"Bana göre sosyalizm"e iyi bir örnek de TARAF'ın uzunca bir zamandır işlemeye çalıştığı gibi "sistem solculuğu"dur. İbrettir, bunlardan biri şimdilerde "Allahın bildiğini kuldan saklamayız" ifadesiyle yandaş-cemaat televizyonlarının birinde program yapıyor. Bu kişiyi bir programda dinlemiş; dinleyecek kadar sabır göstermiştim. Şimdilerde asla dayanamıyor, ve onun katıldığı programları es geçiyorum.
Evet, o programda bir "ulusalcı" kadın profesör bu "bana göre sosyalizm"ci kişinin sosyalist olduğunu söylemesinden sonra, ona, biraz da şaşırarak "solcu-sosyalist olmanın öncelikli koşulu emperyalizm karşıtı olmaktır" şeklinde bir serzenişte bulunmasına, kem küm ederek, emperyalizmin değiştiğini falan söylemeye çalışmış, konuyu bir anlamda "gümbürtüye getirmişti".
Bunlar da sosyalist!
Sn.sorgulayan;
"Solcusun, sosyalizme yakınsın, ama sosyalist değilsin!"
Böyle tanımlıyorsun kendini. Oysa yazdıkların sol-sosyalizm konusunda sadece kulaktan dolma bilgilere sahip olduğunu gösteriyor. Yazıyaz forum'da "aslancimbom" mahlasıyla yazdığından beri bu durum hiç değişmedi. Sosyalizme yakın olduğunu söylüyorsun ama, gerçekte, içinde bulunduğun koşullardan da kaynaklanıyordur, muhtemelen- sosyalizm düşmanlığından başka bir şey yapmıyorsun. Ve çok daha önemlisi, bu durum öylesine bir önyargı oluşturmuş gibi, ne yazıldığını, o yazılanların ne anlama geldiğinin bile farkında değilsin.
Şunu söylüyoruz: Siyasal devrim kapitalizmin yol aldığı ve temel sınıfların ortaya çıktığı bir ülkede işçi sınıfı öncülüğünde emekçi kesimlerin katlımı ve öncü partinin o kitleyle bütünleşmesi sonucu gerçekleşecektir. Leninist kuram dediğimiz şey basitçe bu.
Eğer bir ülkede kapitalizm gelişmemişse ve daha çok köylülük ağır basıyorsa, ordaki siyasal devrim bu kez köylülüğün öncülüğünde gerçekleşir. Süreç sosyalizme varır mı orası ayrı.
Yani, bu açıklamalardan anlaşılması gereken şey, köylülüğün olsun, proletarya olsun, hangisi daha başatsa, bir ülkede siyasal devrim geniş halk yığınlarının katılımıyla olur. Ardına böyle bir kitleyi almayan alamayan bir örgütün gerçekleştirmek istediği siyasi iktidar savaşımı, çoğunlukla başarısız olmaya mahkumdur. Daha önemlisi böyle bir sürecin sosyalizme dönüşmesi de o kadar kolay değildir ve böyle bir örnek de yoktur.
Bu açıklamalardan anlaşılması gereken bir başka şey de, siyasal öncünün bir siyasal devrim gerçekleştirmesi için proletarya, duruma göre köylülük, kısaca emekç,ü halkla bir birliktelik kurabilmesi ve o kitleye öncülük edebilmesidir. Buradan ilk açıklamaya tekrar dönecek olursak, gelişmiş bir kapitalist ülkede siyasal devrim, proletarya ve emekç, kesimin "yönetilmeme iradesi" göstermesi veya memnuniyetsizliğini açıkça dışa vurması ve eylemleriyle bunu göstermesidir.
Leninis kuram derken bunları anlayabilsen, sosyalist düşmanlığını daha dolaylı yoldan ortaya koyma gereği hissetmezdin. Anlamadığın bir konuyu kullanarak "ben sosyalizme karşıyım ama yakınım, solcuyum" gibi saçmasapan bir düşünceyi anlamadığın bir konu üzerinden savunmaya kalkmazdın.
Paylaşım savaşları sırasında siyasal iktidarın alınması da bu formülasyonun dışında bir durum değildir. Aradaki fark, paylaşım savaşları sırasındaki farkın, kitlelerin memnuniyetsizliğini doğrudan ortaya çıkartabilmesidir. "Barış" koşullarında bu süreç daha karmaşık işler. Egemen sistem kitleler üzerinde daha fazla ideolojik basınç uygulama şansına sahiptir. Yoksa aralarında bir fark yoktur ve bu durum, leninist formülasyonunu yanlışlamaz.
Tahmin etmiyorum ama, biraz daha açıklama yaparsam şu "yanlışlandı" konusunu belki anlayabilirsin!
Leninist ML formülasyon seçim yoluyla iktidara gelmenin sistemin dönüşmesi anlamına gelmeyeceğini söyler. Hiç bir örneği yoktur bunun. "Allende" demiştin bir ara. Anlamadığın için söylemiştin. Bu kadar fazla uzağa gitme. Avrupa'da da pek çok kez sosyalist-komünist partiler iktidara geldi. Ama hiç biri sosyalizme dönüşmedi.
Eğer böyle bir şey olursa, yani bir ülkede seçimle, parlamenter yolla iktidara gelen bir parti sistemi dönüştürüp, proleter diktatörlük yoluyla sosyalist kuruculuğa yönelirse, yani, böyle bir örnek yaşanırsa, bu durum bile, leninist formülasyonu yanlışlamaz. Formülasyonu, o örnek ve o koşullar üzerinden genişletir.
Bir kulağından girip, diğerinden çıkacağını biliyorum.
Çünkü yıllardır yazıyaz forumda yazdıkların, yani sol-sosyalizm düşmanlığın ortada.
Sadece yazayım dedim!
Sn.sorgulayan, sosyalizm konusunda bize bilgi verir misiniz? Venezüela'da ve K.Kore'de sosyalizm iddiasında mı bulunuyorsunuz? Sn.melnur, açıkça sosyalizmin bir ülkeye nasıl gelebileceğini yazıyor. Siz başka bir şey mi söylüyorsunuz? Yazdıklarınızdan pek bir şey anlaşılmıyor.
"Leninist kuram" gecmiste asla gecerli olmadi, olusan tüm Sosyalist ülkeler bu kuramin disinda gerceklestir. Bakin venezuellaya mesela nasil gelmis "Sosyalizim", K. Kore'ye bakin isterseniz nasil olusmus orada,.....
****
rusya dahil doğu avrupa ve çin devrimleri leninci devrim kuramına aykırılıklar göstermiyor. venezüela'da ise sosyalizm olduğunu söylemek, amerikada padişahlık olduğunu söylemekten farksız. Kore ise pek çok bilinmeze sahip. tam olarak ne söylemeye çalışıyorsunuz.
"Bana göre sosyalizm" başlığında söylenecek epey konu var. ZAman zaman da işlemekte yarar var. Bu başlıkta söylendi mi, söylendiyse tekrar olacak; ulusalcılar da, liberalizme savrulan solcular(!) da, ve aynı zamanda kürt ulusal hareketine kuyrukçuluğu yeğleyenler de elbette zaman içinde tasfiye olacaklardır. Ulusalcılık ve liberal sol, sosyalist soldan çoktan dışlanmıştır. Kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk yaparak, gündemi bir ulusal hareketin perspektifinden değerlendirmeye çalışanlar da benzer durumdadırlar. BUnların sesleri özellikle sözde sol-sosyalist forumlarda yükselmekte, konumlandıkları yer gereği gündemi ulusal hareketin perspektifinden değerlendirmekteler. Sosyalist ideoloji bunlar için sadece internette ordan burdan buldukları Marks-Lenin alıntılarıyla sürmekte(!), bunu yaparlarken bile sosyalist ideolojinin devrimci öz'üne aykırı yorumlarda bulunabilmekteler. Bunda da şaşılacak çok şey yok; böyle olmasa zaten kuyrukçuluğu seçmezlerdi.
Yinelemekte yarar var; Türkiye'de devrim kürt ve türk halkının ortak mücadelesi sonucu gerçekleşecektir. Hemen her konuda olduğu gibi, kürt sorunu sınıfsal mücadeleye tabi olarak yürütülmelidir. Kürt ulusal hareketine kuyrukçuluk bu bağlamda sınıfsal mücadelenin dışına düşmekten ve bir anlamda sosyalizme, sosyalist mücadeleye karşıt bir pozisyona bürünmekten başka bir işe yaramamaktadır. ESkisi gibi etkinlikleri olduğunu sanmıyorum. Ama bir solcu sempatizanın bile yitirilmemesinin gerektiği koşullarda bu kuyrukçu anlayışın da yaratmaya çalıştığı algı nedeniyle eleştiri dışı kalmaması gerekmektedir.