Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış
Alıntı Çizelgesi: umut yazmış
Kapitalizm altında işçi kendi kendini yönetecek duruma gelebilir mi
Neden yönetemesin, üretim araçlarını yönetiyor da kendi kendini mi yönetemeyecek? Kendi kendini yönetemeyecekse, başına hep bekçi mi dikeceksiniz? Sınıfsız toplumda nasıl olacak, yine bekçi mi bulacaksınız?
İşçi üretim aracını yönetmez, kullanır. Bunu kullanmak için de özel eğitimden geçer. Ayrıca her insanın yeteneği aynı değildir. İşçi de olsa, her işçi her üretim aracını kullanamaz, en azından yetkinlikle kullanamaz. Toplumu yönetmek de, ekonomiyi yönetmek de, hem çok başka, hem de çok daha karmaşık işler.
Yapılan bir başka hata da, tek tek işçilerle veya işçi topluluklarıyla işçi sınıfını karıştırmak. Sınıf tek tek bireylerin ötesinde, üstünde bir varlık. En devrimci sınıf işçi sınıfı derken de, tek tek işçiler veya işçi grupları kastedilmez, bu bağlamda işçi sınıfı kastedilir.
Marksizm-Leninizm'de proleterya diktatörlüğü vardır. Bunun anlamı da işçi sınıfının, emekçilerin en alt katmanı olan proleteryanın ele geçirilen devleti, gerekirse zor kullanarak yönetmesidir. Bu zor kime karşı kullanılacak? Tabii ve öncelikle burjuvaziye karşı. Burjuvaziye ve eski toplumsal düzenin tüm kalıntılarına karşı. Ancak yalnız bununla da sınırlı değil, devrimin gerçekleşmesi için köylülerin de işçi sınıfına omuz vermesi gerekir. Köylüler içinde tarım şirketlerinde veya büyük toprak sahibinin yanında ücretle çalışan tarım emekçisi azdır. Çoğu az da olsa kendisi de toprak sahibidir. En azından toprak beyi ile ilişkileri ücretli işçi-kapitalist arasındaki ilişkiden farklıdır. Köylülükte küçük burjuva eğilimler ağır basar. Kentlerde de küçük burjuvalar var. Bunlar bir yandan yaşamını emeği ile kazanırken, bir yandan da sermaye sahibi olmaya eğilimlidir. İşçi sınıfı içinde de yaşamını emeği ile kazanan, ancak sınıf bilincine sahip olmayan geniş kesimler var. Bunların içinde sosyalizme direnecekler ve ikna edilemeyecekler de çıkacaktır. Bunları görmezseniz, popülizmin batağından kurtulamazsınız. Popülizmle ne devrim olur, ne de sosyalizm kurulur.
Devlet kavramı Marksist-Leninistler için tartışılacak birşey değildir. Özellikle Lenin devlet konusunu sık sık işlemiştir. Tarihsel materyalizme göre devletin ortaya çıkışı sınıfların ortaya çıkışına koşuttur. Sönümlenmesi de sınıflar tamamen ortadan kalktıktan sonra olabilir ancak. Yani sosyalizm kurulacak hiçbir sınıf farkı kalmayacak. Tabii bu yalnızca ülkenin sınırları içinde sınıf farkının bitmesi demek değildir. Dünyada sizin dışınızda emperyalizm ve sınıflı toplumlar varsa, devlete gerek vardır. Kendini korumak açısından gerekli. Yalnız emperyalizmin saldırganlığına karşı değil, ideolojik sızmalara karşı da.
Bir de devlet kavramını yerine oturtmak gerekiyor. Devlet deyince, işin içine hükümet de giriyor, ordu da, polis de, bürokrasi de, yargı da. Valilik ve belediye gibi yerel yönetim teşkilatı da giriyor. Sınıflar ortadan kalksa da, gelişmiş bir toplum, sınıfların olmadığı ilkel toplumlar gibi yönetilemez tabii. Çünkü bambaşka bir düzeydesiniz. Üretim tamamen toplumsallaşmış, insan da farklı. Toplum, maymundan avrilmiş sürülerden oluşan bir kalabalık değil. İçgüdülerle, gücü yeten yetene ilkesiyle yönetilecek bir toplum değil. Bunun için de adına ister devlet deyin, ister başka birşey deyin, kaçınılmaz olarak bir takım aygıtlara gerek var.
Bir de, komünist toplumda devletin nasıl ve ne zaman ortadan kalkacağı konusu belirsizdir. Çünkü bu toplum düzenine hiç gelinmemiş, yaşanmamış. Devletin ortadan kalkması gerektiğine, kalkacağına felsefi olarak ulaşılıyor yalnızca. Komünist tolumda ortadan kalkacak olan yalnızca sınıflar da değildir. Her türlü eşitsizlik ortadan kalkacaktır. Kol emeği ile kafa emeği arasındaki fark da kalkacak, bölgesel farklar da, etnik farklar, dil-din v.b. farkları da kalkacak, kadın-erkek eşitsizliği de kalkacak, sınıflı toplumların tüm kurumları kalkacak, aile de ortadan kalkacak. Komünist toplum böyle bir toplum. Devlet de o topluma erişince sönümlenecek.