Çiçekler, faşistler ve hepimiz
Orada binlerce çiçek yetişir ve her çiçeğin kendi rengi ve kokusu vardır. Gezide polis şiddetinin tavan yaptığı sıralar Yaşar Kemalin yaptığı açıklamadan bir cümleydi bu. Berkini kaybettiğimiz gün zihnimin berisinden gelip aklımın ucuna çakıldı kaldı.
Çocuklar ve çiçekler birdir, güzel kokarlar. Gençler ve çiçekler de birdir, rengârenk açarlar. Ama çimento kokusuyla mest olanların çiçeklere neden saygısı olsundu. Onlar ihalenin rengine bakardı, çiçeklerin değil. Bazımızın rengine, bazımızın kokusuna ifrit oldular. Ezdiler. Daha kötüsü, ezdikleri her ama her çiçeğin arkasından saygısızlık etmeyi bir borç bildiler.
Ethem. Çorumda açmış, Ankarada yeşermiş bir yonca. Hamallık etmiş, kargo taşımış, kaynak ustalığı yapmış. Alnının terini hayatına siper etmiş de yaşamış. 26sında vurdular. Vurulduğu yere vuranı tebrik eden bir pankart astılar.
Mehmet. Kurulması bile canlara mal olmuş 1 Mayıs Mahallesinde açan bir leylak. Kasten üzerine sürdüler arabayı, 20sinde öldürdüler. O kadar kasten ki, polis bizde MOBESE kaydı yok diye örtbasa girişti. Görüntüler çok sonra ailesinin ve gazetecilerin çabasıyla ortaya çıktı.
Abdullah. Antakyadan bir papatya. Başı yana eğik o masum bakışıyla kazındı aklımıza. Gaz fişeğiyle vurup öldürdüler 22sinde. Şimdi vurulduğu yere karakol dikmek istiyor şanını öldürdüklerine borçlu vicdan yoksunları takımı.
Medeni. Amedin güzelim kardelenlerinden. Liceye yapılacak kalekola karşı eylemde askerlerce vuruldu. 18indeydi. Karakola karşı çıkmak da ne oluyor diye ölümüne sebep sundular. Orada bir karakol, sadece bir karakol olabilirmiş gibi. Dalga geçer gibi.
Ahmet. Antakyanın direnç çiçeklerinden. Polis, durduğu apartmanın çatısından düşürdü. Daha 22sindeydi. Arkasından 4 parmaklı profiller, reisçiler alay ettiler. Çatıdan attı kendini dediler.
Hasan Ferit. Devrimci mahallelerin binlerce güzel, dürüst, hakiki yasemin çiçeğinden biri. Devlet için örgütlerle mücadele ediyoruz diyen uyuşturucu çeteleri tarafından vuruldu, daha 21inde. Feritin gömleğini kaybetti polis, delil kalmasın diye.
Ali İsmail. Emel ananın güzel oğlu. Kırılgan bakışlı, masum yüzlü bir açelya. Döve döve öldürdüler 19unda. Eskişehirde devlet adına kim varsa vurdu Ali İsmaile. Ateistti dediler arkasından. Davasını Kayseriye kaçırdılar, peşini bırakalım diye.
Ve Berkin. Okmeydanının kara kaşlı, kara gözlü, tez canlı sümbülteberi. 14ünde vuruldu, 15inde kayıp gitti elimizden. Doymadılar, çıkıp meydanlarda kavga ettiler Berkinle. Gözünün yaşı kurumamış anasına yuh dediler, çocuğun oynadığı misketlere bilendiler.
Daha nice çiçeği koparıp da üzerinde tepindiler. Amber çiçekleri, karanfiller, şebboylar, begonyalar, kamelyalar, fesleğenler, leylaklar... Ne gençlerin, çocukların isimleri saymakla biter ne çiçeklerin.
Ezdikleri her çiçeğin arkasından bir de küfredenler, bizim bildiğimiz bir şeyi bilmezler. Oysa bir çiçek bir güzel dünyaya bakmalıdır dediği Turgut Uyarın; Ve kuytulardan, unutulmaktan tek tek. Ölülerimiz toplanacaktır diye bitirdiği.
Birgün