Sosyalizm olmadan daha güzel günler olabiliyorsa o zaman sosyalizme de gerek kalmayacaktır. Konuyu ele alış şeklinizden şunu mu anlamalıyız; solcular, sosyalistler komünist partilere oy vermemelidir; AKP karşısında en güçlü parti olan CHP'yi desteklemeliler. Doğru mu anlamışım. Doğruysa nedenlerini de açıklar mısınız?

Türkiye koyu bir faşizme gidiyor. Bir Orta Doğu despotu ülkeyi karanlığa sürüklüyor. İşçiler, emekçiler, gençler, tüm toplum, yalnızca baskı ve zulüm cenderesi altında değil, geniş kitleleri metafiziğin, dinin koyu karanlığına giderek daha fazla itiyorlar. 11 yıldır ne kitlesel bir grev, ne ses getiren bir işçi direnişi olmadı. Özelleştirmeler sırasında biraz direniş oldu onu da hemen boğdular. Tersanelerdeki sürekli ölümler üzerine bir kıpırdanma oldu, onu da durdurdular. Gezi direnişini nasıl bastırdıkları ortadadır. Şimdi kapitalist düzen içinde de olsa bu faşizmden daha güzel günler olamaz mı sizce? Boş hamaseti bırakın. Türkiye'nin bu Tayyip'den de, bu geri kalmış Orta Doğu ülkelerine özgü despotizmden de kurtulması şarttır. Yoksa komünizm propagandası yapacak adam bile bulamayacaksınız. Eğer Tayyip ve AKP'ye payanda olursanız emekçi kitleler nezdinde kalmış olan son itibarınız da kalmaz. Zaten itibarınız olur ve kitleler üzerinde etkili olursanız sizi de hemen susturur adam. Kitlesel bir tutuklamaya bakar. Yapmadığı şey mi? Bunu da unutmayın. Nedeni budur. Eğer silahla devrim yapma iddiasında değilseniz, faşizmin değirmenine su akıtmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu ortamda, şu partiye ver, bu partiye ver diye açıklama olmaz. Ne açıklanır? Ey işçiler, emekçiler bu hırsızlık ve soygun dönemine dur de, bu baskıcı, despot iktidara hayır de denir. Komünist partisi yönetme iddiasında olanlar, genç kuşaklara bu temel ilkeleri de öğretmiyorlar mı?

AKP'nin despotizminden kurtulmak AKP'ye karşı mücadelede en sert tavır koyanları desteklemekten geçer. AKP'nin oy oranı düşerse, beklentinin altına düşerse ve bunun yanında AKP karşıtı partilerin oyu yükselirse AKP zaten orada kalamaz. Komünistler kendi partilerine İşçi Partililer de kendi partilerine oy isteyeceklerdir, buna karşı çıkmanıza şaşırdım.

Sert tavır dediğiniz nedir? Sert lafı belirsiz bir kavram. Hele "en sert" ne demek? Hem seçimlerin ölçütü sertik mi? Sertlik yarışması mı seçim?

Seçimin nasıl yapılacağı, oy sayımının ne şekilde olacağı ve kimlerin belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliğine seçileceği belli. Yani oyu düşerse gider diye birşey yok. Başkan çoğunluk sistemine göre seçiliyor. En çok oyu alan başkan oluyor. Belediye Meclisinde ise sözde nisbi temsil var ama genel seçimlerdeki gibi % 10 baraj var. İş bununla da kalmıyor, belediye başkanlığını alana kontenjandan da üyelik veriliyor. Böyle ucube bir sistem. Önemli olan AKP'nin özellikle büyük illerde seçimi yitirmesi. Böylece para kaynakları da kesilecek. Çünkü hırsızlığın en önemli kaynağı belediyelerdeki yetki ve belediye paraları. Adamların götürdüğü para, dünyadaki 150-200 yıllık dev emperyalist tekellerin çoğunda yok. Bunlar götürmeye devam etsin öyle mi? Sonra bu kadar parası olan adamla seçim yarışı yapın siz.

Adamlar medyayı sansür altına almıştır. İnternette kaçak oluyor diye Twitter'i de sansürledi. Devlet kaynaklarını kullanarak seçim rüşveti de dağıtıyor. Her türlü eylemi polisi kullanarak en sert şeklide dağıtıyor. Her yeri ele geçirmiş durumdalar. Ay bizim oyumuz 3 puan düştü, 5 puan düştü diye iktidarı bırakacak göz var mı bunlarda? Bunların derdi ne yapıp edip başta kalmak, bunun için de 0,5 puan farkıyla bile olsa seçimi almak, gerekirse yine hile hurda da çevirecekler. Olay budur. Zaman seçimcilik oynama zamanı değil, bu despotlardan kurtulma zamanı.

Komünistler ve diğer sol fraksiyonlar için de seçimlere katılmanın amacı aman oyumu ülke genelinde % 0,1'den % 0,3'e veya % 0,3'ten % 1'e yükselteyim olmamalı. Amaç seçime girip sesini duyurmak. Ancak durum eskisi gibi de değil. Eskiden tek TRT vardı, seçime katılan tüm partilere yasa gereği eşit konuşma süresi veriliyordu. Seçime katılanların tümü afişlerini istediği yere asabiliyordu. Şimdi birkaç parti dışında kimseye yer vermiyor TV'ler. Afişlerinizi de parayla bilboardlara asabiliyorsunuz. Asıp asmayacağınıza ve nereye asacağınıza da belediyeler karar veriyor. Kim bulacak bu parayı? Bildiri, el ilanı dağıtmak bile para işi. Böyle bir sistemde de oy almak zaten zor. Büyük kentlerde yaşayan bilinçli kesimlerden biraz oy geliyor, hepsi bu. Eğer büyük kentlerdeki bu oylar AKP'yi birinci parti çıkarmaya yararsa yazık olur.

yorum arkadaş, sosyalistler için tek bir amaç olmalı, sosyalist partilerin güçlenmesine omuz vermek. Nasıl olursa öyle, oy ise oy, maddi katkı ise maddi katkı, üyelikse üyelik. AKP faşizmini de CHP falan geriletmiyor. CHP AKP'ye benzeyerek onun yerini almaya çalışıyor. AKP bugün gerilediyse, korkuyorsa, savunmaya çekildiyse bunun nedeni   sokaktır, gezidir, solun sokaktaki muhalefeti, Berkin'in vedasındaki dirençtir. Faşizmi geriletecek olan da, alaşağı edecek olan da budur. CHP değil. Bu yüzden aynılar aynı yere. Bu yüzden sosyalistler sosyalist partilere.

Yine hamaset. Sosyalist partilerin güçlenmesine omuz verme demek, seçim sonucunu birkaç bin oyun belirleme olasılığının bulunduğu yerlerde inatla İP'ye, TKP'ye veya diğer bir sol fraksiyona oy atmak demek değildir. Diğer yerlerde ne yapılırsa yapılsın. Yani insanlar kafasını kullanarak oy atsın. İşin özünde komünistler için odak noktası asla seçimler değildir. Kalkıp komünist hareketi seçimciliğe indirgemeyin. Öte yandan, Gezi olaylarını örgütleyen de, orada ölenler de, Berkin de TKP'li veya İP'li filan değil. Bırakın bundan kendinize paye çıkarmayı, biz kitlelerin gerisine neden düştük diye düşünün. Eğer siz dinci despot ile CHP'yi aynı ayarda görüyorsanız, buna da bir diyeceğim yoktur, kendiniz düşünün biraz.

İP'in ne yaptığı, ne yapacağı ile ilgilenmiyorum. Ben sosyalistlerin sosyalist partilerde TKP'de toplanmaları gerektiğini söylüyorum. Bu hamasetse hamaset yapıyorum. Ama sosyalist olduğunu söyleyip her seçimde CHP'ye yönelenler için ne söylersiniz merak ediyorum.