Zaman zaman altını çizme gereği hissederim; AKP 22 yıl sonunda bir muktedir hale gelebilmişse, bunda muhalefetin çeşitli zamanlardaki doğrudan ya da dolaylı desteklerinin de büyük payı var. Kendi başına başarmadı AKP; liberallerin öncülüğünde kimi ulusalcı kesimlerin ve bütünüyle Kürt hareketinin desteği bugünlerin ortaya çıkmasında en temel etkenlerdi. ( Örnek vermek gerekirse AKP Kürt hareketinin üzerine giderken kimi ulusalcıların -Perincek ulusalcılığı-, Ergenekon operasyonları yapılırken de Kürt hareketinin desteği, hemen her dönemde AKP'nin muhalefetin desteğini alma stratejini başarıyla uygulamasındandır.)
Durum bu günlerde farklı mı?
Bahçeli durup dururken mi, Öcalan, dedi, Meclis dedi, DEM dedi.
Grup konuşmasında dile getirdiği konu-öneri herhalde sadece bir Bahçeli aklı da değildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamalara karşı son zamanlara kadar destek vermiyordu ama karşı da çıkmıyordu. Ortada bir gri alan bırakarak çok da açık olmayan cümlelerle gereğini hissediyordu. (En son konuşmasıyla sanırım, açıklamayı desteklediğini belli eder tonda konuşma yapmıştı.)
Şuraya gelmek istiyorum; bu süreç ve üstelik kayyum siyasetiyle birlikte yürütülürken DEM yönetimi bu siyasi tavrı okuma becerisinden yoksun mu ki, ''biz barış kırıntısının bile konuşulduğu bir yerde oluruz'' mealinde açıklamalar yaparlar? Neden bu siyasete açık kapı bırakılır? Yakın bir geçmişte Demirtaş dahil eş başkanlar başta olmak üzere onlarca belediye başkanı ve parti yöneticisi tutuklanmışken ve kayyum siyaseti yeniden dereye sokulmuşken, bu görüntünün saray rejiminden uzatılmaya çalışılan havuç siyaseti olduğu belli olmuyor mu?