Taksim'den umudunuzu kesin diye buyurmuş diktatör. Şu kafaya bak! Şu zihniyete bak! Sol'a ne yapacağını bile buyurgan bir tavırla söylemekten çekinmiyor! Bu kafadan barış çıkacak, demokrasi çıkacak, özgürlük çıkacak! Birileri kendilerini kandırmaya devam etsin!
Meydan Korkusu
Can Dündar
Agorafobi, psikolojik bir rahatsızlığın adı...
Agora Yunancada geniş meydan anlamına geliyor.
Fobi, korku karşılığı kullanılan, yine Yunanca kökenli bir sözcük...
Özellikle panik atağı olan insanların, kalabalık yerlerde kalıp kaçamama korkusuyla açık alanlardan kaçınması, agorafobi olarak tanımlanıyor.
Siyaset biliminde de yeri var:
Agoralar, Batı kültüründe kentlilerin buluştuğu, tartışıp konuştuğu, mitingler, gösteriler, yürüyüşler yapıp itirazlarını dillendirdiği meydanlar...
Kitle psikolojisinin canlandığı, dayanışma ruhunun şahlandığı mekânlar...
Bu buluşmalar halk için ne kadar cazipse, iktidar sahipleri için o kadar ürkütücü...
Meydan, otoriteye meydan okumanın da meydanı çünkü...
***
Son yıllarda her 1 Mayısta Taksimin kapatılması boşuna değil böyle bakınca...
Taksim, tarihçesiyle de, genişliğiyle de potansiyel bir isyan merkezi gibi görünüyor.
Haktan, hukuktan, insandan yana bir iktidarın meydan korkusu olmaz; bilakis, gidip orada emekçilerle saf tutar.
Ama hukukla değil, baskıyla hükmedenler için Taksim Meydanı bir sınav alanıdır.
Hele memlekette muhalefet zayıflatıldıysa, bütün itiraz kapıları kapandıysa, medya susturulduysa, üniversite bastırıldıysa, pankart açmanın bedeli adam öldürmekten pahalıysa ve itirazını dillendirmek için insanlara meydanlardan başka mecra bırakılmadıysa...
Meydan, tek bir ağızdan haykıran devasa bir insandır.
***
1 Mayıs 1977de ondan kana boğdular Taksimi...
1979da sıkıyönetimle ondan yasakladılar.
12 Eylülden sonra gösteriye kapatılması da ondandır.
Dün basın açıklaması yapmak isteyen bir avuç insanın iktidarda yarattığı panik ve karşılaştığı şiddet de ondan...
Başbakanın halkın meydanını halka kapatmaktaki pervasızlığı da ondan...
Korkudan...
Meydan bizi devirir korkusundan...
***
Taksim yasak. Onun yerine bazı ilçelerimizde butik meydanlar yapacağız diyor Başbakan...
Kupon arsalar gibi butik meydanlar da ondan sorulsun istiyor.
Zor.
Modern kentli toplumları, gelişme çağında çocuklar gibi tembihleyip kum havuzunda oynatamazsınız.
Halka ait meydanları halka kapatamazsınız.
Sıkıyönetim yapamamış, siz mi yapacaksınız?
Gezi, bu Ben yaptım oldu kafasına, astığım astık kestiğim kestik havasına verilmiş okkalı bir cevaptır.
Hükümet, yasaklarla hükmetmeye devam ettikçe de tekrarlanacaktır.
***
Psikologlar, Agorafobisi olanlar meydana çıkarsa, panik, baş dönmesi, terleme gibi sonuçlar doğabilir diyorlar.
Bu belirtileri iktidarda gözlüyoruz.
Tedavisi?
Terapi almanız lazım. Meydan korkunuzu yenmeniz için uzmanlar size yardımcı olacak. Yanlış inanışlarınızı anlatacak. Nefes teknikleriyle rahatlatacak. Yavaş yavaş elinizden tutup kalabalık yerlere sokacak. Ve meydanlara alışacaksınız.
Başka yolu yok.
Cumhuriyet
Can Dündar doğru yorumlamış, hükümet seçimlerden güçlü çıktığını iddia etse de gerçekte korkuyor. Soldan, sosyalistlerden, 1 mayıs'tan, Haziran direnişinin tekrar etmesinden korkuyor. Bu panik atak davranışları boşuna değil.
Araç da veririm kumanya da yeter ki Taksim'e gitmeyin!
Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, Beykozlu işçilere 1 Mayıs'ta Taksim'e gitmeme çağrısında bulundu. Çelikbilek, Yenikapı ya da Maltepe'ye gidecek işçilere bedava araç tahsis edeceğini, kumanya vereceğini, tankerle su göndereceğini söyledi
FAKİR YILMAZ
İstanbul Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, 1 Mayıs'ı Taksim yerine Maltepe veya Yenikapı'da kutlamayı tercih edecek işçilerin kumanya ve ulaşım giderlerinin Belediye tarafından karşılanacağını açıkladı.
Beykozlu Kastamonuluların ziyaretinde konuşan Çelikbilek, Beykozlu işçilere Taksim'e gitmemeleri çağrısında bulundu. Çelikbilek, "1 Mayıs'ta Kazlıçeşme ya da Maltepe'de kutlamalara katılacak olan Beykozlu işçilerimize bedava ulaşım aracı tahsis edebiliriz. Onların kumanyalarını da Beykoz Belediyesi olarak verebiliriz. Ancak Taksim'de ısrarcı olmak doğru değil" dedi.
'TURİSTLERİN TADI KAÇAR'
Çelikbilek, şöyle konuştu: "Şimdi biz millete, 3 milyon insanı alan koca devasa bir meydan yaptık. Git kardeşim Yenikapı'ya... Al sana meydan! 3 milyon insan topla, sağa da oyna sola da oyna. 'Yok hayır! Biz illa 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkacağız!'... Peki, ne var Taksim'de? Orayı yakıp yıkacaksınız, milleti rahatsız edeceksiniz; çünkü oraya adam götürmeyi bilmiyorsunuz. Oranın kendi kalabalığından yararlanarak, kalabalık olduğunuzu mu söylemek için gidiyorsunuz oraya? Turistlerin tadını kaçıracaksınız, ağzının tadını bozacaksınız. Camı çerçeveyi kıracaksınız. Gidin Kazlıçeşme'de yapın.
'TANKERLERLE SU VERELİM'
AKP'nin seçim mitinginin de Yenikapı'da yapıldığını hatırlatan Çelikbilek, Biz Taksim'de yapmasını bilmez miydik mitingi? Biz büyük zorluklar içerisinde, 2 buçuk milyon insan topladık 23 Mart'ta... Oraya gittiği zaman tabağın içerisinde küçücük bir kurufasulye tanesi kadar kalacağını bildiği için Kazlıçeşme'ye gitmeyecek; Nişantaşı'ndan aşağıya doğru yürüyecek Taksim'e... Tarlabaşı'ndan gelecek... Küçücük Taksim Meydanı'na sıkıştıracak insanları, kalabalık oldu diyecek. Git kardeşim, yüreğin varsa Kazlıçeşme'de kutla. Maltepe Meydanı'na git. Oyna, akşama kadar zıpla. Bizden yardım iste, biz tankerlerle su gönderelim, yemek de gönderelim. Ama milleti rahatsız etme, milletin ticaretini bozma, gelen turistleri rahatsız etme" dedi.
***
Diyarbakır Valiliğine 1 Mayıs alanı tepkisi
Diyarbakırda konfederasyonlar ve meslek örgütleri, Valiliğin 1 Mayıs miting alanı ile ilgili verdiği karara tepki gösterdi.
KESK, DİSK, TTB, Türk-İş ve TMMOBun oluşturduğu 1 Mayıs Tertip Komitesi, Diyarbakır Valiliğinin miting alanı kararına ilişkin AZC Plaza önünde basın açıklaması yaptı. 1 Mayıs Tertip Komitesi Başkanı Uğur Yaman, İstasyon Meydanında yapmak istedikleri mitinge Valilik tarafından Memur-Senin talebi var gerekçesiyle izin verilmemesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını belirtti.
EMEKÇİNİN DEĞİL İKTİDARIN YANINDA
İktidar yanlısı olarak bilinen Memur-Senin, 17 Aralık sürecinde başlayan yolsuzluk olaylarında Dik dur eğilme, Memur-Sen seninle sloganıyla Hükümetin yanında yer aldığını hatırlatan Yaman, işçileri sömüren ve işçi haklarını gasp eden bir sendikanın inandırıcılığının olmadığını kaydetti. 1 Mayıs kutlamaları programında barış sürecine atıfta bulunacağını açıklayan Memur-Senin bu konuda da samimi olmadığını belirten Yaman, Rojavaya saldıran çetecileri savunan bir sendikanın emekçilerin ve devrimin yanında olmadığını söyledi.
1 Mayısta İstasyon Meydanının gerçek sahiplerine verilmesi gerektiğini talep eden Yaman, bu demokratik talebin karşılanmaması durumunda kentin her yerinde bu direniş gününü kutlayacaklarını duyurdu.
***
HDP: 1 Mayıs'ta Taksim'deyiz
HDK İstanbul Meclisi ve HDP İstanbul İl Örgütü, 1 Mayıs'ı Taksim'de Newroz ateşinin sıcaklığıyla kutlayacaklarını belirterek, "Biz bu tartışmaya girmeyeceğiz. Çünkü 1 Mayıs günü Taksim'de katledilenlerin yıldönümü. O yüzden bizim orada kutlama yapmamızın bir anlamı var" dedi.
HDP İstanbul İl Örgütü'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Şamil Altan, işçi, emekçi ve ezilenler olarak düzenin baskılarına karşı seslerini yükseltmek için 1 Mayıs'ta Taksim'de olacaklarını açıkladı. Altan, "Türkiye'de yeni diktatörlük rejimine rağmen herkesi 1 Mayıs'ta karşı durmaya çağırıyoruz diye konuştu.
Birgün
Taksimin bir sahibi var, sorarlar bir gün sorarlar
Taksim 1 Mayısı, servet ve sefalet arasında bir cenk meydanı olunca, Türk-İş bürokrasisi de hizmetinde olduğu sınıfın ve yandaşı olduğu düzen partisinin yanında saf tutuyor.
Türkiye işçi sınıfı için 1 Mayısta Taksimde olmanın ne kadar önemli olduğu ortada. Taksimin öneminin bilincinde olan elbette sadece işçi ve emekçiler değil. Sermaye sınıfı ve onun hükümeti, yandaşları da Taksimin nasıl bir yer tuttuğunu biliyorlar.
Şimdiden polis bariyerleri yerleştirilirken, TOMAlarla tatbikat yaptırılırken, gaz fişekleri, plastik mermiler stoklanırken, diğer taraftan tehditler, provokatif haberlerde birbirini izliyor. AKP adına yetkili olan hemen hepsi Taksim konusunda sözünü söyledi, söylemeye de devam edecektir.
İşçi sınıfıyla sermaye sınıfı arasında önemli bir cenk meydanı olan Taksimin bir saflaşma yaratması beklenmedik bir durum değil. Taksim, gündeme geldiği 2007 1 Mayısından bu yana aynı zamanda bir saflaşma merkezi olmuştur. Özellikle Türk-İşin sabıkası bu açıdan fazlasıyla yüz kızartıcıdır.
Bu yılda çareyi Kadıköye kaçmakta bulan Türk-İşin Genel Başkanı Ergün Atalay, AKP hükümetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile yaptığı görüşmede "Bizim yapımız, tabanımız müsaade alınmayan bir yerde 1 Mayıs'ı kutlamak istemiyor. Biz yönetim olarak, başkanlar kurulu olarak da o doğrultudayız" dedi. Efendilerinin sendikacısı Atalayda böylece üzerine düşen misyonu oynamış oldu. Türkiye'nin her yerinin kendileri için Taksim Meydanı gibi olduğunu söyleyen Atalay şunları söyledi: "Dağlar kadar sıkıntımız, derdimiz ve problemimiz var. 1 Mayıs'ta, bu günde, bizim bir günlük bayramımızda biz bunu bütün Türkiye'nin alanlarından çalışanların, çalışmayanların, öğrencilerin, tarımda çalışanların sıkıntılarını, sorunlarını başta Kadıköy olmak üzere alanlarda haykıralım. Sıkıntılarımız, dertlerimizi anlatalım."
Gerginliğe sebep olmadan diyerek yasakçı tutumu meşrulaştıran, Taksim 1 Mayısına katılmak isteyenleri hedef alan Atalay Hiçbir yerde gerginlik yaşanmasın diye sevgi mesajları verdi. Polis terörü karşısında tavır almayan sendika bürokratları saldırı yerine gerginlik kelimesini koyarak, sorumluluğu da işçi ve emekçilere atarak düzene sendikalar cephesinden destek oluyor.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da düzen korosuna eklenerek Küresel operasyon söylemine sarıldı. Taksim 1 Mayısı için Haziran Direnişi, yolsuzluk operasyonları döneminde sıkça dillendirilen dış mihrakların oyunu nakaratını tekrarlayan Gündoğdu, Uluslararası sermaye ile kavga edileceğine birlik olup, Taksim'i karıştırmak istiyorlar" açıklaması yaptı.
Atalayın gerginlik terimi tercihi Gündoğdu da sorun kelimesi kullanılarak tekrarlandı.
Hak-İş Kayseride, Memur-Sen ise Diyarbakırda 1 Mayısı kutlama kararı almışlardı. Safını Taksim karşıtı gerici platformlarda belirleyenlerden biride bekleneceği üzere İşçi Partisi oldu. Doğu Perinçek, şovenizmin mide bulandırıcı zehrine bandırdığı cümlelerle vatan, millet edebiyatı yaparak Türk bayrağının olacağı Kadıköye çağrı yaptı.
Taksim karşıtı düzen cephesinin tüm tonlarıyla birleştikleri ortak düşünce, İstanbulda Taksim olmasında neresi olursa olsun. Bugün Erdoğanın, sırf Taksime çıkılmasını engellemek için söylediği yeter ki Taksime çıkmayın, ücretsiz servis temin ederiz sözlerinin arkasında yarın başka bir gün mü yok, neden ille de 1 Mayıs düşüncesi yatmaktadır.
1 Mayısı yasaklandığı günde, 1 Mayısta anmak söz konusu olduğunda ise, bugünkü Türk-iş gibi Taksim kaçkınlarının söyleyeceği şöyle bir cümle olacaktır: Bizim yapımız, tabanımız müsaade alınmayan bir günde 1 Mayıs'ı kutlamak istemiyor. Biz yönetim olarak, başkanlar kurulu olarak da o doğrultudayız.
Kızıl Bayrak
Anayasa Mahkemesi'ne Taksim başvurusu
Ankara Barosu avukatlarından Sedat Vural 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasına izin verilmemesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı.
T24'ten Arzu Yıldız'ın haberine göre Vuralın AYMye bugün yaptığı başvuru dilekçesinde, 1 Mayısın Taksimde kutlanmasının engellenmesi AİHM ve Anayasaya aykırı olduğu söyelndi.
Dilekçede şu hususlara dikkat çekildi:
* Anayasanın 34. maddesi gereğince, herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesine göre, herkes barışçıl olarak toplanma hakkına sahiptir.
* Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. Anayasanın 148. maddesinin üçüncü fıkrasında, herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir denilerek bütün idari ve yargısal makamlarca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve haliyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiği bir kez daha vurgulanmıştır.
* Hukuksal bu hüküm ve kararlar gereğince, asıl olanın Hukukun Üstünlüğü olup, Hukuka aykırı hatta yasal dayanağı bulunmayan keyfi Başbakan ve İstanbul Valisinin emir ve talimatı ile Sözleşme ve Anayasaca güvence altına alınan Toplantı, Gösteri ve İfade Temel Hak ve Özgürlüğümün ihlalinin önlenmesi Hukuksal ve Toplumsal zorunluluktur.
* Başbakan ve İstanbul Valisinin temel görevi; Anayasal haklarını kullanan Yurttaşlarının, bu haklarını kullanımını kolaylaştırıcı önlemler almak, Taksim Meydanında yasal İşçi Bayramının kutlanması ve şahsım ile diğer katılanların can güvenliğinin korunmasını sağlamaktır. Yoksa keyfi emir ve talimatla Anayasal Görev suçu olan Toplumsal Barışı ve Kamu Düzenini bozmak değildir.
Sol
1 Mayıs için eylem estetiği/Aydemir Güler
Bizim Gezi kadınları, kırmızılı ve siyahlı, birer klasiktir. Tek başınadır her ikisi de, veya en öndedirler. Kırmızılı edilgen biçimde gaz karşısındadır; siyahlı aktiftir Tomanın, tazyikli suyun önüne atlarken...
Tek başınalıkları, az sonra inanılmaz çoğalacağımızın habercisidir.
İstanbulun trafiğine gram pozitif katkısı olmamasına rağmen ısrarla inci gerdanlık türü isimler takılan Boğaziçi Köprüsünün en güzel resimleri Haziran 2013de çekildi. Köprüde yürüyen kitle İstanbulun ve eylemin en estetik görüntüsü bence.
Taksim, 1 Mayıs 77nin kana bulanışından az önceki olağanüstü halinden daha güzelini yine Haziranda sundu bize.
15-16 Haziranda, gönülsüz oldukları her hallerinden belli jandarmaların barikatını aşan işçiler insanın içini titretir. İşçi sınıfımız o günden önce hiç o kadar çok olmamıştı.
Deniz; bir yürüyüşe yön verirken yani bir topluluğun içinde, veya mahkeme salonunda slogan atarken yani tek başına... Hatırladınız, değil mi? Ya Nâzımın otomobil camından çıkan sıkılı yumruğunu ve güler yüzünü? Hiçbir şeye değişilmez o güvenli gülümseme...
Estetiğin bilim ve felsefe düzleminde tartışılması gereken bir derinliği vardır kuşkusuz. Ondan söz etmiyorum şimdi.
Estetik bir de, toplumsal algıdır. Her algı gibi zamana ve mekana göre değişir.
Sol mücadeleler albümümüzde tek başına yumruğu havada slogan atan Deniz Gezmişle benzer algı yaratacak bir başka solo görüntüyü kolay kolay bulamazsınız. Kim denese olmaz. Çünkü o Denizdir. Gencecik bir öğrenci ve adı dağ köylerine tırmanmış bir efsane. O artık Deniz değil, Dev-Gençtir. Ya da dev gibi genç! Halkın okumuş çocuklara baktığında kabaran gururudur. Koskoca bir iktidara, Amerikan filosuna, tüm dünyaya kafa tutmaktır. Deniz bunların hepsidir ve jandarmalarca götürüldüğü o resimde kalabalıklar gizlidir.
Nâzım otomobilde yalnız mı? Yoksa, hapishanesinde yattığı sömürü rejimine kızan veya ondan korkan, çaresizce boyun eğen veya eğilip bükülmeden mücadele veren, şiirini yazdığı büyük insanlıkla mı beraber? Bunların hepsini ve başkalarını bize anlatan Nâzımı, o karede tek başına olarak hissetmeyiz.
Eylemin estetiği zamana ve mekana göre anlam edinen bir algıdır.
Deniz veya Nâzım asla tek başlarına değiller. Kırmızılı ve siyahlı kadınlar da...
2014 Nisan sonunda, Türkiyede... halkın daha yeni ayağa kalktığı yerde, eylem estetiğinin ölçüsü çokluktur.
Bugün bizde muhalif eylemin güzelliği içerdiği dayanışmadadır.
Birinden diğerine barikata taş aktaran eller olağanüstüdür. Diktatöre güle güle diye bira kadehlerini kaldıran eller de öyle.
Bir başka resimde beş kişidirler topu topu. Hani tam ortadaki elinde bayrak tutar ya; o resim... Polis saldırısından korunmak için birbirlerinin ardına sığınmışlar. Beş benzemezdirler. Yaş kuşağı itibariyle dededen toruna dizilirler. Beş değil beş yüz bindirler!
Gezide öpüşen çiftin fotoğrafında iki kişi görürüz. İki kişi değil kızlı erkekli bir halk dayanışmasının resmidir o. Çünkü dudaklar 2013 Haziranında Taksimde birleşmiştir.
Hep iyi örnekler mi vereceğim? Eksiklerden hiç söz etmeyecek miyim?
Evet, onları görmezden gelelim istiyorum! 1 Mayısa bir hafta kala iyilerle yetinmek istiyorum. Devrimcilik 1 Mayısta çok olmaktır!
Diktatörün korkusu çokluğumuzdan.
Ama ısrar ederseniz... Madem öyle; bireysel korunma araçlarına güzelleme yazmanın manası var mı, diye sorarım. Gaz maskesi gerekli tabii; ama neresi estetik! Ne beşli resimdeki dedeye, amcaya takabilirsiniz onu, ne de maskeyle öpüşebilirsiniz!
Bugünkü kadar çok olmadığımız zamanlar dursun arşivlerde. Azdık ama onurluyduk, kararlıydık, bir adım geri atmadık... İyi ki öyle yaptık. O günkü tutumumuzla 2013ü hazırlamış bile olabiliriz. Ama sonra çoğaldık. Çok daha güzel olduk. Dursunlar arşivde onurlu azlıklarımız.
1 Mayısta kalabalıklar kucaklaşsın.
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/aydemir-guler/1-mayis-icin-eylem-estetigi-91468
İstanbul'da Emniyet, 1 Mayıs için seferber oldu: 39 bin polis, 50 TOMA
İşçilerin Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamasına engel olmak için, İstanbul Emniyet Müdürlüğü seferber oldu. 1 Mayıs'ta İstanbul'da 39 bin polis ve 50 TOMA görev yapacak.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1 Mayıs günü tüm personelin izinlerini iptal ederken, kentte 39 bin polisin görev yapacağı öğrenildi.
DHA'nın haberine göre; Bu polislerin 19 bininin Taksim ve çevresinde görev alacağı 5 bin polisin ise Kadıköy'deki Türk- İş mitinginde görevlendirileceği ifade edildi.
Taksim'deki polislerin her an müdahaleye hazır olarak bekleyeceği kaydedilirken kilit noktalarda ise polislere bekleme ve toplanma bölgeleri oluşturulacağı belirtildi. Önlemler kapsamında 50 TOMA'nın da kullanılacağı öğrenildi
Öte yandan ihtiyaç halinde 1 Mayıs'ta çevre illerden takviye olarak çevik kuvvet ekipleri de getirilebileceği kaydedildi. Ayrıca ihtiyaç duyulursa İl Jandarma Komutanlığı'ndan da destek alınacak.
Sol