Kürtçüler bu sorulara cevap verebilecek mi
Amacım Türkiyenin bütün katmanlarında yaşanan değer kaybı erozyonunu işlemek! Giderek hayalini kurduğumuz, özlediğimiz bir Türkiye kalmıyor. Belki herkes hala benimsediği partiye oy veriyor ama onun umdelerine inanmıyor. Zira artık ortada umde falan kalmadı.
Pazar günü AKP ve Cemaati irdeledim.
Salı günü sosyal ve liberal demokratlara bulaştım.
Bugün Kürt(çü)lere odaklanacağım.
***
Baştan söyleyeyim. İki yazıda irdelediğim AKPlilere, Cemaate, sosyal demokrat ve liberal demokratlara göre Kürt(çü) siyasetçilerin hedefleri çok daha belirgin. Kürt siyasiler ne istediklerini diğerlerine oranla göreceli olarak çok daha iyi biliyorlar, çok daha mert ifade ediyorlar.
Ancak, onların da kafaları karışık. Aralarında bazı konularda çelişki olduğu aşikâr.
Bence en önemli sorun şurada:
Kürt siyasiler Türkiye Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına koyduğu çekinceleri kaldırsın istiyorlar ama hala PKK/HDPnin özerklik anlayışı biçimsel bir tanım kazanmış değil.
Kürtler özerklikten ne anlıyorlar?
Özerklik Şartı nasıl bir özerklik? sorusuna hali ile cevap vermiyor.
(Bu karmaşa RTEnn muazzam işine geliyor ve ne şiş yansın/ne kebap politikası ile Güneydoğuda müsaade ettiği fiili özerklik bir türlü TBMMde hukuki meşruiyet kazanmıyor.)
BU KONULARDA KAFALARI KARIŞIK
Bana göre Kürt(çü)lerin kafalarının karıştığı bazı konular şunlar:
1)T.C. şemsiyesine itiraz ediyorlar ama Ortadoğu kazanında yıllardır savaştıkları TSKya muhtaç olduklarını da biliyorlar. T.C.den uzaklaşmış bir Türkiye Kürdistanı İŞİD, Nusra, El Kaide gibi örgütlerden muazzam baskı görecek, tehdit alacaktır. Sünni Terör Örgütleri ile mücadelede sadece PKKnın himmetine sığınmış bir Kürdistanı kaç Kürt ister?
2)Özerklik istiyorlar ama bütçelerini nasıl yapacaklar, hiç tartıştılar mı? Güneydoğudaki zenginlikleri (örnek: GAP) Ankara Diyarbakıra bırakmaz/bırakamaz. Bütçenin parası merkezden gelsin denirse diğer bölgelerin Özerk Kürdistanı finanse etmesi talep edilmiş olacaktır ki; böyle bir kararı TBMMde kim verebilir, ben hayal edemiyorum. Hele hele özerk bölgede iç-güvenliği şu anda fiilen olduğu gibi bölge kendi kendisine sağlasın denirse bu Yozgatın, Sivasın, Edirnenin, Trabzonun PKKyı finanse etmesi demektir ki, böyle bir girişim öldüm Allah kabul görmez. Kıyamet kopar.
3)Eğer biz özerk hükümeti bölgedeki Kürtleri özel vergilere bağlayarak finanse edeceğiz diye düşünüyorlarsa açıkça söylesinler. Söyledikleri an ben gariban Kürtleri Özerk Kürdistandan soğutmak için çok güçlü gerekçeler ileri sürerim.
***
4)Kürtçe eğitimden kasıt nedir? Tüm dersler Kürtçe mi okutulacak (Bu durumda Türkçe ikinci ve yan dil olacak), yoksa Türkçe eğitim yapılırken Kürtçe ana dil olarak mı öğretilecek? PKK/HDP tercihini açıkça belirtsin. Eğer ağır basan umdelerine göre tüm dersler Kürtçe olacaksa ben de Kürt siyasilere sorarım:
Türkiyede tüm üniversiteler Türkçe ve (uyduruk) İngilizce eğitim veriyor. Özerk hükümet Kürtçe eğitim verecek üniversite(ler) kurabilir mi? Kurarsa Kürtçe ders anlatacak yeterli sayıda bilim insanı bulabilir mi? (Hoş lisede de aynı durum geçerli.)
Hadi bütün bunlarla baş edildi, Türkiyedeki şirketlerin %95i şirket dili olarak Türkçe kullanıyor. Kürt Üniversitelerinden mezun olacak Kürt gençler Kürdistan Özerk Hükümeti dışında nerede iş bulacaklar?
***
Ben kafamdaki Kürdistan Özerk Hükümetinin hedefleri/umdeleri/idealleri ile ilgili bir sürü sorudan en önemli bulduklarımı sıraladım.
Bazı kavramlar insanlara çok parıltılı gelir. Merkezi yönetimlerin zulmünden çok çekmiş Kürtlere özerklik (kendi kendisini yönetme) fikri çok cazip gelebilir.
Ama hedef/ideal/umde sahibi siyasiler yaldızlı kavramların içini doldurmak zorundadırlar. Aksi halde hedeflere ulaşıldığında umdeler ters tepmeye başlar. (Bakınız SSCBnin hazin sonu.)
Kürt(çü)lere soruyorum:
Kürdistan Özerk Hükümetinin finans politikası ne olacaktır?
Gençleri yarınlara hazırlayacak Eğitim hizmeti ne şekilde planlanacaktır?
SADECE KÜRTÇE EĞİTİM AYRILIĞA NEDEN OLUR
Kürt(çü) siyasilere özel not:
Bölgede tüm derslerin Kürtçe okutulmasını talep edenlere baştan beri ısrarla savunduğum görüşümü hatırlatmak isterim.
Eğitim aynı zamanda ortak kültürün, değerlerin, örflerin, inançların, ülkülerin, tasaların; kısacası bir toplumu bir arada tutan tüm öğelerin tartışıldığı ve hazmedildiği süreçtir.
Eğer, hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti şemsiyesi altında yaşayacaksak bu öğelere ortak sahip olmamız gerekir!
Çocuklarımız ayrı okullarda, ayrı dillerde eğitim alırsa sadece birbirinin dilini değil, birbirinin kültürünü, değerlerini, örflerini, inançlarını, ülkülerini, tasalarını vb. tanımayan nesiller yetiştiririz.
Artık onları kimse ortak paydada bir arada tutamaz. Süreç içinde ayrılık kendiliğinden ve doğal olarak gelişir. (Hürriyet-Bir Tabunun önlenemez yıkılışı: Anadil eğitimi-23.09.2010)
***
Yaşadıkları topraklara yabancılaşmanın hesabını Kürtçe eğitim veren okullardan mezun olacak ve böylece sadece işsizliğe değil, yalnızlığa, giderek de bölünmeye mahkûm kalacak Kürt gençleri bir gün Kürtçü siyasetçilere sorarlar!
(Üç bölümlük bu seriye Pazar günü bir de toparlama yazısı yazmak gerekti.)
Dr.Cüneyt Ülsever/Yurt
Odatv.com
Cüneyt Ülsever'in sorduğu soruların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kürt ulusal hareketinin bu konuda hiç de somut olmayı seçmemesi kafaları karıştırıyor. Birlikte yaşamak arzusu sözde kalmamalı, bu birliktelik çözüm sürecinde açık bir şekilde ortaya konulmalı. Bu kapalılık AKP ve Erdoğan'ın zaten işine geliyor, kürt hareketinin bence daha açık olması ve bu sorulara cevap vermesi gerek. Kürt siyasi hareketinin sempatizanlarının bile bu konularda yeterli bilgiye sahip olduklarını sanmıyorum.