Nelson Mandela yaşamını yitirdi
Güney Afrikalı lider Nelson Mandela 95 yaşında hayatını kaybetti.
Güney Afrika'nın ilk siyah devlet başkanı Nelson Mandela 95 yaşında hayatını kaybetti.
Akciğer enfeksiyonu nedeniyle 8 Haziran'da hastaneye kaldırılan Mandela, 1 Eylül'de taburcu edilerek evine gönderilmişti.
Güney Afrika'daki ırkçı beyaz rejime karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle ömrünün 27 yılını demir parmaklıklar ardında geçiren Mandela, ülkesine 5 yıl devlet başkanı olarak hizmet etmişti.
SOL
İlkeler,ah o gözü çıkası ilkeler diyorum ama onlar bizlerin sapmamızı engeleyen beton duvarlardır. Ta ki yıkılası zamana kadar kendilerini ortaya koymaktan başka işlevleri olmaz. Eğer bu ilkelere sahip çıkılamazsa: En çok tanımışlığı ile bilinen Kauskiye dönek,Hain deditrmez bu tarih. Kauski,Plehenov en eski marksistlerdendi. Onların söylemleriyle hiç bir zaman yadırganmadı. Ne zaman almanyada Kauski savaş bütçesini pratiği ile gösterdi,ne zaman Plehenov rus devrimine karşı çıktı ve burjuvayı destekleyin ,olması bu pratiğini gösterdi işte o zaman o gözü kıralısı ilke kendini gösterdi. Döneksiniz , uyarılarınızı yapsanız ama pratik göstermeseniz,mesela Kropotkin gibi yine saygınız ebedileşecekti. Ama Ne kauski ne Plehenov bunu yapmadılar. Toplumsal yargıda onları dönek ilan etti.
Şimdi mandela,27 ırkçılığa karşı cezaevinde kalmış ,bununla mücadele etmiş ve ona bu haliyle kişisel değil toplumsal bir onur yakıştırlımış. Biz Mandelanın ölmesini istemiyoruz. Ama gölge etmeseydi. Siyah halkı emperyalizmin kucağuna severek ,oynayarak göndermeseydi. Madem gücü tükenmiş ,inancı bitmiş,imkansılığı görmüş bunu kişisel olarak saklasaydı. Bıraksaydı toplum bu imkansılığı ve inançsızlığı görseydi. O zaman ona toplumca verilen onuru taşıyabilirdi.
Mandela yaşamını yitirdi, Madibaysa çoktan ölmüştü
Apartheid'in izi öldürdü
Dünyaya geldiği kabilede büyüklerin kendilerine taktıkları Madiba lakabıyla tanınan Mandela, sıklıkla akciğer sorunu yaşıyordu. Doktorları Mandelanın yaşadığı bu akciğer sorunlarının, 27 yıllık hapis cezasının 18 yılını geçirdiği Robben Adasında yakalandığı verem hastalığının bıraktığı izden kaynaklandığını belirtiyorlar. Güney Afrikada siyahlara karşı uygulanan ayrımcılığa karşı mücadele eden Mandela, 1963 yılında ırkçı rejime karşı silahlı eylemler planladığı için müebbet hapse çarptırılmış; ancak 1990 yılında, serbest bırakılması için düzenlenen onlarca uluslarası kampanya netice vermişti.
Beyaz olmayanları vatandaşlık ödevlerinden ve kamu hizmetlerinden mahrum eden Apartheid rejimi, 1948 yılındaki Ulusal Parti hükümetiyle yürürlüğe girmiş ve 1958 yılında yasallaşmıştı.
Mandelanın başında bulunduğu Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ve Güney Afrika Komünist Partisi, ayrımcı rejime karşı mücadelelerinde Sovyetler Birliği ve Kübadan büyük bir destek aldılar. Güney Afrikanın zengin maden yataklarını kendi şirketleri işlettiği için ABD ve İngiltere ise Apartheid rejimine aktif destek vermişti. 1962de yakalanması ve ANCnin silahlı eylem planlarının ele geçirilmesinde ABD istihbaratı aktif rol oynamıştı. 2008e kadar ANC, ABDnin terör örgütü listesinde yer almıştı. 1990 yılında Mandela 27 yıllık tutsaklığın ardından serbest bırakıldı ve 4 yıl boyunca süren kitlesel eylemlerin neticesinde, 1994 yılında ilk kez ırk ayrımı yapılmayan seçimler düzenlendi. Bu seçimlerde ANCnin zafer elde etmesinin ardından Mandela, 1999 yılına kadar devlet başkanlığı görevini yürüttü.
Apartheid kabuk değiştiriyor
Zengin bir beyaz azınlık ve bu zenginlikten mahrum bırakılan siyahi çoğunluğun ülkesinde iktidara gelen Mandela, bu sistemi köklü olarak değiştirmekten kaçındı. Aslında Mandela iktidara gelmeden önce Güney Afrikanın bütün zenginliğini yoksul siyahlara sunmaya dayanan ANC, programından tavizler vereceğini belli etmişti. 1992de Davos Zirvesine katılan Mandela iş dünyasıyla işbirliği yapmadığınız takdirde, ekonomik büyüme yaratamazsınız konuşmasıyla katılımcıların gönüllerini fethetti. Bu sayede, 1990 yılında serbest bırakıldığında gayrimeşru azınlık rejimi diye tanımladığı Güney Afrikanın o dönemki Devlet Başkanı Frederik Willem de Klerk ile birlikte Nobel Barış Ödülünü aldı. İktidara geldiğinde IMF destekli büyük bir özelleştirme dalgası başlatan Mandela, Apartheidin en büyük destekçileri ABD ve İngiliz maden şirketlerine yönelik vergileri yüzde 20 oranında düşürdü. Ülkenin 18 milyar dolarlık kamu varlığını özelleştiren Mandela, vaatlerinin aksine suyu ve elektriği, siyahlardan oluşan yoksullar için ücretsiz yapmadı. Bu ekonomik adımlar nedeniyle, 1995 yılında yüzde 16 olan işsizlik 2002 yılında yüzde 30a yükseldi. 1990larda ANC içindeki ılımlıları cesaretlendirmek isteyen Apartheid rejiminin, ucuz kredi ve teşviklerle yarattığı zengin siyah sınıf dışında hâlâ beyazlar yüksek gelirli azınlığı, siyahlar da yoksul çoğunluğu oluşturuyordu. 1995-2000 yılları arasında siyahların geliri yüzde 19 düşerken, beyazların geliri yüzde 15 arttı. İki katman arasındaki ortalama gelir farkı tam 19 bin dolara ulaştı. Bugün Apartheidin sona ermesinin üzerinden geçen 20 yılda, yetersiz sağlık hizmetleri nedeniyle hâlâ yüzbinlerce insan kolera, ishal ve AIDS nedeniyle yaşamını yitiriyor. Şiddet olaylarının son derece yaygın olduğu ülkede, 250 bin kişinin cinayetlere kurban gittiği tahmin ediliyor.
Mandela, 1990 yılında Apartheide karşı omuz omuza mücadele ettiği Güney Afrika Komünist Partisinin eyleminde, Markist ilkelere bağlı olmadıklarını söylüyordu. Bu partinin sempatizanlarından ve Apartheide karşı mücadele eden beyazların sembol isimlerinden olan Mike Molyneaux, ise Madibanın ülkesini Her yıl Güney Afrikalılar beyazların tahakkümünden kurtuluşlarını kutluyorlar ancak çoğu için özgürlük aslında zengin beyaz efendilerin yerini zengin siyah efendilerin aldığı, yoksulluk, hastalık, işsizlik, şiddet ve suçun öncesinden çok daha fazla olduğu gerçeği sözleriyle özetliyordu.
http://haber.sol.org.tr/dunyadan/mandela-yasamini-yitirdi-madibaysa-coktan-olmustu-haberi-83789
Yazının son paragrafı her şeyi özetliyor:
Mandela, 1990 yılında Apartheide karşı omuz omuza mücadele ettiği Güney Afrika Komünist Partisinin eyleminde, Markist ilkelere bağlı olmadıklarını söylüyordu. Bu partinin sempatizanlarından ve Apartheide karşı mücadele eden beyazların sembol isimlerinden olan Mike Molyneaux, ise Madibanın ülkesini Her yıl Güney Afrikalılar beyazların tahakkümünden kurtuluşlarını kutluyorlar ancak çoğu için özgürlük aslında zengin beyaz efendilerin yerini zengin siyah efendilerin aldığı, yoksulluk, hastalık, işsizlik, şiddet ve suçun öncesinden çok daha fazla olduğu gerçeği sözleriyle özetliyordu.