Yurtseverliğin milliyetçilik olmadığını defalarca yazdık-çizdik. Enternasyonalist olmanın ise yurtseverliğe karşıt bir kavram olmadığını, tam tersine yurtsever olamayanların enternasyolist olamayacağını, enternasyonal komünist toplumun her şeyden önce ulusal ölçekte siyasal devrimden geçtiğini, emperyalizm çağında siyasal devrim sosyalistler için yurtseverlik gerektirdiğini, yurtsever olamayanların sol olamayacağı, bu ülkede devrim gibi bir kaygılarının da bulunamayacakları, anti-emperyalist de olamayacakları, olduğunu sananların ise burjuva kozmopolitizminden öteye gidemeyeceğini...-evet, defalarca yazdık-çizdik. Bugüne kadar anlayanlar anlamıştır, anlamayanlar için de yapacak bir şey kalmamıştır.
Hadi Nazım'la bitirelim; Nazım'ın yurtsever olmadığını sananlara inat:
(...)
Komünistim çok şükür.
İşin bu tarafı böyle, Kerim.
Her komünist gibi de su katılmamış vatanperverim:
hem de bir tarih
bütün bir devir
bir insanlık merhalesi boyunca daha gercek daha ileri
Başkasının sırtından geçinenlerin değil çalışan insanların vatanperverliği bu.
Bu senin vatanperverliğin, on dört yaşındaki işçi Kerim.
Ne kendi milletimden aşağı ne de üstün gördüm başka milletleri.
Kozmopolit de değilim.
Her komünist gibi haykırırım fakat,
Bütün ülkelerin proleterleri birleşin, diye.
Memleketimden İnsan Manzaraları'ndan...
SF'de bir başlık: 24 Haziran Seçimleri ve Tutumlar
Konuyu başlatan Komüniter mahlaslı bir arkadaş: Adından da anlaşılacağı gibi 24 Haziran seçimlerinde kimin nasıl bir siyasal tutum alacağı konusunda yorumlarda bulunmuş. Yazısının bir kısmı şöyle:
''CHP: Cumhurbaşkanı Adayı olarak Muharrem İnce'yi gösterdi. Milletvekilliği seçimlerine Millet İttifakı altında girecek
VP: Cumhurbaşkanı Adayı olarak Doğu Perinçek'i gösterdi. Milletvekilliği seçimlerine parti olarak girecek.
DSP: Teşkilatlanmalarını sağlayamadıkları için seçime giremiyorlar. Yasal Yolları Zorluyorlar.
HKP: Teşkilatlanmalarını sağlayamadıkları için seçime giremiyorlar. Yasal Yolları Zorluyorlar.
Dev-Parti (Sarp Kuray grubu): Son seçimlerde CHP'yi destekliyorlardı. En son da partiyi kapatıp CHP'ye katıldılar.
TSİP: Son seçimlerde CHP'yi destekliyorlardı. Bu seçimde de aynı olacağını tahmin ediyorum ama genel başkanları yazılarında Demirtaş'a da göz kırpıyor.''
Evet arkadaşın verdiği bilgilerin bir kısmı böyle; devamı da var:
''HDP: Cumhurbaşkanı Adayı olarak Selahattin Demirtaşı gösterdi. Milletvekilliği seçimlerine parti olarak girecek.
HDK: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
DBP: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
DTK: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
Devrimci Parti: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
ESP: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
TKP/SİP(KP): Seçimlere parti olarak giremedikleri için Bu Düzen Değişmeli Platformu adı altında bağımsız adaylarla girecekler. Cumhurbaşkanlığı seçiminde geçersiz oy kullanma çağrısı yaptılar.
TKH: Boykot ediyor.
HTKP/TİP: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
Haziran Hareketi: Anladığım kadarıyla hem İnce hem Demirtaş, hem CHP hem HDP gibi bir yaklaşımları var. Boykota karşılar, ama net olarak şuna veriyoruz diye belirlemiyorlar sol adayları destekleyeceğiz diyorlar.
Halkevleri: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
ÖDP: Haziran Hareketi ile aynı yönde yaklaşımları var.
EHP: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
Demokrasi İçin Birlik: Milletvekilliği seçimlerinde HDP'yi destekliyorlar, Cumhurbaşkanlığı için net bir açıklamaları yok.
PDD: Boykot ediyor.
Alınteri: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
Söz ve Eylem: Herhangi bir adayı desteklemiyorlar. Seçim sürecinde bilinçlendirme amaçlı propaganda yapacaklar.
MLM Partizan: Boykot ediyor.
Devrimci Hareket: Milletvekilliği seçimlerinde HDP'yi destekliyorlar.
Halk Cephesi: Boykot ediyor.
Mücadele Birliği: Boykot ediyor.
EMEP: Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
SMF (DHF): Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
ÖSP(MESOP): Milletvekilliği seçimlerinde HDP, Cumhurbaşkanlığında Selahattin Demirtaşı destekliyorlar.
YDİ Çağrı: Boykot ediyor.''
Yazarın ikinci bölümde yazdıklarının devamı da var ama, bence bu kadarı da yorumlamak için yeterli. Arkadaş bunları yazarken gruplandırma yapmış; daha doğrusu iki ayrı grup kurmuş. Birinci gruba ''Ulusalcı'' yakıştırmasını yapmış. Diğer grubun özelliğini yazmamış. Herhalde onu da solcu-sosyalist veya enternasyonal grup olarak görüyordur.
Burada ulusalcılık konusunun özellikle internetin sözde sol-sosyalist forumlarında ne anlama geldiğini çokça yorumladık. Buradaki arkadaşlarımız ulusalcılık konusunu Kürt ulusalcılığına biat etmeyen, kuyrukçu olmayan siyasi yapılar için kullanıyorlar. Karşısına koydukları ise Kürt hareketine ''sıcak bakanlar'', '' kuyrukçuluk'' yapanlar ve solculuğun Kürt hareketine kayıtsız koşulsuz destekten geçtiğini savunanlar oluyor. Burada kıstas seçimdeki tutum olduğu için TKP birinci kategoride değil, ikinci kategoride yer almış.
Peki HDP neden orada? HDP ulusalcı değil mi?
Arkadaşa göre yok. Sadece o mu; kuyrukçu hiçbir anlayışa göre HDP ulusalcı değil. Hatta ulusalcılığı çoğu kez milliyetçilik olarak algılarlar, ama Kürt hareketine milliyetçi bir hareket diyen Halk Cephesi'ne de ''Perincek'in askeri kanadı'' yorumunu yapabilirler.
Bir zamanlar ne kadar saçma enternasyonalcilerimiz vardı
Saçmalık, tutarsızlık, bilgisizlik ve her türlü mantık hataları hep bu tiplerin yorumlarında boy gösterirdi ama nedense kendilerini ''enternasyonalist komünist'' olarak nitelemekten vazgeçmezlerdi
Evet, ne günlerdi ama!
Şu ulusalcılık ve enternasyonalizm kavramı sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda yıllarca iğdiş edildiğini hep söyleyegeldik. Sağlı sollu liberalerin etkisi altına giren bu sözde forumlarda çok keskin bir görünüm altında aslında enternasyonalizm kavramıyla burjuva kozmopolitizmi savunuluyor, solcu olabilmenin Kürt ulusalcılığına biat etmekten geçtiği yönünde bir algı yaratılıyor ve bu konuda farklı söylem ve eylem içinde bulunanlara da ulusalcılık başta olmak üzere her türlü hakaret ve küfür boca ediliyordu. Bu konularda çok yazıp çizmeye ve bu iklimin külliyen bir akıl yitimine yol açtığının da hep altını çizmeye çalışmıştık.
Enternasyonalist olmayı hep ''vatan'' olgu/kavramına karşıtlık olarak ele almak stratejik olarak işlerine geliyordu. Bir anlamıyla köylü kurnazlığıydı. Vatan yok sayılmalı, yurtsever olunmamalı ve böylece ''devlete karşı savaşan'' kesimlere destek olunmalı...vb gibi yüzeysel ve anlamsız ifadelerle varolan iklime ve dolayısıyla akıl yitimine uygun bir retorik de geliştirilmeye çalışılırdı. ''Vatan denilen yerde asla enternasyonalist olmaz/olunamaz'' cümlesi bu akıl yitiminin tipik bir üfürmesinden başka bir şey değildir. Oysa tam tersine, yıllardır söylemeye çalıştığımız gibi enternasyonalizmden vatanın sol için anlam ve önemini ortadan kaldırdığınızda ortada kalan şey artık proleter enternasyonalizmi değil, burjuva enternasyonalizmi ya da burjuva kozmopolitizmidir.
Açıklamaya çalışalım:
Enternasyonalizm proletaryanın, sosyalizmin çıkarlarıdır, sosyalist devrimin çıkarları anlamında kullanılır. Bu kavramı proletaryanın uluslarası çıkarları olarak benimsediğimizde dahi (aralarında bir fark yoktur) vatan-yurt kavramı bu proletaryanın tarihsel çıkarlarından hiçbir şekilde soyutlanamaz. Çünkü enternasyonalizmin yani proletaryanın uluslarası çıkarları öncelikli olarak ulusal anlamda siyasal devrim perspektifini gerektirir. Yani enternasyonalist gerçeklik öncelikle vatan-yurt parçasında siiyasal iktidarın ele geçirilme süreciyle ilişkilendirilmelidir. Lenin bu yüzden vatan-yurt denilen ''ulusal ölçek''i önemser ve enternasyonalizm vurgusu için altını çizer. Bir daha yineleyelim, vatan-yurt ölçeğini dışlayarak ve proletaryanın ulusal ölçekteki mücadelesini, amacını ve hedefini yok sayarak enternasyonalist olunmaz. Sağlı sollu liberallerin ve solun gerileme dönemlerinde seslerini yükseltmeye çalışan bir kısım troçkistlerin üfürmeleridir bu safsatalar.
Başkada bir şey değil.
''...İP'in yorumuyla ulusalcılık kavramı enternasyonalizmi zaten içermez. Onlar ( olmayan) milli burjuvazi ve küçük burjuvazi önderliğinde bilimsel sosyalist ideolojinin öngörmediği bir biçimde farklı bir sosyalizm (!) anlayışını savunurlar. Sosyal demokrasi için CHP'yi baz alacaksak, CHP'nin de bu taraflarda bir bezinin olmadığını söyleyebilmek mümkün. Demek ki yazar bu kesimleri dışta tutarak bir sol kesimden söz ediyor ve enternasyonalizmin içeriğini ve yazarın da solcu olma iddiasını göz önüne aldığımızda bu kavramı sadece bilimsel sosyalizmi içerir şekilde kullanmak istediği sonucuna varırız. Ama bu kez de başka bir problem çıkıyor: Yazar (hem yanlış ve hem de yüzeysel bir çözümlemeyle(!) bir sosyalist-komünisti " ulus devleti savunur bir pozisyona sıkıştırıyor.''
Bu başlıktaki ikinci yorumumda geçiyor bu sözler. Epey de yorum yapılmış. Bir ikisi dışında tekrar okuyamadım. Yeniden şöyle bir değinmek gerekirse neler söylenebilir; ulusalcılık ve enternasyonalizm konuları basitçe nasıl yorumlanabilir? Bu konuda şunlar söylenebilir.
Sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımızda hemen her konuda olduğu gibi ulusalcılık ve enternasyonalizm kavramları da hep Kürt hareketine endeksli olarak kullanıldı. Kürt hareketine biat edenler, kuyruğuna takılanlar ''keskin komünist'' ve dahi ''enternasyonalist'' olarak tanımlandı, Kürt hareketinden bağımsız bir çizgide siyasetten yana olanlar ise ''neo-faşist'', ''sosyal şoven'' yanında bir de ''ulusalcı'' olarak nitelendiler. Açıkça hiçbir yerde ve hiçbir başlıkta açıklamasını da yapamadılar. Kullanıyorlardı ve kullandıkları kavramların bir açıklamasını da yapamıyorlardı. Sadece solcu, sosyalist olmanın Kürt hareketine biat etmekten geçtiği algısı yaratıyorlardı o kadar. Bu konuda bir hayli ''başarılı'' da oldukları söylenebilir.
Ulusalcı ve enternasyonalizm kavramlarını Kürt hareketine endeksli olmaktan çıkarttığımızda ne söylebilir? Türkiye'de bilimsel sosyalizmi savunup sonal (nihai) kurtuluşun ulusal ölçekte olduğunu söyleyen kesimler mi var ki, sürekli enternasyonalizm vurgusu yapılmaktadır? Yok böyle bir şey. Kurtuluşun ilk adımı ulusal ölçektir; siyasal devrimdir, sosyalist kuruculuktur ve bu süreç bir sosyalist için her şey olmasa bile çok şeydir. Sürekli enternasyonalizm vurguları gerçekte ''birlikçi'' olmayan ''ayrılıkçı'' siyasetten yana olmadan kalma alışkanlıklardan başka bir şey değildir. Tartışılır bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Bir de şu söylenebilir; bu kavram aynı zamanda ulusal devrim prerspektifini ötelemek ve önemsizleştirmekten başka bir işe yaramayan zamane Troçkist ezberlerdir. Geçelim.
Ulusalcılığın ise bilimsel sosyalizmle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Türkiye'de kendini ulusalcı olarak niteleyenler ( eğer varsa) sosyal demokrat çevrelerden çıkabilir. Ya da aşamalı devrimi savunan kesimlerin bir kısmı için ileri sürülebilir. Bunun dışında söylenebilecek olan şey, ulusal sınırlar içinde birlikten yana olmak, ayrılıkçı siyasetlere yakınlık duymamaktır.
(Biraz daha devam edilebilir sanıyorum...)
[size=2]"Kurtuluşun ilk adımı ulusal ölçektir; siyasal devrimdir,.." [/size][size=2]deyip Kürt siyasi hareketini görmezden gelmek siyasi aymazlıktır.
Kürt halkına binlerce kilometre ötede olan farklı sınırları olan bir bir halkmış gibi davranmanız sizi sağ çizgiye iter. Kürt sizin kapı komşunuz olacak kadar size yakın bir halktır.
[/size][size=2][/size]