Sadece Kesab değil tüm Suriye hedef
Çalışmalarına Lübnanda devam eden Kesablı gazeteci Şant Kerbabyan, kasabasına yönelik saldırıyı soLa değerlendirdi. Kesabda Ermeni nüfusunun bulunması nedeniyle, olayın daha çok bu yönüne vurgu yapıldığını kaydeden Şanta göre, saldırı Türkiyenin Suriyeye karşı düşmanca politikalarından ayrı ele alınamaz.
Ali Örnek - soL
Gazeteci Şant Kerbabyan, Halep kentinde yaşarken, çatışmaların başlamasıyla sevdiği ülkesini ve kentini terketmek zorunda kalan yüzbinlerce Suriyeliden biri... Çalışmalarına Lübnanda devam eden Kerbabyan, şimdi doğup büyüdüğü ve tüm çocukluğunun geçtiği Kesaba yönelik saldırıları acıyla izlediğini anlatıyor. Büyükannesi ve kuzenlerinin saldırıya kadar Kesabda barış içinde yaşadığını anlatan Kerbabyan, Kesabın Haleple aynı akıbeti yaşamasından Türkiyeyi sorumlu tutuyor. Ancak ona göre, Kesab, Ermeni kasabası olmaktan çok, Suriyenin parçası olduğu için hedefte... Şant akrabalarının neler yaşadığını ve Kesab saldırısının ne anlama geldiğini soLa anlattı.
Son Enfal Operasyonunun (Kesaba yönelik saldırıya cihadçıların koyduğu ad) detayları tartışıldı, Suriyeli bir Ermeni olarak Kesab kasabasındaki çatışmaları izlerken ne hissediyorsunuz?
Kesab kasabasında oturmadığımı, ailemin burada olduğunu unutmayalım, o yüzden burada yaşananları görmek gerçekten acı verici. Buradan gelen videoları izlerken, bir zamanlar takıldığım ve çocukluğumu geçirdiğim yerleri görüyorum ve kimin ne yapıyor olduğuna bakmaksızın bu gerçekten acı verici. En önemlisi de, bir Suriyeli olarak Suriye topraklarının savaş yüzünden mahvediliyor oluşu benim canımı acıtıyor.
Görgü tanıkları kadar onlarca haber de Türkiyenin El-Kaidenin kollarına mensup militanların veya diğer bazı acımasız Selefi-Tekfiri grupların kasabaya saldırmasına olanak sağladığını söylüyor, bu iddialar hakkında ne söylemek istersiniz?
Bu iddialar tamamıyla doğru. Şahsen Lazkiyede yerinden çok sayıda edilmiş Kesablıyla konuştum ve bu haberleri doğruladılar. Tüm milislerin gerçekten de, maalesef Türk yetkililerin yardımıyla Türk sınırları boyunca içeri alındığını doğruladılar. Ve bunun Türk nüfusu için haber değeri taşıdığını düşünmüyorum, Türklerin şimdiye kadar ülkelerinin Suriyeye gelip oradan giden milisler için bir sığınak haline geldiğini bildiklerini düşünüyorum.
Ermeni toplumunun önde gelen üyelerine göre, militanlar evlere girip evleri yağmalamış ve Türkiyeye bir sürü kamyon ile taşınmışlar. Arkadaşlarımdan birinin annesi hâlâ orada. Militanlar onun da evine girip altın ve para istermişler. Sonra annesinden arkadaşımın numarasını almışlar ve arayıp annesinin orada olduğunu söylemişler. Kuzenlerim de dahil Lazkiyeye sığınan tüm görgü tanıkları, militanların Suriyeli bile olmadığını söyledi. Çeçenler, Tunuslular, Libyalılar vs. Aynı zamanda bazıları, Kasap Türkmenlerinin gerçekten de militanlara yardım edip onlara etrafı gezdirdiğini öne sürüyor.
Militanların kıyıya ulaşıp kendilerine silah nakledilmesi için bir liman inşa etmeyi amaçladıkları haberleri var
Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
İsyancıların denizi kullanma ihtiyacı duydukları gibi bir limana ihtiyacı oldukları iddiası tamamen gülünç, çünkü Kesabdaki deniz gemilerin yolculuk yapması ve oranın bir liman olarak kullanılması için uygun değil, fakat Türk tarafındaki deniz bunun için uygun, dolayısıyla muhtemelen Türk tarafındaki denizi kullanacaklardır. Ve burada sarf ettikleri sözlerden biri sığınmacı kamplarından buraya kız ve erkek kardeşlerimizi getireceğiz ve buraya yerleşmelerine izin vereceğiz.
Kesab, sosyal medya platformlarında da, özellikle dünyanın dört bir yanından Ermeni topluluklarının katılımıyla Twitterda, hararetli bir tartışma konusu oldu. Bazı kullanıcılar Türk katılımını anımsatarak, bir Ermeni kasabasına saldırının 99 yıl sonra soykırımın tekrarlanması olduğunu iddia ediyor. Buna ne diyorsunuz? 1915 Soykırımı ile kasabaya saldırı arasında bir bağlantı var mı?
Histerik sosyal medya kampanyasının çok aşırı olduğuna ve meseleyi tamamen yeni bir aşamaya taşıdığına inanıyorum. Bence bu Ermeni Soykırımı meselesini zedeliyor. Erdoğan hükümeti için Kesabın stratejik bir noktadan fazlası olduğunu düşünüyorum ve esas hedefin buradaki Ermeniler olduğuna inanmıyorum. Ermenilerin ikamet ettiği bu kasabanın Erdoğan için bir ekstra olduğuna, ana hedef olmadığına inanıyorum. Kesab, Halep ya da başka bir yer gibi Suriyenin bir parçası olduğu için saldırı altında. Soykırım sözcüğü gelişigüzel kullanılmamalı, yani bunun Ermeni Diasporası tarafından çok zorlama bir fikir olduğuna inanıyorum. Ancak bu, soykırımın doğru da olmadığını, uydurulduğunu işaret etmek amacıyla hukuki bir kampanya başlatmak için bir saldırı da olabilir, tarihsel gerçekler tersini gösteriyor.
AKP hükümeti ile yakın ilişkileri olan bazı Türk ana akım medyası, Kesabdaki Türk müdahalesi ile ilgili iddiaları gözden düşürmek için Türkiyenin yöre halkına kollarını açarak konuk ettiğini iddia ediyor. Ne diyeceksiniz?
Türkiye neredeyse 3 yıldır kollarını açarak halkı konuk ediyor, o yüzden benimsenmiş olan bu açık sınır politikası ile Türk planının tamamını sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
Eğri oturup doğru konuşalım, Suriyelilerin savaş nedeniyle evlerini terk etmesi gerekti, dolayısıyla aslında Suriyeliler Türk halkının misafirperverliğine minnettarlar, fakat aynı zamanda Türkiyedeki bu insanlar için Erdoğanın planlarına kuşkuyla yaklaşmaya devam ediyorum. Şimdi, Türkiyeye kaçan Kesab halkı hakkında, bunun bir istisna veya Türkiyenin açık sınır politikasının devamı olup olmadığı konusunda emin değilim. Aynı argümanın sadece Kesab kasabasına değil tüm Suriyeye uygulandığını söylemeye çalışıyorum.
Türkiye büyük ölçüde işe karışıyor ve mültecilerin alınması işe karışmanın bir parçası. Ve dediğim gibi Erdoğanın Türkiyedeki çok sayıda mülteci için bir planı olduğunu düşünüyorum
Sol