TKP'nin Kadıköy'e gidişinin gerekçeleri kendine aittir, bizim de gerekçelerimiz var ve İşçi Partisi o gerekçeler nedeniyle Kadıköy'e gidiyor. Ben ikisi arasında hiç bir fark göremiyorum.

TKP'nin gerekçelerini bir önceki sayfaya arkadaşlarımız asmış. Sizin gerekçeleriniz ne; Perincek'in açıklamasıyla ''İşçi sınıfının Taksim'de değil, Kadıköy'de olması'', '' Taksim'de Apo posterlerinin olması, Türk Bayrağı'nın ve İstiklal Marş'ının olmaması''.

Bir kere bunlar hiç inandırıcı değil. 2012'de de İşçi Partisi Taksim'deydi ve CHP ile birlikte yan yana Türk bayraklarını dalgalandırıyordu. BDP de oradaydı ve onlar da kendi simgeleriyle alanda bulunuyordu. Birbirlerine hiç karışmıyorlar,( zaten farklı uçlardaydılar) bir problem de olmuyordu. Kısaca bu gerekçelerin inandırıcılığı yok. Benim aklıma İşçi Partisi'nin ''yeni konsepti'' geliyor. AKP ile FG cemaati arasındaki kavgada AKP'ye şirin görünmek gibi. Bu konsepte göre Taksim'i yasaklayan AKP'ye şirin görünme çabası.

Unutmadan eklemek gerek, TKP Kadıköy'de Türk-İş ve Kamu-Sen'in düzenlediği bir mitingin katılımcısı da olmadı. Belki Türkiye'de hiç bir sosyalist yapının denemeye kalkışamayacağı bir şekilde kendi organizasyonunda 1 Mayıs düzenledi ve orada Taksim konusundaki ısrarlı taleplerini kürsüden kitleye aktarma olanağı buldu. Siz ise Taksim'e gidenleri nerdeyse AKP diliyle ''çapulcu''ya benzeterek sarı sendikacılığın tescilli örgütlerinin kollarının altına sığınıyorsunuz!

Taksim hem fiziki koşulları nedeniyle ve hem de tarihsel geçmişinden ötürü işçi sınıfının ' Mayıs'ı İstanbul'da kutlama alanıdır. Taksim kazanılmıştır ve artık gericiliğe teslim edilmemelidir. Bu yıl İstanbul 1 Mayıs'ı için AKP'nin ''savaş''ı göze almasından kaçınılamaz. İstanbul ve yakın çevresindeki tüm ilerici, yurtsever, solcu sosyalistler olanca yığınsallığıyla orada buluşmalılar. AKP'nin önerdiği Yenikapı hiç bir şekilde kabul edilmemelidir. 1 Mayıs işçi sınıfının ve katılımcı örgütlerin kendi başlarına ''ıssız bir mekanda'' kutlayacakları bir tatil günü değildir. Tarihsel önemi bir yana, Taksim bir merkez olmanın getirdiği cazibe nedeniyle tercih nedenidir. 1 Mayıslar kutlandıkları kentin en merkezi alanında kutlanır ve yürüyüş güzergahlarının özgünlüğüyle katılımcıların dosta-düşmana kendi gücünü gösterebilecekleri yerler olmasına dikkat edilir. Taksim bu yüzden de 1 Mayıs'ın kitlesel anlamda kutlanabilecek tek mekanıdır. Üstelik orada işçi sınıfının tarihi yatıyor. Orada otuz dört canımız faşist bir katliama kurban edilmiş onlarcası yaralanmıştır. Taksim'in önemi de buradan geliyor.

Bugün daha da farklı bir durum var: AKP 1 Mayıs'ı Taksim'de işçi sınıfına yasaklamaya çalışmaktadır. Bu konuda keyfi ve faşizan bir tutumu ısrarla sürdürmekte ve her türlü çılgınlığı yapabileceğinin işaretlerini vermektedir. Korkuyor çünkü. Haziran direnişi uykularını kaçırıyor. Al işte, Taksim'i bu yıl daha da önemli kılan bir üçüncü neden! AKP gericiliğinin keyfi faşist uygulamalarına boyun mu eğilecektir?

Perincek buna cevap vermiş:

''Sınıf neredeyse biz oradayız. İşçi sınıfı Kadıköy'de olacak. Savaşlar hep aynı yerde olmaz, aynı meydanda olmaz. Tarihte birçok meydan muharebesi oldu, savaşlar her defasında aynı meydanda devam etmedi. Sakarya Meydan Muharebesi'ni yaptık, yine Sakarya'dayız diyebilir misiniz? Bu tavır bizi savaş dışı tutar. Mücadele neredeyse biz oradayız.''

Tipik Perinçek türü cevap olmuş. Adam resmen AKP'ye yakınlığını ısbatlamak adına Kadıköy'deki mitinge katılıyor. Perinçek'i tanımak için daha neler yapmalıki? Sol düşmanlığını bu adamdan daha iyi yapan kimse yok. Ama genede burada hala sol olarak algılanıyor, eleştirenler ise sol karşıtı olarak suçlanıyor. Sol'u ayaklar altına almıştır bu adam.