Sosyalist kuruluşun ve faşizme karşı büyük tarihi zaferin lideri
Devrimin demirden adamı Josef Stalin'i, ölümünün 61. yılında saygıyla anıyoruz...
Stalin, 21 Aralık 1879 yılında Gürcistanın Gori kasabasında yoksul bir ayakkabı tamircisinin oğlu olarak doğdu. 1888 yılında Gorideki papaz okuluna başladı. 1894te Ortodoks İlahiyat Okuluna geçti. 15 yaşında devrimci mücadele içinde saf tutmaya başladı. 29 Mayıs 1899da Marksist propaganda yaptığı gerekçesiyle okuldan atıldı. Okuldan atılan Stalin, artık tüm varlığıyla devrim mücadelesi içinde yer almaya başladı. Tiflisteki parti örgütünün en etkin üyelerinden biri halini aldı. Bu yıllarda birçok kez tutuklandı. 1904 yılında Bakü işçileri grevine önderlik etti. 1905te Finlandiyada yapılan Tammersfots Konferansında ilk kez Lenin ile tanıştı. Bolşeviklerin günlük gazetesi olan Pravdada bir süre başyazarlık da yapan Stalin, emperyalist savaş döneminde Sibiryada sürgünde kaldı.
Şubat Devrimi'yle birlikte Petrograd'a döndü ve Ekim Devrimi'ni örgütleyen liderlik kadrosu içinde yerini aldı. Ekim Devrimi sonrasında Milliyetler Komiserliğinin yanı sıra İşçi-Köylü Denetim Komiserliği görevini yürüttü. 1921 Nisanında partinin 2. Kongresinde MK Sekreterliğine seçildi. Leninin ölümünden sonra Mayıs 1924te Genel Sekreterlik görevine getirildi.
Devrimin demirden adamı, ülkesinin başına geçtiği yıllarda tüm dünyada süren ağır ekonomik krize rağmen dimdik ayakta duran ve sürekli ilerleyen ülkesinde bir sembol haline geldi. II. Emperyalist Paylaşım Savaşında Almanlar SSCByi işgal ettiğinde, Stalinin dehası ve önderlik gücü, dağılacağı söylenen Sovyetleri savaştan başı dimdik çıkarmayı başardı. Sovyet halkı, Stalin önderliğinde gösterdiği fedakarlık ve kahramanlık örneği bir savaşla, tüm Avrupaya kan kusturan Hitler faşizmini bozguna uğratıp ezdi.
Kızıl Bayrak
Marks ve Engels, 1848'de kaleme aldıkları Komünist Manifesto adlı yapıtlarının giriş bölümünde,
''Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor-Komünizm hayaleti. Eski Avrupa'nın bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere kutsal bir ittifak içine girdiler: Papa ile Çar, Metternich ile Guizot, Fransız radikalleri ile Alman polis ajanları'' diyorlardı. Aradan geçen 161 yıl bu gerçeği değiştirmemiş gibidir. Bugün de burjuvazinin ve sömürücü sınıfların anti-Stalinizm biçimini almış olan anti-komünizm kampanyası; her tür ve renkten küçük burjuva-milliyetçileri, sosyal demokratlar, revizyonistler, pasifistler, Troçkistler, dinsel gericiler, sol liberaller, devrim dönekleri, burjuva aydınları, reformistlerin yanısıra küçük-burjuva devrimcilerinin bir bölümü tarafından destekleniyor. Dolayısıyla, başını emperyalist burjuvazinin çektiği anti-Stalinizmin; sömürücü ve mülk sahibi sınıfların farklı katmanlarını temsil eden farklı siyasal eğilimlerin üzerinde birleştiği bir platform olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Görünen o ki,''Stalin hayaleti'', dünya burjuvazisini korkutmaya devam etmektedir ve edecektir.
William B.Bland'ın Su Yayınları'ndan çıkan ''Jozef Stalin-Söylence ve Gerçek'' kitabının Giriş bölümünden bir paragraf. Ölümünün 61.yılında yazarın da söylediği gibi Stalin hala dünya burjuvazisini korkutmaya devam ediyor. Stalin Marks, Engels ve Lenin'den sonra devrimci sosyalizmin ''demirden adamı''ydı. Ve bence en büyük hatası kendisinden sonra Hruşçov gibi çapsız liderlerin partinin başına geçmesini önleyecek bir yapıyı kuramamasıydı. Bir düşünürün söylediği gibi, Stalin sonrasında ortaya bir Stalin ya da Fidel çıkabilseydi SSCB çözülüş sürecine girer miydi?
Mücadelesi devrim mücadelesinde yol göstericimiz olacaktır.
Stalin'in mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor. Stalin yoldaş mücadelemizde yaşıyor.
Stalin'in adı bile sermaye güçlerini korkutmaya devam ediyor. DEvrim yürüyüşümüzün en önemli önderlerinden biridir Stalin yoldaş.