Burada yazdıklarım nesnellikten uzak uydurmalar değil. Tek ülkede sosyalizm kuruculuğunun yenilgisinden çıkan notlar da sayılabilir. Sosyalizm yöneten yönetilen ilişkisine karşı bir tepkidir. Sömürü ve ezilmişliğin nedenlerinden biri olan ve insanın yarılmasına yol açan yöneten yönetilen ilişkisine son vermektir. Yaşanan ise bunun tam tersidir. Sosyalizm adına yapılan uygulama tam bir jakobenizmin hakim olduğu ve yönetici yönetilen ilişkisinin kapitalizmden çok daha fazla genişliğe yayıldığı bir uygulamadır. Bunun pek çok gerekçesi ileri sürülebilmekle birlikte uygulamanın sonucunun yanlışlığını ortadan kaldırmaz. Tek ülkede devrim emperyalizm koşullarında gerçekleştiği sürece bu sonuçtan kurtulabilmek de olanaklı değildir. Yöneten yönetilen ilişkisinin ortadan kaldırabilmek amacıyla gerçekleştirilen bir mücadele sonucunun yöneten yönetilen ilişkisinin çok daha geniş ve kapsamlı bir uygulamaya dönüşmesi ortada bir yanlış olduğundan başka bir şey göstermez. Bu sorunun ortadan kaldırılabilmesi devrimin dünya boyutlarında gerçekleşebilmesine bağlıdır. Enternasyonal örgütlenmelere duyulan ihtiyaç da bu nedenledir. Enternasyonal dünya devriminin tek bir ülkedeki devrimden çok daha zorlu ve zaman alıcı olduğu gerçeği, bu süre içinde işçi sınıfının kendi zihinsel devriminin gerçekleştirebilmesinin de önünü açacaktır. Ekonomi alanında yaygın örgütlenme, demokrasiyi içselleştirmek dünya devrimi koşullarında kendini başkalarına ihtiyaç duymadan da yönetme yeteneğini kazanabilmesine yol açacaktır. Tek ülkedeki sosyalist kuruculuk ise emperyalizmin dünya egemenliği nedeniyle demokratik uygulamaları değil jakoben tarzı baskıcılığı dayatacaktır. Çıkılan yol ne kadar iyi niyetli olursa olsun yöneten yönetilen ilişkisinin baskıcı bir nitelik kazanmasının önüne geçememektedir. Sonuç ise hüsrandan başka bir şey olmamaktadır.
Bu yolun yanlışlığından söz ediyorum. Bu yol insanı sosyalizme götürmez. Geçmişte götürmediği de görüldü. Emperyalizmle başetmenin yolu emperyalist hegemonyaya karşı proleter enternasyonali kurup yaygınlaştırmak ve etkin hale getirmektir. Emperyalist egemenliği yeryüzünden uzaklaştırmanın başkada bir yolu bulunmamaktadır. Tek bir ülkenin örgütlü proleteryasının böyle bir olanağı yoktur. Pek çok ülkenin örgütlü proleteryası ise bunu başarabilir. Değer ötesi topluma ulaşabilmenin yolu bu içiçelik gösteren süreçlerin birlikteliği ile sağlanabilir.
Komünist toplumda gerçekleşebilecekleri sosyalist toplumdan beklemeniz hata değil mi? Yöneten yönetilen ilişkisin son bulması için kapitalizmden komünizme bir geçiş toplumuna ihtiyaç duyulur bu toplumda çelişkiler devam eder. Bu çelişkileri görüp toplumsal sistemi başarısız olmakla itham etmek sosyalizmin savunduğu ideolojiye de aykırı. Yazdıklarınızın Marks'a dayandırmaya çalışıyorsunuz ama yanılıyorsunuz, Marks'ta kapitalizmle komünizmin birarada olduğu bir toplumsal geçiş süreci vardır ve sovyetlerde yaşanan da odur.
Sovyetlerin yıkılmasını örnek gösterip dünya devrimi gibi bir hayali dayatmanız da mantıklı değil. Hiç olmazsa sosyalizm tek ülkede yürürlüğe konulabildi, dünya devrimi konusunda bir işaret bile ortada yok. Siz yıkılmış olmasına rağmen uygulamaya konulabilmiş bir süreci reddediyor, ortaya koyulması imkansız olan bir süreci ise kurtuluş teorisi olarak savunuyorsunuz. Kendi içinizde bile tutarsızlık yaşıyorsunuz.
Marks'ın öngördüğü kapitalizmden komünizme geçiş süreci ile Sovyetlerde yaşanan ve adına sosyalizm denilen süreç arasında hiç bir benzerlik bulunmamaktadır.
Hayal mi görüyor, hayal mi kuruyorsun? Dünyanın en geri ülkelerinden birinde siyasal devrim yapılmış, kısa süre içinde emperyalist saldırılar atlatılarak, içeride devrim düşmanlarına karşı mücadele verilerek, 2.paylaşım savaşında faşizmin yıkımına direnerek ve milyonlarca yurttaşını kaybetmesine rağmen kısa zaman diliminde dünyanın en büyük gücü olan bir ülkeden söz ediyorsun. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen mülkiyetin özel biçimine son vermek, eğitim ve sağlığı bütün yurttaşlarına parasız vermek, bilimde, teknolojide, sanat ve kültürde en ileri aşamaya geçmek sana göre hiç bir şey ise, sosyalizm konusunda ezberden konuşuyorsun demektir. Benim anlamadığım, sizdeki bu devrim korkusunun nereden ileri geldiği? Kapitalizm altında, burjuva devletin gölgesinde demokrasi ve ekonomik mücadele sana göre işçi sınıfına bilinç verecek, sosyalist bir ülkede proletarya diktatörlüğü altında işçi sınıfı sürgit bilinçsiz kalacak ve yönetenlerin ''jakoben'' baskısına maruz kalacak! Bir de mahlasını tekyoldevrim almışsın. İroni mi yapıyorsun? Enternasyonal dünya devrimi ulus devletlerde siyasal iktidar hedefinden uzaklaşmışsa gerçeklik kazanır mı sanıyorsun? Tek ülkede sosyalizm olmaz diyenler zaten tek ülkede sosyalist devrim olmaz demeye getiriyorlar. Sen bunun tipik örneğisin ve açıkça bunu savunuyorsun. Sovyetler Birliğine düşmanlık yaparak da bunu ortaya koyuyorsun.
http://www.solpaylasim.com/k4594-reel-sosyalizmler-kiymetlerini-bilelim-hatirlayalim.html
Bu linkteki yazıyı oku da, sosyalist ülkelerin değerini belki anlarsın.