Soçi 2014: Soykırım vatanı,
sömürü cenneti!
M. Ak
2014 Soçi Kış Olimpiyatları başlıyor. Olimpiyat oyunları daha önceki oyunlarda olduğu gibi bu sefer de gösterişli açılışlara sahne olacak. Ancak ne gösterişli açılış törenleri, ne devasa spor kompleksleri, ne de despotik Putin rejimi Soçi Olimpiyatlarının altında yatan gerçekleri örtmeye yetecek güçtedir. Çünkü Soçi Olimpiyatları, Çerkes Soykırımının 150. yıldönümünde, Çerkesyanın tarihi başkentinde, rant ve yolsuzluk iddialarının gölgesinde ve muazzam bir güvenlik kuşatması altında yapılacak.
Olimpiyat oyunları, emperyalist güçler için ya makyaj malzemesi ya da rakip emperyalist güçler için yapılacak bir anti-propaganda fırsatı olarak değerlendiriliyor. Soçi Olimpiyatları da buna benzer bir işleve sahip. Nitekim emperyalist cephede olimpiyat oyunları öncesinde oynanan orta oyunlarını, Soçi öncesinde de gördük.
Bazı batılı devletler, Rusya Federasyonunun baskıcı ve otoriter bir karakterde olduğu gerekçesiyle olimpiyat oyunlarının açılışına katılmayacaklarını ilan ettiler. Batıdan Rus devletine yöneltilen eleştirilerin, doğruluk payı bulunmakla birlikte, batılı emperyalistlerin suç dosyaları, Rusyayı kat be kat aşmaktadır. Bu yüzden Soçi Olimpiyatlarını şehrin gerçek sahibi olan halkların, devasa spor komplekslerini ören yapıcıların gözleriyle görebilmeliyiz.
Soçi Geleceğe açılan kapı mı?
Soçi 2014 Olimpiyatlarına Çerkes halkı tepki gösterdi. Çerkesler, başta Türkiyede olmak üzere, bulunmak zorunda oldukları ülkelerde, olimpiyat oyunlarının Soçide yapılmasına karşı çıktılar. Çünkü 150 yıl önce işgal edilen yurtlarında, bizzat işgalci güç olan Rus sömürgeciliği, olimpiyat oyunları üzerinden kendi hegemonyasının propagandasını yapmaya çalışacaktı.
Soçi 2014ün Çerkes halkına olumlu etkileri de oldu. Çerkesler, atalarının katledildiği veya sürgün edildiği topraklarda, atalarının kemikleri üzerinde oynanacak oyunlara dur demek için harekete geçtiler. Ayrıca Rus devletini teşhir etmek için de birçok kampanyaya imza attılar.
Soçiyi olimpiyatlar için tanıtan Rusya, şehri geleceğe açılan kapı olarak sunmuştu. Ancak geçmişinden söz edilmeyen şehrin tarihine baktığımızda 150 yıl önce yaşanan bir soykırıma tanıklık ediliyor. Çatışma ve katliamların ardından yapılan sayımda şehrin nüfusunun 98 olarak kayıtlara geçmesi, Çarlık vahşetinin boyutu hakkında fikir veriyor.
Diasporada yaşayan Çerkesler ise Soçiyi hala anavatanları olarak kabul ediyorlar. Çerkesler şehirle ilgili hatıralarını nesilden nesile aktararak sürdürmeye devam ediyor. Ancak diasporadaki Çerkeslerin Soçiye geri dönmelerine izin verilmiyor.
Rusya sürdü, Türkiye asimile etti
150 yıl öncesinde parçalanan halkını, işgal ettiği topraklara dağıtan Osmanlı İmparatorluğu, Anadolunun yanı sıra Ürdün ve Suriyede ikamete zorlamıştır. Geçen süreçte, Çerkeslerin büyük bir kısmı Türkiyede de yok olma aşamasına geldi. Irkçı tek dil/tek millet anlayışı sebebiyle Ubıhça gibi tarihi Kafkas dilleri ya yok oldu ya da yok olma sınırına geldi. Despotlukta Putin ile yarışan Türk sermaye devletinin başbakanı Tayyip Erdoğan da Soçide olimpiyatların açılış törenine katılarak, meslektaşını yalnız bırakmayacak. Birçok Çerkes aktivist de Türk sermaye devletinin Çerkes halkının yaşadığı acıları görmezlikten geldiğini ifade ediyor.
On binlerce işçiye köle muamelesi
Çerkes halkının itirazları haricinde, tarihin en masraflı olimpiyat oyunları olan Soçi 2014, büyük bir işçi sömürüsüne de sahne oldu. Spor komplekslerinin yapımında çalışan, ağırlığı göçmen olan işçilerin yüzde 90ının ücretlerinin ya bir kısmını ya da tamamını alamadığı ortaya çıktı. Soçide çalışan işçiler ile ilgilenen insan hakları savunucusu Semyon Simonov, işçilerle ilgili şu açıklamayı yapıyor: Onların çalışmaları olmasaydı olimpiyatlar gerçekleşemezdi, fakat işçiler emeklerinin karşılığını alamadılar. Çalıştıklarına dair resmi bir belgeleri bile yok. Hatta diğer ülkelerden gelen bazı işçiler zorla sınır dışı edildi.
Olimpiyat inşaatlarında çalışan yaklaşık 100 bin işçiden büyük bir bölümünün Orta Asyadan geldiği belirtiliyor. Ağırlığı Tacikistanlı olan işçiler, çekinerek verdikleri demeçlerde Soçide çalıştıklarını ancak ücretlerini alamadan geri dönmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. İşçilerden Golip Yunusov, 10 bin Euro civarında parasını alamadığına dikkat çekerek, Bizim yaptığımız modern kölelikti. Bir gün bile izin alamıyorduk. 18 metrekare bir odada 8 kişi kalmak zorundaydık. Hastalandığımızda kimsenin umurunda olmuyordu. Sonunda paramızı da alamadık. Bu sömürülmekten başka bir şey değildi şeklinde konuşuyor. Yunusov gibi binlerce işçi ücretleri gasp edildikten sonra sınırdışı edilmiş.
Olimpiyat Komitesi sömürüye ortak
Pervasız kölelik rejimi sadece göçmen işçileri de vurmamış. Soçide çalışan birçok Rus işçi de ücretlerini alamamışlar. Uluslararası Olimpiyat Komitesinin Alman Başkanı Thomas Bach konuyla ilgili açıklama yapmaktan sakındı. Komite daha önce yaptığı açıklama da ise şu ana kadar ödenmemiş ücretlerin 6 milyon Eurosunu karşıladıklarını duyurdu. Ancak komitenin ücret ödemelerini nereye yaptığı meçhul. Çünkü işçilerin çoğu ülkelerine dönmüş durumda ve ne bir banka hesapları bulunuyor ne de çalıştıkları şirketlerde isimleri.
Soçi 2014 organizasyonunun bir diğer suçu da çevreye karşı oldu. Nesli tükenen birçok hayvana ve endemik bitki türlerinin yaşadığı ve UNESCOnun kültür mirası listesinde bulunan Soçi coğrafyası, büyük oranda tahrip edildi.
Kapitalist terör rejimi
Saydıklarımız, Rus sermaye devletinin Soçi Olimpiyatları üzerinden işlediği suçlardı. Rus emperyalizminin suçları ise bunlarla sınırlı değil. Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından kamusal değerlerin yağmaya açılması, ardından gelen Çeçenistan savaşı, kadının metalaşması yeni rejimin, özgür dünyaya açılışını simgeleyen olaylar oldu. Özgür dünyanın, özgür sömürü rejimine geçmek ise büyük bir baskıyı ve otoriterleşmeyi gerektirdi. Rezil Yeltsin döneminin ardından Putin ile toparlanmaya çalışan Rus burjuvazisi, ayağa kalkışını baskı rejimine dayanarak gerçekleştirdi.
Karşımızda duran Rusya örneği, işçi sınıfının kazanımlarını budamış, modern revizyonist yönetimden burjuva diktatörlüğe geçen baskıcı bir rejim örneğidir. Soçi Olimpiyat oyunlarının gizleyemeyeceği gerçek kısaca şudur: Rejimin katlettiği gazeteci Anna Politkovskayanın kitabının ismi: Putinin Rusyası!
http://www.kizilbayrak.org/2014/kb.14.06/sayfa_23.html