Sosyalist solun seçim bilançosu Erkin Özalp
30 Mart 2014 yerel seçimlerine Gezi ruhunu temsil etme iddiasıyla giren sosyalist partiler, tam olarak hangi sonuçları elde etti? Bu yazıda, bünyesinde farklı sosyalist parti ve örgütleri barındıran HDPyi bir kenara bırakarak, asıl olarak ÖDPnin ve TKPnin elde ettiği sonuçlar üzerinde duracağım.
Öncelikle, sosyalist partilerin oy oranlarının yıllar içinde ne şekilde değiştiğine bakalım (bu yazıdaki 2014 seçimleriyle ilgili tüm veriler geçici elbette):
Y: Yerel seçimler, il genel meclisi (2014 için il genel meclisi ve belediye meclisi) oyları / * HADEP çatısı altındaki ittifaka katıldı / ** DEHAP çatısı altındaki ittifaka katıldı / *** SHP çatısı altındaki ittifaka katıldı / + Ortak bağımsız aday çalışmasına katıldı / ++ Eksik aday gösterdi / +++ Seçimlere katılmasına izin verilmedi. / ++++ Seçimlere HDP çatısı altında katıldı.
Kuşkusuz, sosyalist partilerin farklı seçimlerde gösterdikleri bağımsız adayların oyları hesaba katılmadığından, yukarıdaki tablo eksikli. Ama son seçimlerde ÖDP de TKP de il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerinde bağımsız aday çıkarmadığından, özellikle 1999 yılına göre çok belirgin bir gerilemenin yaşandığı da açık.
Bundan önceki tüm seçimlerde olduğu gibi son seçimlerde de, sosyalist partilere oy vermeyi düşünenlere, oyları bölmeyin çağrıları yapıldı. 30 Mart seçimlerinde bu çağrıların daha fazla yankı bulduğu da iddia edilebilir. Ama herhalde, ortada açıkça tartışılması ve dersler çıkarılması gereken bağzı sorunların bulunduğu kesin!
Eğer sosyalist örgütler (Gezi Direnişine rağmen ortaya çıkan) yukarıdaki tablo ve asıl önemlisi bu tablodan çıkaracakları somut dersler hakkında ikna edici açıklamalar yap(a)mazsa, bu yüzden yaşayabilecekleri iç sorunları (her zamanki gibi) bertaraf etseler bile, Türkiyedeki yok sayılabilir güçler arasında yer aldıkları izlenimini daha bir pekiştirecektir.
Dersimde olup bitenler
Kuşkusuz, seçim bilançosu, Türkiye genelindeki il genel meclisi ve belediye meclisi oylarından ibaret değil. Umut veren gelişmeler de yaşandı.
Örneğin, sosyalist kadroları heyecanlandırmanın ötesinde medyanın da ilgisini çektiği üzere, Dersimin Ovacık ilçesinde, bir komünist aday seçim kazandı! TKPden aday olan Fatih Mehmet Maçoğlunun bu başarısı, yerel seçimlerde elde edilebilecek olan somut başarıların ülke gündemine girmek açısından da anlam taşıyabileceğini somut olarak gösterdi.
Ovacıkta en fazla oy alanlar (geçici)
Parti
Oy sayısı
Oy oranı (%)
TKP
655
36,01
BDP
608
33,42
CHP
280
15,39
AKP
228
12,53
Dersimin bir başka ilçesi olan Mazgirtte ise, ÖDPden aday gösterilen Tekin Türkel belediye başkanlığına seçildi.
Mazgirtte en fazla oy alanlar (geçici)
Parti
Oy sayısı
Oy oranı (%)
ÖDP
361
41,69
BDP
332
38,34
AKP
79
9,12
CHP
70
8,08
Tekin Türkel, 2009 yerel seçimlerinde, Mao/İbrahim Kaypakkaya çizgideki Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) tarafından EMEPten aday gösterilerek belediye başkanı olmuştu.
Hem TKPnin hem de ÖDPnin Dersimdeki adayları, aslında, asıl olarak, DHFnin adayları. DHFnin başını çektiği Dersim Demokratik Halk Dayanışması, bu seçimlerde, adaylarını şu şekilde göstermişti:
Dersim Bağımsız Belediye Başkan Adayı Ali Tacar (Bağımsız aday olarak giriyor)
Dersim İl Genel ve Belediye meclis üyeleri (TKP çatısı altında giriyor)
Ovacık Belediye Başkan Adayı Mehmet Fatih Maçoğlu (TKP çatısı altında giriyor)
Hozat Belediye Başkan Adayı Kahraman Kılıç (TKP çatısı altında giriyor)
Mazgirt Belediye Başkan Adayı Tekin Türkel (ÖDP çatısı altında giriyor)
Pülümür İl Genel Meclis Üyesi Erdal Duman (TKP çatısı altında giriyor)
Nazimiye İl Genel Meclis Üyesi Alişer Timurtaş, Alattin Eker (TKP çatısı altında giriyor)
Nazimiye Belediye Meclis Üyesi Adayları Pakize Durgun, Ümit Gürbüz, Gönül Gökbaş (TKP çatısı altında giriyor) (Kaynak)
Dolayısıyla, TKPnin Dersimdeki il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerinde yüzde 8,92lik bir oy oranına ulaşması da, asıl olarak, DHF ile yapılan işbirliğinin bir ürünü. Tabii bu durum, Dersimde elde edilen sonuçları hiçbir şekilde değersizleştirmez. Dahası, DHFnin Dersimde bu denli güçlü olabilmesinin nedenlerini de ayrıca ele almakta yarar olacaktır.
DHFnin diğer adaylarının elde ettikleri sonuçlar şöyle:
Yer
Oy sayısı
Oy oranı (%)
Dersim
2.290
13,41
Hozat
658
30,27
Bu arada, 2009 seçimlerinde Dersimin Pertek ilçesinde bağımsız aday olup seçildikten sonra EMEPe geçen Kenan Çetin, bu kez, EMEPin politikalarıyla uyumlu olarak, HDPden aday oldu. Ama yüzde 35,37 oranında oy almasına karşın, CHPnin yüzde 22,40 oranında oy aldığı başkanlık seçimini, yüzde 40,49luk oy oranıyla AKP kazandı.
Görece yüksek oy oranlarına ulaşılan yerler
TKPnin 2011 seçimleri öncesinde halktan istediği 500 bin oy, yüzde 1,16lık bir oy oranına karşılık geliyordu. Ama yalnızca 65 bin oy alınabilmişti. 2014 seçimlerinde, beklentilerle sonucun bu ölçüde farklılaşmasının somut örneği, Defnedeki seçim çalışmalarıydı. Çok sayıda TKP üyesi ve bu çalışmalardan etkilenen çok sayıda parti dostu, Hatayın bu ilçesinde belediye başkanlığına aday gösterilen Sevra Baklacının kazanacağından (neredeyse) emindi. Aynı ilçede ayrıca, Halkevlerinin de desteklediği, ÖDP çatısı altında seçime giren bir ortak aday vardı. ÖDP yöneticilerine göre, onun kazanma olasılığı daha yüksekti!
ÖDPden aday gösterilen ve kazanma şansı olduğu iddia edilen Malik Kılıç, oyların yalnızca yüzde 1,07sini alabildi. Sevra Baklacı, açık arayla daha yüksek bir oy oranına ulaştı: Yüzde 7,63. Ama Baklacının oy oranı Kılıçınkinin 7,1 katıyken, CHP adayının oy oranı Baklacınınkinin 10,8 katı:
Defnede en fazla oy alanlar (geçici)
Parti
Oy sayısı
Oy oranı (%)
CHP
66.419
82,09
TKP
6.170
7,63
İP
3.211
3,97
AKP
2.681
3,31
ÖDP
865
1,07
HDP
666
0,82
Herhalde her iki partinin yöneticilerinin de Defnedeki bu orantısız sonuçlar hakkında ikna edici bazı açıklamalar yapması gerekir
Defnedeki temel sorun, yaratılan beklenti düzeyinin aşırı yüksek olmasıydı. Yoksa, sosyalist solun güçlerini belirli yerelliklerde yoğunlaştırarak yüksek oy oranlarına ulaşmaya çalışması, tabii ki başlı başına anlamlı. Ve bu açıdan bakıldığında, hayal kırıklığına yol açmış olsa bile, komünist bir adayın yüzde 7,63lük bir oy oranına ulaşmış olması elbette önemli bir başarı!
ÖDP, benzer bir başarıyı, Hopadaki, ülke gündemine pek fazla sokamadığı çalışmasıyla kazandı. Artvinin bu ilçesinde, ÖDP adayı Enver Korzay, yüzde 7,48lik bir oy oranına ulaştı.
Hopada en fazla oy alanlar (geçici)
Parti
Oy sayısı
Oy oranı (%)
AKP
4.489
40,78
CHP
4.367
39,67
ÖDP
825
7,48
HDP
618
5,61
Bunların dışında, ÖDPnin de desteklediği adaylar, Fındıklı, Tonya ve Avanosta, CHP çatısı altında seçime girmişti. Nevşehirin Avanos ilçesinde, 3.396 oy alan CHP adayı, AKP adayını kıl payı farkla geçerek başkan seçildi (yüzde 39,85e yüzde 39,79). Rizenin Fındıklı ilçesinde AKP birinci (yüzde 46,56), CHP 2.818 oyla ikinci (%44,12) oldu. Trabzonun Tonya ilçesinde de AKP belediye başkanlığını alırken (yüzde 53,49), CHP 4.031 oyla (% 39,61) ikinci sırada kaldı.
Diğer belediye başkanlığı seçimlerinden bazılarında durum
Bunları bir tablo olarak sunayım (30 Mart seçimleri için verdiğim oy sayıları, bazı yerlerde sandıkların tümü henüz açılmadığından ve sonuçlar geçici olduğundan, eksikli tabii ki; soru işaretleri ise YSKnın sitesindeki eski seçim sonuçlarına ulaşılamadığından, az çok güvenilir sayılabilecek kaynaklara erişilemediğini anlatıyor):
Parti Yer
Oy sayısı
Oy oranı (%)
2009daki oy oranı (%)
TKP İstanbul Büyükşehir
6.630
0,08
0,11
TKP İzmir Büyükşehir
2.220
0,08
0,28
TKP Bursa Büyükşehir
1.005
0,06
0,18
TKP Denizli
212
0,04
0,05
TKP Sakarya
325
0,06
-
TKP Hatay-Samandağ
145
0,25
-
TKP Uşak
49
0,04
?
ÖDP Uşak
265
0,23
?
ÖDP Kırşehir
37
0,05
-
ÖDP İstanbul-Silivri
98
0,11
-
ÖDP Muğla-Bodrum
144
0,17
-
ÖDP Hatay-Arsuz
1293
2,80
Bu arada, Ankarada, EHP, Halkevleri, ÖDP ve TKPnin ortak adayı olan Kaya Güvenç, en azından geçici verilere göre, hayli düşük bir oy oranında kalmış görünüyor. Güvençin oyları şimdilik sadece diğer bağımsızlar başlığının altında yer alıyor ve henüz tüm sandıklar açılmamışken diğer bağımsızların toplam oy sayısı 1.718, toplam oy oranları ise yüzde 0,05. Anlaşıldığı kadarıyla, tek başına solun ortak adayı çıkarmak yeterli olmuyor; söz konusu adayın daha başka ikna edici hedefler de ileri sürebilmesi gerekiyor
Meclis üyeliği seçimleri hakkında
Tatava yapma, bas geççiliğin etkili olduğu 30 Mart seçimlerinde, sosyalist sol, il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerine odaklansaydı, belki de, biraz daha farklı bir tablonun ortaya çıkmasını sağlayabilirdi. Ne de olsa, seçimlerin odak noktasında, meclis üyelikleri değil belediye başkanlıkları vardı. Tam da bu sayede, meclis üyeliklerinin sağlayacağı denetleme olanakları üzerinde daha fazla durulabilir ve sosyalist adaylara oy verilmesi çağrısı öne çıkarılabilirdi. Ama benim görebildiğim kadarıyla, TKP, meclis üye adaylarıyla ilgili propaganda çalışmalarına çok geç başlar ve bu çalışmaları sırasında pek fazla somut vaatte bulunmazken, ÖDP, yine hayli geç başladığı meclis üyelikleri hakkındaki propaganda faaliyetlerinde, daha ikna edici olabilecek şeyler söylemesine karşın, bunları yeterince yaygınlaştırmayı başaramadı.
Halkevlerinin muhtar adayları
Halkevleri, 2009 yerel seçimlerinde olduğu gibi bu yerel seçimlerde de, Halkın Muhtarlarını seçtirelim çalışması yürüttü ve yine bazı muhtarlıkları kazandı.
Bazı sonuçlar
Yukarıdaki bilançoda eksik bıraktıklarım elbette vardır (ve belki de çoktur)
Bu yazıya gelecek olan yorumlar, bu eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca, kesin seçim sonuçlarını yazıya ekleyeceğim.
Ama genel tablonun az çok netleşmiş olduğu kanısındayım.
Benim ulaştığım sonuçlardan bazıları şöyle:
1) Seçimlerde, en azından bazı yerelliklerde başarıya odaklanmak önemlidir. (Bkz. Ovacık ve Mazgirt örnekleri.)
2) Seçimlerde, en azından bazı yerelliklerde somut kazanımlar elde etmek için gerçekten çaba harcandığında, dikkat çekici oy oranlarına ulaşılabilir. (Bkz. Defne ve Hopa örnekleri.)
3) Seçimlerde, genel geçer sosyalizm propagandasıyla elde edilebilecek olan kazanımlar hayli sınırlıdır. (Bkz. ÖDPnin ve TKPnin oy oranları.)
4) Seçimlerde, herhangi bir somut sonuç doğuramayacağı bilinerek yürütülen çalışmaların mutlak başarısızlıklara uğrama olasılığı çok yüksektir. (bkz. İstanbul ve Ankara örnekleri.) (Not: Ankaradaki ortak sol aday çalışmasını ben de önemsemiş ve bu çalışmanın daha olumlu sonuçlar doğurmasını ummuştum.)
5) Örgütlenin çağrısı, somut ve inandırıcı hedefler tarif edilmediğinde, örnek gösterilebilecek kazanımlar elde edilemediğinde, sosyalist sol açısından, hiçbir işe yaramıyor. (Gezi Direnişi öncesinde, sosyalist sol, sürekli olarak örgütlenme çağrıları yapıyordu. Pek fazla başarıya ulaşılamadı. Gezi Direnişi sırasında, sosyalist sol, yine örgütlenme çağrıları yaptı. Yine pek fazla başarıya ulaşılamadı. Bu konudaki başarısızlığın en son somut kanıtı, 30 Mart seçimlerinde alınan oylar. Ve 30 Mart seçimleri sonrasında da, aynı şekilde örgütlenme çağrıları yapılıyor. İyi ama, hangi somut ve inandırıcı hedefler doğrultusunda örgütlenilecek?)
Her şey sandık değil elbette. Sosyalist solun, seçimlerde elde ettiği sonuçlar ne olursa olsun, bu ülkede belirli bir ideolojik etki gücüne sahip olduğu da açık. Ama seçimlerde yüzde 1lik oy oranına yaklaşmak şöyle dursun, binde 1lere doğru gerileyen sosyalist örgütlerin ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşadıkları da bir o kadar açık.
Kanımca, eğer mevcut sosyalist örgütler ciddi iç muhasebeler yapıp bunların sonuçlarını halkla açıklıkla paylaşmazsa, farklı bir düzen için mücadele edebilecek olanların, mevcut sosyalist örgütlerden bağımsız yollar aramaları kaçınılmaz.
Sosyalist sol istediği kadar açıklama yapsın, kendi kitlesini bile kendi partisine oy vermeye razı edemiyor. Bu seçim bilançoları da bu konuya bir açıklık getirmiyor. Küçük yerleşim birimlerinde bu sorun aşılabiliyor, buralarda ittifaklar önemli ama büyük yerleşim yerlerinde ittifaklar da yapılsa,ortak sol adaylar da gösterilse sonuç alınamıyor. Sosyalist solun aşması gereken konu bence bu.
ÖDP'nin Avanos'ta CHP ile işbirliği sonucu belediye başkanlığının kazanılması doğru bir yöntemdi. Artvin-Hopa'da aynı yöntemle AKP'nin belediye başkanlığı kazanmasının önüne geçilebilirdi. Bu konuda hem CHP ve hem de ÖDP özeleştiri vermelidir. Solun güçlü olduğu bir ilçede başkanlığı kaptırmanın ayıbı bu iki partinin omuzlarındadır.