''Sol''un Perinçek düşmanlığının nedeni
Türkiye siyasi mücadele tarihinde önemli şahsiyetlerden biri de Doğu Perinçek'tir. 70 yaşında olan Perinçek'in yaklaşık 15 yılı hapishanelerde geçti. Sosyalist liderlerden 22.5 yılını mahpuslarda geçiren Hikmet Kıvılcımlı, anlaşılan yerini Perinçek'e bıraktı. Perinçek'in Genel Başkanlığı'nı yaptığı İşçi Partisi, 60'lardan beri varlığını hâlâ sürdürürken, bu süre içerisinde Meclis'e girmese bile muhalefetin en azılı tarafı oldu. Mahpuslarda geçirdiği 15 yıl bunu net olarak ortaya koydu. Egemen sınıflar, Perinçek'i sadece dört duvar arasında hapsetmekle kurtulacaklarını sandı, ancak yanıldıklarını yaşayarak gördüler. Perinçek'in savunduğu fikirler, o dört duvarların dışına taştı, mücadelelerde parça oldu. Egemen sınıflar buna karşın devrimci partiyi ve liderini, halk kitlelerinden koparacak yöntemleri de ardı ardına kullandı. Kontrgerillanın en önemli silahlarından biri olan ve savaşın yüzde 95'i olarak tanımladıkları "psikolojik harp" devreye sokuldu. Sol içi çelişkiler de burada yoğun olarak kullanıldı.
"Psikolojik harp"in amacı ne?
Kontrgerilla teorisinin babası sayılan CIA uzmanı David Galula, "psikolojik harp"in amacını şöyle açıklıyordu: "Psikolojik harbin gayesi, asiyi muhtelif gruplara ayırmak, halk kütleleri ile asi liderlerinin arasını açmak ve ekseriyete sahip olmaktır."
Galula'nın "asi" diye ifade ettiği tabiki de emperyalizme ve işbirlikçi sermayedar sınıfa, iktidarına karşı mücadele veren milli kurtuluşçular ve devrimcilerdi. Dikkat edilirse Galula, "asiyi bölmek" ve "asi ile halk arasını açmak"tan bahsediyor. Türkiye'de sürekli bölünen bir "solun" olması da kontrgerillanın faaliyetlerinin ne derece etkili olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekici. Mücadele eden devrimciler ile halkın arasını açmak için bu yönde faaliyet yürüttükleri de diğer bir konu başlığı.
Temel malzeme yalan
General Sabri Yirmibeşoğlu, "Muharebe, düşmanın beynini ele geçirmek demektir" der. Aynı General şunları da belirtir: "Askeri yönden psikolojik harp; vurucu hava gücü, topçu ve avan gibi önemli neticeler doğuracak bir silahtır. Her alanda asıl hedefin insanların beyni olduğu kabul edilmekte ve beyinler etki altına alındıktan sonra, mücadelenin kazanılmasının son derece kolay olacağına inanılmaktadır."
Kontrgerilla propagandasının, yani psikolojik harbin temel malzemesi yalandır. Kontrgerilla tarafından yapılmış eylemlerin devrimcilerin, yani "asinin" üzerine atılması yanında, iftira ve karalama çok geniş ölçüde başvurulan araçlardır.
Perinçek'e karşı yürütülen psikolojik savaş argümanlarından birkaçı
Doğu Perinçek'in küçük yaşta geçirdiği hastalık sonucu bir ayağının kısa kalmış olması bile kontrgerilla tarafından kullanıldı. "Doğu Perinçek'i, Deniz Gezmiş vurdu", "Doğu Perinçek'i, İbrahim Kaypakkaya vurdu", "Doğu Perinçek'i, Mahir Çayan vurdu" gibi yalanlar ortaya saçıldı. Bu önderler ile Perinçek arasında bir husumet varmış gibi yansıtılarak, İşçi Partisi'nin kitleselleşmesi engellenmeye, yeni kuşak solcular ise böylece partiden uzak tutulmaya çalışıldı. Kontrgerilla bununla yetinmedi. Sol, 70'ler döneminde Sovyet Rusya'ya göbek bağı ile bağlıydı. Perinçek ise, o dönem Rusya'nın kapitalizme dönüş sürecine girdiğini tahlil etti ve bu görüşü her platformda savundu. Marksistlerimizin karakaplı kitaplarında sosyalizmden kapitalizme geri dönüş gibi teoriler yoktu. Bugün Sovyet Rusya'nın çökmüş olması Perinçek'in teorisini de doğruladı. Ancak o dönem, solun Sovyetlere taptığı bir dönem diyebileceğimiz bir atmosferde, Perinçek'lerin bu tavrı hoş karşılanmadı. Perinçek'e yönelik "CIA ya da MİT ajanı" ifadeleri piyasalara sürüldü. Bugün bile bu gibi ithamlarda bulunan şahsiyetler maalesef var. 15 yılını mapuslarda geçiren birinin "ajan" olduğunu düşünecek kadar şaşkın "sosyalist"lerimiz var maalesef.
Özellikle son dönemde MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'ün yaymaya çalıştıkları yalanlara sarılır oldu "sosyalist"lerimiz. Kontrgerilla'nın yaydığı yalan rüzgarlarına kanatlarını bırakan "sosyalist"lerimiz, durdukları yere iyi bakmalı. Kontrgerillaya maşa olanlar, kendi içindeki bölünmelerle "sol"a en büyük darbeyi yapanlardır aslında dersek yanlış olmaz.
Aşırı solun en azılısı
1970'li yıllarda MİT'in Ankara Atatürk Orman Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'nde devlet tarafından bir brifing verildi. Komünizme karşı mücadele ekseninde verilen bu brifingde Türkiye'deki sağ ve sol örgütlerin ideolojileri, amaçları vs. anlatıldı. Brifingde Doğu Perinçek'in genel başkanlığını yaptığı Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi de ele alındı. Brifingde Perinçek'e ilişkin, "Aşırı sol cephenin genç teorisyenlerinin en azılısı, en teşkilatçısı Doğu Perinçek'tir" ifadesi kullanılıyordu. Egemen sınıfların Perinçek düşmanlığı, o çetin mücadeleler döneminden bugüne kadar uzandı.
Hem ABD düşman hem "sol"
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun yazdığı "Sızıntı, Wikileaks'te Ünlü Türkler" kitabında ABD'nin Perinçek düşmanlığı da göze çarpıyor. Amerika'nın Irak tezkeresini çıkartmaya çalıştığı bir dönemde en büyük muhalefeti yapan Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal gibi yayın organlarıyla birlikte İşçi Partisi oldu. Hatta Tayyip Erdoğan, Meclis'te tezkere oylaması yaparken, tezkere "hayır" diyenlerin Perinçek'e oy verdiği anlamı taşıyacağını ifade ederek, tezkereye karşı mücadelede Doğu Perinçek ve İşçi Partisi'nin etkisini itiraf etmiş oldu. ABD'nin o dönem Kuzey Irak'a yerleşerek, Türkiye ve Ortadoğu'yu parçalayan "Büyük Ortadoğu Projesi"ni gerçekleştirmek için PKK ile yaptığı görüşmeler ortaya çıkarıldı. ABD Büyükelçisi Robert Pearson, ABD'ye çektiği telgrafta, bu haberin kaynağının Perinçek olduğunu ifade ediyor, Perinçek hakkında "solcu-milliyetçi at sineği" ifadesi kullanıyordu.
Şimdi soruyorum size: Bugüne kadar ABD'nin karşı olduğu bir "MİT ya da CIA ajanı" var mıdır, gören oldu mu?
İşte "sol" içinde Perinçek'e karşı yürütülen karalama kampanyalarının bir amacı var. Bu amaç kontrgerillanın kitle ile öncü parti arasına kalın duvarlar örerek, egemen sınıfların tahtını sallayacak halk hareketlerini önlemek. Kendini "sosylalist", "komünüst", "solcu" olarak niteleyenler, kontrgerillanın bu tuzaklarının parçası olmamalıdır. Araştırmalı, sorgulamalı, karşı tarafa iddia edilen şeyleri sormalıdır. Aksi takdirde kontrgerilla ile aynı tarafa düşmek, ABD gibi Perinçek düşmanlığında bir olmak, solculuk değil piyonluk olur, aman dikkat!
Tekin Tek
Kemalistler.net
( Başlıktaki tırnak işaretinde düzeltme yapıldı. Yazıya dokunulmadı-melnur.)
Türkiye'de solun bölünmüşlüğünü psikolojik harbe bağlamak yanlıştır. Türkiye'de sol bölünmüştü, çünkü dünyada bölünmüştü. Bu bölünmeyi de ne CİA'ya, ne de psikolojik harbe bağlamak doğru değildir. Türkiye'de Doğu Perinçek de dünyadaki bölünmelerden nasibini alan Türkiye solunun bir parçası ve 70'lerde Maocuydu. Şimdi Maoculuk kalmadı, Perinçek de "ulusalcı" oldu. Benim ulusalcılara da, Kemalistlere de bir diyeceğim yok. Sol içinde kendi çizgileri vardır. Ancak Marksizm-Leninizm ne ulusalcılıktır, ne de Kemalistlik.
Solcu milliyetçi at sineği isen,hapiste çürürsün;sağcı bir kapitalist isen,havuzlu villan olur..
Perinçek siyaset adamı değil bilakis görev adamıdır. Takındığı maske kimseyi yanıltmasın.
Sn.Abbas;
Alıntıladığınız yazı gerçekten çok kötü bir yazı. ''Sol''un Perincek düşmanlığı'' başlığı taşıyan bir yazının, öncelikle bu konuyu çözümlemeye çalışması gerekir ki, yazıda bu konuda en küçük bir değinme bile yok. Solda en azından bir kısmında Perincek ve siyasetine yönelik eleştiri olduğu açık. Yazı bence bu eleştirileri sıralamalı ve sonra da yapabiliyorsa bu eleştirilere yönelik karşı eleştirilerini getirerek ''Sol'un Perincek düşmanlığı''nı boşa çıkarma çabası içinde olmalıydı. Bu bağlamda yazının sizin için de hayal kırıklığı yaratmış olması gerekirdi.
Sosyalist solun hemen hemen tamamının Perincek ve siyasetine yönelttiği en başat eleştirinin sosyalist saflara milliyetçiliği sokmuş olması, siyasal devrimin sosyalist bir devrim değil de, öncelikle bir burjuva devrim sürecinden geçmesini savunması ve dolayısıyla Kemalist devrim adı altında yürütmeye çalıştığı mücadelenin ve o mücadele öznelerinin bugünün Türkiye koşullarında hiç bir geçerliliğinin bulunmaması üzerinedir. Yazı bunun üzerinde odaklanacağına, sanki, forumlarda İP ve Perincek için yazılanlara odaklanmış.
Şurası açık. Sözde sol-sosyalist forumlarda kürt ulusalcılığı hakim durumda. Buralarda her türlü milliyetçi söylem ve bu milliyetiliğin getirdiği karşıtlık sadece İP ve Perincek değil, kuyrukçuluk yapmayan tüm sosyalist örgütlenmeler için ''düşmanlık'' yaymakta ve bu durum da sol-sosyalist bir duruş olarak özellikle sol sempatizan gençlik tarafından algılanmaktadır. Bu algının kırılması gerekmektedir. Buna katılırım. İP ve Perincek'in savunduğu siyasi çizginin sosyalizme zarar verici yönleri olduğunu, özellikle milliyetçiliği bu kadar kutsamasının sol açısından hiç bir şekilde savunulamayacağını öne çıkarmak ve bu bağlamda Perincek ve İP siyasetinin mutlaka eleştirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ama İP ve Perincek'in liberal, sol dönek ve kürt ulusalcılığı bağlamında uğradığı saldırıların ulaştığı boyutun da asla tasvip edilmemesi gerektiğini de söyleyebilirim. Bunları birbirine karıştırmamak gerekiyor.
(Belki tam sırası,bir parantez açmakta yarar var. ''Amacımız'' bölümünde de açıklandığı gibi, burada İP ve HKP dahil siyasi yelpazenin solunda bulunan tüm siyasi görüşler kendini ifade edebilmelidir ve etmelidir. Bu konuda bir sıkıntımız yok, ama bu durum, bu iki örgütlenme dahil solun tüm renklerinin eleştiri dışı kalacağı anlamına da gelmiyor. Sözde sol-sosyalist forumların dışlayıcı, ötekileştirici, kuyrukçuluk kaynaklı ''düşmanca'' üslubunu kullanmadığı sürece İP de, Perincek de, TKP, ÖDP ve diğer tüm sol, sosyalist siyasetler de her türlü eleştiriye açıktır. Yazarların bu belirleyici noktaya özen gösterdikleri sürece, burda her türlü tartışmanın gerçekleşmesi bize sadece keyif verecektir.)