Somadan sonra ne söylenir?
Tunç Sipahi
Gazete tüm sayfalarında gereken her şeyi ifade edecektir. Ne yazayım?
Sosyalistlerin ağırlığının olmadığı bir ülkede vicdan olmaz.
Solun nüfuz edemediği bölgelerde neyin, neden olduğu, olanların asla kader olmadığı, açık ve gözle görülebilen nedenlerinin olduğu nasıl anlaşılacak? Basit nedensellik bağlantıları nasıl anlatılacak?
Öyle şeyler söylemeliyiz ki... Ama en başta aklımıza kazınanı söylemeliyiz. En çok inandıklarımızı önce söylemeliyiz. Belki önce en çok kızdıklarımızı, öfkemizi, isyanımızı söylemeliyiz. Ama amaca uygun bir tarzda.
Yerel siyasette, belediyecilikte bile asıl belirleyici ulusal düzey. Siyaseti yerellikte taşıyanların kimlikleri elbette çok önemli. Fakat siyaseti yerellikte taşıyanlar yerel siyaseti taşımıyorlar; genel siyaseti taşıyorlar.
Herkes merkeze bakar: Fransada Paris, Türkiyede İstanbul. Ve herkes merkezi mesaja bakar.
Merkezi söz önemli. Yerel taşıyıcılar merkezi söze kendi renklerini zaten katarlar.
İnsanlar ne, nasıl yapılacak ve hangi güçle? sorularına yanıt verecek organize bir yapı ve güven duyabilecekleri bir siyasi akıl ararlar.
Arayana buldurmalı, aramayana aratmalıyız.
İnsan gerçeğin nasıl kaybolduğunu, bir rezillik deryasında boğulduğumuzu gördükçe, zaten böyle olduğunu bilse de, utanç duyuyor.
Böyle bir sermaye partisi görülmedi. Böylesine fütursuzluk, böylesinde hadsizlik, böylesine insanı hiçe saymak duyulmadı.
Vampir kapitalizmi, kan imparatorluğu...
Bu ülkenin sosyalizmi anlatan ve yücelten sosyalistlere ihtiyacı var. Ve sadece onlara ihtiyacı var.
Kalplere ve zihinlere ulaşmanın bir yolunu bulmamız gerek.
Soma daha bitmiş değil ki. Hiç kuşkusuz olanı biteni de, Tayyip'in ve sorumlu baknlarının söylediklerini de, siyasi partilerin yaklaşımlarını da, savcının, hakimlerin, olaya bakan mahkemelerin tavrını da çoğu insan gördü. Hiç kuşkusuz olayı gören herkes, kendi pozisyonuna, kendi sınıfsal konumuna göre olaya yaklaşacak. Örneğin Soma'da veya Zonguldak'ta çalışan bir maden işçisinin olanlardan çıkardığı ders ile, ülkenin başka bir köşesindeki bir insanın çıkardığı ders de aynı olmayacak. Bilinçlenme süreci zaten yaşamın içinde gelişiyor. Mesela daha önce AKP'ye oy vermiş Soma'daki bir maden işçisi, hiç kuşkusuz kafasında kendince bir muhasebe yapmıştır. Bu muhasebe tabii ki yalnızca AKP'nin muhasebesi değil, sendikaları da tartmıştır, sosyal toplum kuruluşlarını da, her çeşit siyasi partiyi de. Bir maden kazasının vehametini magazinleştirmeye çalışan ve böylece gerçekleri gözden kaçırmaya çalışan satılık medyayı da değerlendirmiştir kuşkusuz. Hiç kimse merak etmesin, herkes yaşam sürecinde sınanıyor, partiler de. Bundan kaçış yok.
"Gündemimiz Soma'dır değiştirmeyelim"
Deprem uzmanı olarak canlı yayına bağlanan Ahmet Ercan, "İstanbul'da büyük deprem tehlikesi yok gündem Soma'dır. Herkesten rica ediyorum gündemi değiştirmeyelim" dedi
Gökçeada açıklarında yaşanan ve Marmara'da güçlü olarak hissedilen 6,5'lik depremle ilgili, deprem uzmanı olarak canlı yayına bağlanan Ahmet Ercan, depremle ilgili bilgi verdikten sonra "Bunun arkasından büyük bir deprem beklentim yok ama artçı depremler 5,5'lik olabilir. İstanbul'da büyük deprem tehlikesi yok gündem Soma'dır. Herkesten rica ediyorum gündemi değiştirmeyelim" dedi. Ercan'ın sözleri sosyal medyada geniş yankı buldu. Birçok sosyal medya kullanıcısı Ercan'ı destekleyen açıklamalar yaptı.
Birgün