Balyoz kumpası bozuldu sıra tahliyede
Anayasa Mahkemesi Balyoza ilişkin başvuruları birleştirerek oybirliğiyle Yargılamalarda hak ihlali var hükmüne vardı ve kararı yerel mahkemeye yolladı. Hukukçular, Tahliyeler hemen başlamalı dedi
Anayasa Mahkemesi (AYM), Balyoz davası sanıklarının yaptığı 230 başvuruyu birleştirerek karar verdi. Mahkeme, sanıkların haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Oraj, Suga, Çarşaf, Sakal gibi sözde darbe planlarının yer aldığı sahte dijital delillerle, ölü generallerle darbe planı yaptıran, sahteliği 30 ayrı raporla saptanan, içinde iki binden fazla zaman, mekân, kişi çelişkisi olan Balyoz davası da tıpkı Ergenekon gibi çöktü.
TAMAMINDA HAK İHLALİ
Anayasa Mahkemesi, Balyoz davasında sanıkların, dijital veriler ve tanık dinlenilmesiyle ilgili konularda haklarının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi. Yüksek Mahkeme, sanıkların 230 ayrı başvurusunu birleştirdi. AYM kararı yeniden yargılama için İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Böylece yerel mahkemenin AYMnin gerekçeli kararını beklemesine gerek olmadığı, kısa kararın tahliyeler için yeterli olacağı bildirildi. Bundan sonraki süreçte Balyoz davası avukatları yerel mahkemeye giderek sanıkların tahliyesini ve yeniden yargılanmasını talep edecek.
TARHAN: DERHAL TAHLİYE GEREKİR
AYM kararının bugün İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi bekleniyor.
YARSAVın eski Başkanı CHP Milletvekili Emine Ülker Tarhan, kararı şöyle değerlendirdi: Anayasa Mahkemesinin kararı açıktır. Şimdi dosya yerel mahkemelere gönderilecektir. Karar yeniden yargılamanın önünü açmıştır. Şimdi yerel mahkemenin yapması gereken şey, tutukluları derhal tahliye etmektir. Bugüne kadar mağdur edilmiş kişiler artık daha fazla mağdur edilmemelidir.
Balyoz davası sanıklarının avukatlarından Celal Ülgen de AYM kararından sonra şunları söyledi:
DAVA YENİDEN GÖRÜLECEK
Şimdi özgürlüklerin iade edilmesini bekliyoruz. Yarın (bugün) tahliyelerin başlaması gerekir. Yeniden yargılamaya gidilirken sanıklar tahliye edilecek. Tutuksuz olarak devam edecekler ve Balyoz davası yeniden görülecek.
Diğer avukatların da karara ilişkin görüşleri şöyle: 
Av. Şule Nazlıoğlu Erol: Bu karar tahliyeleri getirecek. Bu davanın başında da Milli Orduya kumpas kurulduğunu başında söylemiştik. Buradan herkese duyuruyorum. Bütün halkın düşünerek hareket etsin. Atacağınız oyları düşünerek karar verin.
Avukat Zeynep Küçük: Özel Yetkili Mahkemeler ortadan kaldırıldı. Yetkililer tahliyeler için harekete geçmelidir. AYMnin vermiş olduğu bu karar tüm sanıkları kapsamaktadır. Zaten avukatlar adliyelere giderek AYMnin vermiş olduğu kararı gerekçe göstererek başvuru yapacaklardır. Nöbetçi mahkemeler fazla mesai yaparak tahliyeleri vermelidir.
HANEFİ AVCI İÇİN İHLAL VAR HÜKMÜ
Anayasa Mahkemesi, Devrimci Karargâh davasından tutuklu bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı için tutukluluk gerekçeleri yetersiz olduğuna dayanarak haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Avcı, Devrimci Karargâh örgütüne yardım suçundan 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası almış, Oda TV davasında da tutuksuz yargılanıyordu.
AYM ÖNÜNDE BU KEZ ZAFER ÇIĞLIĞI
Karar sonrasında Balyoz tutsaklarının yakınları ve kararın sevincini yaşayan yurttaşlar Anayasa Mahkemesi nin önünü bayram yerine çevirdiler.
Kararı duyanın adeta koşarak geldiği AYM önünde, Harbiye Marşı, 10. Yıl Marşını söylendi. Mustafa Kemalin askerleriyiz, Bu daha başlangıç, mücadeleye devam sloganlarını atan yurttaşlar halaya durarak birbirleriyle mutluluklarını paylaştılar.
Saatlerce kutlamaların yapan yurtaşlara araçlarıyla yoldan geçenler de korna çalarak destek verdi.
Aydınlık
Ergenekon'dan sonra Balyoz davası da bu kararla düşmüştür. Yıllardır Atatürkçü subaylara düşmanlığı görev edinmiş Cumhuriyet düşmanları yaşanan bu insanlık dışı dönemin hesabını verecekler mi?İnsanların acıları üstünde yalanla, dolanla, bin bir çeşit tertip ve tezgahla ilericiler, kemalistler, solcular üzerinden yaşam hırsızlığı yapanlar bu hesabın yarım kalacağını, görülmeyeceğini düşünmesinler. Er ya da geç bu hesap sorulacaktır.
Tüm Balyoz sanıklarına tahliye!
Anayasa Mahkemesinin Balyoz davasında yargılanan 230 isim hakkında kişilik haklarının ihlal edildiği yönünde verdiği kararın ardından bugün tüm dava sanıkları tahliye edildi.
Güncelleme 17:12
İlk tahliyeler Maltepe Cezaevi'nden başladı. Hava Kurmay Albay Davut İsmet Çınkı ile 4 denizci albay, Maltepe Askeri Cezaevi'nden çıkış yaptı. Cezaevinden çıkan sanıklar yakınlarına sarılarak sevinçlerini paylaştı.
Güncelleme 16:14
Tahliye kararı verilen isimlerden albay Dursun Çiçek'in kızı avukat İrem Çiçek, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Kimin mağdur kimin tam aksi yönde olduğu ortaya çıktı. Biz beş yıl önce bu mücadeleye başladığımızı düşünüyorduk. Biz hukuk taneleri aradık ama bulamadık. Artık gerçek bir mahkemede olmak istiyoruz. Bu kumpası, bu beş yılı bize kim yaşattı? Onu alıp önce nereye götürsem nereden başlasam hiç bilemiyorum. Bugüne kadar çok hayal ettim. Bugün elini ve kolunu bırakmadan sarılarak bir gün geçireceğiz. Şimdi tutsaklık bitti."
Güncelleme 16:01
Tutuklu olan 233 askerin önümüzdeki saatlerde Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Mamak, Şirinyer cezaevlerinden tahliye edilmeleri bekleniyor.
Güncelleme 15:53
Anayasa Mahkemesi'nin "kişilik hakları ihlal edildi" kararını inceleyen Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi tüm dava sanıklarının tahliyesine karar verdi. Mahkeme, AYMnin kararı hakkında duruşma savcısından görüş istemişti. Savcı mütalaasında, yargılamanın yeniden yapılmasını ve infazın ertelenmesini istedi.
Emekli askerler ve muvazzaf subaylara dönük yapılan operasyonların ardından ağır mahkumiyet kararlarıyla sonuçlanan Balyoz davasının kaderini değiştirecek yeni bir gelişme yaşandı. Anayasa Mahkemesi, dava sanığı 230 ismin yargılama boyunca kişilik haklarının ihlal edildiği kararına vardı. Davanın belkemiğini oluşturan dijital delillerin sahte olduğuna ilişkin sayısız bilirkişi raporunun yok sayıldığı, dava sanıklarının lehine gelişmelerin kabul görmediği ve duruşmalar boyunca sanıkların ve avukatlarının savunma hakkının defalarca ihlal edildiği davaya ilişkin mahkemenin bu kararı sanıkların tahliye edilmesinin ve yeniden yargılanmalarının kapısını açtı.
Tahliye bekleniyor
Balyoz davası sanıkları Yargıtay 9. Ceza Dairesinin haklarında verilen mahkumiyet kararlarını onamasının ardından Anayasa Mahkemesine kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmuştu. 230 sanığın yaptığı bireysel başvuruları birleştiren mahkeme, başvuru gerekçesini yerinde bularak hak ihlallerinin giderilmesi yönünde oybirliğiyle karar verdi. Kararın ardından dava avukatları, Balyoz davası dosyasının bulunduğu Anadolu Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesine sanıkların tahliye edilmesi ve yeniden yargılama yapılması yönünde dilekçe sundu. Talepleri inceleyen mahkemenin sanıklar hakkında bugün tahliye kararı vermesi bekleniyor.
'Yeniden yargılama yapılmalı'
Anayasa Mahkemesi kararını, süreci nasıl etkileyeceğini ve dava sanıklarının yapacağı girişimleri Balyoz davası avukatlarıyla konuştuk. Dava avukatlarından Hüseyin Ersöz, soLa yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi bu kararı hangi sanıklar adına vermiş olursa olsun tüm sanıkların durumu bu yargılama sürecinde aynı olduğundan hepsi açısından bağlayıcı. Mahkemenin kararı, sanıkların özgürlüklerinin kısıtlanmış olduğu ve ciddi adil yargılanma haklarının ihlal edildiği tespiti içeriyor. Yargılamanın yenilenmesi kararı verilmek zorundadır dedi.
Karar 80 sanığı da etkileyecek
Anayasa Mahkemesinin kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesinin haklarında verilen cezaları bozduğu 80 sanığın 24 Haziranda Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmasını da etkileyecek. Dava avukatları görülecek duruşmada söz konusu delillere ilişkin yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını ve sanıkların kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçelerini dile getirecek.
Dava avukatlarından Çetin Doğan, konuya ilişkin soLa yaptığı açıklamada, mahkemenin Yargıtayın kararına direnip direnmeyeceğine ilişkin bir kararını açıklayacağını ifade ederek Yargılanmanın yenilenmesi kararı bu dosyayı da etkileyecektir. Yeniden yargılama sürecinde iddianame hazırlanmaz, iddianamenin kabul edilmesi aşamasından başlar ve delillerin tartışılması aşamasında hukuki deliller ayıklanır, etkileyecek deliller tespit edilir ve hükme gidilir diye konuştu.
'Sahte deliller' davası
Anayasa Mahkemesinin kişilik hakları ihlal edildi dediği sanıkların yılları bulan cezalarla karşı karşıya kaldığı süreci başlatan Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010 tarihli Fatih Camii bombalanacaktı manşeti olmuştu. Darbe ortamı yaratmak, Darbeye teşebbüs etmek ile suçlanan emekli generallere ve muvazzaf subaylara dönük ilki 22 Şubat 2010da yapılan operasyonların ardından 196 isme dava açıldı. Dava delilleri arasında Balyozharekatplanı.doc isimli dosyadan word dökümanlarında kullanılan yazı karakterlerine dek sayısız tutarsızlıklar dikkat çekerken mahkemenin yargılama boyunca lehte tüm delilleri göz ardı etmesi davanın operasyonel niteliğini ortaya koymuştu.
Tüm hukuksuz yargılama sürecinin ardından 21 Eylül 2012de açıklanan kararda emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, Çetin Doğan'a 20'şer yıl, Orgeneral Bilgin Balanlı, Şükrü Sarıışık, Ergin Saygunun aralarında bulunduğu 78 sanığa 18'er yıl, MHP milletvekili Engin Alanın da bulunduğu 214 sanığa 16 yıl hapis cezası verildi. 9 Ekim 2013te de Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını düzelterek onadı.
Hanefi Avcı da tahliye olabilir
Anayasa Mahkemesinin kişilik hakları ihlal edildiği kararı verdiği bir diğer isim de Hanefi Avcı oldu. Devrimci Karargah davasından 15 yıl 4 ay hapis cezası alan ancak henüz Yargıtayca cezası kesinleşmeyen ve Oda TV davasından halen yargılanan tutuklu Hanefi Avcının tutukluluk süresi gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuru da lehte sonuçlanmış oldu. Konuya ilişkin soLa açıklama yapan Avcının avukatı Refik Ali Uçarcı, Devrimci Karargah davasının yerel mahkemede sonuçlanmadan önce Anayasa Mahkemesine uzun tutukluluk süresi gerekçesiyle başvuru yaptıklarını belirterek kararı olumlu bulduklarını ifade etti. Uçarcı, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonucu Avcının tahliye edilmesini beklediklerini dile getirdi.
Selin Asker - soL
Bu askerlerin tahliye olması yetmez, bunları haksız yere içeri tıkanları ve medyada bu işin tetikçiliğini yapan liboşları yargılamalı. Adamlar dört beş yıl boyunca ileri yaşlarında içeri tıkılmışlar ve hayatlarının beş yılı ellerinden alınmış. Pardon diyerek serbet bırakmak yeter mi?
İlerleyen aydınlığın içindeyim
Ellerim iştahlı, dünya güzel.
Gözlerim doyamıyor ağaçlara
Ağaçlar öyle ümitli, öyle yeşil.
Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arkasından
Mapushane revirinde penceredeyim.
Duymuyorum ilaçların kokusunu,
Bir yerlerde karanfiller açmış olacak.
İşte böyle Laz İsmail,
mesele esir düşmekte değil,
teslim olmamakta bütün mesele!
ŞAİR
Dile kolay, beş yıl! Beş yıl boyunca insanlar özgürlüklerinden yoksun kaldılar. Ergenekon, Balyoz, Askeri casusluk, Devrimci karargah, oda tv ve KCK'den insanlar ''devlet içinde yer alan bir çete'' tarafından sorgusuz sualsiz içeri tıkıldılar. Hükümet ''aldatıldı''! Yoksa ileri demokrasiyi savunan bir iktidar böyle bir yanlışlığa imza atar mıydı?! Bu davaların ''savcısı'' olur muydu?! Seçim meydanlarında bu insanları karalamak için her türlü iftirayı atar ve seçim kazanmanın malzemesi haline getirir miydi?
Ne olduysa 17-25 Aralık'ta oldu! Hükümet bir anda ortada bir ''kumpas'' olduğunun farkına vardı! 17-25 Aralık kumpaslarını(!) hazırlayan ''çete'' demek ki ''milli orduya da kumpas kurmuştu''! Tahliyeler kumpasın bozulmasıydı!
Her şeyleri yalan dolan!
Bu kumpası cemaatle hükümetin el ele kol kola girerek yaptığını bilmiyor muyuz? 17-25 Aralık olmasaydı, bu tahliyeler olabilir miydi? Erdoğan hükümeti 17-25 Aralık ''darbe''sine kendince bir haklılık kazandırabilmek için bu tahliyeler yapılmaktadır. Nasıl olsa olan oldu, amaç gerçekleşti. Askeri vesayetin yerine Erdoğan vesayeti gerçekleştirildi ve devlet AKP devleti haline geldi. 50-100 askerin zindandan çıkartılmasının artık ne zararı olabilir? Üstelik rüşvetin üstünün kapatılma operasyonlarının kendi içinde tutarlılık kazanması için 70'li yaşlara gelmiş bu insanların karanlıktan aydınlığa çıkartılması çetenin yaptığı haksızlıkların önüne geçilmesi konusunda demokratik bir algıya da yol açabilirdi.
Şimdi söz birliği yapmışlarcasına böyle bir retorik tutturdular.
AKP masum, cemaat şeytan!