Sol Cephe nedir?
Tunç Sipahi
AKP bugün için azınlıktır. Yüzde 40 civarındadır ve oraya takılmıştır. Ülkenin genel muhafazakarlığı -yanlış bir terim- başka, AKP projesinin ulaşabildikleri başka, AKP projesinin konsolide edebildikleri başka.
Demografik değişim olmadan ve eğitim sistemindeki bilinçli feci hasar sonucunu vermeden, AKP asla yüzde 50 olamaz. Ayrıca oy verilmesi dahi projenin onaylandığı anlamına gelmez. Oy verenlerin çeşitli nedenleri vardır. AKP kendisine çeşitli nedenlerle oy veren yüzde 40 civarındaki haydi yüzde 43 diyelim- seçmenin ancak yarısını, o da zorlukla, yanlış anlatılan ve yanlış anlaşılan projesine ikna edebilir ve etmiştir. Fakat...
AKP bu ülkenin sermaye sınıfına eski/yeni, İslamcı veya değil- her yer sizin mesajını veriyor. Somada ortaya çıkan kapitalizmin gerçek işleyişidir ve neredeyse her veçhesiyle acımasız sömürüyü bangır bangır bağırmaktadır. Vaat edilen budur: Her yer inşaat ve enerji olacak, her şey taşaronlaştırılacak, dış açık bir şekilde kapatılacak, model en azından 3-4 sene daha değişmeyecek. Sonrasında enerji koridoru olacağız, oradan para akacak, dış açık kalıcı olarak kapatılacak. İmalat sanayisine, teknolojiye, atılıma, eğitime, araştırmaya, zahmete ne hacet!
Kabul edelim: Bu mesajın cazibesi var. Sorun şu ki halkın çoğunluğu AKPye karşıdır. Nedensellik zincirini tam olarak anlayıp, bu manzaraya emperyalizmin rolünü ekleyip, kurulan mekanizmayı tam olarak tarif edemese bile bu böyledir. Ve bu karşıtlık kararlı bir karşıtlıktır. Ama mücadele azmi o kadar kararlı değildir.
Okuyarak bilmediklerini, yaşayarak öğrendiler. Yaparak ilerlemeleri gerekiyor.
Bir başka sorun daha var. Tecrübeli ve aşırı sınıf bilinciyle yüklü olan sermaye sahipleri, bu projenin hoyratlığından zaman zaman ürküyor. Aslında iyi tabii ama..., tam benimsemesek de yan cebime koy ama... Aması ne? Aması şu: Ya bu kadar hoyratlık, bu kadar açık saldırı sert bir tepki doğurursa? Sermaye sahipleri ekonomi bilir, örtük ya da açık faizi hesaplar, maliyeti ve kâr olanaklarını ölçer. Fakat ekonomi politik de bilir: Her şeyin fazlası zarardır.
Ama yine de kabul edelim: Bu mesajın cazibesi var. Hiçbir siyasi aktör bu kadar kararlı ve kapsamlı bir planla gelmedi, gelemez.
AKP tarafından bakınca, iç ve dış riskler, uğranılan irtifa kaybı, dış dünyada prestijin sıfır seviyesine düşmesi, hız gerekli saptamasına götürüyor. Ama durursak düşeriz saptamasıyla onlar açısından tamamen doğru bir saptama acelemiz var tespitiyle, bilinçli olarak tırmandırılan gerilim fay kırığına yol açtı. Fay hattının her yanında gerilim birikiyor. Farkındalar.
Bunlara rağmen Erdoğan aday olursa Cumhurbaşkanı seçilir mi? Evet.
Durum bu. Peki Sol Cephe nereye oturuyor bu tabloda?
Sol Cephe, AKPye çeşitli nedenlerle veya bu nedenlerin farklı eklemlenme biçimlerine dayanarak- karşı çıkan insanlara seslenmek için var. Hangilerine? Hepsine olamaz. AKPye karşı olmak bugünün Türkiyesinde favori bir spor: AKPye, AKPnin kendisi hariç, zaten neredeyse herkes karşı. Bir bölümüne.
Sol Cephe, siyasi görüş-ideoloji olarak çok yaygın bir zeminde yer alan, ortak tavırları AKPye hayır olan insanların solun hitap edebileceği bölümüne sonuna kadar- açılma zorunluluğunun tespitidir. Bir ihtiyaç ve aciliyet saptamasıdır. Bir yeni sesleniş arayışıdır.
Sol Cephe, CHPnin muhalefet olmadığının ve dinamiksizlik bu şekilde seyrederse, asla küçücük bir muhalefet odağı bile olamayacağının saptanmasıdır. Bu şekliyle, bu yönetimiyle asla. Bunun nedenleri tartışılır: Ama sonuç değişmez. Saptama budur. Bu yönetimiyle CHP sadece eklemlenir, payanda olur, etkisizleşir. CHP yönetimi yapabileceği kadarını yapmıştır. Sonuçta ya yanlış siyasi analiz yapmış ya da yönlendirilmiştir. Ya da doğası gereği işi zaten budur. Fark etmiyor.
Sabahat Akkirazın yaptığını CHP yönetimi yapamaz. Ama sıradan CHPliler yapar, yapmak ister, onaylar. CHP merkezi muhalefet bile değildir: Fakat CHPliler muhalefettir.
Sol Cephe, AKPye muhalefetin büyük bir bölümünün ve çoğu sola açık hatta yakın- bölümünün organizasyon, analiz, siyasi akıl ve umut arayışında olması gerektiği saptamasına dayalıdır. CHP yönetimi değil, ama tüm yerellikleri ve oy verenleri ki çoğu kerhen oy veriyor- Sol Cephenin sesleneceği ana kitledir.
Başka bir halk yok. AKPye karşı, sosyalist değil, sola açık, fakat CHPye de oy vermiyor! Böyle bir hayali kitle yok bugünün Türkiyesinde.
Sol Cephe, herkesin bildiği dört temel şiara dayanıyor. İnsanların seslenileceği temel mesaj alanı aydınlanma ve özgürlük. Doğal olarak insan önce aydınlanmanın olmazsa olmazı ve özgürlüğün vazgeçilemez dayanağı olan laikliği savunur. Bu kadarı insanın tanımının içindedir. Diğer değerler aydınlanma, laiklik, özgürlük temelinde açılan sinyal kanalından ilerler. Kimse merak etmesin, su bu kanaldan gürül gürül akarsa, akım elbette dayanışmaya ulaşacaktır.
Sol Cephe, bir aciliyet tespitidir ve geleneksel yollarla, geleneksel çalışma veya çalışmama- biçimleriyle insanlara ulaşılamadığının ve ulaşılamayacağının anlaşıldığını gösteren bir çağrıdır. Sözün söylenme biçiminin değişeceğini de anlatıyor. Sosyalistlerin sosyalist olduklarını elbette gururla söyleyeceklerini de bildiriyor. Nasıl söyleyeceklerini ve acil durumda nerede konumlanmaları gerektiğini de ekleyerek. Konu bu kadar basit.
Konuyu anlayamayan, aciliyeti göremeyen, Haziranda neye itiraz edildiğini, bugün temel ve yaygın olarak neye karşı çıkıldığını anlamak istemeyenler olabiliyor. Şaşırtıcı ama gerçek. Bazı sosyalistler ne kapitalizmin dinamiklerini, ne son 35 yılı, ne son 12 yılı, ne dünü, ne bugünü kavrayabiliyorlar.
Sol Cephe, hayal dünyasında yaşayan bazı sosyalistlerin kendilerine gelmelerine de yardımcı olabilir.
Sol Cephe, acildir. Basit bir merkezi mesajla ve merkezi sözcüleriyle ilerlemelidir. Yerellik kendi rengini zaten katacaktır.
Basit mesaj şudur: AKP projesi sömürü ve gericilik demektir. Yurtsever olan bu projeyi kabul edemez.
Sömürüye hayır, yurtseverliğe evet. AKPye hayır, laiklik ve özgürlüğe evet. Mücadele dayanışmadan geçecek.