Konuyla ilgili yanı neresi ise onu da buraya aktarırsan, okuduğunu bizden daha iyi değerlendirip anladığını anlayacağız. Yazıyı nereden aldın, buraya linkini koyabilir misin?
Hurşit Sağıroğlu kim? Diğer yorumu yapan arkadaşı kim, belli değil. Konuyla bir ilgisini de göremedim. Alişan bir yerlerden bulmuş ve ilgili olabilir diye buraya asmış!
Genç kuşaklar bilmeyebilir. Bir zamanlar bir Osmanlı Bankası vardı. Bu bankanın medyadaki reklamında "Yok birbirimizden bir farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız" diyordu. Bu "dürüst" reklam kamuoyunda çok tuttu ve günlük konuşmaya "Biz Osmanlı Bankasıyız" deyimi geçti.
Sol fraksiyonlar arasındaki itiş kakışa da bu gözle bakmak gerekiyor. Yani birbirlerinden bir farkı yok ama kendisi "işçi sınıfının" "has" temsilcisi, ötekiler "tu, kaka". Zaten bu nedenle uzun vadede hiç birisi geniş kitle tabanına ulaşamıyor. Tam biraz genişlerken de hakim sınıflar, onun önünü kesmek için örgütün içinde kavga çıkarıyor veya örgütün içindeki tartışmalar özellikle kışkırtılıyor.
Ben TKP'li değilim. Hatta eski TKP geleneğinden gelen birisi olarak şimdiki TKP'ye başta kuşkuyla yaklaşıyordum ve hala da bazı söylemleri bana ters geliyor. Yalnız, TKP'nin herşeye karşın, mevcut ortamda Marksizm-Leninizm'i tutarlı ve kararlı biçimde savunmaya çalıştığını, elinden geldiğince eylemlerin içinde olduğunu ve giderek taban bulabildiğini, bulabileceğini görüyorum. Bunlar çok önemli şeyler. Şimdi kalkıp bunu sabote etmek ve partide ortaya çıkan çatlağı zorlayarak hareketi bölmeye çalışmak doğru değildir.
Bunları neden yazıyorum? Sn. Alişan, Hurşit Sağıroğlu adını kullanan ve eski TKP veya TKP1920 çevrelerinden olduğunu iddia eden veya bu havayı veren bir şahsın yorumunu koymuş. Bu yorum gerçekten TKP1920 grubunun yorumu mudur bilemem. Eğer öyleyse önce kendilerine baksınlar. Kimse kızmasın, TKP1920, kendisini feshetmiş, genel sekreteri "liboş" olmuş ve hiçbir etkinliği kalmamış, hatta eski kadrolarını bile toplayamamış bir grubun içinden çıkan bir avuç insanın "nostaljik" takılmasıdır. İşçi sınıfı örgütü filan değil, bir tür "fikir kulübü" dür. Doğu Berlin'den yönetilen ve Türkiye'li işçilerin yoğun olarak bulunduğu Federal Almanya'da sınırlı bir etkinliği olan örgüt, sosyalist sistemin yıkılmasıyla tuzla buz olmuştur. Neden? Çünkü tabanı yoktu. İşçi ve emekçilere dayanmıyordu. Bir avuç kariyeristin elindeydi ve bunlar Türkiye işçi sınıfı partisi olmaktan ziyade, "Türkiye-Sovyetler Dostluk Cemiyeti"ydi. Sovyet sistemi yıkılınca, bunlara da gerek kalmadı. Üst yöneticilerinden ağzı laf yapanlar liboş oldu, Almanya'da kalanlar döndü, kimisi Federal Alman burjuva kurumlarına danışman oldu, kimisi işi ticarete döktü. Türkiye'de nostaljik takılan bir grup oluştu yalnızca.
İşçi sınıfının partisi olmak lafla olmaz. Söyleminle, eyleminle bu konuma gelirsin. Bunun için işçi sınıfının içinde, kitle içinde çalışırsın. Bayrağı kim yükseltirse işçi sınıfının partisi o olur. Bunu yaparken de, ülkedeki sosyalist solun bölünmüşlüğüne daha fazla katkı yapmamak ve hakim sınıfların provokatörü konumuna gelmemek için diğer fraksiyonlardaki bölünmelerden medet ummazsın, fırsatçılık yapmazsın. Kendi yoluna bakarsın.
Umarım TKP'de bölünme olmaz, giderek güçlenir ve kitleselleşir. Türkiye'nin güçlü bir Komünist Partisine acilen ihtiyacı var. Kitlesel muhalefet var, hareketi toparlayacak öncü parti yok. Bu iş fikir kulüpleriyle, nostaljik takılanlar kollektifleriyle olmaz, parti gibi partiyle olur.
bu konuda bir gelişme var mı? bilgisi olan açıklayabilirmi?
bir şey olmasa böyle bir sorun ortaya çıkmazdı. belli ki konuşmak istemiyorlar.