Kayıtlar AKPyi sıfırlamak için
Suriyeye yönelik müdahale planının tartışıldığı ve 13 Martta yapıldığı iddia edilen toplantının ses kayıtları, Türkiye ve ABDnin Suriye konusunda anlaşmazlığının büyüdüğü bir dönemde yayımlandı.
Ali Örnek
Suriye müdahalesi başladığında Katar ve Türkiye, ABDyi Esadın Libyadaki gibi kısa süre içinde askeri yöntemlerle devrilebileceğine ikna etmişti. Yabancı ülkelerden getirilen binlerce savaşçı Türkiyede eğitildikten sonra, silahlandırılarak Suriyeye sokuldu. Kısa sürede bu militanlar, başta Türkiyeye açılan sınır kapılarını ve ardından Halep-İdlib hattının büyük bir kısmını ele geçirdi. Ancak bu plan, bir yıl sonra duvara tosladı. Militanlar sağlanan tüm yardımlara rağmen yol alamadı.
Duvara toslayan proje, silahlı muhalefet kanadında başından beri var olan ayrılıkların derinleşmesine neden oldu. Özellikle yabancı savaşçılar ve aynı çizgiye sahip Suriyeliler, ayrı gruplar oluşturdu. Kuzeyde, militanlar arasında büyük bir güç savaşı başladı.
Türkiye ve Katar bu süre zarfında, sadece Esadın devrilmesine odaklandığından, El Kaide bağlantılı grupları desteklemeyi sürdürerek kaosun daha da derinleşmesine neden oldular. Ancak El Kaidenin varlığının artık saklanamayacak boyutlara ulaşması, Suriye yönetiminin uluslararası arenada meşruiyetini artırdı. Mayıs ayında ABD yönetimi bölgedeki tüm müttefikleriyle tek tek görüşerek, savaşan gruplar üzerindeki kontrolün artırılması için çabaladı. Önce Katar, Suriye dosyasından alındı ve Suudi Arabistan bu konuda görevlendirildi. Ardından Türkiyenin sahadaki inisiyatifi azaltıldı.
Katar yönetimi bu sürece hızla uyum sağladı. Haziran ayında Katarda yaşanan taht değişikliğinin ardından, Mısırda destekledikleri Müslüman Kardeşler ordu tarafından devrildi. Ancak AKP aynı uyumu sağlayamadı. Hükümetin Esad gitsin de yerine kim gelirse gelsin şeklinde özetlenebilecek dış politikası sürdü.
ABDnin 2013 Ağustosunda dış müdahale planını rafa kaldırmasında Türkiyenin Washingtona rağmen attığı adımların payı büyük. Ankaranın silahlandırdığı El Kaide ve bağlantılı grupların sahadaki muhalefet adına tek güç olmaları, ABD yönetimi ve İngiltere gibi köklü müttefiklerinin saldırı kararında tereddüte düşmelerine yol açtı.
Eylülde ABD ile Rusyanın vardığı mutabakatla, dış müdahalenin rafa kaldırılması ikinci bir dönüm noktasını oluşturuyor. Artık ABD, Suriyeye yönelik yıpratma savaşının tümüyle kendi kontrolünde olmasını istiyor. Cenevre-2 görüşmeleri devam ederken ABD yönetimi, bu nedenle müttefiklerin toplayarak sahadaki silahlı grupları kategorilere ayırdı. Birinci grup kırmızılar, yani asla desteklenmemesi gereken El Kaide bağlantılılar. İkinci grup beyazlar. Bölgedeki müttefiklerin görüş ayrılıklarına rağmen, bu gruba destek vermesini istiyor Washington. Bu grupta şu anda Türkiyede yaşayan Cemal Maruf komutasındaki Suriye Devrimciler Cephesi var. Marufun yanı sıra güneyde de Ürdünde ABD yönetimi bir ordu oluşturuyor. Bu grubun hedefleri arasında Esad yönetimine karşı savaşmak kadar kırmızıların tasfiyesi de var. Bu nedenle El Kaidenin Suriye kolu El Nusra Cephesi önceki gün Güneyde bize karşı 20 bin kişilik bir ordu oluşturuluyor açıklamasını yaptı.
Üçüncü grupta ise Türkiyenin doğrudan desteğini alan yeşiller, yani radikal İslamcı gruplar bulunuyor. Özellikle Ahraruş Şam ve Tevhid Tugayı gibi örgütlere karşı ABD tasfiye sinyali vermiyor. Ancak Washington yeşiller beyazlaşana kadar silah yardımının durdurulmasını istiyor.
Türkiye ise son Kesab saldırısıyla muhtemelen Washingtonun sabrını taşıran son hamleyi yaptı. Nitekim Türkiye tarafından aktif destek sağlanan bu saldırının başını kırmızılar ve yeşiller çekiyor. Yani Türkiye kırmızıların kalmasında ısrar ederken, yeşillerin beyazlaşmasını değil bilakis kırmızılaşmasını sağlamaya çalışıyor.
Kayıtlarda ABD ordusunun güneyde bir uçuşa yasak bölge planı yaptığından bahsediliyor; ancak Ankara bu gelişmeyi kendi müdahalelerinin önünü açacak bir adım olarak okuyor.
Kayıtları kim sızdırdı?
Kayıtları kimin sızdırdığı ise büyük bir muamma. Ancak kime yaradığı sorusunun cevabı, kaynağa dair ipuçları veriyor.
Kayıtların ABD tarafından sızdırıldığı güçlü bir ihtimal... Ancak ihmal edilmemesi gereken bir diğer ihtimalse, kayıtların Rusya tarafından sızdırılmış olabileceği. Rusya, Ukrayna krizinde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısının Kievdeki Büyükelçiyle yaptığı görüşmeye bile ulaşabildiğini göstermişti.
Sol