Başbakan yine rahat durmamış, yapmış yapacağını. Şu başbakanı kızdıran edepsiz ve yalancılar olmasaydı ne güzel yönetilirdi bu memleket
tekyoldevrim biraz daha yazarsa sıkı bir AKP'ci olup çıkacaktır. Adı tekyoldevrim ama tek yaptığı AKP'ye destek! Nezaket kurallarını öne sürerek barolar birliği başkanını suçluyor da, cumhurbaşkanının bulunduğu bir toplantıda başbakanın bu tavrı hangi nezaket ölçülerine sığıyor? Toplantı salonunu terk ederken Cumhurbaşkanının önüne geçmesi hangi devlet protokolu ile bağdaşıyor? AKP'ye kol kanat girmek adına girmedikleri kılık kalmıyor bunların. Ne oldukları da belli değil. Adı tekyoldevrim'miş. TekyolAKP olsa daha gerçekçi olmaz mıydı?
Başbakanın psikolojik sorunları oluşmuş. Muhalif veya öyle sandığı bir hukukçu görünce dayanamıyor, hemen ''cüppeni çıkar öyle gel'' diyor. ''Sıfırladın mı oğlum''un dayattığı bir psikoloji bu. Bu kadar tahammülsüzlüğün açıklanabilir bir yanı yok. Her şey bir yana, öylesine kötü görüntüler öne çıkıyor ki, RTÜK ivedi olarak bir yasak getirse, ''Başbakan'ın konuşmaları sırasında çocuklarınızı ekrandan uzaklaştırın'' diye uyarsa bile yetmez! Başbakan'ın konuşmaları, konuşmaları sırasındaki hal ve hareketleri ülke insanının en azından yarısının da psikolojisini bozdu. Kısaca başbakanla aynı kaderi paylaşır hale geldik. Erdoğan nasıl ki, hukukçu görmeye dayanamıyor, hafakanlar geçirmeye başlıyorsa, bu halkın en azından yarısı da Erdoğan'ı görmeye dayanamıyor.
Bu nereye kadar böyle gidecek, o da asrın sorusu haline geldi. Sadece içerde değil, dışarda da -eminim- bu konu konuşuluyordur.
Bir gitse de kurtulsak!
Dayanabilmek gerçekten kolay değil!
Neco, Apo, kalkın gidiyoruz
Aydemir Güler
Genellikle yazarlarımız söz verilen gün yazamadıkları için özür diliyoruz sizlerden. Bu kez pazartesi günleri yazmama sözü veren ben dayanamayıp burnumu soktuğum için özür dileyeceğim
Ama nasıl dayanırım, sayın başbakanın adap terbiye öğretmenliğine!
Metin Feyzioğlu kimseye edepsiz demeyi kendime yakıştırmam diyerek o tansiyonlu saniyelerde iyi bir refleks yanıt vermesini bildi. İlk önce kurduğu edepsiz olan ben değilim cümlesinden ortada en az bir adet edepsiz olduğu çıkar...
Ben bu polemiği beğendim. Ve ruh halimi TBB Başkanının yanına koyarım.
Lakin Metin beyin kişisel tarihinin 17 Aralık öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldığını da hatırlamadan edemem. Derim ki, siz de not edin.
Feyzioğlu birkaç yıl öncesinin operasyonları, yasaya aykırı aramaları sırasında olay mahaline koşan mücadeleci avukat görüntüsünden uzaklaştı. Ulusalcıların, Cemaat-AKP geriliminde objektif olarak AKPden yana pozisyon alan kesiminin temsilcisi oluverdi. Yolsuzluk ve tape krizinden çıkış için hükümete yol haritası önermesi bu değişimin özünü oluşturur.
Orada da durmamış ve geçenlerde Pınar Kürü tuhaf biçimde eleştirmiştir: Pınar Kürün başörtülü kadınlarla ilgili sözlerini üzüntüylü karşılıyorum. Başı açık veya kapalı, kadını obje olarak gören her tür zihniyeti kınıyorum.
Kürün Aykırı Sorular programının videosuna, soL gazetesinin yaptığı söyleşi ve habere internette ulaşmak mümkün. Feyzioğlunun mesajından, Kürün kadını obje olarak gördüğü falan gibi tuhaf yerlere gidilebilir. Oysa gidilecek yer daha sadedir.
Bence, Feyzioğlu, mütedeyyin vatandaşlara ve ondan daha önemlisi gerici siyasete pozitif bir mesaj yollamak için televizyonların en popüler programında Türkiye aydınının laiklik konusunda en ileri pozisyonunu dillendiren bir kadın edebiyatçıyı hedef seçmiştir.
Olmamıştır...
* * *
Erdoğanın önüne geleni siyasete çağırması, aslında siyaseti herkese yasaklama niyetinin ilanı. Ne var yani; meslek kuruluşları, sokaktaki vatandaş, işçi, öğrenci, dolmuş şoförü... niye siyaset yapmayacak mışız?
Yani bir saptama olarak Erdoğan haklıdır. TBB Başkanı siyaset yapmış ve başbakanı çileden çıkarmıştır.
Bu yerli Davos vakasıdır!
Davos bir senaryoydu. AKPnin Ortadoğu sahnesine yeni-Osmanlı kılığında çıkmak için İsraille arayı açması lazımdı. Bir süre işe yaradı. Yerli Davos da bir senaryodur.
Nelere yaramıştır?
Feyzioğlu, eğer siyasal rakip idiyse, artık Erdoğanın çocuk gibi azarladığı biridir. Bu hep kendi tabanını sağlamlaştırma mantığıyla iş gören AKP için ileri adımdır.
Metin beyin dahil olduğu ulusalcı/sosyal-demokrat taraf ise bu tür saldırılar karşısında içe döner: Ya gerçekten çok mu uzun konuşmuş, protokole uygun muymuş...*
Erdoğan rakibini kendi seçiyor ve seçerken yapacağını yapıyor. İyi taktik.
* * *
Resmin diğer tarafı daha da açık. Abdullah ,Gül, Erdoğanın önce sakinleştiricisi, sonra takipçisidir. Genelkurmay başkanı o kadar bile olamıyor.
Hadi bakalım, Apo, Neco, kalkın...
Yüksek protokolde ilişki budur. Erdoğanın en yakın çevresinde, yeri geldiğinde onu sınırlayacağı, sakinleştireceği, çizgiyi işaret edeceği varsayılan kademeler gocuklu celepin ardından seğirtmektedirler. Bu fotoğraf cumhurbaşkanlığı seçimine giden Türkiyede AKP konsolidasyonunu resmetmektedir.
Peki bu ne anlamda bir senaryodur?
Görünen o ki, Recep bey gerçekten çok sinirlidir. Yüzü gözü değişmiş, sözcükler ağzına dolanmıştır... Doğrudur. Sadece rol yapmamakta, rolünü yaşamaktadır.
Ama hep diyoruz ya, Erdoğanı sıradışı bir gerici dönüşümün biricik lideri haline getiren de bu sıradışı özellikleridir.
* Bunu yazdığımda henüz Loğoğlu konuşmamıştı...