Amerikan zaferi
Kemal Okuyan
Yaşananları salt Cemaat-AKP kapışması olarak görenler saat başı tahmin yapıyor, Erdoğan bu sefer bitti dedikten kısa süre sonra Cemaat kendini yok ediyor diye buyuruyor, ardından Tayyip bunu da atlatır, gözünü kararttı yorumuyla karşımıza çıkıyor.
Bu nedir ya!
Tamam Erdoğan özel bir siyasetçi, AKP bir misyon partisi ama Türkiyenin anahtarını Milli Görüşe teslim edenler kim?
Bu soruya yanıt vermeden konuyu Gülen ile Erdoğan arasındaki çekişmenin kontrolden çıkmasına bağlayanlar, bilginin bazen ne kadar yanıltıcı olduğunu kanıtlamaktan başka bir şey yapmamış oluyorlar.
Bundan 11 yıl önce
Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin, kimi tereddütlere rağmen, denemeye değer dediği bir siyasi özneydi AKP.
Avrupa Birliğinin sağını da solunu da heyecanlandırmıştı Erdoğanın yükselişi.
İran, geleneksel ve mezhepsel kaygılar bir yana, İslamcı bir hükümeti kendi adına büyük fırsat olarak görmekteydi.
Rusya Federasyonu, tüccarlığıyla övünen yeni başbakanın enerji alanında her ata oynayabileceğini sezmiş, ekonomik ilişkilerin Rusyanın karın ağrısı bazı sorunlarda Türkiyeyi makul çizgiye çekeceğini varsaymıştı.
İsrail, Milli Görüşçülerin ne kadar pragmatik olduğunu daha önceden öğrenmişti, askeri ve ekonomik alandaki işbirliği kanalları açık olduğu sürece İslamcılığı dert edinmiyordu.
Sermaye sınıfı, AKPnin girişimci ruhunu fark etmiş, kendi adına dikensiz gül bahçesi yaratmaya aday bu yeni ekibin dinselliği toplumsal tepkileri yumuşatmak için mükemmel bir biçimde kullanacağını anlamıştı.
Tek başına Cemaat değil, bütün bir cemaatler yelpazesi büyük iştahla önlerine açılacak rant kapısını beklemekteydi.
PKK, geleneksel devletle uyumsuz hükümetin çözüm için olanak yaratabileceğini düşünüyordu.
Daha sayalım mı?
Saymayalım, AKPye tutunan aptal solcularımıza sıra gelmeden keselim.
Erdoğanın arkasında böyle bir güç ve destek vardı.
Haksızlık etmeyelim, bazı başlıklarda şaşırtıcı becerileri olduğunu kanıtladı AKPciler
Öte yandan zaman zaman ulan nasıl bu noktaya geldiler dedirtecek kadar sakil görüntü verdiler. İşte o zaman arkalarındaki koalisyonu hatırladık hep.
Şimdi durum ne?
Erdoğanla devam edilmesinin mümkün olmadığını anladılar. Her gün hatırlatmak zorundayız ki, anlamalarını halkımız ve Suriyenin direnişi sağladı.
Seçenek yaratmaya çalışıyorlardı bir süredir. Yaratabileceklerini düşündüler ve kapaklar açıldı.
Yukarıdaki listede düşünmeden Erdoğandan yana tavır alacak kimse var mı? Belki listenin sonlarına doğru
Cemaat burada etkili bir güç olarak devreye girdi ve belki de devreye girmeye zorlandı.
Erdoğan bu saatten sonra dirense ne olur, direnmese ne olur?
İktidarla mücadeleye devam, yoğun bir biçimde.
Ancak Erdoğan bu maçı kazanır değerlendirmelerinin halkı kimlerden medet umar hale getirdiğini unutmayalım.
Hitler iş Berlin savaşlarına geldiğinde çoktan yenilmişti. Çoktan yenildiği halde bir milyona yakın insanın yaşamına malolan bir direniş gösterdi.
Teşbihte hata olmaz!
Ama burada can sıkıcı bir hata var.
Nazilerin inine Amerikan askerleri değil, savaşın asıl yükünü sırtlayan Sovyet orduları girmişti.
11 yılın bütün yükünü çeken halkımız, gidişatın yönünü değiştirdiğinin farkına pek varmaksızın Amerikan zaferini kabul etmeye hazırlanıyor.
Buna izin vermemek bütün derdimiz.
SOL