Kuyrukçuların özelliklerini saymaya başlasak sayfalarca yazmak gerekir. Bana göre en görünen özellikleri enternasyonalizm maskesi altına saklanmak ihtiyacı duymalarıdır. Devrim tezleri olmamasıyla enternasyonalizm sözlerini bir araya getirildiğinde bunların liberallerden hiç biri farkının olmadığı görülür. Kendilerini solcuymuş gibi gösteriyorlar ancak ne emperyalizm karşıtlığı var bunlarda ne de Türkiye devrimine özgü bir düşünce. Türkiye konusunda yaptıkları tek şey, kuyrukçu olmayanlara saldırılarıdır. TKP bu adamların rüyalarına bu yüzden giriyor. KP ve HTKP düşmanlığı da bundan ileri geliyor. Kürt hareketi ne diyorsa, ne yapıyorsa bu adamların işi gücü o açıklama ve eylemleri desteklemektir. Yetmez ama evetçiler de AKP'den vazgeçtikten sonra başka bir iş yapmıyorlar. Aynı yerde buluşmuşlar. Dün parlamento için ağızlarına geleni söylüyorlardı, şimdi HDP'ye oy istiyorlar
Bunların forumlarına bakıldığında kürt ulusalcılığının forumu mu yoksa sosyalist forum mu anlamak kolay değil.
Kuyrukçular yada diğer adıyla kraldan çok kralcılar Marksistlerin sınıfsal mücadeleyi nasıl öteleştirmesi, önemsizleştirmesi, ulusal mücadelenin kuyruğuna katmaya çalışmasını ''teorize'' etmeye çalışıyorlar. Ulusal sorun çözülmeden sınıfsal mücadele ilerleyemeyecekmiş onlara göre...
Marksistler için ise durum tam tersidir. Marksistler için öncelik içinde burjuvazinin de bulunduğu ve özünde burjuva bir savaşım olan ulusal mücadele hattının kuyruğuna takılmak değil sınıfsal ve ezilen mücadele hattının oluşturulması ve genişletilmesi, ezilen olma bilincinin yayılması, kapitalizmin ideolojik hegemonyasına karşı sosyalistlerin kendi ideolojilerinin halklarda içselleşmesinin sağlanması ve bu şekilde halkları devletin ve sistemin dışına çıkarmaktır. Ulusal sorun konusundaki ön yargılarda başka türlü aşılamaz zaten. Yani ezilenlerin mücadelesini ilerletecek olan başlı başına sistem içinde ulusal sorunun çözümü değil (bu tam tersi bir etki de yaratabilir. Sınıfdaşlık ve ezilen olma konusunda yeterince bilinçlendirilmemiş kitleleri sistem daha da birbirinden koparmanın alt yapısını oluşturabilir, halklar birbirinden koparken sömürü ise daha da içselleşerek devam eder.) ezilen olma bilincinin başta yerellikler olmak üzere fabrika-işyeri denklemini de kapsayarak genişletilmesidir.
Sistem içinde ulusal sorunun çözülebileceği aldatmasına gelince... Marksistler için ulusal sorun ancak yükselecek antiemperyalist, antioligarşik güçlü bir ezilen mücadele hattı zemini üzerinden ve bu mücadelenin bir parçası olarak yani bu mücadeleyle bağıntı üzerinden çözülecektir. Marksistler için ulusal sorun sistemle uzlaşarak, reformlarla çözülecek kendi başına bağımsız bir sorun değildir. Kendinizce çözdüğünüzü zannedersiniz belki ama bu oligarşinin sizi sisteme ve sömürü mekanizmasına dahil etmek, sorun yaşadığı bölgelerdeki bir takım engelleri aşarak buradaki sömürüsünü daha da yoğunlaştırması ve halklar nezdinde içselleştirmesine hizmet eder ancak. Güney Amerika'daki ulusal kurtuluş hareketlerinin durumu ortada. Emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşımı bırakan hangi ulusal kurtuluş hareketi bugün durumundan memnun? Birçoğu halkların kazanımları açısından mücadeleyi bıraktıkları dönemin gerisinde olduğunu açık açık itiraf ediyorlar. Buralardan dersler çıkarılmalı.
UKKTH meselesine gelirsek... Hiçbir sosyalist ezilen bir ulusun mücadelesinin karşısında olmaz. Ezilen bir ulusun haklarını elde etmek için verdiği mücadeleyi destekler. Ama bir halkın haklarını elde etmek için verdiği mücadeleye duyduğumuz saygı hiçbir zaman özünde burjuva bir savaşım olan, içinde ezenin de ezilenin de ortaklaştığı bir mücadele hattına kuyruk olmamızı gerektirmez. Hele de ortada emperyalizmle olan ittifaklar varsa ortada oligarşiye sistemle bütünleşmek istenildiğinin mesajları veriliyorsa sosyalistler hiçbir zaman böyle bir durumun yanında olmaz. Kuyrukçular ise tam tersi bu durumu aklamaya çalışıyor. Halbuki bizim bir ulusal kurtuluş hareketine vereceğimiz destek o hareketin emperyalizmin ve oligarşinin ne kadar karşısında olduğuyla, ne kadar zarar verdiğiyle ve içindeki ilerici dinamiklerle ilgilidir. Bugün somut duruma baktığımızda ise ne emperyalizme karşı çıkışı görüyoruz tam tersi ittifaklar geliştirilmiş durumda ve geliştirilen ittifaklar daha da büyütülmek isteniyor, ne oligarşinin karşısında duruluyor tam tersi oligarşiyle barış yapılmak istendiği açık açık söyleniyor ve Kürt halkı da oligarşiyle barışarak sorunlarını çözebileceğine inandırılmaya çalışılıyor diğer taraftan içindeki ilerici dinamikler her ne kadar varlığını korusa da ağaların, burjuvaların ve İmralı üzerinden işbirlikçi çizginin gitgide etkisini arttırdığını, ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz. Kuyrukçularsa bu gerçeklikleri yok sayarak, UKKTH'yi tahrif ederek kendi siyasetsizliklerini, sınıftan kaçışlarını aklamaya çalışıyorlar.
anladığım kadarıyla kuyrukçuluk kuyrukçu olmayanlara sosyal faşist, sosyal şoven demek zorunda olan sol giyimli soldan dönmüş liberallerdir. kürt siyasetini överler sola durmadan düşmanlık eder bunlar. tek özellikleri bu.
Konu uzadikça yazılanların daha da komikleştiğini izliyorum. Resmen bir komedi bu başlık.