Toplumlarının yaşadıkları toplumsal gelişmenin seyri batı ve doğuda birbirinden farklı üretim tarzları doğurmuştur. Batıda ilkel komünal, köleci, feodal, kapitalist bir üretim tarzı gelişirken bu seyir doğu toplumlarında görülmez. Marks ve Engels bunun nedenini Asya Tipi Üretim Tarzı'na bağlar. ATÜT'te özel mülkiyetin gelişmemiş olması kapitalizmin doğu ülkelerinde gelişmemesinin ya da geç ve yukarıdan aşağı gelişmesinin nedeni olarak gösterilir. Benim sorum şu olacak: Batıda kapitalizmden sonra sosyalist bir sistem yaratılma olanağı varken, doğuda veya dünyanın herhangi bir yöresindeki gelişmemiş ülkelerde kapitalizm atlanarak sosyalizme ulaşmak mümkün müdür?
Kapitalizmin tam olarak gelişmediği köylülüğün ağırlıkta olduğu bir toplumda kapitalizm yaşanmadan ya da belli bir aşamaya kadar yaşamadan sosyalizme geçilebilir mi diye sorumu yinelemek isterim. Marks'ın bir üretim tarzı tam olarak yaşanmadan başka bir üretim tarzına geçilemez şeklinde bir önermesi vardı. Buna göre sosyalizmin kuruluşu için kapitalizmin tam olarak gelişmesi mi gerekiyor yoksa sosyalizmin kuruluşu için kapitalist gelişmenin hangi düzeyde olup olmadığının bir önemi yok mu?
Biliyoruz ki SSCB'de geri kapitalizm ilişkileri sosyalizmin kuruluşunda önemli sorunlar yaratmış ve kırsalda sosyalizmin başını ağrıtacak sorunlar oluşturmuştu. SSCB'de sosyalizmin çözülüşü ve kapitalist restorasyonu da bu geri duruma bağlayan açıklamalar da yapılmıştı. Sorum doğrudan bu konuyla ilgili.
Yine sizin sorduğunu yukardaki soruların yanıtları ilk yazdığım yazıda mevcut. Eğer yakın okuma yaptıysanız bu sorularınıza yanıtlar vardı. Ancak siz bu yanıtlar üzerinden tartışmak yerine ve anlamamışlık gösterek temcit plavı gibi aynı soruları farklı biçimde soruyorsunuz.
Buyrun bu verilen yanıtlar üzrinden tartışalım. Soruları farklı biçimde sorarak üzüm mü yemek istiyorsunuz yoksa bağcıyımı dövmek istiyorsunuz. ? Bu soruyu sormak zorundayım çünkü ikinci sorularınız bu düşünceleri oluştırdu.
Köylülüğün hakim olduğu bir ülkede sosyalist kuruculuk gerçekleştirilebilir. 1917 Ekim devriminde Rusya böyle bir ülkeydi. Gelişmiş bir ülkeye nazaran kuruculuk daha da zorluk içerir ama olanaksız değildir.
Medem kısa kısa yazıyoruz benda yzayım o zaman.
Hayır köylülüğün ağırlıkla egemen olduğu toplumda sosyalizm olamaz.
Sosyalizm komünist topluma geçişin ara basamağı proletarya diktatörtlüğü denilen dönemi kapsar ve için de adaletsizliklari barındırır.
Köylülüğün egemen olduğu toplumda ise sosyalizme geçiş için yine ücretli çalışanların egemenliğinde(ücretli olanların diktatörlüğü) demokratik sınıflar arasın da nisbi denge sağlayan ama keseri ücretliler ,yani çalışanlar yararına yontan iktisadi politikalar izlenir. Bu sosyalist iktisat politikalarından yine farklı olmak zorundadır.
Çünkü köylü öncelikli olarak nesnel yaşamdan edindiği bilinci olan ,onula yaşamını kurandır.Bu çok önemlidir ki köylünün ahlak,hukuk üst yapısını ifade eder. BU,yani ağaya ,beye veya şeyh, şıha kişiye tapma ,ona kendini verme ,onunla ifade edilme bilinci vardır. Bunun yerine bireysel bilince kavuşmasını sağlanması gerekmektedir ki toplumsal bir sisteme yol alınabilsin.. Bu köylülerin beyinlerine iğne ile şırınga etmek ,sabah akşam dersler vermek,tekrarlatmak (kuran gibi) ile mümkün değildir.
Bunun yerine tarihsel metaryalist anlayışıyla bu var olan bilinci nesnel ,maddi yaşamı değiştirerek oluşturmaktır. Bunun için tüm toplumun bu konuda ikna edilmesi gerekmektedir. İkna yolarını bulacak olan ki bu maddi yaşamın desteği ile sosyalistler olabilir.
Örneğin rusyada sosyalistler iktidarı ele geçirdiklerinde bu başarılarının arakasından sosyalist uygulamaya gitmişlerdir. Yani toplumu hemen toplumsal katılım ,yönetme hakkı verirken diğer taraftan bu üst yapının nesneliği olan ürettim alanlarını ve makineleri toplumsallaştıma başlamışlardır. Anca bu süreç toplumda tepki vermiş bu kez köylülüğü yakın olan diğer sosyalist programı hayata geçirmiş NEP denilen ekonomik programa dönmüşlerdir. Bu devlet kapitalizmi de diyebileceğimiz ama devleti toplumsallaştırarak toplumsal devrime yol alınabileceği programa yönelinmiştir.
Zeten bu dönüşüm savaş vs araya girmesiyle devlet toplumsallaştırlamamış,devlet kendi egemen gücünü yaratmıştır.Yani Devlet kapitalizmi nesnelliği kenid düşüncesini yaratmıştır. Bu şartlarda olan devlettimiz çok yaşa, devlete tapınma,onu kutsmaya yol açmıştır. Bu hala şu anda bile rusyada düşünce olarak egemendir.
Size bu durum türkiyenin kurucu yıllarını ve daha sonraki toplumsal süreci hatırlatıyormu. Çillerin dediği gibi'' en son sosyalist ülke biz kaldık''!!Çünkü özeleştirmeyi beceremiyorlardı,kast buna engel oluyordu.Elbette huku ile siyasalı ile.. Şimdi bunlar geride kaldı ,ama kaç on yıl geçti. Bu arada bu sıkıntılı süreci aşamalarında Kürtlere müteşekirler.
Yine uzun oldu yahu..
Yaklaşık yüz yıl önce köylü Rusya'da siyasal iktidar ele geçirilip sosyalist kuruculuğa başlanmış ve sosyalizm de kurulmuşsa bugünün dünyasında hemen hemen her ülkede de sosyalist kuruculuk gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla bu durum köylülüğün egemen olduğu bir ülke için de geçerlidir. Burada önemli olan köylülüğün hakim olduğu bir ülkede siyasal iktidarın nasıl ele geçirileceğidir. Tam bu noktada Küba'yı da hatırlamak gerek. Küba tartışılan konuya iyi bir örnektir.
Proletaryanın gelişmediği bir toplumda sosyalist ideolojik önderlik altında siyasal iktidarın alınması birinci önemli zorluksa, ikincisi de bu tür ülkelerde sosyalist kuruculuğu gerçekleştirmenin zorluğudur.