Köşke doğru
Seçim sonuçlarının ardından Başbakan Erdoğanın yetkileri artırılmış Cumhurbaşkanlığı arayışlarını yeniden gündeme getirmesi beklenirken, bu süreçte BDPnin kilit parti konumunda olacağı belirtiliyor
SEBAHAT KARAKOYUN
AKPnin yerel seçimlerde aldığı sonuç üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Çankaya Köşkü ile ilgili hedefine ulaşmaya dönük arayışlarına hız kazandıracağı değerlendirmeleri yapılırken, başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ile ilgili tartışmaların da bu süreçte yeniden gündeme gelebileceği belirtiliyor.
EMANET MESAJI
Erdoğanın yerel seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında kullandığı, Bu can bu tende oldukça üzerimiz hangi emanet yüklenirse Allahın izniyle ona sadakatle sahip çıkmaya çalışacağız sözleri, cumhurbaşkanlığı adaylığı mesajı olarak yorumlanırken, önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili tartışmaların hız kazanması bekleniyor.
Başbakanın cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili kararı, 2015 yılı Haziran ayında yapılacak genel seçimlerle ilgili takvimi de yakından ilgilendiriyor. AKP cephesinde, bir erken genel seçim ihtimalinin güçlü olduğu, ancak iki seçimi birleştirmek yerine genel seçimlerin Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminden bir kaç ay sonra yapılması olasılığının daha güçlü olduğu konuşuluyor.
BDP KİLİT PARTİ
Başkanlık sistemi ile ilgili anayasa değişikliğinin yeniden gündeme getirilmesi durumunda BDPnin kilit parti konumunda olacağı belirtiliyor. Anayasa değişikliği için 367 milletvekilinin oyu gerekirken, 330 milletvekilinin onay vermesi durumunda, referanduma gidiliyor. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından yaşanan istifalar ve 30 Martta belediye başkanı seçilen milletvekilleri dolayısıyla milletvekili sayısı 313e düşen AKPnin anayasa değişikliğini gündeme getirmesi durumunda, bağımsızlarla birlikte milletvekili sayısı 31i bulan BDP-HDP bloğunun tutumu önem kazanıyor. Yerel seçimlerde 11 il, 68 ilçe ve 24 beldede kazandığı seçim ile belediye sayısını 100ün üzerine çıkaran BDPnin bu süreçteki tutumuyla ilgili olarak da AKPnin Çözüm Süreci ile ilgili olarak atacağı adımların önemli olduğu belirtiliyor.
AKPDE ÜÇ DÖNEM TARTIŞMASI
Bu arada önümüzdeki süreçte cumhurbaşkanlığı seçimi ve erken genel seçim tartışmalarıyla bağlantılı olarak milletvekilleriyle ilgili üç dönem sınırlaması da yeniden ön plana çıkacak. Parti tüzüğünde değişiklik yapılarak üç dönem sınırlamasının kaldırılmasının gündeme gelebileceğine, ancak bu konuda Erdoğanın Köşkle ilgili kararının belirleyici olacağına işaret ediliyor.
Erdoğanın Köşke çıkmaya karar vermesi durumunda üç dönem sınırlamasının kaldırılmasına yönelik bir düzenlemenin gündeme getirilmesi olasılığının zayıf olduğu belirtiliyor.
Erdoğan yetkisiz bir Cumhurbaşkanı olmak istiyorsa bence önünde hiç bir engel yoktur. Erdoğan yüzde 51 konusunu birincide olmasa da ikinci turda rahatlıkla aşabilir. Bu konuda en büyük dayanağı Öcalan'la yürütülen pazarlıklar olacaktır. Erdoğan bence bu seçimdeki eksiğini kürt hareketinin desteğiyle aşabilir.
PKK desteğiyle Köşk planı
Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gül-Gülen engelini Öcalanın desteğiyle aşmaya çalışacak. Öcalanın talimatıyla PKK oylarının tamamının Erdoğana geleceği üzerine hesap yapılıyor
Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerinden sonra yeniden gözünü Çankaya Köşküne dikti. Seçimlerin ardından, güç tazelediği algısını topluma yaymaya çalışan Erdoğan, kendi cephesinin tek Cumhurbaşkanı adayı olduğu propagandasını esas alan bir strateji izliyor. Seçim öncesinde, AKP cephesinde adayın kim olacağı konusunda tartışma yoğunlaşmıştı. Bir yandan Fethullah Gülen ile kafa kafaya gelen Erdoğan, bir yandan da Abdullah Gül engelini aşmaya çalışıyor. Erdoğan, bu engelleri Öcalanın desteğiyle aşmak üzerine hesap yapıyor.
Propaganda başladı
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bir televizyon programında Başbakanımızın Cumhurbaşkanı adayı olabileceği ilk defa mı duyuluyor? Ben gideceğim artık torunlarımı seveceğim demesini kimse beklemiyor herhalde. Halkımız da Başbakanımızı Cumhurbaşkanlığına taşır dedi.
PKK ile açılım projesini sürdüren Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da yaptığı değerlendirmede, Başbakanın Cumhurbaşkanı olup olmayacağı konusunda karar verilmiş değil. En geç Temmuzun başında kampanyanın başlaması lazım. Kararların verilmesi lazım. Bu seçim sonucu Cumhurbaşkanlığı konusunda yolumuzun açık olduğunu göstermiştir. Her türlü aday alternatifi için bunu söylüyorum. Bizi rahatlatmıştır ifadelerini kullandı.
Jeffreynin hesabı
AKP içinde, alınan yüzde 45 oya BDPnin oyu da eklenince sonuç alınabileceği değerlendiriliyor. Öcalanın talimatıyla PKK oylarının tamamının Erdoğana geleceği üzerine hesap yapılıyor.
Benzer bir değerlendirmenin ABDnin Irakın kuzeyindeki Kukla Devleti Türkiyeye doğru genişletme projesinin yürütücülerinden eski Ankara Büyükelçisi James Jeffreyden de gelmesi dikkat çekti. Seçim sonuçlarının Erdoğanın cumhurbaşkanlığı adaylığında önemli bir gösterge olabileceğini iddia eden Jeffrey, Başbakan Erdoğanın büyük ihtimalle atacağı bir sonraki adım, bu yaz cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaktır dedi. Erdoğanın bu hedefine ulaşmasında Kürt kökenli vatandaşların oylarının önemli olacağını savunan Jeffrey, AKPye oy verenlerle BDPye oy verenlerin toplamının yüzde 50yi bulduğunu belirterek, Bu, Erdoğan için Cumhurbaşkanlığını kazanmak anlamına geliyor ifadesini kullandı.
2+2, 4 etmez
Ancak, böyle bir durumun Tayyip Erdoğana AKP içinde ve AKPye oy veren kitlede sıkıntı yaşatacağı saptanıyor. 3 Dönemdir milletvekili olan bir AKP yöneticisi, AKPlileri uyarıyor. Başbakanın etrafındakilerin Başbakanı yanılttıklarını ifade eden AKP yöneticisi, Erdoğanın Cumhurbaşkanlığının pek mümkün olmadığı görüşünde. AKP yöneticisinin uyarıları şöyle: AKPnin 30 Martta aldığı oy yanlış hesaplanıyor. Hesaplama il genel meclisi oyları üzerinden yapılmalı. Büyükşehirlerde ise Belediye Meclisi üyeliği baz alınmalı. Bu hesapla AKPnin oy oranı yüzde 42-43 civarında. Buna BDP oylarını ekleseniz de yetmez. Ayrıca AKP+PKK (BDP) oyaları toplamı artı değil eksi getirir. AKP-PKK ittifakı AKPye oy veren seçmeni soğutur. Bu ittifaka AKP seçmeni oy vermez. En az 10 puan gider. En azından sandığa gitmez. Aynı şey BDP tarafında da olur. Yani bu ittifakta 2+2=4 etmez, en iyi ihtimalle 3 eder. Yapılacak anketlerde de bu görülecektir. Burada yapılacak yanlış 2015te yapılacak genel seçimleri de etkiler. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim birleştirilirse, ikisini de kaybedebiliriz.
Vatandaşın açısından sorunlara cözüm üreten bir parti oyunu çoğaltır. Gene vatandaşın gözüyle var olan sorunlara ateşle gelen partilerde doğu ve güneydoğu örneği olduğu gibi marjineleştirir.
Aleviler ve Kürtler için atılacak adımlar cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en etkili rolü oynayacak.
Erdoğan bu seçimle alabileceği maksimum oyu aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde elli birini alabilmesi için kürtlerin oyuna ihtiyacı var. Öcalan'la sürdürülen barış süreci bu konuda kilit önem taşıyacaktır. Özerklik konusunda bir iki açılım bu sorunu çözmesi anlamına gelir. Özellikle sol kesimlerden alacağı tepkiyi önemsemezse kürtler bu konuda Erdoğan'a gereken desteği verecektir.
Erdoğan'ın Köşk hayali Öcalan'a bağlı!
30 Mart yerel seçimleri geride kaldı. Seçim sonuçlarının analizini yapmak ve seçimin gerçek galibini bulmak aslında çok da kolay değil.
İktidar partisinin penceresinden bakacak olursak. Özellikle 17 Aralık komplosuna ve gerek içeride muhalefetin ve de gerekse dışarıda başta cemaat olmak üzere Türkiye'ye diş bileyen başkaca güçlerin karalama ve iftira kampanyalarına rağmen seçimin gerçek galibi AKP olmuştur. İktidar partisi böyle düşünüyor.
Muhalefet partileri ise, iktidarın devletin onca gücünü ve imkânını arkasına almasına rağmen bir önceki seçime göre yaklaşık olarak % 5'lik bir oy düşüş yaşamış olması yurttaşların bir nevi iktidar partisine ihtar çektiğini düşünüyorlar.
Başta Ağrı'da BDP'nin tam on beş defa oyların tekrar tekrar sayılıp ve her defasında BDP'nin sayımlardan galip ayrılmasına rağmen; sonucun iktidar tarafından hazmedilmemesi ve ülke genelinde birçok yerde seçimlerde usulsüzlük yapıldığına dair binlerce tutanak tutulmasına rağmen seçimin galibini ilan etmek doğrusu çokta mantıklı gelmiyor.
Tüm bu kargaşaya rağmen artık yerel seçimler geride kaldı ve başta Başbakan Recep Tayip Erdoğan olmak üzere ülke şimdiden Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda.
Erdoğan'ın, ilk defa halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaktaki istem ve ısrarını tüm kamuoyu biliyor.
Erdoğan ve partisi kuvvetle muhtemeldir ki; özellikle son yerel seçimlerde çıkacak sonuca göre bu hedefe dair daha net bir rota çizeceklerini düşünmüştürler.
Sonuç kendi açılarından yeterli ve tatmin edici bulunmuş olmalı ki bu anlamda iktidar partisinden peş peşe açıklamalar geldi.
AKP'nin 30 Mart seçimlerinde aldığı oy temel alınarak yapılacak bir hesaplamaya göre Erdoğan'ın ilk turda Çankaya'ya çıkabilmesi için yaklaşık olarak 2,5 milyonluk bir oy'a daha ihtiyacı var.
Yani AKP sadece kendi tabanından alacağı oy ile Erdoğan'ı ilk turda köşke çıkartmakta zorlanacak.
İlk turda Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmaması halinde muhtemelen muhalefet partilerini ikinci turda tek aday üzerinde zorunlu bir ittifaka itebilir.
Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın ilk turda oyların % 50'sini alıp köşke çok ta kolay çıkması olası gibi değil.
Burada kilit parti kuşku yok ki, BDP olacaktır. Yani 3 milyonluk bir seçmen potansiyeline sahip BDP'nin Erdoğan'a destek çıkması halinde köşkün yeni sahibi kolaylıkla başbakan olacaktır.
Ama esas sorgulanması gerekilen şey; Kürt siyasetinin Erdoğan'a koşulsuz destek çıkıp- çıkmayacağıdır.
Açılım sürecinin sancılı bir şekilde devam ettiği ve özellikle Kürt siyasetinin sürecin gidişatından memnun olmadığını düşünecek olursak; tabiri caizse Kürtlerin ellerine geçecek böylesi bir kozu en iyi şekilde değerlendirme yoluna gideceklerini düşünmek doğru olacaktır diye düşünüyorum.
Öcalan ile bu dönemde yapılan görüşmeler net bir tablonun ortaya çıkması açısından belirleyici olacaktır.
Özetle, eğer Öcalan isterse Kürt siyaseti Erdoğan'a destek verecektir demek en doğrusu.
Yani daha açıkçası Erdoğan'ın köşk hedefi bir bakıma Öcalan'a bağlı dersek en doğru tespiti yapmış oluruz.
Öte yandan Erdoğan'ın cemaat ile girdiği kavga eğer iki güç arasında bir "uzlaşı" ile sonuçlanmazsa bu kavganın şiddeti ve etkileri çok daha sarsıcı olabilir, eğer cemaat bu savaşta kaybedecek bir şeyinin olmadığına inanır ve böyle bir umutsuzluğa kapılırsa özellikle Erdoğan'ın şahsına yönelik çok daha geniş çaplı bir saldırı başlatabilir.
Bu ihtimal, ayrıca Erdoğan ve partisi için hesaba katılması gereken bir ihtimal olarak değerlendirilmelidir, lakin bu saatten sonra Erdoğan'ın cemaate yakınlaşması çok uzak bir ihtimal olarak görülmekte.
Ağustosa kadar kuşku yok ki ülkede daha çok şey değişecek ve köşk için daha farklı isimler telaffuz edilecektir; bekleyip göreceğiz.
NEJAT ERDİM
KCK'dan Cumhurbaşkanlığı için AKP'ye yeşil ışık: 'Hareket diyalog ve müzakereye açıktır'
KCK Yürütme Kurulu Üyesi Zübeyir Aydar Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması durumunda destekleyip desteklemeyeceklerine ilişkin soruya, "Bu hareket diyalog ve müzakereye açıktır. Bu nasıl olur, şartlar nasıl gelişir, bunu zaman gösterecek" cevabını verdi.
KCK'nin Avrupa sorumlularından Zübeyir Aydar Kürt meselesinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçmiş başbakanlardan "epey farklı girişimleri" olduğunu ancak "bir çözüm projesi" olmadığını söyleyen Aydar, "Devletle yürütülen müzakerede başmüzakereci Abdullah Öcalan'dır. Veto hakkına da o sahiptir" ifadesini kullandı.
Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yaymana konuşan Aydar Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Başbakan Erdoğan'ın aday olması halinde destekleyip desteklemeyeceklerine ilişkin soruya ise, "Bu hareket diyalog ve müzakereye açıktır. Bu nasıl olur, şartlar nasıl gelişir, bunu zaman gösterecek" cevabını verdi.
Zübeyir Aydarın Hüseyin Yayman'a verdiği söyleşiden ilgili kısımlar şöyle:
Türkiyeye ne zaman dönüyorsunuz?
Keşke bu soruya çok yakındır cevabını verebilseydim. Malesef halen belirsizlik devam ediyor.
Dönmek istiyor musunuz?
Biz burada misafiriz ve misafirler her zaman evine dönmek ister. Seçimdeki argümanlar, özellikle Kürt cenahının kullandığı kavramlar, Newrozda verilen mesajlar, sloganlar, fotoğraflar bizim buralarda kalışımızı anlamsızlaştırıyor.
Kalışınız neden anlamsızlaştı?
Dönmenin fiili alt yapısı var, hukuki altyapısında sorunlar sürüyor
'Erdoğan inisiyatif aldı ama projesi yok'
Size göre Erdoğan bu sorunu çözmek istiyor mu, çözebilir mi?
Erdoğanın geçmiş başbakanlardan farklı pratikleri, epey farklı girişimleri var. İmralı süreci başta olmak üzere büyük bir inisiyatif aldı. Kişisel olarak gördüğüm Erdoğanda bir çözüm projesi yok. Hükümetin, çalışılıp hazırlanmış, belli bir sonuca bağlanmış, muhataplarıyla tartışılmış, ortaklaşılmış bir projesi yok.
Nasıl bir proje, açar mısınız?
Öcalanın hükümete verilmiş yol haritası var. Başa dönersek Erdoğan çözmek, bu sorundan kurtulmak istiyor ancak halen bir projesini görmedik. Heyetlere bu konuları müzakere yetkisi verilmedi.
Atılan adımlar yok mu?
Hiçbir şey yapılmadı demiyoruz. Bir inisiyatif, diyalog süreci var. Bir yılı aşan bir süredir ateşkes sürüyor ve cenazeler gelmiyor. Bu çok değerlidir. Bu süreç şimdiye kadar kimseye kaybettirmedi. Seçim sonuçları da bunu teyit ediyor. Savaşta biri kazanır, diğeri kaybeder. Ancak barış, iki tarafa da kazandırır.
Çatışma yeniden başlar mı?
Keşke diyalogdan müzakereye geçebilseydik. Biz bu sürece bir süre silahları susturalım, hazırlık yapalım, sonra yeniden başlarız diye girmedik. Samimiyetle girdik. Siyaset yolunu açarak, bir daha silahların konuşmayacağı bir ortam yaratmak amacıyla girdik. Ancak hala geri dönülmez noktadayız diyemiyoruz. Keşke bunu söyleyebilseydik.
'Türk-Kürt ittifakı'
Siz Suriyedeki Rojavadaki durumu nasıl görüyorsunuz?
Öyle görünüyor ki Suriyede kaos durumu epey sürecek.
Bölgede bir Türk-Kürt ittifakının ayak seslerinden bahsediyorlar, böyle bir gelişme görüyor musunuz?
Türkiye yüzyıl önce o bölgelerden çıkarıldı. Bu kendi inisiyatifiyle bir çıkış değildi. Türkiye çıkarken bölgede çok çelişkili yapılar oluşturuldu. Lozanda ve Ankara Anlaşmasında Türkiyeye sen buralara ilişmeyeceksin denildi. Türkiye uzun süre kendi içinde yaşadığı sorunlardan dolayı bu bölgeyle bağını kopardı, sırtını döndü. Fakat bu Türkiyenin ve Anadolunun gerçeklerine aykırıdır. Hititlerden bu yana kim Anadoluda hüküm sürdüyse bir gözü o bölgeyle baktı ve bölgenin sorunlarıyla ilgilendi. Anadolunun bölge üzerinde hakimiyeti Doğu Roma ile kurumsallaştı. Osmanlı ile büyük ölçüde devam etti ve kökleşti. Yanlış anlaşılmasın. Osmanlıdaki gibi bu bölgeler bizim hakimiyetimizde olsun demiyorum. Bu bölgeyle ilgili ve ilişkili olalım diyorum. Son iki yüz yılda buraya Batılı güçler gelip yerleşti. Bölge halkı olmayan ve bölge halkları lehine bir çözümü olmayan, böl-parçala-yönet mantığıyla hereket eden yapılar geldi.
Türkiye bölgeyle neden ve nasıl ilgilenmeli?
Türkiye Suriyede şimdiye kadar sürdürdüğü Kürtleri görmeme politikasından vazgeçmeli. Geçmişte Irak Kürtleriyle kırmızı çizgiler vardı. Şimdi onlar aşıldı. Bu Rojava için de geçerli olmalıdır. Kürtlerle barış Türkiyeyi büyütür, ufkunu açar.
Peki bu konuda ne yapılmalı?
Kürt barışı, Türklerle Kürtlerin yeniden demokratik ittifakı bölgedeki sorunların çözümüne büyük katkı sağlar. Bu ittifak diplomatik, siyasi, idari, ekonomik olarak Türkiyenin önünü açar.
Peki size göre bu demokratik ittifak nasıl gerçekleşecek?
Irak Kürdüyle dost olup, kendi Kürdüyle kavgalı bir Türkiye bunu yapamaz. Rojavayı düşman görerek bunu başaramaz. Türkiye önce Türkçe bilen Kürtlerle anlaşmak zorundadır. Şimdi Türkçe bilmeyenlerle barışıyor ama Türkçe bilen Kürtlerle de barışmalı.
Yani sınırlar kalkmalı mı ?
Oratadoğudaki sınırlar kağıt üzerinde kalabilmeli. En azından AB sınırları gibi sembolik düzeye düşebilmeli. Bu bölge, on beş bin yıl medeniyet anlamında dünyaya liderlik yaptı. Şimdi bu duruma düşmesi hepimiz açısından tirajiktir.
'Öcalan Başmüzakereci'
Gülen Hareketinin Kandile mektup yazdığı iddia ediliyor size de bir diyalog arayışı ulaştı mı?
Bize yansıyan bir mesaj yok. Diğer arkadaşlardan da bu konuda herhangi bir mesaj gelmedi.
Öcalandan, Kandilden, Avrupadan farklı mesajlar geliyor şeklinde bir algı var, ne diyorsunuz?
Bunlar örgüt içinde ikilik yaratmaya yönelik hamlelerdir. Abdullah Öcalanla, Kandil ve bizim aramızda ayrı bir durum yoktur. Abdullah Öcalan bu hareketin kurucu lideri ve önderidir. Veto hakkına sahiptir. Devletle yürütülen müzakerede başmüzakereci odur.
'Hareket diyalog ve müzakereye açıktır'
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt siyasi hareketi kimi destekleyecek?
Öncelikle adaylar henüz netleşmemiş. Bu iki turlu bir seçimdir. Parlamentoda dört grup var. Öyle görünüyor ki ilk tur için herkes gücünü denemek için bir aday gösterecek. İkinci tura iki aday kalır. Bu benim kişisel düşüncemdir. BDP -HDP cenahı da kendi Devletle projesini anlatabilmek için birinci turda kendi adayını çıkartabilmeli. Alternatif olduğunu topluma göstermelidir. BDP-HDP bloğu müzakerelere, pazarlıklara, ittifaklara ve diyaloglara açık olmalılar. Bugünden şu desteklenecek, bu desteklenecek demek için henüz erken.
Bu şu derken Erdoğanı mı kast ediyorsunuz?
Bu hareket diyalog ve müzakereye açıktır. Bu nasıl olur, şartlar nasıl gelişir, bunu zaman gösterecek.
Sol