Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Sözde sol-sosyalist forumlar...
umut  |  Cvp:
Cevap: 185
14.07.2015- 17:14

Alıntı Çizelgesi: spartakus yazmış

Bu arkadaş bizi eleştiriyor diğer forumları övüyor, övdüğü forumdaki ifadelere bakın.

sosyalistforum'un içindeki bazı gerizekalılara ve ahlaksızlara açıklamadır

ekim arat gerizekalısı..

be.. öküzler.. bari kitabı okuyun.. yazanı araştırın..

BU "İT"LERE GÖZ YUMAN OMURGASIZLAR..

anlat ulan.. neymiş bu fırıldak işler..

bunu yazan i.seçil isimli bir devşirme(çerkezden modifiye t.c. türkü)

hasan karataşın kankisi olan bu gerzek böyle yazılar yazıyor.. höst len diyen bir kişi..

Bir başlığa gözatın, bu şekilde ifadeler görürsünüz. KARINCA da bunları görmeden burayı eleştirmeye kalkıyor.:)




Bak KARINCA kardeş bu ifadeler sana göre sol bir foruma yakışıyor mu? Sen bu ifadelerin geçtiği forumlara toz kondurmuyorsun, ancak buraya gelip ''kapatın şu forumu rahatsız oluyorum'' diyorsun.Seni rahatsız eden bunlar değilse ne?

Cevap: 186
14.07.2015- 18:12

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Konuya döndüğümüzde owert'in adını verdiği forumlar için ne düşünüyorsunuz? Ben EF ve SP'nin önemli forumlar olmadığını Sosyalist forumun ise kürt milliyetçiliğinin etkin olduğu ve sosyalist bir forum olmadığını düşünüyorum.


Evet SF Kürt Hareketinin hegemonyasında bir forum. Bu harekete eleştirel bakan örgüt veya bireyler burda ağır ithamlara maruz kalıyor. Ama SF nicel olarak kalabalık, anarşistinden KP'lisine her örgütten insanın içinde yer aldığı bir forum. Bu tartışmaların çeşitlenmesine, dinamik bir ortam oluşmasına yol açıyor. Ayrıca çok sayıda farklı görüşün bir arada olmasının öğretici bir yanıda var bence. Ancak forumdaki üye ağırlığının Kürt Hareketinden kimselerden olması ve yöneticilerin hepsi olmasada önemli bir bölümünün Kürt Hareketinden veya Kürt Hareketine yakın kimselerden olması forumdaki çeşitliliği törpüleyip, Kürt Hareketinden olmayanlara baskıya yol açabiliyor ve sosyalist düşüncenin arka planda kalmasına yol açıyor. Olumsuz yanı bu bence.

SP'ye gelince... Ben SP'nin önemli bir forum olduğunu düşünüyorum. Evet çok kalabalık değil ama nitelikli tartışmaların olduğu bir forum. Özellikle Veda'nın yazıları bilgilendirici oluyor ve doğru tespitlerde bulunuyor. Kürt Hareketi'nin kuyruğunda hareket etmeyen ve edenleri eleştiren bir yapısı da var. SP önemsenmeli bence.

EF ise Suat forumu gibi bir şey. Suat'tan başka pek yazan yok. Suat'In ise Türkiye Sosyalist Hareketine saldırgan bir tavrı var. Her koşulda Kürt Hareketi'ni övmekten geride durmuyor. Sanırım Suat eskiden SF'nin yapısı daha farklıyken banlanmış ama şu an SF'ye baktığımda Suat'ın düşünceleri SF'nin mevcut haliyle bayağı uyumlu.

Cevap: 187
14.07.2015- 20:30

Şu özgürlükler konusunu daha net açmak gerekiyor. Burada liberal düşünce özgürlüğüne dair eleştiri getirenler her liberal görüşü savunan öldürülsün veya hapise atılsın gibi bir iddia da bulunmuyor. Yada liberal görüşler tamamen sansür edilsin, hiç öğrenilmesin gibi bir iddia da bulunmuyor. Zaten biz haklıyız ve haklılığımıza dair hiçbir çekincemiz yok. Liberal görüşler, faşist görüşler, anarşist görüşler vesaire de anlatılarak bunların eleştirisi üzerinden de Marksist düşüncenin doğruluğu, toplum ve insanlık için önemi anlatılır. Marksist görüş bunların karşısında kendini sınayarak, sürekli bunlarla rekabet ederek, bunların çarpıtmalarını ortaya koyarak kendini geliştirebilir ve toplumu peşinden sürüklemeye devam edebilir. Dikensiz gül bahçesinde yaşayan, insanların sürekli üzerinde durmadığı, geliştirmeye çalışmadığı, liberalizmin teorik iddialarına cevap üretemeyecek bir Marksiz durağanlaşmaya ve devamında çürümeye mahkum olur. SSCB neden yıkıldı? Bir çok neden var ama nedenlerden biride sizin McDonalds'ın halkların gözünde cazip, çekici olmasına engel olamayışınızdır. Peki bu cazip kılmama durumu Marksizmi hiç bir tartışmaya cevap üretemeyen, dikensiz gül bahçesi haline getirmekle mi olur yoksa her karşı ideolojiye teorik olarak cevap üretebilen, sürekli kendini sınayan ve geliştiren bir Marksizmle mi olur? Ben ikinicisiyle yeni insanın yaratılabileceğini, çürümenin engelleceğini, ideolojik olarak sağlam olunabileceğini düşünüyorum. Ancak bu durum şunla karıştırılmamalı; burjuvaziye politik özgürlük verelim, parti kursun, örgütlensin, görüşlerini yaymak için medyayı kullansın, devlet, okul vesaire gibi ideolojik hegemonya araçlarını toplum üzerinde kullansın gibi bir önerme de bulunmuyorum. Bunların tabiki önüne geçilmeli. Bahsettiğimiz gerek akademik gerek toplumsal düzeyde sürekli tartışılabilen, liberal önermeleri buralardan yasaklayarak değil fikirsel olarak ezerek alt eden ve silikleştiren, ideolojiyi toplumun her kademesinde karşıtlarıyla beraber tartışıp, argüman üreterek toplum nezdinde içselleşmesini sağlayan bir Marksizm.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 188
14.07.2015- 21:00

Liberalizm sosyalizm tarafından aşılmış bir ideolojidir. Sosyalizm bilimsel ve güçlü temelleri olan bir ideolojidir. Sosyalizmin pratikte sınanması için liberalizme özgürlük vermeye gerek yoktur. Burada anlaşılmayan konu liberalizme özgürlük verilmesinin veya verilmemesinin güncel yaşam pratiğinde ne anlama geldiğidir. Liberalizme özgürlük demek sosyalizme karşıt bir ideolojiye yaşam hakkı vermek, bu konuda örgütlenebilirliğini sağlamak ve bireyci ( dinci) bir ideolojiyi toplumda yayma hakkını savunmaktır. Bu durumu yasal bir statüye kavuştırmaktır. Sosyalist kuruculuğun başladığı bir süreçte burjuvazinin ekonomik, siyasi ve felsefi alanda geriletmeye çalışırken liberalizme özgürlük nutukları atmak ya ağdalı bir romantizme bulanmak, ya da liberal saflara savrulmaktır.   Sosyalist devrimin bu süreçte bunlarla uğraşacak zamanı olamaz. Halkın toplumsal hafızasında yüzlerce yıl yer tutmuş gericiliğe özgürlük nidaları bu yüzden sosyalist sol tarafından savunulamaz.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 189
14.07.2015- 21:38

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Liberalizm sosyalizm tarafından aşılmış bir ideolojidir. Sosyalizm bilimsel ve güçlü temelleri olan bir ideolojidir. Sosyalizmin pratikte sınanması için liberalizme özgürlük vermeye gerek yoktur. Burada anlaşılmayan konu liberalizme özgürlük verilmesinin veya verilmemesinin güncel yaşam pratiğinde ne anlama geldiğidir. Liberalizme özgürlük demek sosyalizme karşıt bir ideolojiye yaşam hakkı vermek, bu konuda örgütlenebilirliğini sağlamak ve bireyci ( dinci) bir ideolojiyi toplumda yayma hakkını savunmaktır. Bu durumu yasal bir statüye kavuştırmaktır. Sosyalist kuruculuğun başladığı bir süreçte burjuvazinin ekonomik, siyasi ve felsefi alanda geriletmeye çalışırken liberalizme özgürlük nutukları atmak ya ağdalı bir romantizme bulanmak, ya da liberal saflara savrulmaktır.   Sosyalist devrimin bu süreçte bunlarla uğraşacak zamanı olamaz. Halkın toplumsal hafızasında yüzlerce yıl yer tutmuş gericiliğe özgürlük nidaları bu yüzden sosyalist sol tarafından savunulamaz.



Katılıyorum, üç beş liberale şirin görünmek, ''bizm sosyalist toplumumuz da sizin kapitalist toplumunuz kadar özgürlükçü'' diyebilmek için liberalizme göz kıppmaya ve şirin görünmeye gerek yok. Sosyalizm bunlarla karşılaştırılmayacak kadar demokratik ve özgürlükçüdür, bunu kimseye kanıtlamasına da ihtiyaç yoktur. Sosyalizmin felsefe, ideoloji ve ekonomide yapması gereken bir yığın devrimci dönüşüm varken zamanını buna harcamamalı ve kendi işini zora sokmamalıdır.

Cevap: 190
14.07.2015- 22:51

Sosyalizmin felsefi, siyasi, ekonomik alanda bir sürü dönüşüm yapmasının gerekliliğinden bahsediyoruz. Bu noktada ekonomiyi zaten es geçelim. Orada özel mülkiyet özgürlüğünü savunan yok. Siyasi alandada burjuvaziye politik özgürlük verelim, örgütlensinler, parti kursunlar falan da demiyoruz. Düşünsel hegemonya alanında devletin ideolojik üretim araçlarının kontrolünü verelim diyen de yok. Anlamadığınız şu; yeni insan yaratmaktan bahsediyoruz, üstyapısal alanda işçi sınıfının hegemonyasının inşa edilmeye çalışılacağından bahsediyoruz peki bu hegemonyanın sosyalist düşünce kendisini anarşist, faşist, komünar, liberal vesaire görüşler karşısında sınamadan, onları düşünsel düzeyde sürekli alt etmeden, bu düşüncelerinin eleştirisinin, tartışmasının toplumun her düzeyinde yapılmayıp toplumun bilinçli bir şekilde rızası hatta katkısı alınmadan inşa edilebileceğine inanıyor musunuz? Evet sosyalist kuruculukta bir çok önemli işimiz olacak. En önemliside yeni insanı, yeni toplumu ve farklı bir hegemonya türünü inşa edip bu hegemonyanın tüm dünya halklarında cazibe merkesi olmasını sağlamak olacak. Bu ise tartışılmayan, dokunulmayan, sınanmayan, her an kendini geliştirmeyen, din muhtevasına bürünmeye başlamış bir ideolojiyle değil her sınamayı, her eleştiriyi, her sorgulamayı her defasında yeniden alt etmeyi başararak toplumun rızasını alan bir ideolojiyle mümkün olur. Başka türlüsü dıştan sert gözüken ama içten içe çürüyen bir ideoloji ve devamında toplum yapısına sebep olur.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 191
14.07.2015- 23:00

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Sosyalizmin felsefi, siyasi, ekonomik alanda bir sürü dönüşüm yapmasının gerekliliğinden bahsediyoruz. Bu noktada ekonomiyi zaten es geçelim. Orada özel mülkiyet özgürlüğünü savunan yok. Siyasi alandada burjuvaziye politik özgürlük verelim, örgütlensinler, parti kursunlar falan da demiyoruz. Düşünsel hegemonya alanında devletin ideolojik üretim araçlarının kontrolünü verelim diyen de yok. Anlamadığınız şu; yeni insan yaratmaktan bahsediyoruz, üstyapısal alanda işçi sınıfının hegemonyasının inşa edilmeye çalışılacağından bahsediyoruz peki bu hegemonyanın sosyalist düşünce kendisini anarşist, faşist, komünar, liberal vesaire görüşler karşısında sınamadan, onları düşünsel düzeyde sürekli alt etmeden, bu düşüncelerinin eleştirisinin, tartışmasının toplumun her düzeyinde yapılmayıp toplumun bilinçli bir şekilde rızası hatta katkısı alınmadan inşa edilebileceğine inanıyor musunuz? Evet sosyalist kuruculukta bir çok önemli işimiz olacak. En önemliside yeni insanı, yeni toplumu ve farklı bir hegemonya türünü inşa edip bu hegemonyanın tüm dünya halklarında cazibe merkesi olmasını sağlamak olacak. Bu ise tartışılmayan, dokunulmayan, sınanmayan, her an kendini geliştirmeyen, din muhtevasına bürünmeye başlamış bir ideolojiyle değil her sınamayı, her eleştiriyi, her sorgulamayı her defasında yeniden alt etmeyi başararak toplumun rızasını alan bir ideolojiyle mümkün olur. Başka türlüsü dıştan sert gözüken ama içten içe çürüyen bir ideoloji ve devamında toplum yapısına sebep olur.



Neyi sınıyorsun? Sosyalizmi sınamaya çekecek kadar ne olduğunun bilincine varılmamışsa devrim de yapma o zaman? Toplumcu bir düşünce sistematiğini bireyci bir düşünce sistematiği karşısında mı sınayacaksın? liberal özgürlükten bahsediyorsan, önce bunun ne anlama geldiğini toplumsal alandaki karşılığının ne olduğunu somutlamak durumundasın? Bu da örgütlenme ve partileşme özgürlüğüdür. Boşuna lafı dolandırmaya gerek yok. Karşılığı olmayan soyutlamaların da faydası yok. Örnek verin neyin kaygısı içindesin ki, sınayacaksın? Bireyin özgürlüğünün ekonomik alanda da olması özgürlüğü mü, yoksa öbür dünyacı, kaderci anlatımların bireysel hak olduğu konusu mu? Marksizmi bunlarla mı sınayacaksın?

Cevap: 192
14.07.2015- 23:26

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: proletersosyalist yazmış

Sosyalizmin felsefi, siyasi, ekonomik alanda bir sürü dönüşüm yapmasının gerekliliğinden bahsediyoruz. Bu noktada ekonomiyi zaten es geçelim. Orada özel mülkiyet özgürlüğünü savunan yok. Siyasi alandada burjuvaziye politik özgürlük verelim, örgütlensinler, parti kursunlar falan da demiyoruz. Düşünsel hegemonya alanında devletin ideolojik üretim araçlarının kontrolünü verelim diyen de yok. Anlamadığınız şu; yeni insan yaratmaktan bahsediyoruz, üstyapısal alanda işçi sınıfının hegemonyasının inşa edilmeye çalışılacağından bahsediyoruz peki bu hegemonyanın sosyalist düşünce kendisini anarşist, faşist, komünar, liberal vesaire görüşler karşısında sınamadan, onları düşünsel düzeyde sürekli alt etmeden, bu düşüncelerinin eleştirisinin, tartışmasının toplumun her düzeyinde yapılmayıp toplumun bilinçli bir şekilde rızası hatta katkısı alınmadan inşa edilebileceğine inanıyor musunuz? Evet sosyalist kuruculukta bir çok önemli işimiz olacak. En önemliside yeni insanı, yeni toplumu ve farklı bir hegemonya türünü inşa edip bu hegemonyanın tüm dünya halklarında cazibe merkesi olmasını sağlamak olacak. Bu ise tartışılmayan, dokunulmayan, sınanmayan, her an kendini geliştirmeyen, din muhtevasına bürünmeye başlamış bir ideolojiyle değil her sınamayı, her eleştiriyi, her sorgulamayı her defasında yeniden alt etmeyi başararak toplumun rızasını alan bir ideolojiyle mümkün olur. Başka türlüsü dıştan sert gözüken ama içten içe çürüyen bir ideoloji ve devamında toplum yapısına sebep olur.



Neyi sınıyorsun? Sosyalizmi sınamaya çekecek kadar ne olduğunun bilincine varılmamışsa devrim de yapma o zaman? Toplumcu bir düşünce sistematiğini bireyci bir düşünce sistematiği karşısında mı sınayacaksın? liberal özgürlükten bahsediyorsan, önce bunun ne anlama geldiğini toplumsal alandaki karşılığının ne olduğunu somutlamak durumundasın? Bu da örgütlenme ve partileşme özgürlüğüdür. Boşuna lafı dolandırmaya gerek yok. Karşılığı olmayan soyutlamaların da faydası yok. Örnek verin neyin kaygısı içindesin ki, sınayacaksın? Bireyin özgürlüğünün ekonomik alanda da olması özgürlüğü mü, yoksa öbür dünyacı, kaderci anlatımların bireysel hak olduğu konusu mu? Marksizmi bunlarla mı sınayacaksın?


Yahu devrimi zaten tamamen her konuda, en ince ayrıntısına karşı bilinçlenmiş insanlarla mı yapıyorsun? Hayır. Elbet devrimi yapacağın kitleler belli bir düşünce birikimine sahip olacak, sosyalist hegemonyaya rıza gösterecek ki devrimi yapasın ama gerçek anlamda kapitalizmin kavranması, sosyalist düşüncenin içselleştirilmesi, yeni insanın yaratılması devrimden sonra olacak sürece dair bir gerçeklik. E bu hegemonyayı inşa etmek için de evet toplumcu bir düşünce sistemini bireyci bir düşünce sistemi karşısında sürekli sınayacağım. Yahu kendini sınayamayan, tartışılmaktan aciz, kapalı kutularda korunan bir ideolojiye toplum nasıl rıza göstersin, içselleştirsin? Bu anlayışla sen toplumun rızasını alamazsın ancak içten içe çürüyen halkın üzerinde bir takım elitlerin bulunduğu bir diktatörlük inşa edersin.

Ben örgütlenme ve partileşme özgürlüğünü savunmuyorum. Diyorum ki tartışma özgürlüğü olsun, Marksist düşünceyi statik değil sürekli kendini geliştiren bir ideoloji haline getirelim. Tartışma özgürlüğünü yasaklayarak Marksizmi nasıl geliştireceksin? Sen Marksizmi topluma zorla dayatılan bir din haline getirmeye peşindesin. Bu tutmaz, tutmadı da zaten. Marksizmin doğasında zaten eleştiri var, rekabet var. Marksizmi hiç bir şeyle tartıştırmadan, eleştirmeden yada Marksizmin sadece eski bazı sorunlar üzerine eleştirisine odaklıp güncel sorgulamaların, tartışmaların içine sokmadan Marksizmin toplumda nasıl benimsenmesini sağlayacaksın? Toplum üzerinde sosyalist hegemonya dayatmayla değil toplumun rızasını alarak yani topluma sürekli kendi projeni, gerçekliğini anlatarak, bu projeni, gerçekliğini karşıt görüşlere karşı toplumu da işin içine dahil ederek her an sınayarak, sorgulayarak oluşturulur. Daha tartışılmaktan, sorgulanmaktan aciz, durağan bir din haline gelmiş bir Marksizm çürür.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]