Bu yaşananın proleterya diktatörlüğü olduğu söylenmiş. Ama pratikte bunu sürdürenler, belirleyenler, karar alanlar ve uygulatanlar partili yönetici kesim olmuş. Proleterya bir sınıf olarak pasif, izleyici, uygulayan ve uyan bir kitle olmuş.
Siz kendiliğinden bir süreçle sosyalist bir devrimin gerçekleşeceğine ve gerçekleştikten sonra yine kendiliğinden bir süreçle sınıfsız ve devletsiz bir yapıya doğru yürünebileceğine inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye'deki proletaryayı aktif, çözümleyici ve sınıfsızlığa giden süreçte gereken taktik ve stratejileri uygulayan bir sınıf olarak mı görüyorsunuz? Hiç olmazsa söylemeye çalıştıklarınızın pratikteki karşılığının olup olmadığı ve bu nesnelliğin kendiliğindenlikli bir süreçle sınıfsızlığa doğru gidebileceğini mi düşünüyorsunuz ki, böyle cümleler kuruyorsunuz. Bir daha söylüyorum, solcu-sosyalist değilseniz bu tartışmanın bir anlamı yok, eğer solcuysanız, sosyalistseniz o zaman da savunduklarınızın doğru olmadığını ve bakış açınızın farklılaşması gerektiğini söyleyebilirim.
Karışık mı oldu bilmiyorum; devrimden sonra proleter diktatörlüğe gerek var. Birincisi sınıf mücadelesi sürdüğü için o mücadelenin kazanılması uğruna ve ikincisi dönüşüm konusunun parti ve devlete ihtiyaç gösterdiği için...NOKTA! Bunun tartışması olmaz.Reelde bir yanlışlık varsa tartışma bu çerçeve içinde yapılır, yapılmalıdır. Proleter diktatörlüğü liberal demokrasiye benzeterek aslında bir şey söylemiş olmuyorsunuz. Bu çözümün(!) sosyalizmle bir ilgisi yok çünkü. Bu yol sınıfsızlığa varmaz. Elde edilmiş iktidarı yeniden burjuvazite teslim etmekten başka bir işe yaramaz.
Sosyalizm kapitalizme göre daha ileri bir sistemse bu teorik önermenin pratikteki yansıması görülebilmeli. Hangi alanda daha ileri olabilmiş? Demokrasi alanında olamadığı ortada.
Bir sosyalist böyle bir cümle kurabilir mi?
İktidarın alınması sırasında yaşananlar, sonra dört yıl süren bir iç savaş, iç ve dış düşmanların sürekli saldırıları ve dünyanın en azından Avrupa'nın en geri kalmış ülkelerinden birinde tarihte ilk kez bir sosyalizm uygulamasına başlanıyor; ne pratik bir deneyim var ortada, ne de pratiğe uygun bir teorik kuram. El yordamıyla bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Alman faşizminin de yakıp yıkması ve 20 milyon yurttaşını yitirmesine rağmen çok kısa zamanda dünyanın en güçlü ülkesinden biri haline gelebiliyor.
Nasıl mı; eğitim, barınma ve sağlık sorunlarını eksiksiz çözerek, geleceğe ilişkin hiçbir umutsuzluk bırakmayarak. Yepyeni, modern bir ülke kurarak. Bunları sosyalizm kurdu, sosyalizm başardı, beyler! Saçmalamayı bırakın. Kapitalizm daha açlık, barınma ve sağlık sorununu çözemedi. İnsanlardaki geleceğe yönelik umutsuzluğu gideremedi ve sizler hala sosyalizm neyi başardı ki, diyebiliyorsunuz; ve üstelik bir de sosyalist olduğunuzu iddia ediyordunuz değil mi, Sayın Kaçak!