Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Türkiye’nin büyümeyen çocukları

Resim Ekleme

Dünyanın tek çocuk bayramına sahip olmakla övünen Türkiye, aynı zamanda büyüme şansı elinden alınan çocukların da ülkesi. Dün yüzbinlerce kişinin katılımıyla Berkin'i uğurlayan Türkiye’de yüzlerce çocuk, iş cinayetleri, güvenlik güçlerinin müdahaleleri ve yoksulluk gibi sebeplerden hayatını kaybetti.

Büyümenin çok zahmetli olduğu coğrafyalar vardır... O coğrafyalarda yaşlanamayan çocuklar... Şanslı doğanların parmakla gösterildiği, hiçbir elin işaret etmediklerinin ise acıyı çeken ve zulmü yaşayan taraf olduğu topraklar... O coğrafyalarda büyümüş olmak demek, büyürken hayal kuramamak, kursan da gerçekleşmesinin hayal olması demektir. “Düş”lerden korkan büyüklerin tel örgüleri kuşatmıştır hayatları... Ellerini kanatma pahasına o telleri tutan çocuklardan ürker büyükler! Çünkü ne kadar çok düş kurulursa “ayaksız tahtları” daha şiddetli sallanır büyüklerin!

Yaşından daha fazla kurşunu reva görürler çocuklara... Yağlı urganları, gaz bombalarını, 15 yaşında 16 kilo ölmeyi reva görürler. “İktidar”dır adları ama çocuklardan korkarlar. Soran, sorgulayan çocuklardan nefret eden, o çocuklar büyümesin diye gözü dönen iktidar... Toprakların kamburudur onlar.

Dünyanın tek çocuk bayramına sahip olmakla övünen Türkiye’de, yıllardır açıktan açığa bir çocuk katliamı yaşanıyor. Kolluk kuvvetlerinin insanlık dışı uygulamalarından çocuk işçi ölümlerine, eğitim ve sağlık sistemindeki çarpıklıklardan geçim sıkıntısının sebep olduğu açlık koşullarına, aile içi şiddetten sokaktaki tacize kadar birçok başlık altında Türkiye’deki çocuklar sistematik bir işkenceye maruz bırakılıyor. 15 Haziran günü polisin attığı biber gazı fişeğinin kafasına çarpması sonucu komaya giren ve 269 gün sonra Salı sabahı hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın da bir kez daha hatırlattığı gibi, sorumluluğu altındaki birçok başlıkta sınıfta kalan Türkiye Cumhuriyeti, çocuklarını katletmek konusunda üstün bir başarı gösteriyor.

Çocuklara yönelik en büyük projelerinden bir tanesi, her akşam 21.30’da tek gözlü bir yaratığa “iyi uykular çocuklar” dedirtmek olan AKP hükümeti, iktidarı boyunca eğitimin gericileşmesine sebep olan politikalar uygulamaya koymak ya da çocukların özgürce oynayabilecekleri, nefes alabilecekleri yeşil alanları müteahhitlere peşkeş çekmek gibi birçok başarıya (!) imza attı. Anadilini konuşması ve öğrenmesi engellenen, sistematik bir asimilasyona tabi tutulan, zorunlu din dersiyle tahakküm altına alınan ya da toplumsal cinsiyet baskıyla hayatları örselenen milyonlarca çocuk için AKP iktidarında iyiye giden hiçbir şey olmadı.

17 yaşındaki Erdal Eren’i yaşını büyüterek asan öncüllerinden öğrendiklerini layıkıyla yerine getirenler, 2011 yılından beri 270’in üzerinde çocuğun ölümüne sebep oldu. Elde edilebilen verilere göre 2011 yılından itibaren 131 çocuk işçi iş kazalarında hayatını kaybederken, 40 çocuk da devletin güvenlik görevlilerinin direkt ya da dolaylı yoldan müdahalesiyle öldü.

İş cinayetlerinde kaybedilen çocuklar
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’nin verilerine göre Türkiye’de; 2011 yılında 28, 2012 yılında 34, 2013 yılında 59, 2014 yılının ilk iki ayında ise 10 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Sağlık Bakanı’nın ayakkabı boyacılığı yapan 10 yaşındaki çocuğa “boya sandığı alırsa işlerinin daha iyi olacağı” tavsiyesinde bulunduğu Türkiye’de, bir başka bakan ise ülkenin gençlerine biçilen rolü, “Ara teknik eleman ülkesiyiz biz, mucit çıkaramayız” diyerek özetledi.

Çocukların hakkını koruyacak yasalar çıkarmaktan aciz Türkiye Cumhuriyeti adaleti; “14 yaşını bitirmiş ancak 15 yaşını doldurmamış” işçileri çocuk işçi, “15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış” işçileri ise genç işçi olarak tanımlıyor. Çocuk işçi çalıştırmanın yasak olduğu ülkemizde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2013 yılı sonunda hazırladığı “Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nda, 6-14 yaşları arasında 292 bin çocuk ve 601 bin genç işçinin çalıştırıldığı belirtildi.

Resim Ekleme


13 yaşındaydı Ahmet Yıldız

Kaçak olarak çalıştırıldığı işyerinde pres makinesine sıkışarak hayatını kaybettiğinde 13 yaşındaydı Ahmet Yıldız. Olayı gizlemeye çalışan işyeri sahibi, trafik kazası geçirdiği iddiasıyla hastaneye götürdü Ahmet’i. Yokluktan, yoksulluktan işyeri sahibiyle anlaşan babası, şikayetçi olmaktan vazgeçmişti. Tecavüze uğrayan kadınlara, “Sen doğur, devlet bakar” diyenler, Ahmet’in hayatı için 30 bin lirayı uygun buldu, 24 aylık taksitlerle...

Bombalar, mayınlar, savaş uçakları

2011 yılından bu yana, “silahla vurulma, bomba patlaması, mayına basmak, zırhlı araçla ezilmek, savaş uçakları tarafından vurulmak” gibi güvenlik güçlerinden kaynaklanan sebepler nedeniyle, 40’tan fazla çocuk öldü. Elde edilebilen veriler ışında 2011 yılında 22’si Roboski katliamında olmak üzere 28, 2012 yılında 10, 2013 yılında 1, 2014 yılının ilk iki ayında ise yine bir çocuk hayatını kaybetti.

Resim Ekleme

Ceylan için özür bile dilemediler
AKP iktidarı döneminde askerlerin öldürdüğü çocuklar arasında öne çıkmıştı Uğur Kaymaz. 21 Kasım 2004’te Mardin’in Kızıltepe ilçesinden İskenderun’a gitmek üzere kamyonuna binmek isteyen 31 yaşındaki şoför Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz, güvenlik (!) güçlerinin açtığı ateş sonucu katledilmişti. 12 yaşındaki Uğur’un bedenine, 13 kurşun sıkıldığı ortaya çıkmıştı otopside.

Ceylan Önkol... O da 28 Eylül 2009 günü koyunlarını otlatırken Tapantepe Taburu’ndan atılan hava mermisi sonucunu parçalanarak can vermişti. Cesedi saatlerce arazide bekletilmiş, olay yerine ne Cumhuriyet Savcısı ne jandarma gitmişti. Üstelik Ceylan cinayetini gizlemek için devlet organları elinden geleni yapmış, ordu aileden özür dileyeceğine “Ceylan’la yıpratılmak isteniyoruz” bile demişti.

Resim Ekleme

Roboski’de katledilen 22 çocuk
28 Aralık 2011 akşamı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı F-16 uçaklarının Irak-Türkiye sınırında yaptığı bombalı saldırı sonucu 35 kişi hayatını kaybetti. O akşam ölenlerin 22’si 18 yaşın altındaydı. Hepsi aynı soyada sahip 22 çocuğun adları, “Zaten kaçakçıydılar” denerek katliamdaki sorumluluğunu inkar edenlerin işledikleri suçlar listesine yazıldı. Özcan Uysal (18), Hüseyin Encü (18), Serhat Encü (17), Salih Encü (17), Fadıl Encü (16), Mahsum Encü (16), Vedat Encü (16), Cihan Encü (16), Şervan Encü (16), Cemal Encü (16), Aslan Encü (15), Orhan Encü (15), Bilal Encü (15), Celal Encü (15), Adem And (15), Mehmet Encü (15), Savaş Encü (15), Şıvan Encü (14), Erkan Encü (13), Erkan Encü (13), Çetin Encü (12), Bedran Encü (12)...

Resim Ekleme

Yüzsüz diktatör utanmayı unutmuş

Berkin’in annesi Gülsüm Elvan, hastane önünde “Benim oğlumu benden Allah almadı, benim oğlumu benden Tayyip Erdoğan aldı” diye feryat ederken; kafayı sandığa takmış olan Başbakan Erdoğan ise mitinglerinde “Artık silahlar değil siyaset var; yeni Türkiye’de ağlayan değil, eşiyle çocuklarıyla bir sofranın etrafında huzurla oturan anneler var” demeye devam etti. Yüzsüzlüğünün dünyayı kaç tur attığını hesap etmek mümkün değil ama gördüğü sofranın hangi sofra olduğunu düşünmeden edemiyor insan. “Polise talimatı kim verdi” diye soranlara, “Ben verdim” diyerek böbürlenmeyi marifet sayan, her gün bal kaymak yediğini açıklarken utanç duymayan diktatör, ekmek almaya giderken ateş düşürdüğü sofrayı da elbette görmezden geldi.

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/turkiyenin-buyumeyen-cocuklari-haberi-89298

toplumcu  |  Cvp:
Cevap: 1
14.03.2014- 12:13

Benim zamanımda faili meçhul olmadı diyen diktatör bu tabloyu bilerek görmezlikten geliyor. Roboski'nin üstünü kapatan,   Gezi'de canlarını yitirenleri öldüren polisler için kahramanlar ifadesini kullanan, Berkin için yalandan da olsa bir başsağlığını bile esirgeyen bu adam miting meydanlarına hangi yüzle çıkabiliyor? Erdoğan'a taşıma kalabalıklar gösteriliyor. Erdoğan da kürsüden gaz veriyor. O kalabalıkların aldatıcı kalabalık olduğunu görecek.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]