SF'de turgıt-fatsa mahlaslı bir arkadaşın ağustos 2013 tarihinde açılmış bir konu var. Güncellenmiş ve konu yukarı taşınmış. Başlık yazısı şöyle:
''Ertuğrul için yazılanlar.
Adam olacak çocuk bokundan belli olur derler bu kürkçü neydi ki ne olsun ....
Ertuğrul Kürkçü'nün mahkeme ifadesi:
"Kızıldere olaylarına Mahir Çayana olan Sevgim yüzünden katıldım, Hatalı hareket ettiğimi ve hatalı davrandığımızı fark etmiştim ancak örgütsel disiplin meselesi yüzünden İkazda bulunamıyordum. Mahir mutlak nüfuz sahibi idi ve her söylediği kanun hükmünde idi."
Kızıldere olayından yaklaşık 1 sene sonra Kürkçü yine olayda öldürülen İngilizler için ise şunları söylemekteydi:
Ben hayatımda hiçbir zaman duymadığım sesleri, görmediğim şeyleri, pek az kişinin görebileceği, duyabileceği sesleri duydum, kan sesi duydum. Artık arkadaşlarımın bu meselede hiçbir sorumlulukları kalmadığı halde, İngilizlerin Boşu boşuna akan kanlarının seslerini duydum.
"Silaha sarıldığım için tarihe karşı ve kendi halkıma karşı suç işlediğim inancındayım
Mahir Çayanın tesiri altında kaldık, bütün felaketler dizisi zaten bunun yüzünden meydana gelmiştir. Kaprisleri için 13 insani hiç düşünmeden ölüme attı."
http://www.sosyalistforum.net/politik-gundem/62773-ertugrul-icin-yazilanlar.html
Yazıyı okuyunca yazıyazforum'da geçen bir tartışmayı hatırladım. O zamanki adminimiz Sn.Ayanoğlu, konu nasıl oraya gelmişse, Ertuğrul Kürkçü'nün mahkemede ''arkadaşlarını sattığını'' söylemişti. Karşı çıktığımı, böyle bir şeyin olamayacağını söylemiştim. Tepkim böyleydi. Sn.Ayanoğlu'ndan kaynak istediğimde ''iddianamesinde var'' dediğini de hatırlıyorum. Sonra o tartışma nereye varmıştı, şimdi pek de hatırlamıyorum. turgut-fatsa'nın alıntısının da bir kaynağı yok. Ben de Kürkçü'ye atfedilen bu sözlerin kaynağına ulaşamamış ve ''iddianame''yi de bulamamıştım. Sn.Ayanoğlu'nun ''arkadaşlarını sattı'' demesiyle bu sözlerin pek de ilgisi yok. Ama turgut-fatsa'nın alıntıladığı ifadeler Kürkçü'ye aitse, üzerinde durmaya değer.
İki şey söylenebilir; Kürkçü gerçekten silahlı mücadelenin bir sonuca varamayacağını ve bu anlamda yanlış ve gereksiz olduğunu düşünüyor olabilir. Kızıldere'ye giderken de böyle bir düşünceye sahip olabilir. Devrim yoldaşlığı nedeniyle istemeye istemeye de olsa o mücadelenin içinde etkin bir rol almak zorunda da kalmış olabilir. Ya da yakalandıktan sonraki süreçte, hemen hemen bütün yoldaşlarının öldürülmüş olmasının verdiği psikolojiyle içinden geçtiği mücadeleyi yadsıma noktasına da gelmiş olabilir. Bütün bunlar anlaşılabilir konular. Ama ne olursa olsun, mahkemede ''Silaha sarıldığım için tarihe karşı ve kendi halkıma karşı suç işlediğim inancındayım. Mahir Çayanın tesiri altında kaldık, bütün felaketler dizisi zaten bunun yüzünden meydana gelmiştir. Kaprisleri için 13 insani hiç düşünmeden ölüme attı.'' demesi hiç bir şekilde bağışlanamaz. Bunları söyleyen bir insanın artık ne Mahirlerin ve Denizlerin adını ağzına alması gerekir, ne de bugün aktif siyasetin içinde ve hala sosyalizm lafazanlığı yaparak bulunması gerekir. ''silaha sarıldığım için suç işledim'' demek, bir hareketi, devrimci bir süreci ve o süreçteki devrimci gençlik önderlerini suçlu görmek, suçlu ilan etmek demektir. Üstüne üstlük bir de Mahir Çayan'ı doğrudan suçluymuş gibi göstermiş olması Kürkçü'nün yaşadıkları ne olursa olsun kabul edilemez...
Parlamentoya girdiğinde ''neden BDP saflarına katıldın'' eleştirisine '' parlamentoda grup kurulması gerekiyordu'' yanıtını veren bir kişi, şimdi HDP'deki varlığını nasıl izah edecektir? ''HDP öncülüğünde sosyalist mücadeleyi sürdürüyorum'' diyerek mi?
68 gençlik önderlerinin mücadelesi önemli bir devrimci süreçtir. O gençler o mücadeleye atılırken zaten katledileceklerini biliyorlardı. Sosyalist hareketin o koşullardaki tıkanmışlığı gençleri zorunlu olarak bir çıkış aramaya yöneltmişti. Sosyalist mücadelenin bütün ağırlığını o devrimci gençler omuzlarında hissediyorlardı. Bir yazarın söylediği gibi gençlerin çözüm olarak bulduğu silahlı mücadele o koşullarda ''ileri doğru atılmış geri bir adımdı''.
Sinan Cemgiller Nurhaklarda katledildi, Denizler darağaçlarınca can verdi. İbrahimler öldürüldü işkencehanelerde, kızıldere'de Mahirler vuruldu kahramanca direnerek.
Ben Ertuğrul Kürkçü'nün Kızıldere'de yaralı bir vaziyette samanlığa saklanarak kurtulduğunu sanıyordum. Meğerse o da orada ölmüş.
Keşke ortalıkta fazla dolaşmasa ve sosyalizmin ve Mahirlerin adını ağzına almasa...
Kürkçü sadece arkadaşlarından vazgeçmemiş, sosyalizmden de vazgeçmiş.
Kürkçü geçmişinin mirasını yiyor. Bianet'i kurarken Avrupa Birliğinden fonlanmıştı, bugün kendine kürt hareketi içinde yer buluyor. Yarın ne olur belli değil. Rüzgar nereden eserse oraya yelken açacağı kesin.
Kürkçü liberal oldu, herkes onu sosyalist devrimci sanıyor.