Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış
Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış
Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış
Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış
Neden yeraltı ocağına yağlı trafo koyuyorlar? Bunun imamları kuru tip trafo diye birşey duymamış mı? Neden tüm ocaklar aynı yere açılıyor? Neden havalandırma sistemi ters çalışıyor? Neden işçilerde gaz maskesi yok? Neden işçilere kaza tatbikatı yaptırılmamış ve acil durumda kaçacağı yönü bilmiyor? Bunlar işin fıtratında mı var? Peki, 15 yaşında çocuğun madende çalışması da işin fıtratından mı?
Sömürü düzeni sürsün diye yapıyorlar bunu, cüzdanları kabarsın, banka hesapları daha fazla şişsin diye yapıyorlar.
Bunları koysalar da sömürü düzeni sürer Sn. munzur. Adamlar dünyanın en ağır işi olan yeraltı kömür madenciliğinde asgari ücretle işçi çalıştırıyor. Esas sömürü burada. İş güvenliği önlemlerine harcanacak para maliyeti ton başına ne kadar artırabilir? Ton başına 23 dolardan 25 dolara çıkar maliyet belki. Hepsi bu. Haydi insanların emeğini sonuna kadar sömürüyorlar, en ağır işi yapanlara boğaz tokluğuna yetecek ücreti bile vermiyorlar. Peki iş insan yaşamına dayanınca, burada durulmasın mı? İş güvenliğinin titizlikle uygulandığı ülkelerde de sömürü var. Ancak orada insan yaşamı bu kadar vahşi biçimde riske atılmıyor. Yoksa kapitalizm var olduğu sürece emeğin sömürüsü zaten hep var olacaktır.
Batılı ülkelerde de sömürü var. Onlar kapitalizmin vahşi dönemini geçtiler. Vahşeti emperyalizmle birlikte dünya halklarına dayatıyorlar. Elde ettikleri sermaye ile de kendi ülkelerindeki emekçi kesimi nispeten sorun çıkarmayacak bir şekilde besleyebiliyorlar. Biz ise hala vahşi kapitalizm aşamasındayız. Daha fazla sömürüye onun için ihtiyaç var.
Sn. munzur,
Türkiye'de işçi sınıfının mücadele tarihi Batı kadar eski olmasa bile, en azından 100 yıllık. Bunun hiç kazanımı olmadı mı acaba? Bu ülke bu duruma nasıl geldi? Bu ülkede sendikal mücadele, hem örgütlenme açısından, hem de sendikaların eylemleri açısından 80 öncesinde de, 80 öncesi kadar olmasa bile, AKP öncesinde de, bugünkünden daha ileride bir noktadaydı. Bırakın DİSK'i, devrimci sendikaları, geçmişin beğenmediğimiz Türk-İş yöneticileri bile bugünkülerden çok daha ileri konumdaydı.
Tabii, bir de şu var. Dünyada hiçbir ülke tek başına değil. Büyük bir etkileşim var. Batı'daki işçi sınıfının kazanımları (sosyal hakları hiç kuşkusuz kapitalist kendi kendine vermiyor) Türkiye'de de biliniyor, izleniyor. Bugün Batı'daki kapitalistler, iş güvenliği başta olmak üzere, bazı temel hakları geriye götürmeyi düşünmüyor bile, çünkü bunlar artık tüm topluma malolmuştur. Türkiye Avrupa'nın arka bahçesi. Orada çalışan, yaşayan milyonlarca insanımız var. Zaten iletişimin günümüzde geldiği boyut nedeniyle, tüm dünyada insanlar herşeyden haberdar.
İş güvenliğine yapılacak yatırım, yukarıda da yazdığım gibi, maliyeti çok az artırır. Buna karşın riskleri de var. İktidarın adamı da olsalar, mahkemeleri de ayarlasalar, böylesine korkunç ve topluma mal olan bir kaza sonunda, ister istemez ölen ve yaralanan işçilere yüklü tazminat ödeyecek işveren. Eğer iş güvenliği yatırımlarını yapmış olsaydı, yapacağı masraflar, ödeyeceği asgari tazminatın bile altında olurdu. Peki neden bu hırs?
Türkiye Uluslararası İş Örgütü İLO'nun üyesidir. İLO'nun tüm ilkeleri, çalışmaları yakından biliniyor. Uzmanlar İLO'ya eğitim programlarına da gidiyorlar. Temel ilkeler biliniyor. Yalnız konunun uzmanları değil, sektörde tüm çalışanlar, işvereni de işçisi de şu veya bu ölçüde biliyor bunları.
Peki, neden hala bu ilkellik? Bakın Soma'nın altı hepten kömür. Sayısız ocak, sayısı şirket var. Binlerce işçi çalışıyor. Aileleri ile birlikte sayarsanız, Soma nüfusunun çok önemli bir bölümünü oluşturuyorlar. Son seçim sonuçlarına bakın, AKP birinci parti. Hem de genelde Ege'de AKP zayıfken, Soma'da birinci parti.
Soma'daki madenler kamu işletmesiyken, AKP devrinde özelleştirildi. İşçi ücretleri yarıya, hatta üçte bire düştü. Sosyal haklar kısıldı. İş güvenliği önlemleri asgaride. Daha önce kamu işletmesiyken yaşanmayan kazalar yaşanıyor.
Tamam kazadan sonra AKP'ye bazı tepkiler var, ancak bunların çoğu korkunç kazanın, ölümlerin tepkisi. Tabii RTE'nin kalkıp oraya gidip, işveren firmayı açıkça savunması ve böyle şeyler olur, doğal demesi de, işe tuz biber ekti, halkın öfkesi yükseldi. Peki bu bilince dönüşecek mi sizce? Ülkede ilk kez iş kazası olmuyor ki. Hangisi bilinçlenmeyi getirdi, ne kadar getirdi? Sıkıntı burada.