Gezi'den ve 17 Aralık'ta ortaya çıkan tapelerden sonra halkımızın 30 Mart'taki belediye seçimleri merak konusuydu. Hemen hepimizde iktidardaki gerici anlayışın oylarının önemli miktarda düşeceği beklentisi vardı. Seçimler hemen hemen tamamlandı ve AKP çeşitli oy hırsızlıkları iddiası altında da olsa yüzde 45 civarında oy aldı. Bu sonuçlar, 2011 seçimlerine göre yaklaşık 2 milyon oyun AKP'den kaçmasına neden olsa da, yine de beklenen bu değildi. AKP bu oy kaybına rağmen, ''başarılı' sayılabilir.
CHP'de 450 binlik bir oy artışı var. Partinin önemli kesimi kendini başarılı buluyor. Ama böylesine bir konjöktürde bie iktidarda bulunan AKP'yle arasındaki makası hala kapatamıyorsa, üzerinde uzun uzadıya düşünmesi gerekiyor.
MHP seçimlerde oyunu en fazla arttıran parti. Bir önceki seçime göre iki milyon fazla oy almış. Sol açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir başka konu da bu.
Ya HDP-BDP?
Beklentilerin çok altında. Sırrı Süreyya İstanbul'da bir önceki seçimlere bile ulaşamadı (veya aynı oyu aldı.) BDP ve HDP toplamı yüzde yediyi bulmuyor. Oysa HDP-BDP'nin kendisine yedeklenen sola birlikte yüzde 10'u bile geçebileceği yönünde tahminler yapılıyordu. Ama buna rağmen hemen her kesimde ve özellikle sözde sol sosyalist forumlarda başarılı bulunuyor! Demek ki, körü körüne yedeklenmek bu basit matematiği bile yapabilmenin önüne geçiyor.
Başka bir konu daha var ve bence oldukça önemli. Laf sosyalist(!) gevezeliğe geldiğinde mangalda kül bırakmayan ''gerçek komünistler'' konu HDP-BDP'ye geldiğinde bir anda ''demokrat'' veya ''demokratik özerklik''ten yana oluveriyorlar! SF'den bir örnek:
''BDP-EMEP-ESP ve diğer bileşenler,
HDP yi daha güçlü kılmanın hamlelerini yapmaları gerekmektir,
şemsiyeyi dahada büyüterek yeni katılımlarla yola devam etmelidir,
demokratik cumhuriyet için umudun HDP olduğu demokratik eylemlerle pekiştirilmelidir.''
İnsanın ''demokratik özerkliğin ne olduğu konusunda bir fikriniz var mı?'' diye sorası geliyor. Ya da lafa gelince keskin sosyalist sloganlar atıyor, Marks, Lenin göndermeleri yapıyorsunuz da, iş kürt önderliğinin siyasetine geldiğinde neden bu ML ustalar ve bilimsel sosyalizm bir kenara bırakılıyor?
Kürt siyaseti artık tıkanma noktasına gelmiştir. Türkiye ölçeğinde aldıkları oy DEHAP'ın 2002'de aldığı oyun (sanıyorum) altındadır. Aradan geçen 12 yıl bu konuda hiç bir değişim yaratmamıştır. Başka türlü olabilmesi de mümkün değildir. Kürt hareketi etnik bir hareket olmaktan çıkmadığı sürece de bu sorun aşılmayacaktır.
Kürt siyasal hareketinin milliyetçi çizgiden ayrılacağını sanmıyorum. Sıkışmışlığının nedeni de bence bu. Türkiye partisi olma yolunda ciddi bir çalışma yapmadıkları sürece bu çizgisiyle alabileceği oy da bu.