız siyaset adına böyle bir karar alındı sanıyorum ama bence yanlıştı. Saray rejiminin iktidarında girilen her seçimin bir referandum olduğunu ve tek adam rejimine karşı muhalefet edenlere muhalefet etmenin doğru bir siyaset olmadığını ve hem partiye ve hem de ülke insanına hiçbir kazandırmayacağını söylüyordum. TKP bu tavrından hiç vazgeçmedi ( O dönemlerde de partiden istifa etmiştim.) Öyle iddia edildiği gibi de ondan sonra parti hiç güç kazanmadı ve hep güç kaybetti ve yatay eksende de sürekli geriledi.

TKP'yi TİP'ten, TİP'i EMEP'ten, EMEP'i SOLpartiden ayıran şey ideolojik ve siyasi yöneliştedir. Burada çok tartştığımız biçimiyle TKP'yi TİP'ten farklı kılan TKP'nin ''ilkeli'' TİP'in ilkesi olması da değildir. Ya da TİP'in Kürt hareketinden yana, TKP'nin Kürt hareketine karşıtlığı falan da değildir. Bu tür sözler siyaseti takım tutar gibi tutan, ''benim babam senin babanı döver'' çocukluğundan kurtulamamış ve siyasete gerçekten uzak kişilerdir ve ne yazık ki ve ne şaşkınlık verici ki, bu arkadaşların pek çoğu da örgütlü siyasal mücadelenin içinden gelmiş kişilerdir. ( Parti yönetimlerin bir eksikliği de bu konuda ortaya çıkmaktadır.)

Sadece TKP ve TİP'i ele aldığımızda farklılığın sadece siyaset yapma biçiminden kaynaklandığını bilmeli ve eğer ille de bir eleştiri yapılma gereği hissediliyorsa bu bağlamda somut eleştiriler yöneltilmelidir. Ama saçma sapan sözleri,   bir solcunun, bir sosyalistin asla ağzına almaması gereken ifadeleri ve suçlamaları hayatını partili mücadelelere adamış insanlara yöneltmek en hafif deyimiyle ayıptır, saygısızlıktır.

Türkiye solcusunun bugün iki temel konuda savrulmaması gerekir. Bunlardan birincisi saray rejimine karşı en somut mücadeleyi vermek ve bu mücadeleyi de sağcısı ve solcusuyla düzen muhalefetine rağmen ve düzen muhalefetiyle vermek ve bunun bir şekilde yolunu yordamını bulmaktır. Ve ikincisi her solcunun ve her sosyalistin (partinin) kitle kazanabilmesi yönünde siyasetler geliştirmektir. Bu iki konuda geride kalan, yetersiz kalan bir sosyalist parti başarısızdır. TKP'ye veTİP'e bakılacaksa siyasetlerine mercek tutulacaksa bakmamız gereken yer buralardır, yoksa ''ırkçı'' Türkiye Kemalist Partisi yakıştırmaları söyleyenlere yakışmıyor.

( Bu yazıya face'teki sayfamda başlamıştım. Yazı bir şekilde gereğinden fazla uzadığında oraya göndermiyor, önce buraya asıyorum ve sonra küçük bir paragrafı oradaki sayfama aktararak buraya bir link veriyorum. Bu yazı da öyle olacak. İsteyen, ilgi duyan link yoluyla yazının tamamını okuyabilir. Ayrıca yazıya Kürt hareketine yaklaşım konusunu da ekleyecektim ama gerçekten çok uzadı, onu da bir başka yazıda kendimce ele almaya çalışırım.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2024- 07:38


TKP   için ''ırkçı, sosyal şoven'' TİP için Kürtçü diyen bir anlayışın siyasetten zerre kadar anladığı söylenemez. TKP özellikle son üç beş senede izlediği siyasetle eleştirilebilir, -benim de yapmaya çalıştığım bu- bu siyasetle toplumda hiçbir karşılık bulayacağı da söylenebilir ve bence en önemlisi saray rejiminin iktidarında yapılan her seçimin bir referandum olduğu gerçeğini ıskalayarak aday çıkarmasının kabul edilemez   bir hata olduğunun da altı çizilebilir. Ama bu parti için bu tür yakıştırmalar yapılamaz. Yapılmamalı. Hem sonra bu ifadeleri kullandığımız parti ya da partililer bundan hiçbir zarar da görmez, ama kullananların siyasal bilinç ve bilgisi apaçık ortaya dökülür.

TİP için de HDP-DEM'le dayanışma ve ittifak içine girdiği için -face'te rastladığımız kadarıyla- ''Kürtçü'' yakıştırması yapılmaktadır, kendilerini solcu sanan birileri tarafından. Aslında çok da umursamadan ve ciddiye bile almadan belki görmezlikten de gelmek lazım, sonuçta TKP'ye ırkçı ve şoven diyen anlayışın beri taraftaki uzantısından başka bir şey değil bu kişiler ama sanal medyada azımsanmayacak kadar çok olduklarına da tanıklık edince insan gerçekten üzülüyor. Bu kafanın, bu anlayışın kendini solcu ve sosyalist olduğunu söylemesi, oysa bu zihin yapısıyla sosyalist olunamayacağının bilinmemesi insanı gerçekten yoruyor ve üzüyor.

Bir de çeşitli gerekçelerle ya da doğrudan etnik bağlılık nedeniyle soruna yaklaşanlar var. Bunlar da bir alem:) Bir olay anlatayım: pazarcı esnafıyla alışveriş yaparken konuşmayı sevdiğimi söylemiştim. Pazarcı esnafının pek çoğu emekçi dostlardır ve genellikle siyasal duruşlarını da açık etmemeye çalışırlar. Bir çeşit ve haklı olarak dışlanmışlık duygusu yaşıyorlar. Birkaç yıldır onlara bu işin böyle gitmeyeceğin ve seslerini çıkarmalarını söyler dururdum. Pek çoğuyla da bu şekilde samimiyet kurmuşumdur. Sevdiklerini, saydıklarını sanıyorum, gördüklerinde karşılıklı konuşmalar içine giriyoruz, kısa ama keyif verici sohbetlerde bulunuyoruz, falan. Geçenlerde bu arkadaşlardan birinin yüzünün asık olduğu, oldukça ilgisiz davrandığını ve hatta bana tezgahtaki başka emekçilerin bakmasını ister gibi tavırlar gösterdiğini fark etmiştim. Şaka yollu biraz takılmıştım ama bu ''küskünlük'' hali bir iki hafta daha devam edince ben de biraz ''sert'' yapmıştım. Biraz düşününce bu tavrın kendince bir hayal kırıklığından olabileceği aklıma geldi. Kendisine de sordum ''Sen benim yazılarımı okuyor musun? ''Evet'' diye yanıtlamıştı, söylediğine göre ''ara sıra okuyormuş. Bu yanıtı verirken bile yüzü asıktı ve küskünlüğü devam ediyordu.

Evet, bir sorun da Kürt dostlarda var. Haklı olarak Kürtlerin legal partisine oy veriyorlar, onu destekliyorlar ve kendilerinden yana gördüklerine karşı da sempati, sevgi ve saygı duyuyorlar. Ama bir eleştirel yaklaşımı pek kabul edemiyorlar. Onlarda da tuttukları partiye karşı bağlılık duygusal ve etnik kökenden öteye geçemiyor, ya da en azından bir bölümü için böyle. Aslında buralarda pek sorun da yok. Kürtlerle olan ilişkilerde sorun daha çok Kürt hareketine eleştirel yaklaşımı kabul etmeyen ve kendilerini ''ezilmiş halktan yana'' gördükleri için bu tavra sosyalizm yakıştırmasını yapan ve farklı yaklaşımları da ''faşistçe'' bulan arkadaşlarımızdan geliyor. Onlar da bir türlü sosyalist mücadelede önceliğin sınıfsal olmak zorunda olduğunu ulusal mücadelelerin ikinci sınıf mücadelesine bağlı olarak yürütülmesi gerektiğinin farkında değiller. Geçenlerde buralarda ve face'te bu türden bir iki ''tartışma'' yansımıştı sayfalarımıza ve her halde ''ara sıra'' okurken ona denk gelmiş ve yüzü de ondan asılmıştı, emekçi arkadaşımızın. Son karşılaşmamızda ''barışmış'' gibiydik. :)

Şu gerçeğin altını çizmek gerek ve benim Kürt emekçi arkadaşım da umarım bu yazıyı okuyordur, evet, altını kalınca çizmek istediğim konu Kürt halkının her türlü demokratik ve kültürel haklarının yanında olduğumuz gerçeğidir. Bu konuda TKP ile TİP arasında bile bir fark yoktur. Kürt hareketi ile dayanışma ilişkisi içine girmeyen bir sosyalist partimiz de yoktur ve dahası bu konuda parti kapatmayla karşı karşıya gelmeyen ve partisi kapatılmayan sosyalistler de yoktur. Eylem ve söylemde farklılık bu ilişkinin nasıl kurulacağında ve nasıl söze döküleceğinde kısaca siyaset boyutunda ortaya çıkmaktadır. TKP ve TİP'le ilişkilendirirsek ne TKP ve ne de TİP Kürt halkının uğradığı haksızlıklar karşısında sessiz kalmaz ve üstte de söylediğim gibi her türlü demokratik ve kültürel hakkının teslim edilmesinden yanadırlar. Tartışmasız doğrudur ve sadece TKP ve TİP için de geçerli değildir. Fark siyasettedir, fark HDP-DEM'le girilecek doğrudan ilişkidedir TKP bu konuda kendini dışta tutmanın sınıf mücadele anlayışına daha uygun görmekte TİP ise bu konuda çekincesiz her türlü dayanışma ve ittifak ilişkisine girebilmektedir. TİP'in HDP-DEM ile girdiği karşılıklı ilişki Erkan Baş'ın deyimiyle ''gidebileceği yere kadar gidecektir''. Çünkü DEM kendi ulusal haklarının peşindedir, TİP ise nihai hedef olarak sosyalizmi ve sonrasında komünizmi savunmaktadır bu farklılık sosyalistlern Kürt hareketine biat etmesi anlamına gelemez ve Kürt dostlar da TİP'in ve sosyalistlerin bu tür bir ilişki içinde olması beklentisine de girmemeliler. Hele önce Kürt halkının talepleri yerine getirilsin ve sonra sosyalizm mücadelesine gireriz gibi bir beklenti ve anlayışın kabul edilebilir bir yanı da bulunmamaktadır.

Özetle TKP'ye yöneltilen ''ırkçı'' ve şoven'', TİP'e yöneltilen ''Kürtçü'' yakıştırmaları nereden gelirse gelsin ve kim söylerse söylesin ciddiye alınmamalıdır. Bilgisizlikten ve yüzeysellikten başka bir şey değildir; siyasete ''takım tutar'' gibi yaklaşmanın bir sonucudur. Bu tavırlar bile konuya Kürt hareketi merkezli yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. TKP biraz uzak duruyor ırkçı ve şoven, TİP ''epey'' yanaşıyor o halde Kürtçü...

Aşacağız, aşacağız.
Önce aidiyet duygumuzun olduğu parti ve anlayışa gerektiğinde ses yükseltmesini ve sonra siyasete biraz daha bilgi edinerek yaklaşmanın yolunu öğreneceğiz.
Ve sonrasında...
Sosyalizm içinde bulunduğu yalnızlıktan mutlaka kurtulacaktır...
Mutlaka.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.11.2024- 03:12


Face'te bir arkadaşın Kürt sorununun olmadığı ve handiyse emperyalist kışkırtmalar nedeniyle gerçekleştiğini söylemesine yanıt olarak yazılmıştır.

ABD emperyalizminin bölgemizde İsrail dışında bir başka ''ileri karakol'' peşinde olduğu bilinen bir gerçek. Bu amaçla PKK'yi ve özellikle PYD'yi silahlandırmakta, her türlü ağır mühimmat desteği sağlamakta ve (eğer sayıları artmadıysa) 14 adet havaalanını da kendi hizmetine uygun bir şekilde faaliyete sokmaktadır. Ne var ki, Kürt sorununu sadece bu haliyle çerçevelendirmek de sorunun anlaşılabilmesini mümkün kılmamaktadır. Türkiye'de bir Kürt sorunu vardır ve sorun sosyolojik bir realitedir. ABD emperyalizminin bölgedeki girişimlerine karşı çıkmak ülkedeki bu sosyolojik gerçeğin yadsınması ya da görmezlikten gelinmesi anlamına gelmez.

Türkiye'de bir Kürt sorunu vardır. Bu sorun bir solcu, bir sosyalist için görmezlikten gelinemez. ABD emperyalizmi bölgede olduğu gibi ülke içinde de çeşitli zamanlarda ve kendi emperyal çıkarına geldiği gibi kullanmak isteyebilir. Ama sorunun sadece emperyal kışkırtmalar yoluyla gerçekleştirdiğini ileri sürmek sosyolojik gerçekliğe de aykırıdır.

Bu ülkenin sosyalistleri ''halkımız sorunumuz var diyorsa, sorun vardır, devlet bu durumda sorun yok'' diyen bir sosyal demokrat liderin -Özgür Özel'in- gerisine düşemez, düşmemeli diye düşünüyorum. Kürt sorunu sosyalistler için Aydemir Güler'in altını çizdiği gibi ''içinde ulusallık da barındıran bir sınıf sorunudur'' ve sosyalist mücadeleye bağlı olarak savunulmalıdır. Yok sayan, Kürtleri homojen bir yapı olarak görüp sadece emperyalizmin kışkırtmasıyla ortaya çıktığını   savunan ve sosyolojik gerçekliğe sırt çeviren bir anlayışın bilimsel sosyalizm iddiasının savunulabilir bir yanı olamaz...-diye düşünüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.434
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

53 kere teşekkür edildi.
37 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.11.2024- 07:47


Bir de şu ''milletvekili olmak için...'' yakıştırması var. Sanırım partili olmayı takım tutmak gibi algılayan zihinlerde eleştiri böyle bir şey oluyor. Karşı partiliyse ne söylesen haklısın, nasıl olsa her söylediğine ''like atan''   karşı partiye düşman onlarca, yüzlerce sayıda insan var.

Oysa anlaşılmıyor mu nedir, ülkede bir solcunun, bir sosyalistin önceliği özellikle saray rejimine karşı somut bir karşı duruş göstermekse diğeri de toplumsal yaşamda sosyalizmi etkin bir hale getirmenin   yolunu yordamını yani   siyasetini bulmaktan geçmektedir. Ne bekliyoruz, oraya gitme, vekil olma, ABD büyükelçisinin katıldığı bir yürüyüşe katılma, HDP-DEM ile bir ara olma, CHP ile yan yana durma...- böyle de olmuyor. İşte binde birlere, on binde ikilere çakılıp kaldık. Sadece kendi yayın organlarımızda kimin-kimlerin okuduğu belli olmayan, hiçbir etkisi bulunmayan ve halkta en küçük karşılığı bile olmayan yazı ve yorumlarla sosyalizme alan açmak mümkün olmuyor ki...

Sosyalist bir siyaset oluşturabilmeli ve yetmez ve mutlaka bu siyaseti geniş kitlelere ulaştırabilmeliyiz. Siyaset sadece belli alanlarda   sıkışıp kalmamalı, hiçbir yararı olmuyor.

Sosyalistler meclise girmenin ve meclis olanaklarını kullanabilmeliler. TİP'in başarısını yaratan etkenlerden biri de budur. Doğru siyaseti, halk'a dokunan, halkta karşılık bulan bir siyaseti en geniş kitlelere duyurabilme olanağı da sahip olmuştur, mecliste milletvekilleri sayesinde...

Anlaşılmalı artık, kitlelerle kucaklaşamayan, kitlelerin benimsemediği ve sadece küçük bir ''elit'' kesimin kendi aralarında top çevirmeye dönüşen gerçekliğinin hiçbir etkisi, değiştirici ve dönüştürücü özelliği yoktur ve olamaz. Sosyalizmi bu haliyle bir güç haline getirebilmek mümkün değildir.

Meclise girmek mi, milletvekili olabilmek mi?
Bir de bu açıdan bakmakta fayda var.




Bu ileti en son melnur tarafından 09.11.2024- 07:48 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Özellikle İBB seçimleri... melnur 11 925 30.06.2024- 06:17
Konu Klasör CHP HDP yakınlaşması... melnur 1 1636 09.01.2021- 07:00
Konu Klasör Bir ideolojik yakıt olarak korku... melnur 0 904 12.06.2022- 09:21
Konu Klasör Bugünün yakıcı görevi nedir? melnur 3 1747 27.10.2021- 05:48
Konu Klasör AKP standı istemiyoruz diyenlere yaka paça gözaltı! dayanışma 0 3112 14.02.2014- 19:11
Etiketler   Özellikle,   TKP,   TİP,   faceteki,   yakışıksız,   ifadeler.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS