Sosyalizmin kurulabilmesinin yolu birtakım insanların ortaya çıkıp ve ''ben toplumu kurtaracağım'' diyerek kendilerine kurtarıcı rolü verilmesinden geçmemektedir. Bunu Sovyet sosyalizmiyle yaşadık ve yanlış olduğu da görüldü. Arkadaşların söylediklerine katılıyorum, daha güzel bir dünya ideali baskıcı yöntemlerden geçmez. Baskıcı yöntemler ne kadar iyiniyetli yapılırsa yapılsın sonunda hedefini şaşırma potansiyelini de içinde taşır. Burjuvazi diye yola çıkılır bir bakılır, yönetici sınıf önüne geleni burjuva diye damgalamaya başlar, bunun altından kalkılamaz. Sovyet sosyalizmi de kalkamamıştır.
''İnsanın kurtuluşu sadece kendi elerindedir'' mottosunu değiştirip, ''insanın kurtuluşu birilerinin elindedir''e çevirmemeliyiz. Toplum özel mülkiyetten kurtulacaksa bunu sadece kendi mücadelesi sonucu başarabilir. Bunun yolu düşünceleri yasaklamaktan geçmiyor. Aksine her türlü düşünceye sonsuz özgürlük verilmelidir. Toplum bu düşüncelerden kendisine yakışanı, kendi çıkarına olanı algılayacaktır, algılayamıyorsa zaten orada birilerinin toplumdan soyutlanmış iradesiyle sosyalizm gelmez. Tek ülkede sosyalizm konusuna ise hiç girmiyorum, o konuda anlaşamıyoruz zaten.
Marks 18 Brumairde Egemen Sınıfın düşünceleri,toplumun düşüncelerini belirler.Üretim Araçllarını elinde bulunduran sınıf aynı zamanda zihinsel üretim araçlarınıda elinde bulundurur der.
Bu bağlamda baktığımızda işçi sınıfı siyasi iktidarı ele geçirip,eskinin yapısını yıkarak,kendi sınıf egemenliğini kurduğunda(PD),amacı Burjuvaziyi,ekonomik,siyasal ve ideolojik olarak mülksüzleştirmektir.
Lois Althuser Devleti,Devletin Baskı Araçları ve Devletin İdeolojik Araçları diye ikiye ayırır.
Burjuvazinin elinde tuttuğu zihinsel üretim araçlarıda,Devletin ideolojik aygıtlaruından biridir.
BHurjuvaziyi salt ekonomik anlamda mülksüzleştirmek,üretim araçlarının özel mülkiyetine son vermek yeterli değildir.
Aynı zamanda onun toplumun düşüncesini belirlemede kullandığı ideolojik aygıtlarına da son vermek,zihinsel üretim araçlarınıda onun elinden almak gerekir.
Benim arkadaşlara önerim,Burjuvaziye tanınacak düşünce özgürlüğünü bu bağlamda ele alarak yeniden düşünmelidirler.
KARINCA
Kısaca burada burjuva düşüncesini özgür bırakalım hatta destekleyelim teşvik edelim diyen yok. Düşünce özgürlüğünden bahsedenler var. Toplumsal anlamda düşünce özgürlüğünün genişlemesi ve yayılmasından söz eden var.
Mavi ile siyah arasında oldukça çelişki var Sn.owert; ben söylemek istediğimi şöyle özetleyebilirim: Sosyalist devrimden sonra burjuvaziye ve onun ideolojisine hiç bir özgürlük yok, bırakalım bu ''özgürlüğü'' liberalizmi sol-sosyalizm sananlar savunsun, ama sosyalist devrimden sonra proletaryanın her türlü özgürlüğü olacaktır. Proletaryanın özgürlüğü o zaman başlayacaktır. Komünist topluma varıldığında ise gerçek özgürlükle buluşacaktır. Sosyalistler sınıfsız ve devletsiz bir dünyanın mücadelesini yürüten insanlardır. Sosyalizmde neyin nasıl olması gerektiğine komünist toplumun ne olduğuna bakarak çıkarıyoruz. Nasıl ki, sosyalizmde adım adım özel mülkiyeti ortadan kaldıracaksak, ondan çok daha önemli olarak burjuva ideolojisini de insan zihninden ortadan kaldırmak zorundayız. Bunun öncelikli yolu burjuva ideolojisine propaganda ve örgütlenme konusunda mutlak bir yasak koymaktan geçiyor. Bu konuda kararlı bir mücadele verilmediği sürece sınıf mücadelesi daha baştan kaybedilmiş demektir.